Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı

kist hidatik nedir???

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1
    vlad1462 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Ekim 2005
    Motosikleti
    var bişeyler
    NEDİR ?

    Hayvanlardan bulaşan parazitik bir hastalıktır

    ÖNEMİ NEDİR ?

    Türkiye’de İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da daha sık olmak üzere hemen her bölgemizde görülmektedir. Ülkemiz kist hidatik hastalığı görülme sıklığı bakımından dünya genelinde ilk sıralarda bulunmaktadır. Hastalık tam olarak kontrol altına alınamadığından insan sağlığı için büyük bir risk oluşturmaktadır. Ayrıca milyarca liralık ekonomik kayıp meydana getirmektedir.

    KAYNAĞI NEDİR ?

    Bu parazitin esas kaynağı kedi, köpek, kurt, tilki gibi et yiyen hayvanlardır. Ancak, esas kaynak sıklıkla köpeklerdir. Parazit köpeklerin ince barsaklarında yaşar ancak köpeğin kendisinde hastalık oluşturmaz. Hastalık köpek dışkısı ile atılan yumurtalar ile insana bulaşır.

    NASIL BULAŞIR?

    Köpek dışkısı ile atılan yumurtalar çok dayanıklıdır, toprakta ve soğukta bir yıl kadar canlı kalabilirler. Dışkıyla atılan yumurtalar hayvanların ayakları, arazi eğimi, rüzgar ve yağmurla yayılırlar. İnsan bu yumurtaları çiğ tüketilen ve iyi yıkanmamış meyve ve sebzelerden ayrıca kirli içme sularından alırlar. İnsandan başka koyun, keçi, sığır ve manda gibi otla beslenen hayvanlarda yumurtaları alarak hastalanırlar. Alınan bu yumurtalar barsaklarda açılarak barsak duvarını geçer, kan ve lenf yoluyla öncelik sırasıyla karaciğer, akciğer ve diğer organlara yerleşerek kist formunda yaşamlarını sürdürürler.

    KÖPEKLERE NEREDEN GELİR?

    Türkiye’de mezbahaların büyük bir kısmı dere, ırmak gibi akarsu kenarlarında bulunmakta ve bunlarında çevrelerinde başıboş köpekler dolaşmaktadır. Ayrıca mezbahalarda yakma fırınlarının bulunmaması nedeniyle kistli organlar tam olarak imha edilememektedir. Mezbaha çevresine atılan bu organlar ya köpekler tarafından yenilmekte yada akarsu ile daha uzaklara taşınarak bu hastalığın yayılmasına yol açmaktadır.

    Bu kistleri içeren hayvan etleri ve sakatatlarının, kedi köpek vb ana konakçılar tarafından yenmesiyle onların barsaklarında olgunlaşırlar. Belirli aralıklarla yumurtlayarak enfeksiyon zinciri bir kısır döngüye dönüştürür.

    KÖPEĞİN KILI KİST YAPAR MI?

    Ülkemizde kist hidatiğin, köpek ve kedi tüylerinin direkt olarak karaciğer ve akciğere gidip yapışması sonucunda oluştuğu şeklindeki yaygın bir yanlış inanış vardır. Aslında kıllar kist yapmaz. Kist, yumurtaların insan vücuduna girmesiyle oluşur. Kıllarda burada yardımcı bir rol alırlar. Köpeğin anüsü çevresinde bulunan yumurtaları köpeğin buralarını yalaması ve daha sonrada diğer yerlerini yalamasıyla kıllarına bulaşır. Bu üzerine yumurtaların bulaştığı kıllarında insanlar tarafından yutulmasıyla kist hidatik insanlara geçmiş olur. Eğer köpek temizse ve kist yumurtası yoksa bu köpeğin kıllarının insanın saçından farkı yoktur.

    NASIL KORUNULUR ?

    1. Halkın bilgi ve kültür seviyesinin arttırılması, temizlik kurallarına uyulması

    İnsanların temizlik eğitimine önem verilmeli, ayrıca medya ve yazılı basın tarafından halkın bu hastalıklar konusunda sürekli veya periyodik olarak bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.



