Sürüşe bakış açımız nasıl bir sürüş yaptığımızı belirliyor. Bu nedenle, her zaman aklımızda tutmamız gereken bazı noktaları not etmek istedim.
1. Her sürüş, yol eğitimlerinde öğrenilenleri pratik etmek için bir fırsattır.
Gaz hassasiyeti, ivmelenme hissi ile hızı ayarlama, daha ileriye bakma, etrafın farkında olma, yönlendirmede yumuşaklık ve pürüzsüzlük, yavaş manevra tekniğini doğru uygulama, kimseyi rahatsız etmeyen güvenli bir çabuklukla, kuğu gibi süzülerek ilerleme… Her sürüşte, bunlara dair becerileri geliştirmek, pratik etmek için çabalamak lazım.
Acil durum freni, engelden kaçma gibi manevraları yapmamız gerekmemeli. ABS’yi devreye sokacak bir fren yapmamız gerekirse, “Planlamada ne eksiğim vardı? Yavaşlamak gerektiğini nasıl önceden görebilirdim?” sorularına cevap aramak lazım.
2. Görünür olmak için gerekenleri yap, ama görünmez olduğunun farkında ol.
Görünür olmak için doğru konumda ve hızda olmak lazım. Aracın aynasından sürücünün yüzünü göremiyorsak o sürücü bizi kesinlikle göremez. Kör noktadayız çünkü. Doğru yere geçmek lazım. Mermi gibi bir hızla ilerliyorsak da kimseden bizi görmesini bekleyemeyiz. Motorun ışıklarının, sürücünün kıyafetinin ve kaskın görünürlüğe destek olması lazım. Ama bütün bunlara rağmen diğer yol kullanıcılarının seni gördüğünü var sayma. Onlar çok meşgul. Telefonda konuştukları kişiyle ilgileniyorlar. Güvenlik balonunu koru.
3. Sürüş yaparken yalnızız ve her türlü sonuçtan biz sorumluyuz.
Motosiklet sürerken başımıza bir iş geldiğinde veya kazaya ramak kala bir durum yaşadığımızda insanın ilk tepkisi suçu hemen kendi dışımızda bir yere bağlamak oluyor. Lastikler kötüydü. Yerler ıslaktı. O taksici aniden u dönüşü yaptı. Çok keskin daralan bir virajdı. Sis vardı. Arkadan gelip çarptı. Önüme kırdı. Aniden şöyle oldu, böyle oldu...
Sürüş becerileri iki kısımdan oluşuyor. Birincisi motosikletin hızını ve yönünü değiştirebilmek becerileri ile ilgili. Çoğu, kapalı alan eğitimlerinde edindiğimiz beceriler. İkincisi ise genel olarak görsel ve zihinsel beceriler. Diğer yol kullanıcılarının yapacaklarını öngörmek, virajın ne kadar keskin olduğunu takip edebilmek, zemini görebilmek de sürüş becerilerine dahil. Dolayısıyla, “Sen ne kadar iyi sürersen sür, araba sürücüleri seni ezer.” doğru bir yaklaşım değil. Diğer yol kullanıcılarının hatalarını öngöremiyorsan berbat bir motosiklet sürücüsüsün. İstersen Gymkhana şampiyonu ol, iyi filan değilsin.
Bir kaza yaptığında ya da kazaya ramak kala bir durum yaşadığında kabahati kendi sürüşünde aramayan her sürücü aynı türden bir kazayı yeniden yapmaya mahkumdur. Aynı sürüşü yapmaya devam edecek, aynı hataları tekrarlamaya devam edecek, sürüş değişmedikçe sonuçlar da aynı kalacak. Diğer yol kullanıcılarını eğitemezsiniz. Kendinizi koruma becerilerinizi geliştirmedikçe işler değişmeyecek.
