Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı

Virajlı yollarda sistemli sürüş

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1

    Üyelik
    17 Aralık 2012
    Şehir
    Ankara
    Bu konuda yol sanatı ekolünde nasıl bir metot izlendiğine dair detaylıca ve kendi çektiğim resimler ile bazı örnekler üzerinden anlatmaya çalıştım. Yazı önce sistemin ne olduğunu ve aşamalarını kabaca özetliyor. Ardından üç tane örnek üzerinde virajlara dair ön bilgileri almayı açıklıyor. bu yazı bir serinin ilk bölümü. Limit noktası takibi, virajlar arası düzlüklerde ivmelenme, konumlanma ilkeleri ve örnekleri gibi konulara ise devam yazısında değineceğim.

    Motosiklet sürerken virajlı parkurlar başladığında eğer keskin bir virajı ne zaman önümüzde bulacağımızı bilmiyorsak içimizi inceden bir tedirginlik kaplar. Hızımız düşer. Olması gerekenden çok fazla düşer. Aslında virajlı parkurlarda virajları değerlendirmenin iki önemli boyutu var: Birincisi limit noktası, diğeri araziden faydalanma. Limit noktasına daha sonra değinelim. Şimdiki konumuz henüz görmediğimiz virajların keskinlikleri hakkında arazi şekillerinden faydalanarak önceden bilgi almak.

    Bu sitede yer verdiğim sürüş sistemi, yol sanatı ekolünden eğitim yerlerinin yol eğitimlerinde verdikleri ve Motosiklet Yol Sanatı kitabında anlatılan motosiklet kontrol sistemidir. Dolayısıyla benim sistem dediğim şey, bu kitapta anlatılan sürüş metodu. Bilgi, sistemin ilk aşamasını oluşturuyor ancak sistem içinde ilerledikçe bilgi hep alınmaya devam ediliyor. Yani bilgi aşaması her aşamayı kapsayan bir üst şemsiye. Bilgi değişirse sistemin en başına dönüp yeniden uygulamaya başlıyoruz. Bilgi nasıl değişiyor? Viraj beklediğimizden daha fazla keskinleşmeye başlıyorsa, virajın içinde karşıdan araba geliyorsa, gelen araba bizim şeridimize taşmışsa, tali yoldan bir araba görünmüşse, daha önce girişini göremediğimiz tali yolda görüş açılıp da orada kimsenin olmadığını görmüşsek bunlar hep bilginin değişmesi durumlarıdır. Bu durumlarda sistemin aşamalarını başa dönüp yeniden uygulamaya başlarız. Bu nedenle bilgi aşaması hem tüm sistemi kapsar hem de sisteme esnek bir yapı kazandırır. Yani sistemli sürüş her zaman şeridin burasından git veya her zaman gazı şöyle aç veya viraja her zaman buradan gir biçiminde ilkelerden oluşmaz. Dinamiktir, duruma uyum sağlar. Sisteme dair güzel bir giriş videosuna şuradan ulaşabilirsiniz. Bu sayfa bir kenarda dursun videoyu izleyip gelin isterseniz. Ben beklerim.



    Sistemi daha sonra detaylıca ele alacağım ama kısaca özetleyeyim. Bilgi aşamasından sonra konum, hız ve vites geliyor. Yani bir tehlikeye yaklaşırken önce konumumuzu ayarlıyoruz. Gerekiyorsa değiştiriyoruz, gerekmiyorsa aynen kalıyoruz. Konumdan kastımız şeridin neresinde durduğumuz. Bunu bazı eğitimciler P1, P2, P3 (Pozisyon 1, Pozisyon 2, Pozisyon 3 gibi) şeklinde söylüyorlar. Bence çok güzel bir format. P1 en sağdaki şeridin (gidiş geliş yollarda kendi şeridimizin) en sağı. P2 ortası ve P3 kendi şeridimizin en solu. P4 soldaki şeridin en sağı, P5 ortası, P6 da soldaki şeridin en solu. Konumlanma için buçuklar da kullanılabiliyor söylerken. “Eğer P1’de mıcır varsa P1.5 tercih edilir.” veya “Sol şeritte araç sollarken güvenlik balonu bırakmak amacıyla P6’dan devam edilir. Ancak yola yakın bir bariyer varsa konumumuz P5 veya P5.5 olmalıdır.” gibi.

    Sistemli sürüşte konumumuzu ayarladıktan sonra hızımızı ayarlıyoruz. Değiştirmemiz gerekirse değiştiriyoruz. Hızı azaltmamız gerekirse azaltıyoruz. Ondan sonra vites aşaması geliyor. Yavaşlama yolları: Gaz, fren, vites yazısında açıklandığı gibi önce gaz kolunu kullanıp yavaşlıyoruz yetmezse frenleri aynı anca ikisi birden olacak şekilde kullanıyoruz. Bunu yapabilmek için de doğru devirde olmamız gerekiyor yoksa gaz kolunu kapatmak motoru yavaşlatmakta cılız kalır, işe yaramaz. Ayrıca sadece arka frenle yavaşlamaya çalışmak da abestir. İkisini birden kullanıyoruz. (Motoru arka fren yavaşlatır, ön fren durdurur gibi yaygın bir yanılgıya rastladım. Doğru değil. Yavaşlamak için önce gaz kolunu küçük küçük kapatıyoruz. Yani kompresyonla yavaşlıyoruz. Yetmezse frenlerin ikisini birden kullanıp yavaşlamaya devam ediyoruz.) Yavaşlama esnasında vitesle oynamıyoruz. Hızımızı bu viraj için uygun olan hıza kadar indirdikten sonra artık frenleri bırakıyoruz. Bu arada dikkat ederseniz vites düşürmek marifetiyle yavaşlamak diye bir uygulama yok. Şanzımanı elimize almanın bir anlamı da yok zaten vites düşürerek hıza dair bir ince ayar yapmanın yolu yok. Anlamsız.

    Hızımızı viraj için uygun hale getirdikten sonra eğer vites düşürmemiz gerekiyorsa, yani hızımızı bir alt vitese geçmeyi gerektirecek kadar düşürmüşsek, vitesi küçültüyoruz. Buraya kadar anlattığım şeylerin hepsi virajdan önce yapılıp bitirilmiş olması gerekiyor. Önce bilgi aldık, virajın keskinliğini anlamaya çalıştık. Bu viraj için uygun konuma geçiyoruz. Sonra uygun hıza geliyoruz. Ardından uygun vitese geçiyoruz. Vitese geçtikten sonra debriyajı bıraktığımızda motor hala viraja başlamamış olmalı. Yani bu aşamaların tamamını virajdan önce bitirmiş olmalıyız. Bu aşamaları birbirine harmanlayıp karmakarışık bir iş haline getirmiyoruz.

    Bu aşamaları bu şekilde, virajdan (herhangi bir tehlikeden) önce ve sırasıyla yaptığımız zaman iki parmakla fren kullanmaya, parmakları fren maneti üzerinde tutmaya veya ara gazla vites düşürmeye, ara gaz verirken motor akıp gitmesin diye ön freni iki parmakla sıkmaya veya kaydırmalı debriyajı olan motorlara ihtiyaç duymuyoruz.

    Sistemin vites aşamasını da bitirdikten, yani vitesi dürüşüp debriyajı tamamen bıraktıktan, sonra artık önümüzdeki tehlike (viraj) başlıyor. Virajın açılmasıyla beraber artık ivmelenmeye başlıyoruz. Artık virajdan sonra önümüzde yeni bir senaryo var. Bir sonraki viraj mı olur, tepe üstü mü olur, tali yoldan gelen araba mı olur, art arda iki viraj mı olur, ona göre yeni sürüş planı yapıp aynı aşamaları bilgi, konum-hız-vites aşamalarını tekrarlıyoruz.

    ***

    Bu yazıda virajlı parkurlarda ihtiyaç duyacağımız bir bilgi alma yöntemine örnekler üzerinden değineceğim. Bilgiyi alabilmek için öncelikle ileriye bakıyor olmamız gerekecek. İleriye bakmak için önce kafayı yerden kaldırmak lazım. Ön tekerin önüne doğru yakına alçağa bakmak veya gösterge paneline bakmak yok. Hep ileriye bakacağız. Geniş bir tarama ile etrafımızda olanlardan haberdar olacağız. Viraja kaçla girdiğimizi bilmeye ihtiyacımız yok. Hızımızın kaç olduğunu sayısal olarak doğru tahmin edebilmeye ihtiyacımız yok. Limit noktası ve doğru hız kavramları sonraki yazılarda gelecek. İleriye bakmak denince insanlar düz bir doğrultuda ileriye uzağa bakmak gibi düşünüyor fakat sağa doğru bir iniş firketesine yaklaşıyorsak, yolun ilerisine bakmak, kafamızı iyice sağa çevirip aşağıya doğru bakmak anlamına geliyor. Sağa doğru 90 derecelik bir viraj ve sonrasındaki sol viraj görünüyorsa ileriden bilgi almak için ileriye bakmak dediğimiz şey ise 90 derece sağa ve yukarıya bakmak anlamına geliyor. Tekrar ediyorum, göstergede sana lazım olan bir şey yok. O kadar çok işin var ki zaten göstergeye bakmaya vaktin yok. Kafamızı kaldırdığımıza ve ileriye bakmaya başladığımıza göre artık örnekleri incelemeye başlayabiliriz. Resimleri, üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.



    Şimdi hocam fotoğrafın çekildiği düzlük başlar başlamaz artık bu görüntüyü analiz etmeye yani sistemin bilgi aşamasını kullanmaya başlıyoruz. Eğer bakışımız yakına ve aşağıya doğruysa, bu işleri yapmak mümkün değil. Yani motorumuzla bu yolda ilerlerken fotoğrafın çekildiği noktaya geldiğimizde, durmakta olan birinin bu manzarayı görebildiği kadar görebiliyor olmamız lazım.