    Etken insanlara sindirin yoluyla bulaştığı için aldığımız gıdaların temiz olmasına dikkat etmemiz gerekir. Kirli gıdaları aldığımız taktirde veya temizlik kurallarına yeterince uymadığımızda köpek ile temasımız olmasa da kist hidatik’e yakalanmak mümkündür.



    Kontrolsüz sebzecilik bu konuda önemli bir risk faktörü oluşturabilir. Eğer bir lokantada veya evde et kesilen bıçaklar ile sebze meyvede doğranıyorsa ve önce kesilen etler kistle bulaşmış ise daha sonra doğranan sebze ve meyvaların insanlar tarafından yenmesi ile de kist hidatiği alabilirsiniz.



    Piknik alanlarında ellerin toprakla teması sonrası ellerin yıkanmadan ağıza götürülmesi, yemek yenmesi, toprağın temiz olduğu düşüncesi ve toprakla yakın temasın hiçbir zarar vermeyeceği ön yargısı sizi kist hidatik yapabilir.



    Bir mesire yerinde, bir kır lokantasında, bir orman alanı veya çocuk bahçesinde çocuklarımız yerlerde koşup yuvarlandığında, bu alanların kist yumurtaları ile bulaşık olabileceğini asla unutmamalıyız. Daha önce köpek dışkıları ile kirletilmiş bu alanlarda oynayan çocuklar bu parazit yumurtalarını alabilirler.



    Parazit yumurtası ile bulaşık dışkılar, yağmur suları veya rüzgâr vasıtası ile su kanallarına ve derelere ulaşmakta, bu sularda yüzen insanlara bulaşabilmektedir. Özellikle; kırsal kesimde üstü açık su kaynaklarından su temini, kanalizasyon sularına yakın yerlerde sebze tarımı yapılması, halkımızın maydanoz, nane, roka gibi çiğ yenilen bazı sebzeleri sofralarından eksik etmemeleri, özellikle bu tip yiyecekleri ev dışındaki lokanta vb. yerlerde yemeleri, kist hidatiğin alınmasında en az köpeklerin neden olduğu kadar etkilidir.



    Elverişsiz sosyo-ekonomik koşullar nedeniyle güvenli olmayan içme ve kullanma sularının kullanılması ile de bu kistlerin yumurtaları kolayca alınabilir.



    2. Kaçak ve kontrolsüz hayvan kesimlerinin önlenmesi.

    Sağlıksız koşullarda yapılan hayvan kesimi hastalığın yayılmasında köpeklerden çok daha fazla etkilidir. Bizim ülkemizde kist hidatiğin büyük bir sorun olmasının nedenlerinden birisi de özellikle kurban bayramlarında kontrolsuz yapılan kesimlerdir. Gerek kırsal kesim, gerekse kentlerde maalesef halkımız bu konuya yeterli önemi vermemekte, kesim sonunda sakadatları yok etmek yerine, rastgele ortada bırakmakta ve başıboş köpeklerin hastalıklı sakadatlarla beslenmesine yol açmaktadır. Bu nedenle, kurban kesimi için belediyelerce özel kesim yerleri hazırlanmalı ve kesimler veteriner gözetiminde yapılmalıdır. Kurbanların rastgele sokaklarda, yol kenarında kesilmesi yerine, bir çukur açarak kesmek, sakadatları rastgele atmamak, gerekirse üstüne kireç atmak gerekmektedir.



    “Kendin pişir kendin ye” olarak tanımlanan lokantalarda sıkı denetim yapılarak kaçak et kesimi engellenmelidir. Mezbahalarda kontrol altında tutulmalı ve hastalıklı organların mezbahaların etrafına gelişi güzel atılması önlenmeli, teşhis edilen hastalıklı organlar sahipsiz köpeklerin ulaşamayacağı şekilde usulüne uygun olarak imha edilmeli ve mezbahalara yakma fırınlarının sağlanmalıdır.



    3. Köpeklerin korunması ve tedavisi

    Köpeklere hastalıklı sığır ve koyun artıkları verilmemeli, sahipli köpeklerin periyodik kontrolleri ve koruyucu ilaçlamaları düzenli olarak yapılmalıdır. Kedi ve köpeklere kist içeren et ve sakadatların verilmesi, sağlam etlerinde iyice pişirilerek verilmesi, düzenli olarak veteriner kontroluyla parazit mücadelelerinin yapılması sağlanırsa bu zincir kırılır ve toplumda kist hidatik hastalığı sorun olmaktan çıkar.



    Evcil ve sokak köpeklerinin dışkılarının çevrede gelişigüzel atılı olarak bırakılması da, hastalığın yayılmasında önemli bir faktördür. Çevresel açıdan bakıldığında da hiç te hoş olmayan bu durum, sağlık açısından da önemlidir. Köpeğini sokağa veya bahçeye çıkaran kişiler, yanında mutlaka naylon torba bulundurmalı ve köpek sahipleri hayvanlarının dışkıları ile sokağı kirletmelerine izin vermemelidir. Köpekler düzenli olarak veteriner kontrolüne götürülmeli kontrolleri ve gerekirse tedavileri yaptırılmalıdır. Başıboş köpeklerde kontrol altında tutulmalıdır. Başıboş köpeklerle mücadele edilmesi ve onların aşılarının ve parazit tedavilerinin belediyeler ve gönüllü kuruluşlarca sağlanmalıdır.

    En büyük risk gurubunu parazit mücadelesi yapılmadan serbest dolaşıma bırakılmış, bahçede, çiftlikte veya köyde beslenen köpeklerle teması olan ve koyun, keçi, inek vb hayvancılıkla uğraşan kişiler oluşturmaktadır. Ancak, bu önlemler alınmadıkça hiç kimsenin bu hastalıktan uzak durmasının mümkün olmadığının herkesçe bilinerek, bu mücadelede herkesin elinden geleni yapması gerekmektedir.

    NE ŞİKAYET YAPAR?

    Bu kistlerin içi sıvı dolu olup nohut büyüklüğünden çocuk başı büyüklüğüne kadar değişik boyutlarda olabilir. Hastalığın başlarında kistin küçük olduğu dönemlerde uzun yıllar boyunca hiçbir şikayet yapmayabilir. Fakat kist büyüdükçe; bulunduğu bölgeye ve oluşturduğu baskıya göre belirtiler ortaya çıkar. Kistler en sık karaciğer ve akciğerler'de görülürler. Nadiren dalak, karın zarı (periton), böbrek, kemik, göz yuvası, beyin, kalp ve yumurtalıklara da yerleşebilir. Karaciğer yerleşiminde karnın sağ üst kısmında ağrı, bulantı, kusma ve bazen kaşıntı, sarılık gibi belirti görülür. Akciğer tutulumunda; solunum sıkıntısı, öksürük, ağızdan kan gelmesi ve göğüs ağrısı olabilir. .




    Diğer organ ve sistem tutulumlarında da bu bölgelere ait tablolar ortaya çıkar. Örneğin kafa içi tutulumlarda; baş ağrısı, kusma, şuur kayıpları görülebilir. Kalp tutulumunda kalp ritm bozuklukları, enfarktüs bulguları, hatta kalp duvarında yırtılma olabilir. Kemik tutulumlarında kırıklar olabilir. Kist patladığında allerjik reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Akciğerdeki kistin patlamasıyla ağızdan kist sıvısı gelebilir ve bu durum boğulmalara neden olabilir.


    TEŞHİS METODLARI :

    Teşhis, hastanın şikayetleri, muayene bulguları, röntgen bulguları ve kan tahlillşeri ile konur.