Hiçbir şey aniden olmaz, viraj aniden keskinleşmez, taksici aniden u dönüşü yapmaz. O viraj hep oradaydı, sen gözlem yapamadığın için durum sana sürpriz oldu. Doğru konumdan, doğru hızdan yaklaşsaydın o taksiciye çarpmayacaktın. Doğru noktaya bakmış olsaydın taksicinin yasak yerde u dönüşü yapmaya niyetlendiğini anlayacaktın. Trafik polisi kimi suçlu bulur, bunun bir önemi yok; ayağına platin takılacak olan, kolu kırılacak olan, mezara girecek olan sensin. Kendini koruması gereken de sensin. Ve doğru konumda, doğru hızda olup, doğru biçimde bilgi alırsan koruyabilirsin. Yol eğitimlerinde nasıl olacağı anlatılıyor. Motosiklete başlayalı pek de fazla olmamış ama Art Motoakademi'den eğitimler almış bir sürücünün yazdıkları konuyu çok iyi açıklıyor:
"Birçok dostumla beraber sürüyorum, yarım saatlik yolda 3 araba sürücüsü ile tartışıyorlar, ben ise o çatışmanın mümkün olabileceği yerde değilim! Ya fren yapıp yavaşlamışım ya da gaz açıp tehlikeden uzaklaşmışım."
4. Her çabanıza rağmen, motosiklet mutlak bir güvenli bir araç olmayacak.
Doğru eğitim, eksiksiz ekipman, km’lerce tecrübe ve her sürüşte, doğru mentaliteyle sürüş yapma çabası… Bunlar motosiklet sürücüsünün kaza yapma olasılığını azaltır. Hatta kazaya karışma olasılığını, yaralanma veya ölme olasılığını ortalama araba sürücüsünden daha aşağıya da çeker. Ancak bu olasılık, sıfıra inmez.
Olasılık, inanların anlamakta zorlandığı bir kavram. Davranış kararlarını analitik olasılık sonuçlarına değil öznel olasılık algısına göre verirler. Mesela uçak kazasında ölme olasılığı dolmuşta ölme olasılığından çok çok daha azdır ama uçaktan daha korkulur. Piyangodan para çıkması olasılığı doğru algılansa kimse bilet almaz. Oysa insan davranışı aksi yöndedir. Terör saldırısında ölme olasılığımız, kalp krizi riskinden milyonlarca kat daha azdır ama terör saldırısından korkarız. Olasılıklar ile düşünmeye alışık olmayan, gördükleri ve hatırladıkları ile karar veren bir yapıya sahibiz. Harvard’da psikoloji profesörü olan Dan Gilbert’in Yanlış beklentilerimiz üzerine başlıklı TED konuşma videosu hayli açıklayıcıdır.
Motosiklette doğru şeyler yaptığımızda kaza yapma olasılığımızın azalıyor olması kaza yapmayacağımız anlamına gelmez. Ayrıca zaten, her şeyi, her zaman doğru yapamadığımız için yaptığımız sürüşlerden birinde yapacağımız bir hata, kaza ile sonuçlanabilir. Bunun farkında olmak, düşük de olsa bu riski göze alıyor olmak lazım.
Sayıları az olsa da motosiklet kazasına karışmış, can vermiş çok iyi motosiklet sürücüleri var. Nadiren de olsa onlar da hata yapabiliyor, onlar da diğer yol kullanıcılarının kurbanı olmaktan kurtulamayabiliyor. Güvenle tamamlanan sürüşler sayısına bakınca sayısı çok az ama haber olduğu için, bizi etkilediği için ölümle sonuçlanan sürüşleri hatırlama eğilimindeyiz. Eğitimli ve iyi sürücülerin kazaları insanı daha derinden etkiliyor. (bkz: Başkalarının kazaları) “Eğitmen de ölüyorsa eğitime gerek yok.” düşebileceğimiz önemli yanlışlardan biri.
5. Motosiklet sürmek çok zevklidir. Tadını çıkarmak lazım.