    Bu noktada yolun çizgileri sola doğru gösteriyor. Yani ilk viraj sola doğru. Ancak solumuzda uzanan yükselti virajın oraya doğru devam etmeyeceğini bize anlatıyor. Solumuzdaki yükseltinin ileriye olan devamını gördüğümüze göre yol onun önünde o çizgiyle devam edecek. Yani ikinci viraj sağa doğru. Yükseltinin en ileride bittiği yeri, ucunu görüyoruz ya, işte orada da yolun hava uçacağı veya tarlaların içine doğru ineceği yok; illa ki o yükseltinin ucunun etrafını sola doğru dönecek. Yani üçüncü viraj da sola doğru. Bakın bu fotoğrafın çekildiği noktadayken artık bu üç virajı da gördük ilk ikisinin ne kadar keskin olabileceğine dair yamacın çizgisinden bir fikir aldık. Artık sürüş planımızı o en sondaki sola viraja giriş noktasına kadar yapıyoruz. Eğer bu noktada hala sadece ilk virajı planlayabilmişsek çok yakına bakıyoruzdur. Çok yakına bakmanın olası sebeplerini ve çözümlerini bakış sorunları yazısında ele almıştım. Bu fotoğrafın çekildiği noktada, bu saydığım bilgileri alabildiysek ilk sol virajın arkasında beklenmedik bir firkete gelmeyeceğini biliyoruzdur. Dolayısıyla hızımızı firkete dönecek kadar düşürmenin gereği yok.

    İlk sol viraja yaklaşırken viraj kendini iyice göstermeye başlıyor.



    İlk sol viraja girişte yol tutuşla ilgili bir sıkıntı olmadığını görüyoruz. Mıcır yok, oradan buradan gelen araba yok. Dolayısıyla viraja P1’den yaklaşıyoruz. Ardından sağ virajı da görmeye başladık. Planımızda sıkıntı yok. Sağ virajı görür görmez daha ilk viraj bitmeden P3’e doğru yönleniyoruz. Herhangi bir gelen araba, mıcır vesaire gibi bir sıkıntı yok. Dolayısıyla bu sağ virajda da görüş için konumlanabiliriz. Yani P3’e geçiyoruz. Bunu bilinçli bir kontra ile yapıyoruz. Sol gidonu itip motoru olduğundan bir parça daha yatırıyoruz ve motor P3’e yönleniyor. İlk sol virajın bitimiyle sağ virajın başladığı nokta arasında yolun kısacık düz bir kısmı var. O düz kısımda yolun ortasında hayali bir düz çizgi çizin. O çizgi ilk viraja kadar düm düz geriye doğru uzansın. İlk sol virajın çıkışında motoru oturmanız gereken çizgi işte bu P3 çizgisi. Hocam şimdi bu, daha ilk viraj bitmeden diğer viraj göründüğünde ikinci viraj için erkenden konumlanmaya viraj bağlama deniyor.

    Sağ viraja P3’ten gireceğiz. Biliyoruz ki sonraki viraj sola. Dolayısıyla P3’ten girdiğimiz sağ virajdan P1’den çıkmayı planladık. Eğer daha sağ viraja yaklaşırken veya içindeyken karşıdan araba gelirse sistemde başa döner gereğini yaparız. Kenara çekiliriz. Veya en sondaki virajın öncesinde yolun sağ tarafı ıslaksa P1 yerine P1.5 veya P2’yi tercih edebiliriz. Ama şimdilik planımız şu: Sağ viraja P3’ten girip çıkışında P1’e bağlanacağız.



    Devam edelim.



    Evet yol sağa doğru kıvrılmaya ve en sondaki sol virajı göstermeye başladı. Karşıdan gelen yok yolda çukur yok dolayısıyla yukarıdaki resimdeki pozisyonda P3’ten devam ediyorum. Sonraki sahneye geçelim.



    Artık az önce girdiğim sağ virajın bitimi ile şimdi gireceğim, son sol virajın girişi arasındaki düzlüğü görebiliyorum. Zeminde bir sıkıntı da olmadığına göre artık motorumu P1’e yönlendirebilirim. Yani sağdaki beyaz çizginin dibine. Yukarıdaki fotoğrafta, sağdaki beyaz çizgiye bak. Bitmekte olan sağ viraj ile başlayacak olan sol viraj arasındaki düzlüğü gördün ya hocam. İşte o düz çizgiyi fotoğrafın çekildiği noktaya doğru uzat. İşte motoru, o doğrultuya oturtacaksın. Sağ viraj dönmekteyken motorun sağa biraz yatık. Dolayısıyla o çizginin doğrultusuna inebilmen için sağa kontra vermen gerekecek. Bu kontra ile motoru P1 çizgisine oturttun, virajı bağladın ve artık en sondaki sol viraj için konum meselesini halletmiş oldun. Hızını ve vitesini ayarlamak için limit noktasını takip etmen gerekecek. Onu sonra konuşuruz. O sondaki sol virajı döndükten sonra artık önünde yeni bir senaryo olacak onu analiz edip sürüş planını yapacaksın ve böyle böyle devam edeceksin.

    Bir başka örnek vereyim.



    Motorumuzla fotoğrafın çekildiği noktaya geldiğimizde ilk virajın sağa olduğunu görüyoruz. Ardından sol viraj görünüyor. Keskinliğini de yamacın toprak bölümünün uzayışından anlayabiliyorum. Bir firkete değil ama yine de güzel, keskince bir viraj. Gözlerimde sola doğru yolun gittiği yeri takip etmeye devam ediyorum. Yokuşun en sounda yarın etrafından sağa döndüğünü anlayabiliyorum. Bu iki viraj arasında da arazinin şeklinde bir bozukluk var. Yokuşun ortalarına denk gelen o bölümde yol küçük, önemsiz bir viraj yapabilir. Artık planım hazır. Virajları birbirine bağlamaya başlayabilirim. İlk viraja P3’ten yaklaşacağım. Ama muhtemelen asfaltın tamamı bir kaç metre ilerleyince hemen görünecek dolayısıyla en kısa yoldan bu ilk sağ virajı geçebilirim. Sonraki viraj sola olduğuna göre ona P1’den yaklaşmayı planlıyorum. Yol tutuşla ilgili bir sıkıntı görürsem hemen planda bir değişiklik yapacağım. O sol viraja P1’den girip, çıkışında da en sondaki sağa viraja P3’ten girecek şekilde konumlanmak plan yaptım. Ama aradaki önemsiz olduğunu düşündüğüm kıvrım için özel bir şey yapmam gerekirse o göründüğünde yapacağım. Muhtemelen gerekmeyecek. O aradaki önemsiz virajı düz keseceğim ve esas önemli olan en sondaki sağ viraja P3’ten yaklaşacağım.

    Bir başka örnek. Burada tepe üstü var. Dolayısıyla buna P1’den yaklaşıyorum.



    Tepe noktasının ardında sağa bir firkete olabilir mi? Hayır çünkü yamaç sağımda devam ediyor. Yolun sağa dönmesi bile pek muhtemel değil. Hele sağ firkete hiç olmaz. Peki bu yol tepe noktasının bitiminde sola doğru sert bir viraj yapar mı? Yapmaz çünkü yolun sol tarafını görüyorum: Tarla. Sol tarafta ileride sola doğru az bir eğimle tırmanan bir toprak düzlük görüyorum. Muhtemelen orası yolun devamının kenarı. Bu yol genişçe bir kavisle dağların ilerleyişine paralel olarak sola doğru devam edecek. Dolayısıyla sürüş planımda firkete dönecek kadar hızımı azaltmak yok. P1’den uygun bir hızda yaklaşıp tepe üstünden sonraki manzarayı görmek üzere beklemedeyim.

    ***

    Arazi şekilleri olduğu gibi sıralanmış ağaçlar, evlerin cephesi (evler genelde yola çapraz durmaz, cepheleri yola bakar), telefon ve elektrik direkleri de asfalt görünmüyor olsa bile yolun devamına dair bilgi sağlarlar. Bu bilgileri erkenden alabilirseniz, bakışınız buna müsaade ederse, sürüş planınızı oluşturmakta kullanabilirsiniz. Ancak şartların değişebileceğini, asfalt yüzeyinde başka olumsuzluklar olabileceğini veya aslında arazi şekillerinin sizi yanıltmış olabileceğini hesaba katmalısınız. Dolayısıyla sürüş planınız dimanik olmalı yani değişen koşullara uyum sağlamalı. Sürprizlerle karşılaşırsanız bir B planına geçişinize izin verecek bir hızda olmalısınız.

    Bu yazıda virajlı bir parkurda viraj keskinliğini anlamayı konu ettim ama sistemin bilgi aşaması bozuk zemindeki sürüşlerde de kötü hava koşullarında da şehir içi kalabalık ortamdaki sürüşlerde de aynen kullanılmaya devam ediyor. Yani sistem sadece bomboş, virajlı dağ yollarında kullanılan bir sürüş modeli değil. Her türlü yol koşulu için geçerli. Bir tepe noktasına, içi görünmeyen bir battı-çıktıya, bir hız kesme tümseğine, kontrolsüz kavşağa yaklaşırken de bilgi, konum, hız, vites sıralamasını gözeteceğiz. Bu tehlikelerin öncesinde bu işler bitmiş olacak. Tehlikeyi geçer geçmez de ivmelenme aşaması ile uzaklaşacağız.

    Burada ele alınan konularla ilgili, daha iyi bilgi almak için tavsiye ettiğim kitapların ilgili bölümleri okuyabilirsiniz.

    Dikkat ederseniz virajın içinde nasıl ilerleneceğini, neler yapılacağını es geçtim. O konuları, bakış, limit noktası ve doğru hız kavramlarını devam yazılarında ele alacağım.
    orumcekadam, hknzrdm, l3v3nt ve 9 diğerleri bunu beğendiler..


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    hokahey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Kasım 2016
    Şehir
    papua yeni gine
    kanka bugün keskin virajlarda 2 kere düşme tehlikesi atlattım. kâbus gibiydi.

    yazını okuyacağım bir ara.

  3. #3

    Üyelik
    21 Kasım 2016
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    RS 660, Tuareg 660
    Up up..

    çok yol sanatçısı değilim ama okumalı mutlaka, ne diyor gavurlar. reserved.

  4. #4
    Pekbipicadam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Temmuz 2013
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Honda CB 600 Hornet ( Geçmiş : Piaggio X9 250 ,)
    Türkiye yollarında sistemli sürüş falan işe yaramaz, insandan bozma bir ayının elindeki telefona bakarken şerit çizgisini hafif geçmesi senin ölümüne sebep olur , bu yüzden tedirgin sürüş candır hayatta tutar.
    Ben,keyfim ve kahya, her gün birimiz kullanıyoruz.

