Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı
3. sayfa BirinciBirinci 123

Hiç Bir İş Yapmak İstemeyen Esnaflar

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #41
    fatih.met - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    10 Aralık 2015
    Şehir
    istanbul büyükçekmece
    Motosikleti
    Tvs Apache, Gsr600
    Alıntı Justforfun adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Kimse anasının karnından esnaf olarak doğmuyor. Sanaatkar sayıca yeteri kadar yetişmiyorken, az para da olsa masa başı iş olsun, maaş garanti olsun diyen o kadar çok insan varken, mevcut esnaflardan veya müteşebbislerden şikayet ederken ölçülü olmak lazım. Ayrıca zamanımızda, insanların tüketim hastalığı ve yan etkilerine kapıldığı, üç kuruş para harcayacağı zaman işletmeyi satın aldığını sandığı bir ruh hali de çok yaygın. Konu sahibi arkadaşın şikayetine yorum yapmak ve durumu anlamak için esnafı da dinlemek lazım.
    o esnaflar bizi usta yaptı öyle söyleyeyim, motosikletimin bir tek şanzıman kaldı el değmeyen yeri olarak, ustaya esnafa vereceğim parayı takım taklavata veriyorum ve tehcizat sahibi oluyorum.. esnafmış, zanaatkarmış, aklınızdan tam olarak ne geçiyor bilmiyorum ama o esnafların yaptıkları işi büyütmemek lazım, bir çok insanın yapabileceği işler zaten...

    esnaf ne demek? iş vardır ve işi yapan adam vardır, dükkan sahibi yada o işi yapan kişi bununla mükelleftir, eğer yapmayacaksa neden o dükkanı açtı? ruh haline göre daha doğrusu şeyinin keyfine göre müşteriye muamele yapacak ve bende ona saygı göstereceğim yada kibar olacağım?

    bu zihniyet bana bir yerden tanıdık geliyor :D yok abi kalsın, ben bir dükkana girdiğimde güler yüz görmez isem saygı görmez isem büyük ihtimal daha oraya girmiyorum.. isterse işlerim aksasın yada yarım kalsın önemi yok çeker giderim..

    not: ben iş yaptıracağım kişinin halinden anlarım, eli yoğundur ve benim vereceğim iş ona pek kazandırmayabilir, bu durumda onu oyalamam yada ederinden daha fazla para teklif ederim... mesela geçenlerde marketten 2 tane dondurma aldım ve nakit yok diye kart verdim.. marketçi "kart ile zarar ediyorum, nakit satış yaparım" dedi ve bende karttan daha fazla para çekmesini teklif ettim ve kabul etti.. peki ben kızdım mı? hayır, kibar tavırlar ile gelmesi yeterli. ve adam gayet normal şekilde söyledi bende 3 liralık dondurmalara 5 lira verdim ama alan memnun satan memnun...

    olay bu abi, maddi olsun manevi olsun şiddetin, baskının her türlüsüne karşıyız..
    BloodyBaron bunu beğendi.


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #42
    hokahey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Kasım 2016
    Şehir
    papua yeni gine
    Bakınız ilber hocanın müthiş tespitlerinden bir tanesi:

    dünyanın neresinde 70 ilde 70 üniversite diye bir şart var. böyle şart olur mu? ille de taşrada üniversite yapacağım diye bir şey olmaz. taşrada üniversite olabilecekse olur, olmayacaksa olmaz. bir üniversitenin üniversite olabilmesi için her şeyden evvel laboratuvar ve kütüphane lazım. var mı bunlar? en merkezdeki üniversitelerde bile yok. iyi bir üniversite için iyi öğretim kadroları gerekir... iyi bir üniversite için medeni eğitim ve yaşamı sağlayan kampus gerekir. bunlar olmadan üniversite olmaz.

    türklerin yanlış bir anlayışı var: herkes üniversiteye gider. hayır. herkes üniversiteye gitmesin. herkese tabii ki kara cehaletten kurtaracak bir eğitim verirsin, herkese iş yapacak bir eğitim verirsin, zanaatçı olur, başka bir şey olur. ama herkesi üniversitede okutamazsın. aynı ananın babanın üç çocuğu birbirine benzemiyor. bu bir vergi... siz yetenekli bir çocuğun bulunduğu bir yeri, öbürüyle dolduramazsınız.herkesin üniversiteye gitmesinin acısını tadacaklar. müthiş paralarla okuyanlar, iş bulamayacaklar, ancak daha basit, daha pratik dalları öğrenmek için de geç kalmış olacaklar. çok hazin şeyler bekliyor türkiye'yi. her çocuk bürokrat olmak istiyor, genel müdür olmak istiyor, savcı olmak istiyor. oysa iyi bir marangoz, iyi bir tesisat tamircisi, iyi bir elektrikçi çok daha önemlidir. herkesin hekim ve göz hekimi olması şart değil. optik alanında çalışan ustalar çok daha önemlidir. herkesin üniversiteye gitmesi demek şu demek: genç yaşta öğrenilecek bir dolu meslek varken oyalanmak demek. bu kadar işletmeciyle ne yapacağız, çok merak ediyorum. bu kadar çok sosyologla ne olur çok merak ediyorum. liseden sonra herkesi tarih fakültesine yollamanın manası nedir?"

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 21:29 ---------- bir önceki mesaj zamanı 21:26 ----------

    Bu kadar çocuğu yarış atı gibi hazırlayıp üniversiteye göndermek yerine bu çocukları mesleki eğitim ile iyi birer motor ustası, tesisatçı, tekniker olarak yetiştirmek gerekiyor.
    Erenkc91, fatih.met, espresso ve 1 diğerleri bunu beğendiler..

  3. #43
    gurcanozturk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    06 Mayıs 2018
    Motosikleti
    Honda Forza 250
    Alıntı hokahey adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Bakınız ilber hocanın müthiş tespitlerinden bir tanesi:

    dünyanın neresinde 70 ilde 70 üniversite diye bir şart var. böyle şart olur mu? ille de taşrada üniversite yapacağım diye bir şey olmaz. taşrada üniversite olabilecekse olur, olmayacaksa olmaz. bir üniversitenin üniversite olabilmesi için her şeyden evvel laboratuvar ve kütüphane lazım. var mı bunlar? en merkezdeki üniversitelerde bile yok. iyi bir üniversite için iyi öğretim kadroları gerekir... iyi bir üniversite için medeni eğitim ve yaşamı sağlayan kampus gerekir. bunlar olmadan üniversite olmaz.

    türklerin yanlış bir anlayışı var: herkes üniversiteye gider. hayır. herkes üniversiteye gitmesin. herkese tabii ki kara cehaletten kurtaracak bir eğitim verirsin, herkese iş yapacak bir eğitim verirsin, zanaatçı olur, başka bir şey olur. ama herkesi üniversitede okutamazsın. aynı ananın babanın üç çocuğu birbirine benzemiyor. bu bir vergi... siz yetenekli bir çocuğun bulunduğu bir yeri, öbürüyle dolduramazsınız.herkesin üniversiteye gitmesinin acısını tadacaklar. müthiş paralarla okuyanlar, iş bulamayacaklar, ancak daha basit, daha pratik dalları öğrenmek için de geç kalmış olacaklar. çok hazin şeyler bekliyor türkiye'yi. her çocuk bürokrat olmak istiyor, genel müdür olmak istiyor, savcı olmak istiyor. oysa iyi bir marangoz, iyi bir tesisat tamircisi, iyi bir elektrikçi çok daha önemlidir. herkesin hekim ve göz hekimi olması şart değil. optik alanında çalışan ustalar çok daha önemlidir. herkesin üniversiteye gitmesi demek şu demek: genç yaşta öğrenilecek bir dolu meslek varken oyalanmak demek. bu kadar işletmeciyle ne yapacağız, çok merak ediyorum. bu kadar çok sosyologla ne olur çok merak ediyorum. liseden sonra herkesi tarih fakültesine yollamanın manası nedir?"

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 21:29 ---------- bir önceki mesaj zamanı 21:26 ----------

    Bu kadar çocuğu yarış atı gibi hazırlayıp üniversiteye göndermek yerine bu çocukları mesleki eğitim ile iyi birer motor ustası, tesisatçı, tekniker olarak yetiştirmek gerekiyor.
    Universite konusunda haklisiniz ben de ara eleman yetistirilmedigini dusunuyorum bu ulkede ama konumuzla ilgisi yok. Zaten artik ihtimal de kalmadi, her yeri imam hatip doldurdular.

    Ahlak ise ne universite ile ne de meslegi egitimle verilebilir. Ahlak icin aile egitimi, cevre egitimi, vicdan, denetim, kurallar, duzen vs gerekir.
    espresso bunu beğendi.

  4. #44

    Üyelik
    16 Ocak 2021
    Alıntı hokahey adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Bakınız ilber hocanın müthiş tespitlerinden bir tanesi:

    dünyanın neresinde 70 ilde 70 üniversite diye bir şart var. böyle şart olur mu? ille de taşrada üniversite yapacağım diye bir şey olmaz. taşrada üniversite olabilecekse olur, olmayacaksa olmaz. bir üniversitenin üniversite olabilmesi için her şeyden evvel laboratuvar ve kütüphane lazım. var mı bunlar? en merkezdeki üniversitelerde bile yok. iyi bir üniversite için iyi öğretim kadroları gerekir... iyi bir üniversite için medeni eğitim ve yaşamı sağlayan kampus gerekir. bunlar olmadan üniversite olmaz.

    türklerin yanlış bir anlayışı var: herkes üniversiteye gider. hayır. herkes üniversiteye gitmesin. herkese tabii ki kara cehaletten kurtaracak bir eğitim verirsin, herkese iş yapacak bir eğitim verirsin, zanaatçı olur, başka bir şey olur. ama herkesi üniversitede okutamazsın. aynı ananın babanın üç çocuğu birbirine benzemiyor. bu bir vergi... siz yetenekli bir çocuğun bulunduğu bir yeri, öbürüyle dolduramazsınız.herkesin üniversiteye gitmesinin acısını tadacaklar. müthiş paralarla okuyanlar, iş bulamayacaklar, ancak daha basit, daha pratik dalları öğrenmek için de geç kalmış olacaklar. çok hazin şeyler bekliyor türkiye'yi. her çocuk bürokrat olmak istiyor, genel müdür olmak istiyor, savcı olmak istiyor. oysa iyi bir marangoz, iyi bir tesisat tamircisi, iyi bir elektrikçi çok daha önemlidir. herkesin hekim ve göz hekimi olması şart değil. optik alanında çalışan ustalar çok daha önemlidir. herkesin üniversiteye gitmesi demek şu demek: genç yaşta öğrenilecek bir dolu meslek varken oyalanmak demek. bu kadar işletmeciyle ne yapacağız, çok merak ediyorum. bu kadar çok sosyologla ne olur çok merak ediyorum. liseden sonra herkesi tarih fakültesine yollamanın manası nedir?"

