Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı
1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

Şemdinli'yi bileniniz var mı?

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1

    Üyelik
    11 Haziran 2005
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Yamaha FZ6 FAZER
    Yorum sizin
    gaffar
    --
    Şemdinli’yi bileniniz var mı? Hiç gitmişliğiniz, Otuz iki virajları aşıp,
    Kaymakam çeşmenin soğuk suyunu hiç içmişliğiniz var mı? Her sabah
    uyandığınızda size merhaba diyen Efkâr tepeyi, Gomane tepeyi gezdiniz mi
    karış, karış?

    Mayına basan aracın içinden, tam on dört metre uzağa fırlayan bir
    arkadaşınız oldu mu sizin? “Yenge vallahi az önce yanımda oturuyordu,
    şimdi dışarı çıktı” diye yalan söylediniz mi karısına? Dükkânına girip
    alışveriş yaptınız mı bir esnafın?

    Gomane tepenin zirvesinden, içinde eşinizin, çocuğunuzun bulunduğu
    lojmana doğru yanarak gidip evinizin duvarında patlayan RPG-7’leri
    izlediniz mi siz?
    Ama yine de bulunduğunuz görev yerini terk etmeden, acaba öldüler mi,
    yaralandılar mı, diye sabaha kadar hiçbir haber alamadan beklediniz mi?
    “Ben bu insanlar rahat uyusun diye buradayım, ama neden benim aileme
    saldırıyorlar” diye düşündünüz mü hiç.
    Evinizin roketlendiği mahalleden ve hatta roketin atıldığı, makineli
    tüfeğin yanı başında çalıştığı evin sakinlerinden, ”vallahi biz bir şey
    görmedik” dediklerini duydunuz mu kulaklarınızla?
    Her şeye rağmen deyip görevinize devam ettiniz mi? O patlamalardan dolayı
    yıllardır psikolojik tedavi gören bir çocuğunuz veya çocuğu bu yüzden
    tedavi gören bir tanıdığınız oldu mu? Hiç böyle bir baba’nın veya
    Anne’nin yüz ifadesini gördünüz mü?
    Tabancanızı evinizde bırakıp “ bir şey olursa, eve girmeye çalışırlarsa
    gerekeni yap, son iki mermiyi de kendinize ayır, ellerine sağ geçme”
    diyerek her defasında eşinizle helalleşip çıktınız mı evden, ya da böyle
    bir tanıdığınız oldu mu?
    Sürekli telsiz anonslarını dinlediği için, ilk kurduğu cümle “ atışlar
    normal” olan bir çocuğunuz oldu mu sizin?
    Lojman’ın emniyetini sağlayan silahlı nöbetçilerin yanında mı oynadı
    çocuklarınız ve uzaktan dahi gelse, her silah sesinde o çocukların
    evlere, mevzilere nasıl koşturduğunu, koşarken düşenlerin nasıl yerlerde
    sürüklendiğini, nasıl hıçkırarak ağladıklarını gördünüz mü hiç?
    Bu gün yaşanan olayların, ilk olduğunu mu sanıyorsunuz?
    Bunları yapmadı ve yaşamadıysanız eğer, orası hakkında bildiklerinizin
    hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur efendiler. Affedersiniz bu kadar net
    konuşmak istemezdim ama ne yazık ki sabrım tükendi artık.
    Siz oturduğunuz ceylan derisi koltuklarda belki farkında değilsiniz,
    belki de umurunuzda değil ama orada görev yapan insanların öncelik
    sıralarında, ailelerinden önce vatanları geliyor, yeminleri geliyor. İşte
    bu yüzden mevzilerini terk edip ailelerinin yanına koşmuyorlar. Biz de
    onun için koşmadık zamanında görevimizi bırakarak. Yüreğimiz titreyerek
    bekledik ama görevimizin başında, dağda, hudutta bekledik efendiler,
    görevimiz bitene kadar bekledik.

    Bu insanlar tüm bunlara vatanları için, üstüne el koyup yemin ettikleri
    bayrakları için katlanıyorlar, sizin başınızın üzerindeki, ama nasıl
    sağlandığını bile bilmediğiniz “egemenlik örtüsü”’nün bekası için
    katlanıyorlar. Peki, onlar bu şartlar altında görev yaparken siz veya
    sizden öncekiler bu fedakârlıklara liyakat gösterebilmek için, geçmişte
    ne yaptınız, Şimdi ne yapıyorsunuz?
    Anıtlaştırılan terörist mezarlarının hesabını mı soruyorsunuz? O cenaze
    araçlarının görevlendirme emrinde kimlerin imzasının olduğunu mu
    araştırdınız?
    Başbakana güç gösterisi yaparak “uçaklardan ve validen hoşlanmadık,
    ayrıca dağdakilerden vazgeçmeyiz” diyenlere mi hesap sordunuz yoksa? Ya
    bütün kutsal değerlerimize söverek ayaklanan kalabalıklar, onlara
    devlet’in varlığını mı hissettirdiniz?