  5. #5

    Üyelik
    17 Aralık 2012
    Şehir
    Ankara
    Ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyin işe Türkiye'de yaramayacağı, kişiyi öldüreceği fikrine sahip olmak... Yol eğitimlerinde 4S adıyla öğretilen sürüşün ilk özelliği güvenli olması (ilk S safe). Sonra diğer 3 tane S geliyor. Konumlanma ilkelerinin ilki de güvenlik. Ardından yol tutuş ve görüş geliyor. Bilakis, yol eğitimlerinde öğretilen sürüş sistematiğine esas Türkiye gibi berbat bir trafik kültürü olan, yol tutuş koşullarının rezil olduğu, yolların sulandığı, asfaltın mıcırıyla bırakıldğı ülkelerde ihtiyaç var.

    Evet, araba sürücülerinin genel olarak eğitimsiz olması, sürüş becerileri ve trafik adabının yetersiz olması, becerilerini olduğundan fazla algılamaları sebebiyle aslında güvenle yapamayacakları manevralara kalkışmaları, zamanında ve etkili bir şekilde kolayca yapılacak manevraları doğru teknikleri kullanmadıkları ve öğrenmeyi reddettikleri için beceremeyişleri, etrafı yeterince göremeyişleri, sürüş yaparken sürüş dışında şeylerle ilgilenmeleri, araba kullanmanın sadece kumandaları kullanmayla ilgili olan kısımlarına yoldaki sürüş becerilerine dair hiç bir eğitim almamış olmaları hep önemli problemler.

    Ancak bu problemlerin eksiksiz, aynılarının motosiklet sürücülerinde de var olduğunu görmek ve bunun farkında bile olmadıklarına, kendilerine yardım edebilecek bilgiye ya zaten haiz olduklarını sanmalarına veya gereksiz, işe yaramaz görmelerine şahit olmak üzücü. Motosiklet sürücüleri de genel olarak eğitimsiz (hem sürüş eğitimi hem bilinç/düşünme pratiği eğitimi). Motosiklet sürücüleri de kendi sürüş becerilerini doğru değerlendiremiyor. Ya becerisini olduğundan fazla sanıp düşüyor ya da tekniği öğrense hızlıca kolayca yapabileceği şeyleri beceriksizce, verimsizce ve yavaş yapıyor. Motosiklet sürücüleri de yeterince ileriye bakmıyor. Önündeki trafik tıkanınca bam diye arkadan giydirip, öndekinin ani fren yapmasından yakınıyor. Arkadaki eğitimli sürücü üç tane viraj ötesini görüp planını yapmışken onun bakışı hala çok yakına kalıyor. Motosiklet sürücüleri de manzara seyretmek, video için konuşma kaydetmek, ona buna bakmak ve benzeri sürüşle ilgisiz şeylerle ilgileniyor. Motosiklet sürücüleri de sürüş becerilerini öğrenmenin sadece motosikletin hızını ve yönünü değiştirme tekniklerinden ibaret olduğunu sanıyor. Onlara göre yol sürüşü sistemle, eğitimle filan olmaz, tecrübeyle veya tedirginlikle olur biter. İngiltere'den eğitmen yetiştirmeye, sınav yapmaya gelen eğitmene motosiklet sürmeyi öğretecek "öyle olmaz", "burada işlemez" diyen bir sürü motosiklet sürücüsü var. Motosiklet sürücüleri de yola dair sürüş becerilerinin formal bir eğitimini almıyor, kendilerini zaten biliyor sanıyorlar. Motosiklet sürücülerinin çok büyük bir kesiminin, yollarda nasıl saçmaladıklarını gördüğümüz araba sürücülerinden zerre kadar farkları yok. Bildiklerini sanıyorlar ve neyi bilmediklerinin bile farkında değiller. "Öyle olmaz, burası Türkiye". Peki.
    Kızıl pars, Apices ve mombohunter bunu beğendiler.

  6. #6
    scorpions_59 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Eylül 2009
    Şehir
    tekirdağ
    Motosikleti
    racer 200_discovery150_cbf 150_cbr 250_
    Hocam kalemine (klavyene) saglik
    Faydalı bilgiler.
    zaferce bunu beğendi.

  7. #7

    Üyelik
    21 Kasım 2016
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    RS 660, Tuareg 660
    Sanırım söylenen şey sistemli sürüşün adam öldüreceğin değil, ayının birinin adam öldüreceği.
    Yalnız tabii ki çok doğru bir yanıt, asıl böyle yerlerde gerekli sistematik sürüş.

  8. #8
    Kızıl pars - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    10 Ekim 2016
    Şehir
    Londra
    Motosikleti
    Bisiklet
    @zaferce sen bu ülkeye fazla geliyorsun.
    Ülke kur iltica edelim.

    Ayrıca trafikte yanlış hareketler yapanlar, beklenmedik davranışlarda bulunanlar davrananlar sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada var.
    Motosiklet kaza videolarını izleyin, kaçta kaçı Türkiye'de olmuş?

    Dolayısı ile güvenli sürüş kuralları her yerde her zaman uygulanmalı,
    ve doğası gereği uygulanabilir olmalı.

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 10:59 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:56 ----------

    Sadece bu ifade bile bir çok insanın hayatını kurtarabilir.
    O kadar iddialı yani.

    “Eğer P1’de mıcır varsa P1.5 tercih edilir.” veya “Sol şeritte araç sollarken güvenlik balonu bırakmak amacıyla P6’dan devam edilir. Ancak yola yakın bir bariyer varsa konumumuz P5 veya P5.5 olmalıdır.” gibi.
    Araç sollarken P3.5 ya da P4 ü kullanan azımsanmayacak bir motosiklet kullanıcısı profili var.
    Yazı çok faydalı hocam.
    Teşekkürler.
    zaferce bunu beğendi.
    Hamdım, piştim, hala hamım.

  9. #9
    Moderatör Levent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    12 Mart 2007
    Şehir
    Antalya/Kaş
    Motosikleti
    R 1200 GS Adventure
     MT Site yönetimi uyarı mesajı.
    Uyarı Sebebi:   1.2.10. MT bünyesi haricinde oluşturulan grup ya da kulüplerin, web sitelerinin, oluşumlarının tanıtım ve reklamlarının yönetimin bilgisi haricinde yapılması yasaktır. Başka sitelere üyeleri veya kullanıcıları yönlendirme amaçlı yazılan reklam mahiyetinde yazılar (Özel Mesaj Dahil) YASAKTIR.
     Forum admin ve yöneticileri kurallara uymayan mesajlari degistirme ve silme hakkina sahiplerdir.
     Foruma üye olan herkes forum kurallarını kabul etmiş sayılır.
     Forum Kurallarını okumak için tıklayın..
     Şikayetleriniz için tıklayın

  10. #10

    Üyelik
    19 Ocak 2016
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Kawasaki Ninja 250 sl gitti MT 25 geldi
    Teşekkürler hocam çok faydalı oluyor paylaşımlarınız.
    zaferce bunu beğendi.

  11. #11
    Keoma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Aralık 2014
    Motosikleti
    Mt-125, R25 Ve Tekrar R25,Dominar 400,Mt-125 Abs
    Harika.Teşekkürler
    zaferce bunu beğendi.

  12. #12
    zekeriyaimam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Mayıs 2016
    Şehir
    Gebze
    Motosikleti
    simson
    Teşekkürler.Tam kafamdaki gibiymiş.Artık resimleri de koyduğunuz için itiraz eden de çıkmaz sanıyorum.
    zaferce bunu beğendi.

  13. #13
    CrazyBullet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    25 Nisan 2016
    Şehir
    Assen
    Motosikleti
    Honda RCV213, Yamaha YZR500
    Eline sağlık Zaferce. Bol virajlı yollarda güvenli sürmeyi öğrenmenin en iyi yolu pistte sürücünün kendi limitlerini kademeli olarak aşması gibi geliyor bana. Pistten sonra trafiğe çıkıp makul bir hızda sürünce motosikletin limitlerini bildiğim için panikle sr kaynaklı (twist of the wristteki sr-survival reaction) hataları yapmıyorum.

  14. #14
    Pekbipicadam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Temmuz 2013
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Honda CB 600 Hornet ( Geçmiş : Piaggio X9 250 ,)
    Vay be amma üstüne alınmışsın arkadaş bilseydim yazarken daha açıklayıcı yazardım. Ne eğitimin nede sürüş tekniklerinin gereksiz olduğunu söyledim önce bunda bir anlaşalım. Yalnızca bu teknikler ve eğitimler herkesin kurallara uyduğu ortamlarda tam anlamıyla işlev kazanır diyorum. Bu memlekette motosikletin ilahı olsan 2 snlik özgüven hayatını karartır bu sebepten tedirgin sürüş candır dedim. Umarım senin için açıklayıcı olmuştur yoksa eğitim alalım , korumasız çıkmayalım , bir birimize saygı ve sevgi gösterelim bunları hepsi güzel şeyler.
    Ben,keyfim ve kahya, her gün birimiz kullanıyoruz.

  15. #15

    Üyelik
    17 Aralık 2012
    Şehir
    Ankara
    Alıntı Pekbipicadam adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Yalnızca bu teknikler ve eğitimler herkesin kurallara uyduğu ortamlarda tam anlamıyla işlev kazanır diyorum. Bu memlekette motosikletin ilahı olsan 2 snlik özgüven hayatını karartır
    Bu iki argümanın yanlış olduğunu yazdım. Dolayısıyla benim için ayrıca açıklanmaya ihtiyaçları yoktu zaten. Aynı şeyi söylemiyoruz, söylemek zorunda değiliz sıkıntı yok. İnsanlar farklı görüşleri benimseyebilir.

    Yol eğitimi becerileri esas çoğu sürücünün sığır gibi sürdüğü yerlerde lazım. Kazalar da 2 saniyelik özgüven sebebiyle olmaz. Yol eğitimi almamış insanlar böyle düşünür. Kazalar bir an dalgınlıktan, başka bir sürücü sebebiyle vesaire vesaire sebeplerle olur onlara göre. Hiç birisi de demez ki "Motor sürmeyi doğru dürüst öğrenmediğimden, tecrübeyle öğreneceğimi düşündüğüm için bu oldu." Çünkü zaten onlara göre motor sürmeyi çok iyi bilsen de başkası yüzünden kaza yaparsın. Çünkü motor sürmeyi iyi bilmek, motorun ilahı olmak tanımları eksiktir. Yol eğitimleri bu tanımı sürücüye değiştirtir, genişletir. Diğer yol kullanıcılarının hatalarını telafi edebilir bir sürüş sistematiği benimsememizi sağlar. Ve bunları tamamen uygulamalı olarak yapar. Sadece yavaş gitmek veya tedirgin olmak, defansif düşünmek değil daha kapsamlı ve belirli pratikleri gerektiren bir beceriler bütünüdür. Formal eğitimi sonrasında bilinçli pratikleri ile geliştirilmesi gerekir.