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 21:29 ---------- bir önceki mesaj zamanı 21:26 ----------

    Bu kadar çocuğu yarış atı gibi hazırlayıp üniversiteye göndermek yerine bu çocukları mesleki eğitim ile iyi birer motor ustası, tesisatçı, tekniker olarak yetiştirmek gerekiyor.
    O kadar haklısınızki misal benim içten yanmalı motorlar aşırı ilgimi çekiyor ve mekanik işleri aşırı severim ama sıralarda dirsek çürütüyorum, youtube gibi platformlardan motorlar hakkında çok şey öğrendim ve inanın şu okulların kapalı olduğu zaman süresince çok fazla şey öğrendim, misal arabanın lpg ayarı için ustaya gittik karbüratör ayarını maf etti arabayı tekleme gibi sorunlar yapmaya başladı internetten ve deneyerek ettiğim tecrübe ile 45 saniye içinde arabayı eski ustanın verdiği ayardan daha iyi hale getirdim (eski ayarı yapan yılların anadol tamircisi bozan lpg ustası) ufak tefek vuruklar olmuştu oralara varana kadar tamir etmiştim. Üniversite sınavıma 1 sene kaldı ama bahsettiğiniz gibi at misalı yarış içine sokuluyoruz. diploma devri artık eskilerde kaldı aldığım notların üniversiteye yerleştirmekten ayrı hiçbir işime yaramıyor eğitim sistemi beni dediğim yolda ilerletseydi şuan çok daha iyi olurdum.

  5. #45
    BloodyBaron - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Haziran 2020
    Şehir
    Kütahya>Ankara
    Motosikleti
    150 MH DRİFT>CBR500R
    Esnafların arasında sevdiklerim çok azdır ve ustaları da hiç sevmem. Ama hokaheye katılıyorum. Tabii ki ben de böyle yapan esnafları sevmiyorum ama onların da belli sebepleri oluyor. İyi bir zanaatkar emeğinin hakkını çok zor alıyor. Zaten bu eğitim sistemi sayesinde(hokaheye katıldığım kısım) çoğu kişi sevdiği işi yapmıyor. Herkes masa başı iş istiyor ekonomik sebeplerden dolayı da. Ders çalışan kpss olmadığı için doktor oluyor sonra görüyoruz yüzümüze bile bakmayan doktorları. Ders çalışmayan da gidiyor sanayiiye ustanın baskısı altında sevmeye sevmeye iş öğreniyor. Dediğimden yanlış anlaşılmasın çalışan tabii ki hakkını alsın ama kimse tamirci olmak istemiyor. Kapitalist sistemin de katkısı buna büyük. Al kullan bozulunca at. Tamir etmesi çoğu eşyada 0ını almaktan daha pahalıya geliyor çünkü.

    Size bu durumu açıklamak için de içinde bulunduğum durumu anlatayım. Biz köyde 3 arkadaşız. Hamdi, İsmail ve ben. Hamdi köyde yaşıyor ve büyük baş hayvancılık yapıyor. Kafsına derse basmadığı için( zekadan bahsetmiyorum, derse olan yatkınlığından bahsediyorum. Bence dersin zekayla bir alakası yok) düşük puanı yüzünden ticaret meslek liseline gidiyor. Hayvancılık yaptığı için mesleği hazır. Ticarette okuduğu için oradan da meslek öğreniyor ve bir şekilde hayaıını devam ettirebilir. İş konusunda sıkıntı çekmez.

    İsmail İzmirde yaşıyor. Ortalama puanıyla bir anadolu lisesinde okuyor. 1 kere sınıfta kaldı ve sınıfları da zorla geçiyor. Hiçbir meslek öğrenmiyor gittiği okuldan. Üniversiteye de gitse niteliksiz bir üniversiteye gidecek ve şu anda bir çok gençte olduğu gibi işsiz kalacak. Anadolu liselerinde arkadaşlarımın çoğu böyle. Bu eğitim sistemi yüzünden gittikleri üniversiteden çıktıklarında işsiz kalacaklar. Ama durum salak olan matematik yapamayan emlye gitsin orta kafalı anadoluya gitsin matematik yapabilen fen lisesine gitsin olmasa belki sevdiği mesleği, hayatini devam ettireceği mesleği meslek lisesine giderek öğrenerek yapabilecek. Kimse şu an meslek lisesine gitmek istemiyor. İsmailin iş bulması zor olacak. Ama ondan ders konusunda daha kötü olan hamdinin işi hazir.