    Baldırı çıplak peşmergelerden tutun da, Danimarkalısından,
    Hollandalısından, Rum’undan duyduğunuz her türlü hakaret ve aşağılamaya
    cevap mı verdiniz? Roj TV muhabirlerinin nasıl olup ta olaylardan 3
    dakika sonra canlı yayın yaptığını mı buldunuz?
    Bir el bombasının nasıl olup ta o kadar hasar meydana getirdiğini mi,
    Almanya ile yapılan telefon konuşmasını mı, o kalabalığın nasıl bir anda
    örgütlendiğini mi, araştırdınız? Arabası parçalanarak yakıldıktan sonra,
    şerefsizce ve insafsızca dövülerek komaya sokulan uzman çavuşu mu, evi
    kurşunlanan polisi mi, okulunda tartaklanıp kovalanan asker çocuklarını
    mı, araştırdınız?
    Bütün bu eylemleri kimin planladığını ya da organizasyonu kimin veya
    kimlerin yaptığını mı, o gün halkı sürüsünü idare eden bir çoban
    maharetiyle kimlerin idare ettiğini mi araştırdınız?
    Hayır, bunların hiçbirisini yapmadınız. Siz ne yaptınız peki?

    Sizin farkında bile olmadığınız değerler için orada görev yapan bir
    astsubay ve bir uzman çavuş bulup, sonra bütün aydıncıklar, sağduyucular,
    mozaikçiler, üst kimliği, yan kimliği, alt kimliği olanlar ve hatta
    kimliksizler, sonra dalkavuklar, sendikacılar, susurluk paranoidleri,
    Soroscular, hülasa ne idüğü belirsiz, ne kadar adam varsa etrafınızda,
    bila istisna topunuz bir koro nizamında toplanıp, koroyu kimin
    yönettiğine bile bakmadan-ki ben bundan emin değilim- “ Vurun Kahpeye”
    konseri verdiniz.

    Yanlış şarkıyı çalıyordunuz ama çaldınız, sesler, akortlar, notalar hep
    bozuktu ama yinede çaldınız, orkestra şefi, “müzik” demişti nasılsa.Şimdi
    yapılan araştırmalar neticesinde şu anda bile kuvvetle muhtemel olan
    sonuç çıkarsa ki bu sonuç, olayların altından terör örgütü ve onunla
    beraber bazı gizli servislerin çıkmasından doğacak sonuçtur, o vakit ne
    yapacaksınız?

    Allanıp pullanıp önüne çıkarak tek, tek arzı endam ettiğiniz o basına(!)
    bu defa ne söyleyeceksiniz? Acaba yapacağınız hangi açıklama ile durumu
    kurtarmaya çalışacaksınız?

    Bir açıklamanız var mı efendiler? Daha doğrusu bir “B” planınız var mı?

    Ama bana sorarsanız, sizin minik kafalarınızı böyle şeylerle yormanıza
    gerek de yok zaten. Zira sizin adınıza orkestra şefi düşünür, besteler,
    önünüze koyar ve size de yine icra-i sanat etmek kalır ki bu, yani
    başkalarının bestelerini okumak zaten sizin en iyi yaptığınız şey değil
    midir? Ne demişler “gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım”.

    Yapın efendiler; vazifenizi yapın, hem de gözünüz kapalı yapın.
    Açarsanız gözünüzü belki Türk Bayrağına sarılı tabutları görürsünüz,
    ağlayan ailelerini, yetim çocuklarını görürsünüz de vicdanınız depreşir,
    vazifeniz yarım kalır. Sonra ne der Avrupalı, değil mi?

    Hatta bakın ne diyeceğim, asın gitsin o astsubayla uzman çavuş’u,
    Şemdinli’yi, Yüksekova’yı, Hakkâri’yi de belediye başkanlarına teslim
    edin, seçilmiştir nihayet atanmış değil. Öyle Vali’ye filan da gerek yok
    canım, boşa zahmet. Tayin et, beğenmediler değiştir, ne lüzum var
    efendim. Bir belediye başkanı ile ulemadan bir zat-ı muhterem yeter de
    artar bile.

    Siz de bu arada sanatsal sergiler açın, fotoğraf çekin, resim yapın,
    medeniyetleri buluşturun, dinlere diyalog kurdurun.