    İlk yazıyı (kötü anlamda söylemiyorum) laf olsun diye yazdığınız, yol eğitimi almamış olduğunuz, ne olduğu hakkındaki fikrinizin eksik olduğu ortada. Peki ben neden cevap yazıyorum? İnsanlar yol eğitiminin diğer sürücülerin kurallara uymasıyla tam işlev kazanmadığını, kazalara motosikletin ilahı olsan da 2 saniyelik özgüvenin yol açmadığını bilsinler istiyorum. Kazaların neredeyse hemen hepsi yol eğitimlerinde verilen becerilerin doğru uygulanmasıyla kaçınılabilir. Çok çok çok az bir kısmı her şeyi doğru yapsak bile başımıza gelir. Gerçekten çok çok çok azı. Yani sadece bir anlık dalgınlık, bir anlık özgüven, bir anda yola çıkan araba ile kaza olmaz. Bu tehikeler henüz potansiyel aşamasındayken sürücü bunlara dair önlem almadığı, yol eğitimlerinde öğrendiklerini uygulamadığı için olur. Ne yaparsak yapalım ne olursa olsun yine de kaçınamayacağımız kazalar olur mu? Olur ama gerçekten de milyonda bir filan. (bkz: Başkalarının kazaları)

    Neden bu kadar uzatıyorum? Hocam burada sizin öylesine yazının içeriğini okumadan, yol eğitimi hakkında bilgi sahibi olmadan yazdığınız yazıya dayalı olarak motosiklet sürüş, eğitim ve benzeri kararlarını verecek birçok insan var. "Yol eğitimi yine iyidir de aslında insanların kurallara uyduğu ülkede olmadığımız için başka şeyler bizi hayatta tutar." düşüncesi tam da doğru olmadığını yazdığım düşünce. Siz veya ben bir şeyleri yanlış anlaşılabilecek şekilde yazdık diye, sadece burada okuduklarıyla sürüş yapan insanların başına bir şey gelecek diye ödüm kopuyor. Benim başıma geldi. Viraja girdikten sonra gaz kolu açılınca virajın sonuna kadar açılmaya devam edilir kuralını istisnalarını gözden kaçırarak benimsediğim için kaza yaptım. İşte izlediğim videolarda, buralarda yazılanlarda istisnai durumlar anlatılmamıştı çünkü. (bkz: İlk kazam: Yol sanatına geçiş)

    Yine aynı şekilde, iki günlük bire bir eğitimde eğitmenimin "viraj boyunca gaz açmalısın, gazı açmıyorsun, gazı açmıyorsun, gazı aç, azı aç" demesi üzerine bir sağ iniş virajında karşıdan gelen arabaya silme geçtiğim de oldu. Eğitmenim o gece bana "Arabayı gördüğünde gazı birazcık kapatsan motor içeri dalardı" dedi. Gece...(bkz: Virajda gaz açmak) Bu sebeplerle ben burada yazılanları çok ciddiye alıyorum ve hatalı bir uygulamaya yol açıp birinin kaza yapmasına yol açacak diye korkuyorum. O yüzden sizin mesajınızı veya açtığım başlıklardaki doğru olmayan ifadeleri mutlaka düzeltmeye çalışıyorum.

  16. #16
    Pekbipicadam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Temmuz 2013
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Honda CB 600 Hornet ( Geçmiş : Piaggio X9 250 ,)
    Alıntı zaferce adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Bu iki argümanın yanlış olduğunu yazdım. Dolayısıyla benim için ayrıca açıklanmaya ihtiyaçları yoktu zaten. Aynı şeyi söylemiyoruz, söylemek zorunda değiliz sıkıntı yok. İnsanlar farklı görüşleri benimseyebilir.

    Yol eğitimi becerileri esas çoğu sürücünün sığır gibi sürdüğü yerlerde lazım. Kazalar da 2 saniyelik özgüven sebebiyle olmaz. Yol eğitimi almamış insanlar böyle düşünür. Kazalar bir an dalgınlıktan, başka bir sürücü sebebiyle vesaire vesaire sebeplerle olur onlara göre. Hiç birisi de demez ki "Motor sürmeyi doğru dürüst öğrenmediğimden, tecrübeyle öğreneceğimi düşündüğüm için bu oldu." Çünkü zaten onlara göre motor sürmeyi çok iyi bilsen de başkası yüzünden kaza yaparsın. Çünkü motor sürmeyi iyi bilmek, motorun ilahı olmak tanımları eksiktir. Yol eğitimleri bu tanımı sürücüye değiştirtir, genişletir. Diğer yol kullanıcılarının hatalarını telafi edebilir bir sürüş sistematiği benimsememizi sağlar. Ve bunları tamamen uygulamalı olarak yapar. Sadece yavaş gitmek veya tedirgin olmak, defansif düşünmek değil daha kapsamlı ve belirli pratikleri gerektiren bir beceriler bütünüdür. Formal eğitimi sonrasında bilinçli pratikleri ile geliştirilmesi gerekir.

    İlk yazıyı (kötü anlamda söylemiyorum) laf olsun diye yazdığınız, yol eğitimi almamış olduğunuz, ne olduğu hakkındaki fikrinizin eksik olduğu ortada. Peki ben neden cevap yazıyorum? İnsanlar yol eğitiminin diğer sürücülerin kurallara uymasıyla tam işlev kazanmadığını, kazalara motosikletin ilahı olsan da 2 saniyelik özgüvenin yol açmadığını bilsinler istiyorum. Kazaların neredeyse hemen hepsi yol eğitimlerinde verilen becerilerin doğru uygulanmasıyla kaçınılabilir. Çok çok çok az bir kısmı her şeyi doğru yapsak bile başımıza gelir. Gerçekten çok çok çok azı. Yani sadece bir anlık dalgınlık, bir anlık özgüven, bir anda yola çıkan araba ile kaza olmaz. Bu tehikeler henüz potansiyel aşamasındayken sürücü bunlara dair önlem almadığı, yol eğitimlerinde öğrendiklerini uygulamadığı için olur. Ne yaparsak yapalım ne olursa olsun yine de kaçınamayacağımız kazalar olur mu? Olur ama gerçekten de milyonda bir filan. (bkz: Başkalarının kazaları)

    Neden bu kadar uzatıyorum? Hocam burada sizin öylesine yazının içeriğini okumadan, yol eğitimi hakkında bilgi sahibi olmadan yazdığınız yazıya dayalı olarak motosiklet sürüş, eğitim ve benzeri kararlarını verecek birçok insan var. "Yol eğitimi yine iyidir de aslında insanların kurallara uyduğu ülkede olmadığımız için başka şeyler bizi hayatta tutar." düşüncesi tam da doğru olmadığını yazdığım düşünce. Siz veya ben bir şeyleri yanlış anlaşılabilecek şekilde yazdık diye, sadece burada okuduklarıyla sürüş yapan insanların başına bir şey gelecek diye ödüm kopuyor. Benim başıma geldi. Viraja girdikten sonra gaz kolu açılınca virajın sonuna kadar açılmaya devam edilir kuralını istisnalarını gözden kaçırarak benimsediğim için kaza yaptım. İşte izlediğim videolarda, buralarda yazılanlarda istisnai durumlar anlatılmamıştı çünkü. (bkz: İlk kazam: Yol sanatına geçiş)

    Yine aynı şekilde, iki günlük bire bir eğitimde eğitmenimin "viraj boyunca gaz açmalısın, gazı açmıyorsun, gazı açmıyorsun, gazı aç, azı aç" demesi üzerine bir sağ iniş virajında karşıdan gelen arabaya silme geçtiğim de oldu. Eğitmenim o gece bana "Arabayı gördüğünde gazı birazcık kapatsan motor içeri dalardı" dedi. Gece...(bkz: Virajda gaz açmak) Bu sebeplerle ben burada yazılanları çok ciddiye alıyorum ve hatalı bir uygulamaya yol açıp birinin kaza yapmasına yol açacak diye korkuyorum. O yüzden sizin mesajınızı veya açtığım başlıklardaki doğru olmayan ifadeleri mutlaka düzeltmeye çalışıyorum.
    Uzun açıklama ve bilgiler için teşekkür ederim. Herkes eğitim almalı, eğitim şart deyip kendimce konuyu kapatıyorum : ))
    Ben,keyfim ve kahya, her gün birimiz kullanıyoruz.

  17. #17

    Üyelik
    17 Aralık 2012
    Şehir
    Ankara
    Yazının ikinci ve üçüncü bölümlerini de dün yayınladım. Böylece bu dizi tamamlanmış oldu. İkinci ve üçüncü bölümlerin metinlerinin tamamını birleştirip aşağıya yapıştırıyorum.

    Yukarıda 1. bölüm yazısında sistemden kısaca bahsetmiştik. Sistem bilgi aşamasıyla başlıyor ve bilgi aşaması her aşamayı kapsayan bir üst çatı olarak sürekli işlemeye devam ediyor. 1. bölüm yazısında sistemin bilgi aşamasının nasıl kullanılacağını, daha somut bir ifadeyle ileriden bilgiyi alıp sürüş planı yapmayı ele almıştık. Şimdi sistemin aşamalarında devam ediyoruz. Bilgi’den sonra konum-hız-vites geliyor. Önce viraj için uygun konuma geçiyoruz (zaten uygun konumdaysak yer değiştirmeye gerek yok tabii ki) arından o viraj için uygun hıza iniyoruz son olarak da o hız için uygun olan vitese geçiyoruz. Motorumuz viraj için yatmaya başlamadan önce henüz dikken vites değişimi sonrasında debriyajı bırakmış olmamız gerekiyor. Tehlikeye yani viraja uygun konum-hız-viteste girdikten sonra artık viraj çıkışını görmeye başladığımız zaman sistemin son aşaması olan ivmelenme aşamasına geçiyoruz. Artık viraj sonrası görüşün iyice açılmasıyla beraber hem hızımızı artırıyor, yol alıyoruz, hem de önümüzdeki yeni senaryo için planlamamızı yapıyoruz.



    Konum-hız-vites sıralamasına dikkat etmek bize önemli avantajlar sağlıyor. Örneğin yolun sol tarafından bir araç yol çıkıyor ve biz önce gaz kapatıyoruz. Yani konumu halletmeden hızı düşürmeye çalışıyoruz. Bu esnada araba çıktıkça çıkmaya devam ediyor. Biz gazı kapatıp fren yaptıkça motorun ağırlık dengesi öne doğru kayıyor. Ağırlığın neredeyse tamamı ön tekerdeyken etkili bir şekilde engelden kaçma imkanımız yok. Artık sadece fren yapmamız gerekiyor. Sezgisel olarak kaçmaya çalıştıkça lastiklerdeki yol tutuştan hem konum değişikliği hem de hız değişikliği için limit istemeye başlıyoruz ve muhtemelen başımızı derde sokuyoruz. ileride bir tehlike gördüğümüzde hemen gazı kapatmak yerine hızı değiştirmeden önce doğru konuma geçersek motorumuz artık dik ve doğru konumda olacak. Ondan sonra artık tali yoldan çıkacak araba çıkmakta ısrar ederse tam performansıyla freni yapabilirim çünkü artık motorum dik. Ayrıca zaten doğru konuma geçtiğim için tali yoldaki sürücünün beni görmesi ve yerinde kalması olasılığı da artacak. Sezgisel olan ilk tepkinin hızı düşürmek olduğunun farkın da olup gaz koluna veya frene yönelmeden önce doğru konuma geçmeye çalışmak zihni buna alıştırmak lazım.

    Konum

    Şeridin neresinden gideceğimiz sorusu önemli bir soru. Konumlanma kararımızı verirken üç önemli faktörü göz önüne alıyoruz. Sırasıyla güvenlik, yol tutuş ve görüş. Bu sıralamaya dikkat ediyoruz ve görüş için konumlanmaya çalışıp bu esnada güvenliği veya yol tutuşu feda etmiyoruz.

    Yoldaki konumlanmalarda kolaylık olsun diye ART Motoakademi’nin kullandığı P1, P2, P3 terminolojisini tercih ediyorum. Sağ şeridin en sağına P1 diyoruz. Sağ şeridin ortasına P2. Sağ şeridin en solu ise P3. Motor P3’teyken lastiği şeritleri ayıran çizginin hemen yanına basıyor ve sol ayna karşı şeride taşıyor. Sol şeridin en sağı P4, ortası P5, en solu ise P6 olarak geçiyor. Yolda bir şerit daha varsa adlandırma P7, P8 diye devam ediyor.



    Diyelim ki sağından solundan bir bağlantı yolu olmayan dümdüz bir gidiş-geliş yolda ilerliyoruz. Olası tehlikeler yalnızca yolun sağından ve solundan çıkabilecek hayvanlar olabilir. Bu nedenle her iki olası tehlikeye de en uzak olacak şekilde konumlanıyoruz ve P3’ten devam ediyoruz. Yolun orta kısmında bir yağ birikintisi izi veya zeminde bir bozukluk görürsek . O zaman P2.5 veya P2’ye geçip yol tutuşu gözeterek konum seçiyoruz. Aynı yolda P3’ten ilerlerken karşı şeritten bir arabanın geldiğini görüyorsak artık P3’te devam etmiyoruz güvenlik gerekçesiyle P2’ye geçiyoruz. Eğer karşı şeritten gelen bir kamyon veya otobüs gibi büyük bir araç ise o zaman P1’i veya P1.5’i tercih ediyoruz çünkü o büyük aracı sollamak isteyecek olan bir arabayı erkenden görmek ve o sürücü için erkenden görünür olmak isteriz. Eğer şeritler çok genişse ve biz P1’e kadar açılmışsak karşıdan gelen araba sürücüsü bizim onu sollamaya davet ettiğimizi düşünebilir. Bu olasılığı da aklımızda bulundurarak durumu değerlendiriyoruz. Düz yolda P3’ten ilerlerken arkamızda bizden hızlı bir araç görünce P2’ye çekiliyoruz ve onun bizi karşı şeride geçerek sollamasını sağlıyoruz. Ardından yine P3’e geri dönüp yola devam ediyoruz.

    Yalnız bu konum değiştirmeleri sert, köşeli hareketlerle, motoru yatırarak yapmıyoruz. Motor dik vaziyette sadece kafayı gitmek istediğimiz noktaya çevirerek oluşacak minik yönlendirmeyle yapıyoruz. belirgin bir biçimde kontra verip motoru yatırmaya gerek yok. Karşıdan gelen arabayı ileride gördük. Kabaca nerede karşılaşacağımızı kestirdik. O noktaya gelinceye kadar, yavaş yavaş P2’ye geçiyoruz. Yoldaki konum değiştirmeleri bu şekilde bir yumuşaklıkla yapmanın en önemli avantajı konum değiştirirken bütün manevra boyunca yol tutuşun hep iyi durumda olması. Motor dik olduğu için istediğimiz bir noktada vazgeçip frenleme yapabiliriz veya aksi yönde bir yönlendirmeye girişebiliriz. Ama motor yatıkken sert fren yapmak imkanımız yok mesela. Konum değiştirmeleri yumuşak çizgilerle yapmanın diğer yol kullanıcılarının bizim niyetlerimizi anlamasına zaman tanıyan bir yönü de var. Ek olarak her konum değiştirmesini sert bir şekilde motoru yatırarak yapan sürücüler, diğer yol kullanıcılarını da tedirgin ediyor.

    Düz yolda P3’ten giderken ileride sağdan bağlanan bir tali yola döneceksek şeridimizin en sağına geçiyoruz. Yani P1’e. Kavşaklardaki ve tali yol girişlerindeki dönüşlerimizde de motoru dik tutarak dönüş manevrasını tamamlıyoruz. Oralar virajda motoru yatırmak antrenmanı yapmak için uygun bölgeler değiller çünkü kavşaklarda yol tutuş hep çok kötüdür. Dolayısıyla gerekirse yavaş manevra ve U dönüşü tekniklerini kullanıp motoru dik vaziyette döndürüyoruz. Benzinlik girişleri gibi ıslak ve kaygan beton zeminlerde de aynı şekilde, motoru dik tutarak döndürüyoruz.

    Düz bir gidiş-geliş yolda P3’ten devam ediyorken sağdan yol bağlandığını bildiren tabelayı gördük diyelim.



    Bu durumda sağdan çıkacak araçlar bizim için olası bir tehlike arz edecek. Dolayısıyla onlardan uzakta kalabilmek için P3’ü tercih edeceğiz. Zaten P3’te olduğumuza göre konum değiştirmeye gerek yok. Karşı şeride geçmek ihtiyacı duymuyoruz. Soldan bir yol bağlantısı olursa P1’e yaklaşıyoruz. Böylece hem tehlikeden uzak bir pozisyon almış oluyoruz hem de tali yolda beklemekte olan araç sürücülerinin daha erken görebilecekleri bir konumda oluyoruz.

    Gidiş-geliş bir yolda tepe üstlerine yaklaşırken P1’i tercih ediyoruz. Yolun kenarında zemin ile ilgili bir yol tutuş sıkıntısı varsa P1.5’ten yaklaşabiliriz. Karşıdan yavaş gelen bir aracı tepe üstünde sollamaya kalkan bir aptalla burun buruna kalmak istemeyiz.

    Düz bir gidiş-geliş yolda sağda benzinlik varsa P3’ü tercih ediyoruz. Benzinliğin girişinden veya çıkışından yola katılmak isteyecek araçlarla aramızda mesafe bırakmak isteriz. Biz benzinliğe yaklaşırken karşı şeritten gelen bir araç varsa o aracın benzinliğe dönmeye çalışabileceğini düşünmeliyiz. Bu durumda P2’ye konumlanmak ve aracın niyetini ön tekerinden anlamak gerekli. Teker dönmeye başlamışsa ve bizi görüp durmak gibi bir niyeti olmadığı anlaşılıyorsa pozisyona göre iyice kenara kaçmak, hızımızı düşürmek veya gerekiyorsa durmak aklımızda olmalı.

    Devamı görünmeyen bir sol viraja yaklaşırken güvenlik ve yol tutuş ile ilgili bir sıkıntı yoksa görüşü iyileştirmek için P1’e konumlanıyoruz. Böylece hem biz ileriden gelebilecek tehlikeleri daha erken görüyoruz hem de karşı şeritten gelmekte olan araçların sürücüleri bizi daha erken görebiliyor.



    Ancak bu sol viraja yaklaşırken yolun kenarında mıcır varsa yol tutuşu daha çok önemsiyor ve P1 yerine mıcırın bittiği yeri tercih ediyoruz. Mesela P1.5. Sol virajlarda yol tutuşun izin verdiği ölçüde P1 veya P1.5 gibi bir konumdan gitmek karşıdan gelen araçlara karşı da bizi koruyor. Bu durumun bir örneğini şu videoda görüyoruz. Hocam bazı sürücüler sol virajlarda kenarda mıcır olabilir gerekçesiyle P1’e yaklaşmadıklarını ifade eder. Fakat “mıcır olabilir” diye motor sürülmez. Mıcır orada ya vardır ya da yoktur. Zemini tararsın, görürsün mıcır varsa P1.5 veya P2 ne kadar gerekiyorsa içeri girersin ama orada mıcır yoksa P1 yapmalısın.



    Devamı görünmeyen sol virajlara P3’ten girmenin ilk tehlikesi karşıdan gelen araçlar. Bu durum, İngilizce alt yazılı Almanca bir videoda güzel görsellerle açıklanmış. Devamı görünmeyen sol viraja P3’ten yaklaşan bir sürücünün kaza videosuna şuradan ulaşılabilir. Bu videoda karşıdan gelen sürücü bir motosikletlinin işleyebileceği en büyük günahı işliyor: Sağ viraj çıkışında karşı şeride savrulmak. Virajlarda, özellikle hız yüksek olduğunda, erken kapatmak (erkenden virajın iç kısmına yaklaşmak) çıkışta dışarı savrulmaya yol açar. Sol virajda erken kapatmak çıkışta yolun dışına, sağ virajda erken kapatmak da çıkışta karşı şeritten gelen araca doğru savurur.