    Ben ise Fen lisesinde okuyorum. Ama dersleri hiç sevmiyorum. Bir şeyleri tamir etmekten, onları kurcalamaktan çocukluğumdan beri çok zevk alıyorum. Tamirci olmak, bir şeylerle uğraşmak, ağacı yontmak, kaynak yapmak istiyorum. Ama maalesef bu işlerden para kazanılmıyor. Mesela yurt dışında işçilik pahalı ama iş de iyi yapılmak zorunda. Burada insanları kazıklayan işletme kazanıyor hakkıyla çalışan değil maalesef.

    Bu eğitim sisteminde ben ve hamdi bir şekilde yolumuzu buluyoruz. Ama orta sınıf heba oluyor. Çok üzülüyorum bu duruma. Özellikle çocukluk arkadaşım ismail için. Mesela ortaokuldan arkadaşım fatih var. Makinelerle alakalı bir çok şey biliyor, 3d yazıcıyla uğraşıyor. Ama ne kadar çalışsa da ders başarısı iyi üniversitelere yetmiyor. Onun için üzülüyorum. Harcanan kişilere üzülüyorum. Herkes sırtını devlete yaslama, masa başı iş peşinde maalesef. Haklı sebepleri de var.
    Erenkc91 bunu beğendi.

  6. #46
    hokahey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Kasım 2016
    Şehir
    papua yeni gine
    Alıntı Erenkc91 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    O kadar haklısınızki misal benim içten yanmalı motorlar aşırı ilgimi çekiyor ve mekanik işleri aşırı severim ama sıralarda dirsek çürütüyorum, youtube gibi platformlardan motorlar hakkında çok şey öğrendim ve inanın şu okulların kapalı olduğu zaman süresince çok fazla şey öğrendim, misal arabanın lpg ayarı için ustaya gittik karbüratör ayarını maf etti arabayı tekleme gibi sorunlar yapmaya başladı internetten ve deneyerek ettiğim tecrübe ile 45 saniye içinde arabayı eski ustanın verdiği ayardan daha iyi hale getirdim (eski ayarı yapan yılların anadol tamircisi bozan lpg ustası) ufak tefek vuruklar olmuştu oralara varana kadar tamir etmiştim. Üniversite sınavıma 1 sene kaldı ama bahsettiğiniz gibi at misalı yarış içine sokuluyoruz. diploma devri artık eskilerde kaldı aldığım notların üniversiteye yerleştirmekten ayrı hiçbir işime yaramıyor eğitim sistemi beni dediğim yolda ilerletseydi şuan çok daha iyi olurdum.
    Valla YouTube bin tane üniversiteden daha iyi eğitim veren bir platform. Amaç bilgi aktarımı ise YouTube bu konuda fevkalade bir aracı kurum.

    YouTube sayesinde ben ve milyonlarca insan küçük tamirat işlerini kendi başlarına halletmeye başladılar.
    BloodyBaron ve fatih.met bunu beğendiler.

  7. #47
    BloodyBaron - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Haziran 2020
    Şehir
    Kütahya>Ankara
    Motosikleti
    150 MH DRİFT>CBR500R
    Alıntı hokahey adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Valla YouTube bin tane üniversiteden daha iyi eğitim veren bir platform. Amaç bilgi aktarımı ise YouTube bu konuda fevkalade bir aracı kurum.

    YouTube sayesinde ben ve milyonlarca insan küçük tamirat işlerini kendi başlarına halletmeye başladılar.
    Aynen öyle. Bir çok konuda youtubedaki bilgiler dersten daha faydalı oluyor. Ben de bir çok tamirimde yputubedan yardım olıyorum. Mesela parçala behçet tam benim kafada. Smps tamirinden motosiklet krank rulmanı değişimine kadar tamir yapıyor. Ben de izlerken ve yaparken çok zevk alıyorum. Mesela elektronik tamiri konusunda iyi değilim geçen gün bir multimetre aldım. Lehim havyam vardı zaten. Bir şeyler deniyorum yapmaya çalışıyorum. Kendime yatırım yapıyorum kısacası. Biz bu işi severek yaparken bu kadar kolay öğreniyorsak senelerdir dükkanı olan usta çakmaları nasıl hala inatla düzgün motoru bozmayı beceriyorlar düşünüyorum. Motomanianin bir videosunda adam debriyaj balatasını değiştirmek için seperatörü açamamış kırmış sonra da kaynaklamış. Pes yani!

  8. #48

    Üyelik
    13 Mayıs 2015
    Şehir
    istanbul üsküdar
    Motosikleti
    yamaha tracer 700 2016
    yuzde yuz haklisin ustaya anahtar tutturmak kadar zor bir is yok bu memlekette..bende baska islerim icin senin yasadigna benzer seyler yasamistim..en iyisi her isten anlayip kendin yapabilmek ama her konuda biseylerden anlamak cok zor malesef..

