Rus Yolu ya da Derebaşı Virajları son yılların popüler duraklarından. Ben de yürüyerek ve motosikletle bu güzel yere şahit oldum daha önceki yıllarda. Bu yıl motosikletle mini Karadeniz turumuz, motosikletimin yine bozulmasıyla iptal oldu. Ben de bu yeri ve yakın başka güzel yaylalar varsa oraları da görmek amacıyla youtube'de arama yaparken Kırklar Mescidi'nden haberdar oldum. Çok etkilendim... Yol stabilize olduğu için arabayla gidemem diye düşünüp, katlanır bisikleti arabanın arkasına attım. Arabanın gittiği yere kadar giderim gerisini bisikletle giderim diye düşündüm. Salı (11.08.2020) sabahı yola çıktım. İlk gün Soğanlı Geçidi'nde yatarım, çevreyi dolaşırım diye planladım. Soğanlı Geçidi'nde metruk binanın yanına varınca, hava sisli ve soğuk olduğu için üşüdüm. Çeşmenin önüne bir yere çadırımı açarım diye düşündüm. Oradan geçmekte olan karı koca bir çifte Kırklar Mescidi'ni sordum. Senin arabayla gidemezsin, yol stabilize ve bozuk yerler var dedi adam. Ben de stabilize de arabama kıymak istemediğim için bisikletle giderim diye düşündüm. Keşif amaçlı bisiklete bindim biraz yol aldım ve bisiklet için çok güçsüz olduğumu, bisikletin de o yola uygun olmadığını... perişan olacağımı anladım. Havanın sisinin dağılmasıyla, bisikleti arabaya attım ve yola
Yolda bir iki kişiden yol tarifi aldım ve Büyük Yayla'nın hemen üzerindeki su deposuna kadar gittim. Daha ileride yolun çamur olduğunu gördüm. Su aradım oralarda ve su deposunun hemen yanında bi borudan damla damla su aktığını fark ettim. Pet damacanayı dolması için oraya koydum. Yarım saat, kırk beş dakikaya anca dolabildi. Drone uçurdum. Çadırımı kurdum ve sisle karışık yağmur başladı. Çadırda yemek hazırlarken ineklerini aramaya gelen bir abiyle tanıştık ve beni evine davet etti. Teşekkür ettim... Sis ve yağmur gece boyu sürdü. Ertesi sabah hava minik bir süre açılır gibi oldu. Kahvaltımı yaptıktan sonra sırt çantamı yüklenip düştüm yola. 15-20 dk. yürümüştüm ki bir kamyonet geldi arkadan ve otostop çektim. Beni kamyonetlerine alan kişiler yolu hayra yapan Ahmet Ağabey ve oğlu Muhammet'miş meğer. Yol hemen hemen mescidin yanına kadar gitmiş.
Mescide sisli bir havada gittim ve o muhteşem manzarayı göremedim. Mescidi imar eden hoca ve oğulları hayrına Allah rızası için oradan çalışan insanlar. Maddi karşılık beklentileri yok. Kahvaltıyı yapmıştım ama davetlerini de kırmadım birlikte kahvaltı ettik. Peşine hemen çalışmaya başladılar. Emekli hoca 77 yaşında olmasına rağmen hala çalışıyor elini eteğini işlerden çekmemiş, inzivaya çekilmemiş. Ben geceyi mescidde geçirme hayali kurmuştum gelirken... Hava durumu sürekli sisli olduğu haberini okuyunca orada gecelemenin anlamsız olacağını düşünüp geri döndüm.
Dönüş yolu sisli olduğu ve ara ara farklı yollar çıktığı için önüme kaybolma endişesi yaşadım. Telefona niye iz veya konum kaydı almadığıma hayıflandım. Yolda tekerlek izlerinin en taze olanlarına girdim ve şükür arabama vardım. Bir geceyi de Soğanlı Geçidi'nde geçirim planı yaptım. Çok güzel bir yere de çadır kurarım diye düşündüm. Suyumu doldurdum ve tepeciğe çıktım arabamla; ama rüzgarlı sisli hava tekrar başladı. Olsun belki hava açar güzel bir manzara da uyurum düşüncesiyle çadırımı kurdum ve orada sabahladım.. Rüzgarlı sisli hava hızını hiç kesmedi ertesi gün ben çadırı toplarken devam ediyordu.
Kop Geçidi'nde de bir gün yatma hayalim vardı... Bu gün de orada yatarım düşüncesiyle dönüş yoluna girdim. Soğanlı Geçidi sis içindeyken Bayburt güllük gülistanlıktı o gün. Kop Geçidi'ne vardım. Şehitliği ziyaret ettim. O ara internetten aldığım ukulelemin kargosunun şubeye vardığı mesajı geldi. Geceleme düşüncemden soğudum ve eve dönmeden önce ukulelemi kargo şubesinden aldım.