    Devamı görünmeyen sol viraja yaklaşırken, öncesindeki düzlükte sağdan bir yolun bağlandığına dair tabelayı gördüysek konumlanma tercihimizde elbette bu bilgiyi de kullanacağız. P1 yerine P2’yi tercih edeceğiz. Böylece hem sağdan yola kontrolsüzce bağlanabilecek bir araçtan uzakta kalabileceğiz, hem de motoru viraj için yatırdığımızda karşı şeride geçmeyeceğiz. Şu videoda da bir sol viraj öncesi tali yoldan çıkan bir araba durumu var. Buradaki sürücü tali yol tabelasını görmezden gelip sol viraja P1’den girmiş olsaydı arabadan kaçamayabilirdi. Devamı görünmeyen sol viraja yaklaşırken eğer tali yolun girişini rahatça görebiliyorsak ve orada kimse olmadığını gözümüzle gördüysek P1’den devam etmekte sıkıntı yok.

    Gidiş geliş bir yolda devamı görünmeyen sol viraja yaklaşırken arkamızda bizi yakalamış olan, biz orada olmasak bizden hızlı gidebilecek bir araç varsa, artık güvenliği göz önüne alıyoruz ve P1’e yanaşmıyoruz. P1’e yanaşmak, araba sürücüsüne onu bizi şeridimizden sollamaya davet ettiğimiz izlenimini doğuracaktır. Bu noktada arkamızda araba varken P2’de, dominant bir pozisyonda viraja giriyoruz. Eğer arabadan uzaklaşamıyorsak viraj sonrasında arabaya yol vermeyi düşünmeliyiz. Araba o parkurda bizi yakaladıysa çok yüksek ihtimalle zaten bizden hızlıdır, hiç zaman kaybetmeden yol vermemiz lazım. Araba bizi taciz etmese bile aklımızda bir yer kaplayıp virajları keyifle dönmemize engel olur. O nedenle düzlüğe çıkınca P2’de kalarak sol elimizle zarifçe geçmesi için işaret edebiliriz. Böylece bizi karşı şeride geçerek güvenli bir şekilde geçmesini sağlamış oluruz. Bu paragraftaki durum, sağ virajlar için de geçerli.

    Sol virajların dışına bariyer yaptıklarında bazen bu bariyerleri yola çok yakın yapıyorlar. Bu bariyerler de bizim için bir tehlike arz ediyor. Bariyerler şeridin hemen dibinden başlıyorsa devamı görünmeyen sol virajlarda P1 değil P1.5 tercih ediyoruz. Bariyerin dibinden gidip riskimizi artırmaya gerek yok. Ancak bariyer şeride 1 metre mesafede ise artık ona bir güvenlik tehdidi gibi davranmaya ihtiyaç yok. Yol tutula ilgili bir sıkıntı yoksa P1’den devam.

    Rüzgarlı havalar da motoru konumundan uzaklaştıracak bir etkiye sahiptir. Bu nedenle devamı görünmeyen sol virajlarda eğer sert rüzgar varsa P1 değil P1.5 veya P2 tercih ederiz.

    Gece sürüşlerinde görüş için konumlanmak anlamlı değil çünkü zaten farın gösterdiği kadarını görebiliyoruz. Konumlanmamız görüş mesafemizi etkilemiyor. Ayrıca gece sürüşlerinde yolun kenar kısımları yola fırlayabilecek hayvanlar açısından da güvenlik riski barındırıyor. Gece sürüşlerinde sol virajlarda P2’yi tercih ediyoruz.

    Devamı görünmeyen sağ virajlara yaklaşırken eğer güvenlik ve yol tutuşla ilgili bir sıkıntı yoksa P3’ü tercih ediyoruz. Böylece güvenlik ve yol tutuşu bırakmadan görüş açısından avantajlı konuma geçiyoruz. Hem biz karşıdan geleni daha erken görüyoruz hem de karşıdan gelen bizi daha erken görebiliyor.



    Eğer sağ viraja yaklaşırken veya içindeyken karşı şeritten bir arabanın geldiğini görürsek P2’ye geçiyoruz. Bunu kontra ile yapabileceğimiz gibi gaz kolunu azıcık, yumuşakça kapatarak da yapabiliriz.

    Devamı görünmeyen bir sağ viraja yaklaşırken arkamızda bizden hızlı bir araba varsa P2’yi tercih ediyoruz. Bazı sürücüler motosikletleri sağ virajda sollamaya kalkabilirler. Ancak arabalarını viraj boyunca şeritte tutmakta zorlandıkları için solladıkları motoru çok yakınından geçmek veya sollama henüz bitmemişken motorcunun önüne kırmak gibi hatalar yapabilirler. Eğer sağ virajda bir araba tarafından sollanıyorsanız arabanın çizgisini muhtemelen koruyamayacağını ve önünüze dalacağını düşünüp uzak kalmayı tercih etmelisiniz. P1’e yönlenmek veya hızı azaltmak şerit ihlali yapan arabadan uzak kalmanıza yetecektir. Aslında devamı görünmeyen bir sağ virajda sizi sollamaya çalışan arabanın karşıdan gelen olduğu zaman üzerinize gelmesi de olasılıklar dahilinde, beklendik bir durumdur. Kişisel algılamayın araba sollarken de aynı hataları yapıyorlar. gaz keserek veya P1’e çekilerek uzak kalabilirsiniz. Ayrıca başka sürücülerin hatalarını çok önemseyip onlara kızmak da sizin için ayrı bir güvenlik tehdidi. (bkz: Diğer sürücülere kızmak)

    Buraya kadar devamı görünmeyen virajları konu ettim. Ancak virajın girişinden çıkışına kadar zemininden yolun ilerisine kadar her şey önceden görünüyorsa artık görüş için konumlanmaya gerek yok. Konum değişikliğim görüşümü iyileştirmeyecek zaten her şey görünüyor. Bu virajları içinden keserek, yolu kısaltarak, yani virajı döndüğümüz çizgiyi düzleştirerek döneriz. Çok daha geniş yarıçaplı bir daire çizdiğimiz için motorumuz daha dik kalır.



    Girişi, çıkışı, devamı ve zemini görünen yukarıdaki şekilde yer alan sol virajı ele alalım. Bunda artık görüş için konumlanmıyorum. Sol çizgiye paralel bir viraj çizgisi izlersem r1 yarıçaplı bir çember çiziyorum. Sağ çizgiyi takip edersem r2 yarıçaplı bir çember çizerim. r2, r1’den daha büyük olduğuna göre motorum sağ çizgiye paralel çemberi çizerken daha dik olacaktır. Bu da daha fazla yol tutuş daha fazla hız imkanı demek. Ancak virajı düzleştirecek bir çizgi izlersem r3 yarıçaplı çemberi çizmiş olurum ki r3 hepsinden büyük. Yani motor daha dik ve daha hızlı şekilde dönülebilir. (Sol çizgiye daha yakından geçecek daha da geniş yarıçaplı bir çember de mümkün ancak onu çizmeye pergelim yetmedi.) Bu bazı gidiş geliş yollarda karşı şeride geçmek anlamına geliyor. Dolayısıyla gelen giden olmadığından, virajın girişini çıkışını devamını zemini görebildiğimizden emin olmadan bu şekilde bir çizgi izlemiyoruz.

    Yol bazen gereksiz kıvrımlar yapar.



    Bu şekilde, yol gereksiz zigzaglar yapıyor. En sondaki sol virajın kenarındaki arazi veya ağaçlar sebebiyle devamı görünmüyor. Ancak en sondaki sol virajın girişine kadar tüm zemin görülüyor. Bu durumda aradaki gereksiz zigzaglara viraj muamelesi yapmıyorum. Olduğum nokta ile en sondaki sol viraja girmek istediğim noktayı birleştiren mümkün olan en düz çizgiyi çiziyor ve motoru hiç yatırmadan dik vaziyette ilerliyorum.

    Devamı görünmeyen virajlara yaklaşırken bazen biz çok yukarıda oluruz ve kafamızı çevirip baktığımızda virajın içini olmasa da devamının nereye gittiğini çok önceden görebiliriz. Bir anlık bu bakışa imkan bulduğumuzda ileriden oldukça değerli bilgileri önceden almış oluruz. Bazen yolun devamı aşağılardadır, bazen ağaçların arasından bir görüntü elde etmek mümkündür. Devamı görünmeyen virajlara doğru giderken fırsat oldukça yolun devamını aramak ve oraya bir anlık kafayı çevirip bakış atmak çok faydalıdır.

    ***

    Viraj bağlama

    Virajlı parkurlarda motosiklet sürmenin en zevkli kısmı, henüz bir viraj bitmeden diğer viraj için uygun konuma geçmektir. Buna viraj bağlama deniyor.



    Burada devamı görünmeyen iki sol viraj var. Ancak aradaki dağ veya ağaçlar sebebiyle ilk sol viraja yaklaşırken devamını göremiyorum. Dolayısıyla ilk sol viraja P1’den yaklaşıyorum. A noktasına geldiğim zaman ileride ikinci bir sol viraj olduğunu görebiliyorum. Ona da P1’den yaklaşmak istediğim için P1’deki konumumu koruyorum böylece ilk virajdan çıktığımda ikinci viraj için uygun konuma geçmiş bulunuyorum. A noktasından itibaren ikinci virajın giriş noktasına doğru daha düz bir çizgi izlemek de mümkün.

    Aşağıdaki örnekte ise önce devamı görünmeyen sol viraj ardından da devamı görünmeyen bir sağ viraj görülüyor.



    Devamı görünmeyen sol viraja yaklaşırken A noktasına kadar ileride ne olduğunu göremiyorum. Ama A noktasından itibaren artık bir sonraki virajın sağ olduğunu anlıyorum. A noktasına kadar P1’den gelmiştim. Ama artık bir sonraki virajı gördüğüme göre onun için konumlanabilirim. Sağ viraja P3’ten girmek istiyorum. Bu nedenle A noktasından itibaren motoru P3’ün doğrultusuna oturtuyorum. Yani kırmızı çizgiye yönleniyorum. Bunu da bilinçli bir kontra ile gerçekleştiriyorum. Viraj bağlamayı 1. bölüm yazısında fotoğraflarla örneklemiştim.

    Bazen viraj bağlarken karşı şeride geçiyoruz. Bunu yaptığımız durumlarda karşı şeride geçmenin güvenli olduğundan emin olmak lazım. Düz çizgi varken karşı şeridi kullanarak viraj bağlamak bazı sürüş okullarınca uygun bulunmuyor. Ben güvenliyken yapmakta sıkıntı görmüyorum.