    Değil mi ki ateş düştüğü yeri yakar. Ateş sizin yüreğinize mi düştü
    sanki? Bölen bölsün, satan satsın, Avşar’ı da ayırsınlar, Yörüğü de
    ayırsınlar, dadaşı da, sarışını da, esmeri de.

    Şehirleri, köyleri, mahalleleri hatta ev ev ayırsınlar Türk Milletini,
    size ne gam efendiler.

    Siz fotoğraf çekmeye devam edin. Fakat unutmayın ki bir gün sizin de bir
    fotoğrafınızı çeken çıkar elbet. Ama o fotoğraf hangi salonlarda, nasıl
    teşhir edilir bilemem. Malum ya yaşlı tarih fotoğrafları çekilip, tozlu
    sayfalarında bir yerlere asılmış liderlerin, fotoğrafları ile doludur.


    “VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA
    ARMAĞAN OLSUN”


    OKTAY YILDIRIM
    27
    Kasım 2005
    Life is for my own to live my own way - Metallica
    (Yaşam benim için, istediğim gibi yaşamam için)


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    Forumdan Uzaklaştırıldı mertmertmert - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    05 Ekim 2005
    Şehir
    İstanbul/Avrupa Yakası
    Motosikleti
    Mondial 150 ZAT
    tüyler diken diken........

  3. #3

    Üyelik
    21 Ekim 2005
    Çok TEŞEKKÜRLER...
    Bizlere bu vatanda olduğumuzu bir defa daha hatırlattın.
    Bende memur çocuğuyum.Doğuda bende bulundum.
    Oradaki çalışma ortamının ne derece ağır ve zor olduğunu biliyorum.




  4. #4

    Üyelik
    05 Kasım 2005
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Regal-Raptor
    Ben sadece 12 ay o dağlardaydım ama bu yazıyı okurken farkında olmadan tekrar kendimi Gabar da Cudi de buldum. Yazdıkların çok doğru da .....
    İşte herşey söyleyemediklerimizde...........

  5. #5
    mete_han - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    01 Ağustos 2005
    Şehir
    4.LEVENT & SERENGETI
    Motosikleti
    Melmeket Uşak/Manisa.2020 NC 750 X DCT/2015 CBF150
    ...abi siyasi konularda hiç bir zaman fikir belirtmeyeceksin...en doğrusu bu...her şey çok güzel memlekette...
    Gerçekler acıdır/Metehandro acıtır//Pinokyo/BMX/Star103/Cobra105/Dt125/İnnova125/Lıberty200/Ybr125/CBF150/PCX/Activa/Inazuma/NC700S/750S/750 X/750SDCT
    (1992/2020) Köftestar&Pandastar&Banstar

  6. #6
    cobalt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Ekim 2005
    Şehir
    istanbul - Kocamustafpaşa (Paşa)
    Motosikleti
    XL600V 91 Transalp (Gırmızı)
    metal fırtına ya mı gidiyoruz ne ?? düşündükçe çıldırıyor insan

  7. #7
    yusufhalfeti - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    01 Aralık 2005
    Motosikleti
    Better 125 Cup
    Bence içerisine az doğru çok yanlış ve mümkün mertebe duygusallık serpiştirilmiş bir yazı. "Hergün evden çıkarken silahımı evde karıma bırakıyorum.zorla giren olursa diye son iki mermiyide kendine ve çocuğuna bırak." Hiç inandırıcılığı yok. Eğer bildiğin bişey varsa şemdinli ve yüksekova gibi iki küçük ilçede 2-3 ay içinde onlarca bomba o kadar güvenlik güçlerine rağmen nasıl patlar. Kuş bile uçamazken. Bize onu anlat.

  8. #8

    Üyelik
    05 Kasım 2005
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Regal-Raptor
    Sevgili mod'lar bence bu topiği kitleyelim yoksa bu işin sonu iyi olmayacak.
    Tatsız yazışmalar yaparak olayı yanlış yerlere taşıyacağız gibi görünüyor.

  9. #9
    Süper Moderatör (BBRR) Barış Şuşut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    12 Haziran 2005
    Şehir
    marmaris
    petitfalcon, yazı hiç bir şekilde keyfi veya istek üzerine kitlenmez bir kişiye bir zümreye hakaret ediliyosa o zaman kitlenir ama kimseye hakaret veya bir aşağılama yokki gerçekler bunlar niye korkuyoruzki gerçeklerden
    [B][COLOR="DarkOliveGreen"]"İnanç, görünmeyene inanmaktır. Görünmeyene inanırsanız kimsenin göremediğini görürsünüz"[/COLOR][/B] [B]A. Şerif İZGÖREN[/B]

  10. #10
    Sadobey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    05 Eylül 2005
    Şehir
    istanbul
    Motosikleti
    Jinlun Marauder JL 150
    Sevgili gaffar, Bu yazı ırkçılığın hassas kalıplar arkasına gizlendirilerek halkın hassas noktalarını keskin bir nesneyi Demagojiyi kullanarak etkilemeye çalıştığı bir yazı.

