Niked Bike dünyasına Honda’dan yeni yorum.
Cadde motorları yani ‘Naked Bike’ sınıfında kuralları yeni baştan yazan Honda, motosiklet tarihine iz bırakmış efsanelerin izlerini CB125R, CB250R ve CB100R ile tekrar canlandırıyor.
Geçtiğimiz yıl motosiklet dünyasına sıra dışı çizgileriyle X-ADV modelini sunan Honda, ciddi bir başarıya daha imza atmıştı. Bu yılın sürpriz ise Milano Motosiklet Fuarı’nda yüzünü gösterdi. Öyle ki; Yeni CB Ailesi tanıtıldığı ilk günden beri gündeminden düşmedi.
Honda, 1960’lara iz bırakan efsane ‘Cafe Racer’ akımının gerçek aktörlerinden. Ve bu akım özellikle Avrupalı gençler arasında yayılan ve günümüze kadar gelmeyi başaran gerçek bir motorcu ruhu.
Yeni CB Ailesi ise işte bu felsefeden ilham alarak tasarlanmış. Yani eskinin deneyimi ustalığı, yeninin teknolojisi ile buluşmuş.
Portekiz’de düzenlenen CB125R test sürüşünde kullandığımız model için öncelikle şunu belirtmek istiyorum; motosiklete yeni başlayanlar için 125cc dünyasında çok çeşitli motorlar var. Fakat en sıra dışı ve premium model CB125R’la kesinlikle Honda’dan geldi.
Motosikletin genel tasarım hatları, üzerince ciddi çalışmalar yapıldığını ilk bakışta ortaya koyuyor. Evet, tasarım göreceli bir kavramdır ve tartışmaya çok açık değildir. Ben kendi adıma genel hatlar, detay çizgilerini beğendim. Hatta CB125R’ın alt bölümdeki krom renkli plastik detaylar keşke CB250R modelinde de kullanılsaymış. Sanırım tek gözüme takılan arka plakalık. Direk kes, kısalt, kendi plakalığını kendin yap modeli. Sanırım ne demek istediğimi anlayan anladı.
Yakıt ekonomisi ve performansı, şehir trafiğine kafayı takan deneyimli sürücüleri de cezbetmeye yetecek nitelikte. 125cc hacim, 13,3 beygir güç ve 10,4 Nm tork sunan motor ünitesini sıkışık Lizbon trafiği ve uzun soluklu otoban sürüşünde zorladık.
Motosikletlerin gruptaki sürücü ortalaması 100km/2,5 litre. Fakat 8 bin devirin altında vites değiştireni de pek görmedim. 10,1 litrelik yakıt deposu normal bir sürüşle rahatlıkla 450km üzerinde yol yapabilir nitelikte. 125’lik sınıfına göre tepkiler gayet yerinde ve özellikle alt devirlerde güç istediğinizde cevap hızlı geliyor. Kısaca hem yeterli hem keyifli…
Motosikletin tasarımda hipnoz etkisine sahip detaylar var. Bunlar ilk bakışta, Africa Twin’in kullandığı ön kaliperler, X-ADV’yi hatırlatan 41mm’lik amortisörler gibi önemli ayrıntıları gölgede bırakabilir. Ön arka Full Led aydınlatma üniteleri gerek tasarım gerekse işleviyle gayet başarılı. Henüz birçok üst sınıfta bile benzeri yok. Yeni nesil kombine ABS sistemi % 51,6 ön, % 48,4 arka dağılımla çalışıyor. Bu atalet ölçüm üniteli ABS, ani fren gibi senaryolarında direksiyona daha fazla hâkim olmanıza yardımcı oluyor.
Hoşuma giden bir detayda renkli LCD göstergesi; hız, motor devri, yakıt seviyesi ve tüketim değerleri, vites konumu, iki ayrı tripmetre, kronometre ve zamanında vites değişimi için sizi uyaran bir hatırlatma ışığına ev sahipliği yapıyor. Öne doğru eğik motor bloğu, optimize edilen arka maşa, merkez noktaları mükemmel ayarlanmış ön arka amortisör sürüşü gerçekten çok keyifli bir hale getirmiş.
Sele konforu ve oturuş pozisyonu ise gayet yerinde, tüm günlük kullanım sonunda hiçbir sorun yaşamadık.
CB125R vites kutusu konusunda da başarılı ve sınıf ortalamaları üzerinde. Dişli oranları, tork ve güç dengesi gayet uyumlu. İki günlük testin sonunda diğer basın mensubu arkadaşlarla da durumu değerlendirdik, genel kanı ortaklaşa aynı. Hiç aralık vermeyen yağmur, uçakta vizor bağlantısı çatlayan ve sürekli su alan kaskıma rağmen keyifli bir sürüş testi gerçekleştirdik.
Mart 2018 fiyatlarıyla 18.500TL etikete sahip CB125R, tasarım dili, sahip olduğu konsantre Japon mühendisliği ve teknik özellikleri ile iddialı bir model. Kendi sınıfındaki KTM Duke, MT125 hatta Honda CBR125R ve Yamaha R125 gibi başarılı modellerin oturduğu masaya yumruğunu biraz sert vuracak gibi.
Ali Çelik , Motor1