    Eğer yeterince ileriye bakmıyorsam ilk viraj bitiyor sonra düzlük başlıyor. Ben bu esnada hep P1’de kalıyorum. Sonra sağ virajı görüyorum ondan sonra P3’e geliyorum. Bu istediğimiz bir durum değil. Bir viraj için ne kadar erken konumlanırsak hız ve vitesi ayarlamak için de o kadar vaktimiz olur. Dolayısıyla ilk sol viraj daha bitmeden ikinci sağ viraj için konumlanmayı halletmiş olmak istiyoruz. A noktasından itibaren sürücünün kafasında artık sol viraj bitti. Ondan sonraki viraj için konumlanma başlıyor.

    Ama daha yakına, aşağıya doğru bakan sürücü sol viraj bitinceye kadar P1’den dolanmaya devam edecek. Eğer bakışımız bu viraj bağlamalarını zamanında yapmamıza izin vermiyorsa muhtemelen hızımız yüksek geliyordur. (bkz: Bakış sorunları) Bu teknikleri pratik etmek için önce normalde gittiğimiz hızların altına inip doğru konumda olmayı, P1’e yeterince yanaşabilmeyi, zamanında viraj bağlama çizgisini tutturabilmeyi çalışmamız gerekiyor. Normalde sürdüğümüz hızlarda bu teknikleri uygulamak mümkün değil. hızı düşürüp doğru teknikle sürmeye başladığımızda, bakış da iyileşeceği için zaman içinde fark etmeden, çabalamadan hızımız da eskisinden yüksek olmaya başlayacak.

    Viraj boyunca konumu korumak

    Virajlarda erken kapatmanın önemli bir tehlike olduğunu yukarıda belirtmiştim. Ayrıca yüksek hızla birleştiğinde çok yaygın bir kaza sebebidir. (bkz: Sıkça yapılan kazalar) Dolayısıyla olması gerektiği kadar kenarda konumlanabilmek ve olması gerektiği kadar bu konumda kalabilmek önemli. Bunu yapabilmenin yolu kendimizi tedirgin etmeyecek hızlarda olmaktan ve doğru bakıştan geçiyor. Hocam bakış sorunları yazısının içinde hem bakıştan hem de doğru oturuş pozisyonundan bahsetmiştim. Bu yazıda o iki konunun biliniyor ve uygulanıyor olduğunu varsayıyorum. Dolayısıyla o bakış sorunları yazısını okumadıysanız önce onu okumanızı öneririm. Burada onun üzerine ek bir şeyler söyleyeceğim.

    Kollarımız ve omuzlarımız kasılı değil. Viraja yaklaşırken ve viraj boyunca çenemiz yani merkezi bakışımız limit noktasını (asfalt üzerinde temiz olarak görebildiğimiz en uzak nokta) gösteriyor. Çenemiz gitmek istediğimiz yere dönük. Gözler yere paralel. Yani motoru yatırırken kafamızı da eğmiyoruz. Bedenimiz motorla aynı çizgide yatıyor, başımızı çeviriyoruz ama kafamız eğik değil. Döndüğümüz yöne doğru omzu iyice düşürmek, kafayı aynaya yaklaştırmak da dönüşü kolaylaştıracaktır.

    Viraj boyunca sadece limit noktasına bakıyor olmak viraj başlar başlamaz motoru virajın içine yönlendirmemize sebep olacaktır. Bu da erken kapatmak demek. Buna engel olmak için virajdayken ikinci bir referans çizgisi kullanacağız. Çenemiz asfalt üzerinde kesintisiz görebildiğimiz en uzak noktayı (limit noktasını) gösteriyor olacak. Bakışlarımız temelde limit noktasını takip edecek. Ama göz ucuyla da ikinci referans çizgisini kontrol edip motorumuzun uygun konumda olup olmadığını kontrol edeceğiz. Bunu yapmazsak erken kapatırız. Ki bunu istemeyiz.

    Sol virajlarda P1’den konum almışken ikinci referans çizgimiz yolun sağ çizgisi oluyor. çenemizle (merkezi bakışımızla) limit noktasına bakarken anlık olarak göz ucuyla (çevresel bakışla) yolun sağ çizgisine bakış atıyoruz. Çene gitmek istediğimiz yere bakarken anlık bakışlarla da motorun P1’de olup olmadığını kontrol ediyoruz. Eğer içeri dalmışsak hemen küçük bir sağ kontra ile motoru olmasını istediğimiz çizgiye geri oturtuyoruz. (Bu küçük müdahaleye halk arasında ters kontra deniyor.) Gözlerimizi oynatmadan sadece periferal görüş ile sağ çizgiyi takip edebiliyorsak o daha güzel. Ancak zor olursa gözleri anlık olarak sağa kaydırıp kontrol etmek serbest. Yalnız bu kontrolü yaparken yolun sağ çizgisine bakıp kalmak yok. O zaman çünkü çene de sağ çizgiye döner. Merkezi bakış sağ çizgiye kayınca motor virajın dışına açılmaya başlar. Yani gözlerimiz araba sileceği gibi gidip gelecek. Limit noktası ile ikinci referans çizgisi arasında gözler velfecri okuyacak. Sağ virajlarda ise ikinci referans çizgimiz yolun orta çizgisi oluyor. Eğer şerit darsa ve ortada bir çizgi yoksa yolun soldaki çizgisinden de yararlanabiliriz.

    Yalnız viraj artık açılmaya başladığından itibaren (yukarıdaki iki şekilde ve aşağıdaki şekilde A noktası olarak gösterilen yer), ikinci referans çizgisiyle bir işimiz kalmıyor. Yeni konuma doğru ivmelenmeye başlıyoruz.

    Viraja girip motoru yatırdığımızda lastik yanağa iniyor. Yanak kısmında lastiğin çevresi daha küçük olduğu için dönmeye başlayan motor hız kaybediyor. Bu hız kaybı da ağırlığın öne gelmesine arka tekerde bir boşluk hissine yol açıp bizi tedirgin ediyor. Bu ağırlık dengesizliğini bertaraf etmek için motorun hız kaybetmesine engel olmak için destek gazı veriyoruz. Bu konuyu da virajda gaz açmak yazısında detaylıca yazmıştım. Eğer destek gazını vermezsek motor hız kaybettiği için içeri doğru kapanmaya devam edecektir. Bu da erken kapatma anlamına gelir. Virajda destek gazını ihmal etmemek ağırlık dengesini korumaya yaradığı gibi motorun çizgisini korumasına da yardımcı olur.

    Hız

    Doğru hız hem virajda, hem tepe üstünde hem de düzlüklerde aynı. Motosikletimiz her zaman asfaltın temiz olarak, kesintisiz görebildiğimiz en uzak noktasından önce güvenle, karşı şeride taşmadan durabileceğimiz bir hızda olmalı. Bu tanıma bakıldığında doğru hızı tayin etmek için asfalt yüzeyinde kesintisiz, temiz olarak görebildiğimiz en uzak noktasını (limit noktası) iyi takip etmek gerekiyor. Biz limit noktasına yaklaşırken o olduğu yerde kalıyorsa hızımızı azaltmamız gerekiyor. Biz limit noktasına doğru gittikçe o da aynı tempoyla ilerliyorsa gazı koruyabiliriz. Biz limit noktasına doğru ilerledikçe o hızla bizden uzaklaşmaya başladıysa artık viraj açılıyordur ve gazı açmaya başlayabiliriz. Limit noktası ile ilgili görsel materyal olarak şu videoyu izleyebilirsiniz. Biraz daha açıklamalı İngilizce videolar da bulmak mümkün. Mesela şu güzel bir örnek.



    Devamı görünmeyen sol viraja yaklaşırken limit noktasını takip ediyoruz. A noktasının gerisindeyken bile asfalt üzerinde tamamını temiz olarak görebildiğimiz en uzak yer A1 noktası. A noktasına gelinceye kadar limit noktası A1’den pek ayrılmıyor. Orada sabit duruyor. Dolayısıyla hızımızı gerektiğinde A1 noktasında durabilecek bir hız olarak seçiyoruz. Biz A’ya yaklaşırken limit noktası ilerlemediği için bu mesafe sürekli azalıyor. Bu nedenle biz de hızımızı artırmıyoruz gerekirse azalttık. A’dan B’ye giderken limit noktası da A1’den B1’e ilerliyor. Biz ona ne kadar gidersek o da aşağı yukarı o kadar ilerlemiş oluyor. Ancak Biz B’den C’ye doğru gelirken görüyoruz ki limit noktası çok daha fazla yürüyor. B1’den C1’e uzaklaşıyor. Yani bizden uzaklaştığı için artık virajın açıldığını B’den itibaren gözlemlemeye başlıyoruz. Limit noktası bizden hızlı bir şekilde uzaklaşmaya başladığı için artık gazı destek gazının da ötesinde ivmelenme yapacak kadar açmaya başlıyoruz.

    Buraya kadar olan kısmı özetleyeyim. İleride virajı gördüğümüzde önce o viraj için uygun konuma geçiyoruz. Eğer zaten o konumdaysak sıkıntı yok, aynen devam. Doğru konuma geçtikten sonra artık hızımızı o viraj için uygun hıza getiriyoruz. Bu çoğu zaman yavaşlamak anlamına geliyor. Ne kadar yavaşlayacağımıza, viraja yaklaşırken virajın keskinliğini değerlendirerek karar veriyoruz. Bunun için arazi biçimi, elektrik direkleri, ağaçların dizilişi ve binaların cepheleri gibi ikincil bilgi kaynaklarından yararlanıyoruz. Viraj keskinliğini değerlendirmek için birincil bilgi kaynağımız ise limit noktası. Limit noktası takibi yaparak viraj öncesinde motorumuzu viraj için uygun olan hıza getiriyoruz. Viraj öncesinde yavaşlamak için kullanacağımız teknikleri ise yavaşlama yolları: Gaz, fren, vites yazısında ele almıştım. Doğru viteste olursak, gaz kolunu kapatarak hızımızı etkili bir şekilde azaltabiliriz. Viraj öncesinde artık hızımızı viraj için uygun hale getirdikten sonra vites düşürmemiz gerekiyorsa vites düşürüyoruz. Vitesi düşürmek için hızın düşmesini, devrin düşmesini bekliyoruz. ardından vites değiştiriyoruz. Motor yüksek devirdeyken, hız yeterince düşmemişken aceleyle vites düşürmüyoruz. Vites değiştirdikten sonra debriyajı bıraktığımızda motosiklet hala dik konumda olmalı. Ve bu noktada motosiklet canlı bir devirde olmalı ki viraj içinde de gaz kolunu heö açarken hem de kapatırken aynı ölçüde güçlü bir yanıt alabilelim. Maksimum devrin en az % 50’si. Viraj boyunca da limit noktasını takip edip gaz kolunu ona göre kullanıyoruz.Limit noktası uzaklaşmaya başladıkça gaz kolunu açıyoruz. Temelde amacımız viraja yavaş girip hızlı çıkmak.