    Olayları sadece bir tarafa yönledirerek orada PKK ve yerel güvenlik güçlerinin kendi politikaları altında her günleri berbat olan halk gözüyle de görmek gerek.

    Her iki tarftaki ırkçı zihniyetlerin, değişik yerlerden kontrol edilen gündem değiştiricilerin, rantçıların, bölücülerin yaptıklarının faturalarını ödeyen bu vatanın evlatlarıdır. Bu yazıda duygusallığı kullanarak halk içine ayrım karıştırmaya yönelik bir yazıdan başka birşey değildir.

    Buda gündemdir.

    Alıntı
    Sabah Gazetesi 26/11/2005

    İşte ''Hakkâri olayı'' gerçeği

    PERİHAN MAĞDEN / ŞEMDİNLİ
    "Arzu edilen" başarıyla gerçekleşseydi bombalama, olayın gerekçesi de taş gibi "hazır" değil midir? "PKK'li dükkan sahibi ve yandaşları bomba imal ederken havaya uçtular."
    Hakkâri-Yüksekova-Şemdinli üçgeninde her şey 1 Eylül'de başladı. Hakkâri'de, Barış Günü kutlamaları için belediyenin kurduğu çadırın tam arkasında bir bomba patladı... Sonra yörede toplam 21 bombalama oldu. Yani olaylar azimle, sebatla tırmandırılmaya çalışıldı...

    Etraf delilden geçilmiyor: Organize Minik Güçler
    UMUT Kitabevi bombalamasının akabinde, halkın el koyduğu Jandarma'ya ait arabadan 1 Kasım bombalamasına hedef olan BU yerin krokisinin DE çıkması, tüm bombalamaların 9 Kasım'da bıçak gibi kesilmesi; bize bu bombalamaların ardındaki ORGANİZE MİNİK GÜÇLERİN kim olduğu konusunda ciddi deliller sunuyor.

    Hakkari-Yüksekova-Şemdinli Üçgeni'nde neler oluyor? Neler oluyor hakikaten? Ve olan bitenden nasıl dersler çıkarıp tüm bu melaneti Türkiye'nin hayrına çevirebiliriz? Çevirebilir miyiz; hakikaten? Karanlık (siz isterseniz "Derin" kelimesini tercih edin) Güçler, güçlerinin ne kadarını teslim edip, daha doğrusu teslim alınıp, artık ve EN NİHAYET görüntümüzden sonsuza dek çıkıp gidecekler? Dir? Şemdinli'deki halkın maruz bırakıldığı insanlık dramı, Türkiye'nin tamamı için harikulade mühim bir fırsattır. Böyle bir fırsat var, çok amiyane bir tabirle: top ayağımıza gelmiş. (futbolperestler de anlayacak bu terimle) Yani biz bu günlerde bu fırsatı ya değerlendireceğiz. Ya değerlendireceğiz. Böyle görmek, böyle bakmak istiyorum. Van'dan dönüş uçağında: Hakkari-Yüksekova-Şemdinli'de geçirilen silme dolu iki günün ardından. Tüm o görüşmelerden: valiler, belediye başkanları, kaymakamlarla yapılan, sivil toplum örgütleri, parti başkanlarıyla yapılan tüm o görüşmelerin ardından. Van'dan dönüş uçağında, kara bulanmış tüm o dağların üstünden. Böyle bakmak istiyorum: umutla, güzellikle, iyilikle.

    THE VALİ
    Valiler dedik de; "valiler" yok. Vali var: The Vali. Hakkari Valisi. Çarşamba akşamı, Yüksekova'da, günümüzün ilk yemeğini yerken görevden alındığını öğrenip çocukça bir mutluluğa, bir o kadar (dilerim çocukça değildir) umuda kapıldığımız Müthiş Vali! Tokat'a apar topar tayini çıkan; işte demokrasi budur, işte hükümet olmak, halkından haberdar olmak budur, BU valiyi anında, Hakkari'den yollamaktır, yangına körükle gitmemektir, mülki idareleri halkından kopuk olmayı marifet sayanlara, haktan bihaber olanlara, kaygusuz Abdal'lara teslim etmemektedir! dedirten The Vali: Hakkari Valisi! (İsmi lazım değil; hatırlamak da istemiyorum.) Ama daha Vali'ye çok var. Yüksekova Kaymakamı'na, Büyükanıt'ın kefaletine, Umut Kitabevi'ne çok var. Bu hikayenin de bir girişi, gelişmesi, neticesi olmalı. O kadar doluyum ki. Bu sabah Van'da, otel odasında gözlerimi açıp da; Hakkari'deki toplantıda amcanın birinin (koyu bir Kürt aksanıyla) "Biz ayrılmak istememekteyizdir. Biz Türk halkına aşıkızdır" deyişini hatırlayıp kıskıhkıh güldüğümün aklıma düşmesi gibi. Bir Türk (Beyaz) olarak: "Bu Türkler'in nesine aşıksınızdır be amca?" sorusunun aklıma düşüp de, kayıvermeyişi gibi. Yani bunca doluluktan inşallah bir şey çıkaracağızdır. (Bu cümle de Kürt aksanıyla yazıldı: İç sesle söylendi yani.) Şimdi bir sıraya ve sayıya dönmemiz icap ediyorsa (ki ediyor), herşey, ya da bu son olayları başlatan herşey, Şemdinli'de, 31 Ağustos'ta yol kenarında (bende fotokopisi bulunan) şu kağıdın bulunmasıyla başlıyor.

    05.08.2005 günü saat 24:30 sıralarında üç beş çapulcunun herhangi bir geçerli amaçlarının olmamasına rağmen kendilerince çok büyük işler yaptıklarını zannederek BEŞ kardeşimizin şehit olmasına sebep olan patlama olayını yapanlar, bunlara yardım ve yataklık edenlere kısa sürede cezalarını kendisinin ve aile fertlerinin canlarını kaybetmek suretiyle ödeyeceklerdir. Bundan sonrada bu çapulcular ve bunlara yardım ve yataklık eden her şahıs aynı cezayı görecektir.
    BŞKYK

    Burdaki BŞKYK'nın "Beş Şehidimizin Kanı Yerde Kalmayacak" (İntikam tugayı) olduğunu tahmin ediyor Şemdinlihalkı. Beş Şehit de; birkaç zaman önce naylon torba içinde bırakılan bombayı imha etmeye çalışırken şehit düşmüş askerlerimiz olabilir- miş. Öyle bir bölgede bir torba içinde ("naylon") nasıl bomba bırakılır, nasıl beş "profesyonel", bomba imha etme işini böylesine basite indirgeyerek canlarından olur, nedir, ne değildir? Tüm bunlar o bölgelerimizde her daim içinde bulunulan siyasi/politik/gerilim/korku oyununun bilinmeyenleri. Ama bu İntikam Andı'nın yol kenarına bırakılmasının hemen ertesi günü 1 Eylül'de, Barış Günü kutlamaları için belediyenin kurduğu çadırın tam arkasında bir bomba patlıyor. Erken patlamış bir bomba! Zira yörenin tüm belediye başkanları henüz yoldalar. Bomba onlar Şemdinli'ye vardıktan, çadıra girdikten sonra da patlayabilir ve tahayyül edin nasıl sosyal patlamalara "vesile" olabilirdi! Yani şeytan dolduruyor, Allah ve melekleri koruyor. Böyle bir şeyler. Ama demem o ki; bizlerin bildiği bombalamalardan evvel, 1 Eylül'de, "Birtakım Karanlık Güçler" Barış Günü Kutlamaları'nda, Barış Çadırı'nın arkasına ilk bombasını yerleştiriyor. Zaten yörede, 1 Eylül'den başlayarak, toplam 21 adet bombalama gerçekleştiriliyor. Toplam 5 yurttaşımız öldürülüyor, 42 yurttaşımız yaralanıyor. Yani azimle, sebatla tırmandırılmaya çalışılan olayların vahametini, takdirinize bırakıyorum. Derken 1 Kasım'da, Şemdinli'de, son derece stratejik bir noktada (resmen jandarma lojmanlarının burnunun dibinde) 67 işyerinin tamamen yerle bir olmasına ve pek çok kişinin yaralanmasına neden olan bir bombalama eylemi "başarıyla" gerçekleştiriliyor.

    ELİMDE KANLI KİTAP
    9 Kasım Umut Kitabevi bombalamasının hemen akabinde, halkın el koyduğu Jandarma'ya ait arabanın içinden 1 Kasım bombalamasına hedef olan BU yerin krokisinin DE çıkması, tüm bu bombalamaların 9 Kasım'da bıçak gibi kesilmesi; bize bu bombalamaların ardındaki ORGANİZE MİNİK GÜÇLERİN kim olduğu konusunda ciddi deliller sunuyor. Ama Şemdinli halkının basireti sayesindedir ki; BU olaylarda etraf DELİL FAZLALIĞINDAN geçilmiyor. Tabii bundan sonraki aşamalarda bu delillerden kaçta kaçı karartılmadan, sarartılmadan ve de YOK edilmeden yargının "değerlendirmesine" maruz kalacak, hep birlikte göreceğizzzz. Derken 9 Kasım Umut Kitabevi bombalaması ve dananın kuyruğu kopuyor! Tamamen teşbih sanatının engin sularına sığınarak dana/mana benzetmesi yapıyorum. Çantamın içinde tamamen kana bulanmış bir kitap var, Umut Kitabevi'nin raflarından alınmış; O kanın, o kanlı kitabın, Umut Kitabevi'nin bombalama sonrası halinin ağırlığı altında, hatırladıkça elim ayağım boşanıp gözlerim dolacak kadar eziliyorum. Büzülüyorum.

    GEREKÇE TAŞ GİBİ
    Gariban, küçücük, daracık bir pasaj düşünün. O pasajın nihayetinde, metal rafların üstünde kitapların dizili olduğu, bir perdeyle ikiye ayrılan, perdenin berisi mutfak olarak kullanılan bir kitabevi. PKK üyeliğinden 15 yıl yatmış Seferi Yılmaz'a ait: Umut Kitabevi. Mutfak olarak kullanılan o minicik bölmede her öğlen 6-7 kişi için yemek yapılıyor ve Seferi Yılmaz, her gün yaptığı gibi 12 sularında arkadaşlarını yemeğe çağırmak için dükkanın kapısına doğru seğirtiyor ki. Kırılan camların şangırtısıyla sarsılıyor: Dükkana biri camlardan, biri yerde yuvarlamak suretiyle iki bomba atılmıştır. Arka bölmede yemeği hazırlamakta olan Seferi Yılmaz'ın arkadaşı, taksi şoförü Zahir Korkmaz ölmüş, bir kişi ağır yaralanmıştır. Bombayı atan (itirafçı) Veysel Ateş koşarak Jandarma envanterine kayıtlı 30 AK 933 no'lu otomobile biniyor, yüzünü kapatıp aracın hareket etmesini bekliyor. Mükemmel (!) bir plan. Sonsuz bir gücüne güven! 12 sularında eski PKK'li Seferi Yılmaz'ın dükkanında 6-7 kişinin yemek yediğini bilmek gerekiyor diyelim. "Arzu edilen" başarıyla gerçekleşseydi bombalama, olayın gerekçesi de taş gibi "hazır" değil midir? "PKK'li dükkan sahibi ve yandaşları bomba imal ederken havaya uçtular."

    YÖRE HALKI TECRÜBELİ
    Gerekçe de taş gibi, BU olayın Şemdinli halkında yaratacağı infial de. Plan mükemmel, sözümona mükemmel de; ayaklarına dolaşıyor. Zira yöre halkı şiddetle bilenmiş. On yıllardır bir terör öyküsünün içinde soluk alıp vermekteler: Tecrübeliler. Veysel Ateş'in içine atladığı arabayı çepeçevre çevirmeleriyle, içindekileri "teslim almaları" bir oluyor. Veysel Ateş'e Kürtçe ve Türkçe "Kimsin sen? Kimliğin nerde?" diye soruyorlar. Veysel Ateş, Ali Kaya'yı işaret ederek "Kimliğim amirimde" diyor. Bu arada durum eski/güzel günlerdeki gibi değil. Pekçok kişinin kameralı cep telefonu var. Aracın etrafına birikenler cep telefonlarından tüm olanı biteni anbean kaydedebiliyorlar. (Bazı komplo müptelası basın mensuplarımızın "Roj TV ordaymış. Kaydetmekteymiş!" nidaları bu cep kayıtlarına dayanıyor.) Araç da araç! Ali Kaya da Ali Kaya!