  9. #49
    hokahey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Kasım 2016
    Şehir
    papua yeni gine
    Olayın bir de şu yönü var: eğer paramız değerli, ekonomimiz iyi olsaydı, mesela aylık 1000 liraya yeme, içme, eğlenme seçeneklerini rahat rahat, doya doya yaşayabilseydik; kimse çok paraya tamah etmezdi. Herkes işini iyi yapar, fazla iş almaz, iş seçmezdi. Ekonomi kötüleştikçe insanlar yan yollara sapmaya başladılar. Az iş çok para, orijinal parça çalıp yerine dandik/ikinci el parça takma, küçük bir sorunu müşteriye çaktırmadan büyük bir sorun gibi gösterip müşteriyi kazıklama, hırsızlık vb. hadiseler patlama yaptı.

    Bütün bunların temelinde ekonominin bozulması yüzünden insanların hakettikleri paraları kısa yoldan kazanma arzusu yatıyor.

  10. #50

    Üyelik
    16 Ocak 2021
    Alıntı BloodyBaron adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Esnafların arasında sevdiklerim çok azdır ve ustaları da hiç sevmem. Ama hokaheye katılıyorum. Tabii ki ben de böyle yapan esnafları sevmiyorum ama onların da belli sebepleri oluyor. İyi bir zanaatkar emeğinin hakkını çok zor alıyor. Zaten bu eğitim sistemi sayesinde(hokaheye katıldığım kısım) çoğu kişi sevdiği işi yapmıyor. Herkes masa başı iş istiyor ekonomik sebeplerden dolayı da. Ders çalışan kpss olmadığı için doktor oluyor sonra görüyoruz yüzümüze bile bakmayan doktorları. Ders çalışmayan da gidiyor sanayiiye ustanın baskısı altında sevmeye sevmeye iş öğreniyor. Dediğimden yanlış anlaşılmasın çalışan tabii ki hakkını alsın ama kimse tamirci olmak istemiyor. Kapitalist sistemin de katkısı buna büyük. Al kullan bozulunca at. Tamir etmesi çoğu eşyada 0ını almaktan daha pahalıya geliyor çünkü.

    Size bu durumu açıklamak için de içinde bulunduğum durumu anlatayım. Biz köyde 3 arkadaşız. Hamdi, İsmail ve ben. Hamdi köyde yaşıyor ve büyük baş hayvancılık yapıyor. Kafsına derse basmadığı için( zekadan bahsetmiyorum, derse olan yatkınlığından bahsediyorum. Bence dersin zekayla bir alakası yok) düşük puanı yüzünden ticaret meslek liseline gidiyor. Hayvancılık yaptığı için mesleği hazır. Ticarette okuduğu için oradan da meslek öğreniyor ve bir şekilde hayaıını devam ettirebilir. İş konusunda sıkıntı çekmez.

    İsmail İzmirde yaşıyor. Ortalama puanıyla bir anadolu lisesinde okuyor. 1 kere sınıfta kaldı ve sınıfları da zorla geçiyor. Hiçbir meslek öğrenmiyor gittiği okuldan. Üniversiteye de gitse niteliksiz bir üniversiteye gidecek ve şu anda bir çok gençte olduğu gibi işsiz kalacak. Anadolu liselerinde arkadaşlarımın çoğu böyle. Bu eğitim sistemi yüzünden gittikleri üniversiteden çıktıklarında işsiz kalacaklar. Ama durum salak olan matematik yapamayan emlye gitsin orta kafalı anadoluya gitsin matematik yapabilen fen lisesine gitsin olmasa belki sevdiği mesleği, hayatini devam ettireceği mesleği meslek lisesine giderek öğrenerek yapabilecek. Kimse şu an meslek lisesine gitmek istemiyor. İsmailin iş bulması zor olacak. Ama ondan ders konusunda daha kötü olan hamdinin işi hazir.

    Ben ise Fen lisesinde okuyorum. Ama dersleri hiç sevmiyorum. Bir şeyleri tamir etmekten, onları kurcalamaktan çocukluğumdan beri çok zevk alıyorum. Tamirci olmak, bir şeylerle uğraşmak, ağacı yontmak, kaynak yapmak istiyorum. Ama maalesef bu işlerden para kazanılmıyor. Mesela yurt dışında işçilik pahalı ama iş de iyi yapılmak zorunda. Burada insanları kazıklayan işletme kazanıyor hakkıyla çalışan değil maalesef.

    Bu eğitim sisteminde ben ve hamdi bir şekilde yolumuzu buluyoruz. Ama orta sınıf heba oluyor. Çok üzülüyorum bu duruma. Özellikle çocukluk arkadaşım ismail için. Mesela ortaokuldan arkadaşım fatih var. Makinelerle alakalı bir çok şey biliyor, 3d yazıcıyla uğraşıyor. Ama ne kadar çalışsa da ders başarısı iyi üniversitelere yetmiyor. Onun için üzülüyorum. Harcanan kişilere üzülüyorum. Herkes sırtını devlete yaslama, masa başı iş peşinde maalesef. Haklı sebepleri de var.
    Benim durumum Fatih arkadaşınız ile aynı gibi duruyor derslere çalışsamda çalışmasamda aynı sonuç ve kendimi veremiyorum derslere ama bana mekanik ile alakalı bir iş verseler çok iyi işçilik ile yapabilirim çünkü elim bu işlere çok yatkın ve kafam çok iyi basıyor bu konulara. Eğer nasip olursa araba veya motosiklet tamircisi olmak istiyorum paranın miktarının benim için önemi yok bereketi önemli işini yaptığım kişinin hayır duası önemli.

  11. #51
    BloodyBaron - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Haziran 2020
    Şehir
    Kütahya>Ankara
    Motosikleti
    150 MH DRİFT>CBR500R
    Sevdiğin işi yap gerisini boşver. Belki daha az maaşın olur ama sabah uyandığında gene mi bu iş ya demezsin. Dürüst olursan yaptığın işi severek yaparsan her türlü mutlu olursun. Kendini geliştirirsen çok güzel yerlere de gelirsin.
    Erenkc91 bunu beğendi.

  12. #52
    gurcanozturk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    06 Mayıs 2018
    Motosikleti
    Honda Forza 250
    Alıntı hokahey adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Olayın bir de şu yönü var: eğer paramız değerli, ekonomimiz iyi olsaydı, mesela aylık 1000 liraya yeme, içme, eğlenme seçeneklerini rahat rahat, doya doya yaşayabilseydik; kimse çok paraya tamah etmezdi. Herkes işini iyi yapar, fazla iş almaz, iş seçmezdi. Ekonomi kötüleştikçe insanlar yan yollara sapmaya başladılar. Az iş çok para, orijinal parça çalıp yerine dandik/ikinci el parça takma, küçük bir sorunu müşteriye çaktırmadan büyük bir sorun gibi gösterip müşteriyi kazıklama, hırsızlık vb. hadiseler patlama yaptı.

    Bütün bunların temelinde ekonominin bozulması yüzünden insanların hakettikleri paraları kısa yoldan kazanma arzusu yatıyor.
    Universite ornegi mesajindan daha acik ve dogru bir yanit, ayni fikirdeyim sizinle yukarida yazdiklariniz konusunda.

  13. #53
    hokahey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Kasım 2016
    Şehir
    papua yeni gine
    Bu arada, Esnaf kelimesi "sınıf" kelimesinin çoğuludur ve "sınıflar" anlamına gelir. Dolayısıyla esnaflar diye bir kelime olamaz. Zaten çoğul olan bir kelimeye -lar eki getiremezsiniz. Takıntılıyım. Başlığı görünce sinirlerim bozuluyor.

    Hiçbir kelimesi de bitişik yazılır.

  14. #54
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    05 Kasım 2015
    Şehir
    Amerika
    Motosikleti
    SD 1290R
    Insanların vaktini saatlik iş ücreti üzerinden değerlendirin. Bir esnaf, saatine ne kadar kazanmalı ki, sahip olduğu işletmenin tüm giderlerini karşılayıp, üstüne yeteri kadar para kazanabilsin?

    Mesela bu örnekteki tecrübelerin bir kısmı sanayi ve reklamcı gibi toplu iş yapan yerlerle yaşanıyor... Gerçi sanayi denilen bazı yerler de tamirci çarşısı halinde ama, asıl sanayi denen yer, toplu iş alıp yapan yerler. Adamın düzeni perakende iş için değil belki. Sizin oraya gitme amacınız da ucuz yoldan motosikletinizin çiziklerini kapatmak.

    Bakın bizim bir terzimiz vardı. Zanaatkar değil, sanatkardı resmen... İşini çok severdi. Ne zaman yanına gitsek terzilikten bahsederdi. Bir keresinde babama yirmi yıl önce diktiği pantolona gözü çarptı yanındayken. Yanındakileri çağırıp gösterdiydi. Neyi? Efendim şimdi pantolonu çizgili kumaştan dikince daha dikkatli oluyorlarmış, çizgilerin dikişler üzerinden denk gelmesi için. Ama her dikiş, aynı strese maruz kalmıyormuş. Daha çok stres altında kalan dikişlerin birleştiği yerden zamanla çizgiler yamulurmuş. Belli kritik yerler varmış pantolonda, özel isimlerini söyledi ama bilmiyorum tabi. Yirmi senelik pantolonda hâlâ düz kaldığını gösterdiydi yanında çalışanlara, ki kendimi bildim bileli giyerdi babam o pantolonu...

    Velhasıl seviyor adam işini. Gençler hatırlamaz ama eskiden hazır kıyafet yaygın değildi. Sonradan hazır kıyafete döndü ortam. O da markalara hazır pantolon dikmeye başladı. Değil bize, kendine bile terzilik yapamıyor adam. Yine hatrımızı kırmamak için araya karıştırıyor ama eski yaptığı işlerle alakası yok.

    Şimdi düşünüyorum. Bu adamın bir pantolona baştan sona harcayacağı vaktin karşılığı, ki kendi yapacak olursa hiç az değil, kesinlikle bizim vereceğimiz para değil. Değil. Nasıl yapsın yahu? Alt katta on eleman, on makinanin önünde harıl harıl çalışıyor. Bir ara ciddi ciddi düşündüydüm "Abi, bak küçükken senin pantolonlarını giydik, nasıl olduğunu sen de biliyorsun, inan biz de, bak ailem dahil kimseye söylemeyeceğim, sana kumaş hariç $XYZ versem, bana eskisi gibi 3-4 pantolon dikebilmen mümkün mü? Vallahi özledim. Başka yerden bulmak mümkün değil. Allah bilir sen de yapmayı özlemişsindir. Evet dersen bana iyilik yapmış olacaksın, çünkü sanatının kıymetini biliyoruz. Ama oluru yoksa da canın sağolsun" diye soracaktım, sonra vazgeçtim. Hâlâ arada şeytan dürtüyor. Açıkçası sorunsuz yapacağını bilsem iki kez düşünmem. Sonuçta burada aynısını yaptırmaya kalksam iki katı, onunki gibi olma ihtimali de düşük... Öyle böyle değil. Pijamadan rahat kumaş pantolon olur mu yahu? Giyince de fişek gibi. Neyse...

    Diyeceğim o ki, evet kötü esnaf çok, kötü insan çok, şartlar zorlu, normalde yapmayacak insanın aklına türlü kurnazlık gelir, vs. Bunların hepsi geçerli argümanlar. Lakin olayda bir miktar da toptancıya perakende iş yaptırma seziyorum ben. İnsanla uğraşmak zor iş. Hele hele emeğinin karşılığını da alamayacaksa, tanımadığı insana iyilik yapmak zorunda değil kimse...

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 19:02 ---------- bir önceki mesaj zamanı 01:30 ----------

    Alıntı Erenkc91 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Benim durumum Fatih arkadaşınız ile aynı gibi duruyor derslere çalışsamda çalışmasamda aynı sonuç ve kendimi veremiyorum derslere ama bana mekanik ile alakalı bir iş verseler çok iyi işçilik ile yapabilirim çünkü elim bu işlere çok yatkın ve kafam çok iyi basıyor bu konulara. Eğer nasip olursa araba veya motosiklet tamircisi olmak istiyorum paranın miktarının benim için önemi yok bereketi önemli işini yaptığım kişinin hayır duası önemli.
    Bunlar guzel dusunceler. Bereket ve hayir duasi, insanlarin memnuniyeti tabii ki cok onemli. Ama is sahibi olmanin ilk amaci bunlar degildir. Is sahibi olmanin ilk amaci, geciminizi saglamaktir. Geciminizi saglamayan is, amacini yerine getiremiyordur, ve surdurulebilir degildir.

    Is olarak ne secerseniz secin; kararlilikla, ozveri ve gayret ile en iyisini yapmaya calisin. Basari, meslek ne olursa olsun, yapmayi sevmediginiz bazi seyleri yeteri kadar yapabilmekten geciyor. Cunku icerigi lay-lay-lom olan hic bir is yok. Olsa is degil, eglence olurdu, ve biri bundan para kazanirdi
    BloodyBaron, Erenkc91 ve espresso bunu beğendiler.

  15. #55
    ufoz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Mart 2018
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Xpulse 200t
    Emeniğinizin hakkını alamadığınız iş ne yazıkki iş değil.

    Bu durum en çok servis/hizmet sektöründe yaşanıyor.

    Bir sistem teklifi veriyoruz.
    Teklif içerisinde hem ürün, hem kablolama/altyapı, hem ürün montaj ve progralama ve garanti süresinde çıkabilecek arızalar için ücretsiz yerinde servis hizmeti var.
    Adam "senden düşük teklif veren var" diyor.
    Bakıyorum verilen teklife. Ürün bedelinin üzerine %5 konulmuş, altyapı/işçilik yevmiye hesabı verilmiş.
    "Yaptır o adama" diyorum.

    1-2 sene içinde bana dönüyor.
    "Arızamız var. Sana yaptırmadık sistemi ama yaptırdığımız adam çok meşgul. Ne zaman arasak hep şehir dışında" diyor.

    Aslında adam servis vermek istemiyor. Çünkü o kafa, o bilgi yok.

    Fiyat veriyorum.
    İki kişi gitmesi gerek. Araçla gidilecek. Köprü geçilecek. Teknik elemanlar en az 10 yıllık tecrübeye sahip ve günlük maliyetleri 500 TL den fazla. Gidilen yerde otopark ücreti 40 TL.
    Yapılacak iş en az yarım günlük, o da şanslıysak.
    750 lira servis bedeli söyleyince, "benimi kazıklıyorsun" diyor müşteri.

    Yürüme mesafesindeki tek kişilik servis için 200 lira isteyince "Oooooo benimi kazıklayacaksın" diyor müşteri. Ama çağırdığı su tesisatçısı çırağı 150 lira servis bedeli deyince sesi çıkmıyor.

    Velhasıl, yaptığın işin hakkını alamamak, üstüne birde kazıkçı yaftalaması duymak bıktırıyor insanı. Bir yerden sonrada uğraşmaktan yoruluyor insan ve bazen müşteriyi tersleme boyutuna varabiliyor.

    Şirketimiz 30 yıllık. Son 10 yıldır bu problemi yoğun olarak yaşıyoruz, eskiden pek böyle değildi.
    Problemin ana kaynağı günümüzde çalışanların yarıdan çoğunun asgari ücret veya asgsri ücrete yakın ücretle çalışıyor oluşu...

    Adamın hesabı şu. Ücret 3000 lira. Böl otuza günlük 100 lira yapar. 150 liradan fazla vermem diyor yarım günlük işe.

    Birde kendini çok akıllı sanan tayfa var. 18 yıl önce bir sistem satmışım ve kurmuşum. Tık demeden bugüne kadar çalışmış. Bir kere bile servis almamış. Telefonla ücretsiz destek vermişiz. Bir arıza oluyor. Telefonla hallettirmek mümkün değil. Yerinde servis verilmesi gerek. Servis ücreti söylüyoruz.
    "Ne yapacakki gelen kişi. Altı üstü 3-5 tuşa basacak. Birde bunun için paramı alacaksınız" diyor.

    Bu tür dot laleleriyle hiç uğraşmıyorum artık.
    Aşağıdaki cevabı verip susuyorum.

    "Haklısınız. 3-5 tuşa bastırmak için servis parasımı ödenirmiş. O tuşlara siz kendinizde basabilirsiniz"
    hasmet, tommygun, espresso ve 1 diğerleri bunu beğendiler..

  16. #56
    Kerem34_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Ekim 2020
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Mt-25 ABS
    Alıntı hokahey adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Bu arada, Esnaf kelimesi "sınıf" kelimesinin çoğuludur ve "sınıflar" anlamına gelir. Dolayısıyla esnaflar diye bir kelime olamaz. Zaten çoğul olan bir kelimeye -lar eki getiremezsiniz. Takıntılıyım. Başlığı görünce sinirlerim bozuluyor.

    Hiçbir kelimesi de bitişik yazılır.
    Esnaf kelimesi tekil bir kelimedir isteyen istediğini desin. Önemli olan dilimize böyle yerleşmiş olmasıdır. Aksi bir durumu düşünürsek dildeki kelimelerin yarısı Arapça kökenli, hepimizin oturup Arapça öğrenmesi gerekir hatasız konuşabilmek için.

    Bir kelime bir dile geçtiği zaman anlamı da, yapısı da değişebilir, Türkçe zaten tamamen ortaya karışık bir dilken kökenlere önem atfetmemeliyiz, işin içinden çıkamayız. Evrak da çoğulluk ifade eden bir kelimedir mesela. Evlat da velet kelimesinin çoğuludur ama hiçbir anne 5 tane çocuğunu bir araya toplayıp çocukların tümüne hitaben ''Evlat'' diyerek sevmez. Ya da beş çocuğunu birden gösterip bu da benim evlat demez. Bir kamu dairesinde şu evrakı getir dendiği zaman 3 5 tane kağıt uzatmayız, istenenin tek bir kağıt olduğunu biliriz.

    Tek kural koyucu ulu TDK esnaf kelimesi için şöyle diyor zaten, küçük sermaye ve zanaat sahibi kişi.
    espresso bunu beğendi.

  17. #57
    fatih.met - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    10 Aralık 2015
    Şehir
    istanbul büyükçekmece
    Motosikleti
    Tvs Apache, Gsr600
    Alıntı Kerem34_ adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Esnaf kelimesi tekil bir kelimedir isteyen istediğini desin. Önemli olan dilimize böyle yerleşmiş olmasıdır. Aksi bir durumu düşünürsek dildeki kelimelerin yarısı Arapça kökenli, hepimizin oturup Arapça öğrenmesi gerekir hatasız konuşabilmek için.

    Bir kelime bir dile geçtiği zaman anlamı da, yapısı da değişebilir, Türkçe zaten tamamen ortaya karışık bir dilken kökenlere önem atfetmemeliyiz, işin içinden çıkamayız. Evrak da çoğulluk ifade eden bir kelimedir mesela. Evlat da velet kelimesinin çoğuludur ama hiçbir anne 5 tane çocuğunu bir araya toplayıp çocukların tümüne hitaben ''Evlat'' diyerek sevmez. Ya da beş çocuğunu birden gösterip bu da benim evlat demez. Bir kamu dairesinde şu evrakı getir dendiği zaman 3 5 tane kağıt uzatmayız, istenenin tek bir kağıt olduğunu biliriz.

    Tek kural koyucu ulu TDK esnaf kelimesi için şöyle diyor zaten, küçük sermaye ve zanaat sahibi kişi.
    o zaman "esnaflar" diyebilir miyiz? Türkçe'yi asgari düzeyde normal kullanmaya çalışan biri olarak bunu merak ediyorum. mesela noktalama işaretlerinden sonra büyük harf ile başlamak şart olmaz ama özel isimler büyük harfle başlamalı hatta tırnak içerisinde yazılırsa anlaması güzel olur çünkü yazının içerisinde özel isim tespit edilemeyebilir ve büyük harf ile de yazılmamışsa okuyan adam bir şey anlayamayabilir..

    ben büyük harf ile yazıyorum hatta tırnak içinde yazıyorum ekstradan ve büyük harf kullanmasam bile tırnak içinde yazıyorum ki anlaşılsın..

    bende bu anlatma ve anlaşılma konusunda takıntılıyım, tek amacım güzel anlatabilmek ve karşıdakinin çok kolay anlayabilmesi, amacımız felsefe iken tabi beyinlerimizi zorlayıp ufkumuzu açabiliriz, vizyonumuzu genişletebiliriz ama normal konuşmalarda çok kolay dil kullanmalıyız.


    REKLAM ALANI
3. sayfa BirinciBirinci 123

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)