    İvmelenme

    Viraja doğru konumdan, doğru hızda ve doğru viteste yaklaştıktan sonra dönmeye başlıyoruz. Viraj içinde de limit noktası takibi ile hızımızı ayarlıyoruz. Limit noktası hızla uzaklaşmaya başlayınca artık virajın açıldığını anlıyor gaz kolunu aha çok açmaya başlıyoruz. Artık viraj bizim kafamızda bitti. Bir sonraki viraja kadar olan düzlükte ivmelenme ile yol alacağız.

    İki viraj arasındaki düzlüğün ilk yarısını ivmelenmek için kullanıyoruz. Hızımız, ilk virajın çıkışının göründüğü (limit noktasının koşarak bizden uzaklaştığı) andan itibaren artmaya başlıyor. Düzlüğün kabaca yarısına gelinceye kadar hızımızı artırıyoruz. Bir sonraki virajın girişi yakınsa yeniden yavaşlamamız gerekeceği için vites yükseltmekte çok aceleci davranmıyoruz. Mesela motorumuz bir kaç saniye redline bölgesine yakın devir çevirebilir. Sürekli redline bölgesinde olmaktan bahsetmiyorum.

    İki viraj arasındaki düzlüğü ikiye bölüp yarısında hızlanmak diğer yarısında yavaşlamak dedim ama yokuş çıkıyorken yarısından biraz fazlasını hızlanmaya ayırabiliriz. İniyorken de yarısından daha azını hızlanmaya ayıracağımız aşikar.

    İvmelenme ve sonrasında diğer viraj için yavaşlama işlerini yaparken gaz kolunu hassas bir şekilde kullanıp hızlanmayı da yavaşlamayı da sert olmayan, pürüzsüz bir biçimde yapmak çok önemli. Yavaşlarken yolcunuzdan sürekli kafa yiyorsanız, hızlanırken yolcunuz motora tutunmakta zorlanıyorsa gaz kolu hassasiyetiniz yetersizdir. Motor doğru viteste ve dolayısıyla doğru devirde ise gaz tepkileri hem açarken hem de kapatırken güçlü olacaktır. Dolayısıyla hem motoru doğru devirlerde kullanıp hem de hassas bir gaz hakimiyeti geliştirmek kolay değil. Emek vermek, pratik yapmak gerekiyor. Olması gerekenden yüksek viteste kullanıp gaz kolunun hassasiyetini öldürüp kullanan sürücülere bakmayın, onlar virajlı parkurlarda sürekli fren kullanmak zorunda kalıp motorun ağırlık dengesini sürekli bozacaklar ve sizin kadar akıcı bir yumuşaklıkla ilerleyemeyecekler. Gaz hassasiyetinizi geliştirmeye bakın siz.

    Virajlar arasındaki düzlüklerde hızımızı artıracağız ama uzun düzlüklerde en çok ne kadar hızlanacağız? Düzlükteki hızımıza karar verirken elbette bir sonraki viraj öncesinde çok sert bir fren yapmamıza sebep olmayacak bir hız seçiyoruz. Bunun kararını verirken sayısal bir değere ihtiyacımız yok. İvme duygumuzla motorun hızını ayarlayacağız. Dolayısıyla göstergeyle pek işimiz yok. Ne kadar hızlanacağımız konusunda ilk faktör limit noktası ve doğru hız tanımı. yani görebildiğimiz mesafede durabileceğimiz bir hız olacak. İkinci faktör hız sınırları. Bunun için özellikle radar cezası olasılığı varsa göstergeye ihtiyaç duyacağız. Her zaman hız sınırlarına uyarak sürmek diye bir olgudan bahsetmiyorum zira bu şekilde sürüş yapan motosiklet sürücülerinin sayısının bir hayli olduğuna inanıyorum. Ben kendim de hız sınırlarına her zaman uymuyorum. Hatta arabaların altında kalan hız sınırlarının motosikletliler için özellikle tehlikeli olduğu da açık. neyse, o düzlükteki maksimum hızımıza karar verirken göz önüne alacağımız üçüncü faktör ise yol kenarındaki tehlikelerin durumu. Yolun kenarı tamamen çalılarla kapalı ise ve şerit de darsa çok hızlanmamamız gerektiği aşikar. Ama şeritler geniş, yol kenarı açık ve görünüyorsa daha hızlı gidebiliriz. Hız körlüğü ile ilgili şu video da bu üçüncü faktörü görselleştirmekte faydalı olabilir.

    Eğitimsiz ve benden yavaş bir sürücünün arkasında giderken en sıkıntı veren nokta bu sürücülerin virajlar arası ivmelenmeleri yapmaması oluyor. Virajda da düzlükte de aynı hızda gitmeye çalışmak hem virajda tehlikeli hem de düzlükte iç bayıyor. Ama benden yavaş olsa da eğitimli bir sürücünün arkasında gitmek bu açından hiç rahatsızlık vermiyor. Ara ivmelenmeler yine yapıldığı için sürüş yine de keyifli oluyor.

    İniş virajları

    Yokuşların ve inişlerin olmadığı yolların virajlarında ve çıkış virajlarında pek çok motosiklet sürücüsü zevkle viraj döner. Ancak iniş virajlarında pek çok sürücü tedirgin olur. İniş virajlarındaki bu tedirginlikle mücadele etmenin ilk yolu doğru viteste olduğumuza dikkat etmektir. Eğer yanlış vitesteysek (çoğu zaman yüksek vites) motosiklet gaz kapatılsa bile hızla akmaya devam eder. Virajda destek gazı vermeye çalıştığımız zaman da olmasını istediğimizden çok fazla hızlanır. Bu da viraj dışına açılmasına sebep olur. Dolayısıyla ilk olarak doğru viteste olduğumuzdan emin olacağız. Devir en az % 50. Böylece motor gazı kapatırken/kapalıyken akıp gitmeyecek. İniş virajlarında bazen yer çekimi bizi öyle güçlü çeker ki destek gazı vermemize gerek kalmaz. Bu tür virajları dönerken vereceğimiz destek gazı motor doğru viteste olsa bile açılmaya yol açıp tedirgin ediyorsa gaz açmayabiliriz. İniş virajlarında da illa ki gaz açmam lazım diye düşünüp keskin iniş virajlarında tedirginlik yaşamanın alemi yok. İkinci mücadelemiz oturuş pozisyonu ile. Doğru oturuş pozisyonunu korumak iniş virajlarında özellikle daha zordur. Eğim sebebiyle bakışımız düşmeye, kollarımıza yük binmeye başlar. İniş virajlarında doğru oturmaya, motora depodan dizlerle tutunup, kolları gevşek bırakmaya ek çaba sarf etmemiz gerekiyor. oturuşumuz bozuldukça yeniden kendimizi düzeltmemiz lazım.

    İniş virajlarının, yolun devamının nereye gittiğini çok önceden görebilmek anlamında bir görüş avantajı vardır. Ağaçlar sebebiyle tamamı görünmüyor olsa bile ağaçların arasından görünen kısımlarla veya tepenin başından aşağı inerken düzlükte fırsat bulup kafayı çevirdiğimizde yaklaşmakta olduğumuz virajın devamını bazen görebiliriz. bu da keskinliğini önceden bildiğimiz için tedirginliğimizi azaltabilir.

    Vites aşamasını yetiştirememek

    Bazen viraj öncesinde konumu ve hızı ayarlayabiliriz. Ama uygun vitese geçmeye zamanımız kalmaz. Bunun olmaması için viraj için konum meselesini çok önceden halletmek akıllıcadır. Çünkü konumu ayarlamakta geç kalmışsak hızı ayarlayıncaya kadar viraja artık çok fazla yaklaşmış oluruz. Önceden konumlanmak hızı ayarlamak için bize zaman ve mesafe verir. Böylece vitesi de ayarlamak için vaktimiz daha çok olur. Bir de muhtemelen hızımızı yeterince erken ve yeterince fazla düşürmediğimiz için vitesi yetiştirememek derdimiz olabilir. Az fren kullanımının iyi sürücülük göstergesi olduğunu bilen sürücüler bazen viraj öncesi yavaşlamada fren kullanılması gerekse bile kullanmadıkları için hız yeterince hızlı düşmez. Bu sefer de vites viraj öncesinde yetişmez. Evet, gaz kolunu kullanarak yavaşlamayı çözmemiz ve etkin bir şekilde kullanmamız lazım ama gerektiği durumlarda da frenlerle daha sert yavaşlamak lazım.

    Bazen viraja çok hızlı yaklaştığımızı daha viraj başlamadan anlarız. Bu durumlarda henüz motor dikken etkili bir frenleme akıllıca olacaktır. Bu frenin sonunda viraja gelmişsek artık freni bırakıp vitesle filan uğraşmadan virajda gaz açamadan dönmeyi umut edebiliriz. Yokuş çıkarken virajda hızımız o vites için çok düşük azalırsa azıcık yarım debriyaj ile motora destek olabiliriz. Bazı firketeler birinci vites için hızlı, ikinci vites için fazla yavaş kalır. Bunlarda yarım debriyaj ile çıkış firketesini ikinci viteste dönebiliriz.

    Viraja çok hızlı girdiğimizi viraj içinde fark edersek… O zaman işler biraz daha karmaşık. Kontrayı artırıp yatış açısını artırmak işe yarayabilir. Vücudu virajın içine doğru biraz eğmek, kafayı içteki aynaya yaklaştırmak faydalı olur. Gaz kolunu yumuşakça kapatmak motoru içeri taşıyabilir. Arka frene yapılacak küçük dokunuş da motoru içeri taşır. Bazı sürücüler motoru dikleştirip sert bir fren yaptıktan sonra yeniden yatmayı tercih edebiliyor. Ama o “hayırlısıyla bi döneydik” dedirten virajdan çıktıktan sonra neden başımıza bu durumun geldiğini iyi irdelemek ve tekrar bu durumu yaşamamak için önlem almak lazım.


    REKLAM ALANI

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)