    "ŞU CMUK YOK MU CMUK"
    Daha önce Özgür Gündem'de itirafları tefrika edilen önce itirafçı ve de jandarma gönüllüsü, sonra tövbekar ve şu an Avrupa'da saklanmakta olan Abdülkadir Aygan'ın anlattığı "Mutkili Ali" de. O, Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın: "Onu tanırım, yanlış bir şey yapacağına ihtimal vermem" diyerek bir nevi manevi kefaletini yatırdığı Kuzey Irak operasyonlarının kahraman şahsiyeti de. Araç ise hem tam donanımlı cephane ve mühimmat deposu, hem de bir istihbarat ve arşiv bürosu görünümünde. İçinden Şemdinli'de gerçekleştirilen (daha önce sözünü ettiğimiz) ilk mühim çarşı/pazar bombalamasının krokisi de çıkıyor; Yüksekova'da bombalanan Zagros İş Merkezi'nin krokisi de. Ölüm listeleri de var; önemsizinden daha önemli öldürülecekler sıralamasıyla hazırlanmış; Güvenilebilir/Güvenilemez, Korucular/İtirafçılar tasnifleri de. Yani: Ajandacı 1 Ajan Ali Kaya. İki adet ajandasından biri anlaşılan halkın elinde, diğerinin fotokopileri ise durumu aydınlatma arzusunu duyabilen basın kuruluşlarında yayınlandı. Yayınlanmakta. Yayınlanacaktır. Yayınlansın! O araçta halkın kuşattığı 3 görevliden Ali Kaya ve Özcan İldeniz şu an gözaltında bile değil. Bir tek itirafçı/bombacı Veysel Ateş gözaltında. Bunun gerekçesini sorduğumuz The Vali "Şu CMUK yok mu şu CMUK!" demekte. Bu yeni CMUK işte adamın elini kolunu, jandarma görevlileri bombalama yapıp kaçarken yakalanınca bağlar da, bir üniversitenin rektörünün, genel sekreter yardımcısını derdest edip kelepçeleyip götürürken açıverir. Demem o ki: Adalet Herkese Lazım ve Eşit Miktarlarda.
    Sadobey

  11. #11
    ohyeah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    20 Mayıs 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    BMW F 650 GS DAKAR
    sevgili gaffar, mukemmel bi yazı olmuş kesinlikle herkesin okuması gereken türden. İnsanlar bu ülkede körleşti ,sağırlaştı kimseler kılını bile kıpırdatmıyor. Yargıtayın bile kanı ağırlaşmış. Türkiye uçuruma gidiyo kimsenin haberi yok , sanki hiç bişey olmuyor askerlerimiz boşuna ölüyor , aileler evlatlarını , eşlerini kaybediyor. İnsanlar geleceklerini kaybediyor.
    Cumhutiyet gazatesi haricinde yazılı hiçbir yayın organı bu konulara bu kadar eğilmiyor. Başbakan olacak ve yanındaki ilgisiz bilgisiz basiretsiz yandaşları takmış türbana , ülkemizi pazarlamaya umurlarında değil yaşananlar , ölen vatan evlatları.
    İnanaıp inanmamakta özgürsünüz ama okuduğum bir yazıda şemdinlide patlayan bombaların terör örgütü tarafından ülkemize sokulduğu bunu yapanların ise İNG___Z gizli servisiyle olaydan daha once ve olaylardan sonra telefon bağlantısı kurulduğu ve bu olayın HS__ bank tarafından finanse edildiğini okumuştum. Bu olayın ardından gaffar, ında dediği gibi patlama olan bölgediki insanlar neden patlama yerine değilde bilmem kac metre uzaklıktaki arabaya hücum ettiler? Roj tv nasılda olay anında ve yerinde canlı yayına gecebildi? Olayın ardından binlerce insanın oraya taşınmasını orada konaklamasını kimler finanse etti?
    Lütfen biraz düşünelim RTE matığıyla , at gözlüğüyle bakmayalım yaşananlara...

    Sadobey ; herkesinkine olduğu gibi senin kişisel görüşlerinede saygım var. dediğin gibi olaya tek yönlüde bakmamak gerekir. Devletimizin yıllardır uyguladığı yanlış politikalar bu bölgede yaşayan insanlarımızın unutulmasına , ikinci sınıf insan haline gelmesine yol açtı. İnsanlar aç oldukları için karınları doymadıkları için , rahat bir yaşam suremedikleri , için , huzuru bulamadıkları için kolayca kandırıldılar , gözleri boyandı kışkırtıldılar ve kullanıldılar. Biz şimdi millet olarak bunun ceremesini çekiyoruz. Yapılması gereken bu insanları yeniden kazanmak daha cok istihdam yaratmak bölgenin kalkınmasını sağlamaktır. Huzur ortmı ancak böyle sağlanabilir.
    Saygılarımla...
    Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz
    M.Kemal ATATÜRK

  12. #12

    Üyelik
    17 Temmuz 2006
    Şehir
    YÜKSEKOVA
    Motosikleti
    VOLKSWAGEN GOLF FSİ
    ben bu konuyu yeni gördüm,benim bile tüylerim diken diken oldu....