    Radyolojik olarak kistik oluşumların ultrason ve tomografi ile ayrıntılı değerlendirilmesi yapılabilir. Bu parazite karşı serumda oluşan antikorlara bakılır. Klinik ve radyolojik bulgularla kist hidatik şüphesi oluşan hastalarda serolojik yöntemlere sıklıkla başvurulur. Serolojinin testin hassasiyeti karaciğer tutulumunda %80-100, akciğer tutulumunda %50-56, diğer organ tutulumlarında %25-56 dır. Serolojik yöntemler olarak indirek hemaglütinasyon, lateks aglütinasyonu, indirek floresan antikor testi ve enzim immuno assay kullanılabilir.




    TEDAVİ :

    Kireçleşmiş kistlerde tedavi yapılmaksızın takip önerilir. Bunlar dışındaki kistlerin tedavi edilmesi gereklidir. Ulaşılabilecek bölgelerdeki kistler için ilk tercih edilecek tedavi cerrahi müdahale veya iğne ile boşaltmadır. Ulaşılamayan bölgelerdeki kistlerde, çoklu organ tutulumlarında, çok küçük kistlerde veya cerrahiye ve iğne ile boşaltmaya genel durumu nedeniyle müsait olmayan hastalarda ilaç tedavisi kullanılabilir.

    http://www.tyih.gov.tr/makale_GEC.html


    http://www.cocuksagligi.com/sadikdost/kisthidatik.html

    üşenmeden okumanız ve kendinizden en ufak şüpeniz varsa kontrolden geçmenizi tavsiye ederim.
    hayvan sever bi insansanız,kırsal kesim geçmişiniz varsa yada hiç birine gerek yok,piknik alanında bile bulaşabilecek,bulaştığı insanda son noktaya kadar bi belirti vermeyen,rahatsızlığa sebep olmayan.ama riskli bi hastalık.


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2

    Üyelik
    13 Nisan 2006
    Şehir
    istanbul
    kardeş sağolasın. ülkemizde gözard edilen birçok hastalık var .ben köpek besliyorum evimde bu durum için öncede birçk aşı yaptırdım(zorunluluğum yokken)
    tekrar eline sağlık
    Kask tak!

  3. #3
    vlad1462 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Ekim 2005
    Motosikleti
    var bişeyler
    nerden nasıl bulaştığı anlaşılmıyo.bulaştıktan en az 3-4 sene sonra kendini belli ediyo.benim ilk kistim 10 senelikti,şimdikisi 4 senelik.ikisindede tesadüfen bulundu.hiçbir rahatsızlık vermiyor ve kendini belli etmiyor.işin kötü yanı kendini tekrar eden bi hastalıkmış.bunu öğrenmiş oldum

  4. #4
    ozkansava - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Temmuz 2006
    Şehir
    Nilüfer/Bursa
    Motosikleti
    JONWAY 150 T-2 YY Furnace
    Bilgi için teşekkürler vlad.
    Herkesin üç kişiliği vardır; Ortaya çıkardığı , sahip olduğu , sahip olduğunu sandığı. Alphonse Karr

  5. #5
    Ramazan Can - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    05 Ekim 2006
    Şehir
    Pendik / İstanbul
    Motosikleti
    BMW GS 1200 / Honda Africa Twin dct1000L- VESPA LX
    ben 4 aydan beri bu hastalıkla uğraşıyoırum...
    Fuzuliye sormuşlar "sevmek mi daha güzel sevilmek mi?" Sevişmiyorsanız ikisi de fuzuli demiş... SEMTİN HAYLAZI

  6. #6
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    15 Mart 2012
    Şehir
    Bursa
    Motosikleti
    Transalp
    Geçmiş olsun ramço.Benim eleman da geçen ay bu hastalık yüzünden ameliyat oldu.Köyde hayvanlara bol bol aşı yaparmış yıllar önce.Yani hayvanlarla biraz fazla samimiyet oluşmuş.Röntgen çekildiğinde kistin 30 santim olduğu görüldü.Ameliyattan sonra çıkan kistin ağırlığı 8 kiloymuş.Zorlu bi ameliyat geçirse de şimdilerde baya toparladı kendini.Arasıra evden çıkıp geliyo yanıma.


    REKLAM ALANI

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler