En çok, terk eden kadınları sevdim!
-
Sinemacı olmak isteyen ama pazarlamacı olan, aslında fotoğrafçı olmak isteyip de mühendis olan, gazeteci olmak isteyen ama öğretmenlik yapan… Sarışınla evlenip, gözü esmerde kalan, esmeri koynuna alıp her gece kumralın hayalini kuran… Ve ne çok varmış, kendini terk eden kadınları seven…
Anlamsız mı geldi, bu son cümle? O zaman, o siyah ve beyaz resmi anlatmaya devam edelim: Ben küçük bir köy çocuğuydum. Yazları ev toplanır, kıl çadırlar alınır yaylaya göçülürdü. İşte yaylada, kıl çadırın önünde öğle vakitleri otururken, köyün en yüksek tepesine çevrilirdi gözlerim. Hep oraya çıkmak isterdim. En tepeye, Sivri Dağı’na… Bir öğle vaktiydi, çektim gittim. Tam 3 saatte en yükseğe çıktım. Aman Allahım manzara muhteşemdi… Doğuda gökyüzünün mavisiyle birleşen bir göl, batıda sislerin arasında kaybolmuş bir şehir vardı. İşte o gün, ‘gitmek’ için büyük bir arzu kabardı içimde. Mavi ve beyazın karışımı sis bulutu içinde kaybolan o büyülü kente.
Derken ilkokul bitti. Babam ortaokula yazdırmak için, beni ilçeye götürdü. Okula başlayınca, uzaktan büyülü gelen kente de alışmaya başladım. Alıştıkça küçüldü o büyülü kent, sıradan bir ilçe oldu. 8 bin nüfuslu basit bir ilçe.
Ama Sivri Dağı’nda içime yerleşen, o ‘büyülü kent’i bulma isteği kamçılanmıştı bir kere. Parasız yatılı olarak okuduğum ortaokulda, bir gün hasta oldum. İlçenin sağlık ocağı işin içinden çıkamayınca, beni kent merkezine sevk etti (Denizli). Hastaneye gittiğim o ilk gün, yine büyülenmiştim. Yeni yağmur yağmıştı. İl merkezi ile ilgili hafızamda çizilen ilk resim; sisler arasında kaybolmuş, binlerce ışığın yandığı, tanımadığım insanlarla dolu bir kentti. Bir an o insanların içinde yapayalnız kalma duygusu kaplamıştı bünyemi ve ürkmüştüm. Ama zaten o ürperti değil miydi, keşfetme arzusunu dürten?
O dürtüyle, önce Denizli’yi, sonra İzmir’i keşfettim. Son durağım İstanbul oldu. Geldiğim her şehir beni ilk zamanlar heyecanlandırdı, ürpertti… Geceleri sokaklarında dolaşmaktan korkmadığınız bir şehir, artık sizin için küçülmüştür. Ve şimdi, geceleri sokaklarını adımlarken İstanbul’un, aradığım kentin burası olmadığını haykırıyor geceler.
Anadolu’nun küçük bir köyünde İstanbul’a uzanan yolculuğumda sanki başa döndüm. Bütün ömrünü olmayan bir hazineyi aramak için geçirmiş bir ihtiyar gibiyim. Bir sonraki durağım, Londra ya da New York olmayacak. Çünkü öğrendim, her kent, yanına yaklaştıkça küçülür. Asıl sorun, senin aradığın şeyi tam olarak bilmemendir.
Ne istediğini bilmezsen, neyi bulduğunu da bilmezsin. Daha da kötüsü, onu bulduğunda da, aradığın şey olduğunu anlamaz ve hazin bir şekilde yanından geçer gidersin.
Aslında birçok şey buna benziyor: İş, arkadaş, şehir, aşk… Elimizde olmayan, belki gerçek bile olmayan, hayaller ülkesini aramakla geçiyor ömrümüz. O yüzden elimizdekinin değerini hiç bilmiyoruz. Onlar artık geride kalıp, ulaşılmaz olduğunda maziyi hatırlayıp hüzünleniyoruz. Aynı, yaşamını olmayan bir hazineyi bulmaya vakfetmiş ihtiyar gibi.
16 yaşıma kadar, bana asla aşık olmayacağına inandığım bir kıza aşık olmakla meşguldüm. Ortaokul ve lise çağlarım, platonik ve aptal bir aşkı yaşayarak geçti. İşte 16 yaşın bir yaz ayında, onun benden hoşlandığını öğrenince, ben de aradığım aşkın o olmadığını öğrendim. Aynı, şehirlerdeki gibi, kadınlarda da hep büyülü olanı aradım. Hep bir sonrakine düştü yolum.
Tanıdığım hepsinde bir eksiklik vardı. Kimisi çok zayıf, kimisinin dişinin bir tanesi yamuk, kimisinin kulakları biraz büyük geldi. Tıpkı uzaktan ateş böceğine benzeyen şehir ışıklarının yakınına gidince, metalin soğuk geçeğiyle karşılaşmanız gibi…
Elimdekilerin değerini bilmedim hiç, hep bir sonrakini aramakla geçtim yolları. Bugünlerde ise beni terk eden bir kadını düşünüyorum sık sık… Halbuki yanındayken, biraz vakit geçirmeye başlayınca sıkılıyordum. “Her zaman görüşmeyelim” deyişim aklıma gelince suratım kızarıyor hala. Gerçi, bugünlerde aklıma sık gelen diğer bir şey de o, tepesinden uzaklara baktığım Sivri Dağı. Beni terk eden kadınlar gibi, onu da özlüyorum şimdi.
Neden anlatıyorum bunları? Çünkü ben “2,5”u yazdığımda, bana yazanların elde ettikleri ile mutlu olmadıklarını gördüm. Birçoğu da soruyor: “Yaşamdan 5 almak için ne yapmak gerek?” diye… O yüzden anlatıyorum.
Kısacası, bana “Yaşamdan 5 nasıl alınır?” diye sormayın… Çünkü ben hiçbir zaman elimdekinin değerini bilemedim. Ya olmayanı istedim, ya da gideni özledim. Belki neyi aradığımı bilseydim, aradığım şeyi de bulacaktım. Ama yaşamdan 5 alanlar yok mu? Elbette var. İsteği şeyi bilenler ve onu alınca mutlu olanlar. Daha okul bitmeden, basit bir hedef koyan ve sonra o işi yapmaya başlayan, şimdi güzel bir kadınla evli olan dostlarım var. Lakin bu soruya ben cevap veremem… Çünkü ben hep beni terk eden kadınları sevdim…
İlyas YILDIZ...
güzel yazı paylaşmak istedim...
Gerçekler acıdır/Metehandro acıtır//Pinokyo/BMX/Star103/Cobra105/Dt125/İnnova125/Lıberty200/Ybr125/CBF150/PCX/Activa/Inazuma/NC700S/750S/750 X/750SDCT
(1992/2020) Köftestar&Pandastar&Banstar
Reklamlar
-
Hayrola lem.... Ne bu karamsarlık?........
T Ü R K İ Y E. . . .T Ü R K L E R İ N D İ R
N E ... M U T L U... T Ü R K Ü M... D İ Y E N E
-
kanka arkadaş duygulara tercüman olmuş...karamsarlıktan değil yani...
Gerçekler acıdır/Metehandro acıtır//Pinokyo/BMX/Star103/Cobra105/Dt125/İnnova125/Lıberty200/Ybr125/CBF150/PCX/Activa/Inazuma/NC700S/750S/750 X/750SDCT
(1992/2020) Köftestar&Pandastar&Banstar
-
aynen abicim insanlar maymun iştahlıdır doyumsuzdur sürekli iyisini arzu eder ona ulaştığında dahada iyisini arzu eder artık dahada iyisi kalmadığında hayata küser kaybettiklerini geri aramaya başlar bende geçmişte başımdan geçenleri düşündüğümde ne kadar aptalmışım elimdekinin kıymetini bilememişim diyorum ama bunu o günü geçirdikten sonra yaşayarak öğreniyoruz tabi o anda bunu düşünebilseydik tadı kalmazdı hayatın....
::evil:: [COLOR="DarkSlateGray"]Sürat felaket değil galibiyettir[/COLOR]
-
biz türk üz abi...azda olsa açgözlülük vardır kanımızda...inkar edemez kimse..
insan bi mobilet ister..sonra scooter..oda yetmez....vitesli ister..600cc alır....hız kesmez..1000 lik alır...ama aklı daima GOLD Wİng te kalır..
ii dedim ii
Kadın;15 inde Ceren,20 sinde Ceylan ,25 inde Avcı nın kendisidir.:bounce:
-
aynen güzel yazı bende beğendim...
-
-
bende forumda en çok seni sevdim pandam yalan yok vallahi
müşteri - Bir sinek ilacı alabilir miyim?
satıcı - Sineğinizin nesi var acaba?
-
Sato8 adlı üyeden alıntı
bende forumda en çok seni sevdim pandam yalan yok vallahi
unutmuşum yine topiğimi...okuyanlara cevap yazanlara selam olsun...
Gerçekler acıdır/Metehandro acıtır//Pinokyo/BMX/Star103/Cobra105/Dt125/İnnova125/Lıberty200/Ybr125/CBF150/PCX/Activa/Inazuma/NC700S/750S/750 X/750SDCT
(1992/2020) Köftestar&Pandastar&Banstar
-
kankaaaa neettin sen böle yaff...
[B]Facebook tan çıktım sakın bana sormayın neden diye booku cıktı çünkü[/B]
Millet artist olmuş ama yönetmen benim...İstediğime rol, istediğime yol veririm....
-
Harika bi yazı ellerine sağlık metehan...
-
Seni unutmayacağız
Nur içinde yat
Gerçekten süper yazıymış mete abicim.
Bende terkeden kadınları seviyorum, kalanlar sıkıntı oluyo, bayıyo bi saatten sonra.
ekinler baş vermeden kör buzağı topallamazmış.::tartis::
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)