  13. #13

    Üyelik
    29 Temmuz 2006
    Şehir
    İstanbul
    Hani bazıları çıkıp doguya hiç yatırım yapmıyor diyor ya bazıları.İşte onlar ayrılıkcı olanlardır .Çünkü böyle birşeyi ya düşünmeden söylemiştir ya da niyeti bozuktur.Türkiye'nin oraya yatırım tam anlamıyla kalkındıramamasının tek nedeni teror dür.O halkda terore destek verdikçe sefil olmaya devam edecektir.Türkiye' de terorün başladı 1978 yılından itibaren askeri masrafları 400milyar dolar civarındadır.Eğer bu para Türkiye' de saglık,eğitim,sanayi sektörlerinde degerlendirseydi bugünkü Türkiye ne sağlık sektöründe ne eğitimde nede sanayide geri olmayacaktı.Türkiye'nin bugünkü tahmin edilen toplam borcu 200 milyar civarındadır artık siz hesap edin.Su doguya yatırım yapmayan diyenlere gelince ordaki Gap projesi ne için dogudaki çiftçi suyu kullnaıp üretim gerceklestirsin diye.Türkiye de bugun gelismis olan kentlerden toplanan vergini %70 i doguya gidiyor.Doğuya neden sanayi yatırımları yapılmaz Çünkü dogu anadolu hem cok eğimli,hem soguk tur eğim oldugu için yol gitmez ozmanda sanayi gelişmez zaten sanayi potansiyeli olan yerlesrden uzak.Biraz fazla uzattım sanırım ama içimde kalmıs demekki.Burdan bütün doguda görev yapan askerlerimize sabır diliyorum.Başlarına bişey gelmemesi dileğiyle.

  14. #14
    Forumdan Uzaklaştırıldı Sonsovalye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    11 Ocak 2006
    Şehir
    HAKKARİ
    Motosikleti
    Polaris Kar Motoru
    Sevgili Oktay, kalemine yüreğine sağlık..

  15. #15

    Üyelik
    17 Temmuz 2006
    Şehir
    YÜKSEKOVA
    Motosikleti
    VOLKSWAGEN GOLF FSİ
    şemdinli halkına sel felaketinde ilk yardım edenler T.S.K personeli idi.

  16. #16
    Hammer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2006
    Şehir
    Istanbul
    Motosikleti
    CBF 250
    Yazıyı okudum ve yalan söyleyecek değilim beğendim.

    Fakat beğenmem bu konunun kilit yemeyi ve hatta silinmeyi hak eden bir konu olduğunu düşünmeme engel olamaz.

    Üzgünüm arkadaşlar.Kurallar böyle.

    Yazımın ihbar kabul edilmesini ve cumhuriyet savc. ,ne diyorum ben ya, şey yöneticilerin bu konuyu inceleyip gereğini yapmalarını rica ediyorum.
    "Efendiler, muhterem milletime tavsiye ederim ki; sinesinden yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanlarında ve vicdanlarındaki asil cevheri tahlil etmek dikkatinden bir an bile feragat etmesinler.”Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

  17. #17
    Shrieker - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    25 Mart 2006
    Motosikleti
    var bi şeyler
    Alıntı Gokhan2433 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Türkiye'nin bugünkü tahmin edilen toplam borcu 200 milyar civarındadır artık siz hesap edin.
    Hayır arkadaşım, Türkiye'nin sadece dış borcu 4 sene evvel 200 milyar dolar civarıydı.Son hükümet ise ilk bir yılında sadece 60 milyar dolar dış borç adlı.Bugünkü durumu da tahmin edersiniz artık.
    "Geçmişini hatırlamayanlar onu tekrardan yaşamaya mahkumdurlar". -Santayana

  18. #18
    Khutuck - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Aralık 2005
    Şehir
    Yollarda...
    Motosikleti
    2.5 yıl akbil, sonra CuBuF150, şimdi Fazer, az KTM
    Kilit?????

  19. #19

    Üyelik
    17 Temmuz 2006
    Şehir
    YÜKSEKOVA
    Motosikleti
    VOLKSWAGEN GOLF FSİ
    Alıntı Khutuck adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Kilit?????
    Kütük bugünlerde her önüne gelen konuya kilit diyorsun hayırdır bi sorun mu var arkadaşım,senin hoşuna gitmeyen bütün konuları kilitleyelim o zaman,


    Neden,niçin kilit bide onu söyle de bizde bilelim..

  20. #20

    Üyelik
    29 Temmuz 2006
    Şehir
    İstanbul
    Alıntı Shrieker adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Hayır arkadaşım, Türkiye'nin sadece dış borcu 4 sene evvel 200 milyar dolar civarıydı.Son hükümet ise ilk bir yılında sadece 60 milyar dolar dış borç adlı.Bugünkü durumu da tahmin edersiniz artık.
    Sonucta terore harcanan para bu kadar fazla.Bir tane helikopterin kalkıp operasyon ucusu yapması 10 milyara maloluyomus.Terore çok para harcadık onun için yeteri kadar gelişemedik bununda nedeni Türklerin gelişmesini istemeyen empryalist güçlerdir.
    KİLİT??
    Cok eminim konuyu promethus kitliycek


    REKLAM ALANI
1. sayfa 12 SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler