Fakirliğimin gözü çıksın, Adam madrid diyor. Ben mardin okuyorum. Ufkum ancak o kadar geniş.
Ben otel ismini alabilir miyim? Günlüğü ne kadarmış sormak istiyorum. Yıllık kiralama yapıp peşin para verirsek 1000 Tl'ye kalacak çok yer bulunur. Ama 1 gece için 33.3 TL'ye TÜRKİYE ÇAPINDA kalacak yer bulacağınızı hiç sanmıyorum. Biraz mantık hatanız var.
Kaldığı şart derken çöplükte kalmadık açıkçası. En pahalı Bükreş'te kaldım hotel idi. Kaldığım her yerde, internet, 24 saat sıcak su, klima standart donanımdı. Ekstraları olan yerler de vardı tabi
Otelin ismini sormuştum kalan beni ilgilendirmiyor. Sadece telefon açıp soracaktım bu kadar hırs yapmanızı gerektirecek şey nedir merak ettim. Siz şirket sahibi falan mısınız? Ben iddiamı ispata hazırım ama bu koyduğunuz fotoğraf benim nezdimde hiç birşey ispat etmiyor...
evet tekrar merhabalar,
yaklaşık 10 günü devirdim... geçtiğimiz cumartesi merkezde tam 12 km yürüdüm ve hayatım kaydı.... henüz hala otelde kalıyorum, hava biraz kötü olduğu için de hiç çıkasım yok ama hafta sonu merkezi dolaşacağım... özellikle ev aradığım bölgeleri dolaşmam gerekli...
neyse 10 günlük izlenimlerimden bahsedeyim...
öncelikle hala otomobil yedek parça ve servis fiyatlarını öğrenemedim ancak aklımda.... bir de opel görmedim dedim, yollardaki tüm opeller üstüme üstüme sürmeye başladı... türkiyede var mı bilmiyorum ama pejonun yeni bir modeli var... opel insignia turbo D gibi bir tipi var... müthiş...
bugün buradaki müdürün 2013 model kaleos aracına bindim... yenisi 30000 euro civarı ancak benim arabaya 2000 € veren çıkmaz dedi... ben veririm dedim güldük... :D
işe giderken farkettim 0 km dacia sandero stepway 20900 € 'dan başlayan fiyatlarla yazmışlar... benzin mi, dizel mi tartışması yerini yavaş yavaş hibrit mi elektrikli mi tartışmasına bırakmış... elektrikli araçların fiyatları fazlaymış ancak vergileri çok düşükmüş... ayrıca devlet baba teşvik de veriyormuş... vergilendirme ise bizdeki gibi yaş ve motor hacmi baz alırak yapılmaktaymış... ancak araç sınıfı (B, C, SUV vb) ile birlikte yakıt türü de etkiliyormuş... en çok vergi sporlar hariç, suv dizellerdeymiş...
kahvaltılar şimdilik otelde...
öğle yemeklerini bizim kipa gibi bir marketin içindeki restorandan hallediyorum.... spagetti, lazanya, pizza, hamburger bunlar zaten nereye gitsek aynı ama bizim karnıyarık benzeri bir yemekleri var bayıldım... berenjenas rellenas... patlıcanın içinde kıyma ve beşamel sos... öğle yemeğini bu şekilde halledersem 3 - 7 € arası ancak restoranlarda 10-20 €.... zaten tıpkı belçika ve hollanda da gördüğüm gibi insanlar öğle yemeklerini ya evlerine giderek ya da evden bir şeyler getirerek hallediyor.... şirketin sağladığı kafetaryada masalar, mikrodalga fırınlar ve kahve makinaları var... ısıt ısıt ye.... ayrıca bir sürü otomat da mevcut... salata, sandviç, süt kutusunda ısıtmalık çorba v.b. mevcut...
akşam yemekleri de yine aynı markketten aynı paralara halledilebilir.... ayrıca aynı restoranlarda 15-25 € arasında da yemek bulunabilir... yemekler aynı ancak öğle aralarında kampanya oluyor... akşamları kampanya olmadığı ve içecek, tatlı v.b. dahil olmadığı için 3 - 5 € daha pahalı....
bu arada öğle yemekleri için 13:00 - 15:00 arasını tercih ediyorlar... dolayısıyla akşam da biraz geç oluyor... alışmaya çalışıyorum ama akşam yemeği sıkıntı veriyor... saat 21:00 'da yesen bir türlü, yiyip yatsan bir türlü.... sahur gibi bildiğin...
ev aradığım için birazcık evlerden bahsetmek isterim.... her ne kadar temel gıda alış verişi ve akaryakıt ucuz olsa da konaklama eşyalı evler için biraz pahalı... şehir merkezine (puerta de sol olarak alırsak) 10 km uzaklıktaki, ailecek kalınacak, merkeze 1 ya da 2 vasıta ile gidilecek, 120 metrekare bir daire için aylık kiralar 1300 € 'dan başlıyor... asgari ücret ile geçinen bir ailede, ailedeki herkesin ev ekonomisine katkı sağlaması gerekli... şehir merkezine giden ana arterlerde trafik berbat durumda... ancak metro ve otobüs ağı müthiş... her yere, her noktaya metro var ve aylık 70 € gibi bir kart alıp metro ve otobüsün olduğu her köşede limitsiz kullanabilirsiniz.... şehirler arası hariç...
eşyalı evlerde durum biraz değişik...
odalar 500 € 'dan itibaren bulunabilir... habitacion... odada sadece yatak, dolap, çalışma masası ve belki TV oluyor... ortak mutfak, banyo, tv mevcut... bu imkanların kalitesine ve evin yerine göre oda kirası 1200 € 'ya kadar çıkabiliyor ama 1200 € 'ya kimse oda tutmaz gibi geliyor bana... çünkü bir oda için çok fazla ama belki geçici olup da, hem otele ya da eşyalı eve dünya kadar kira bayılmayayım hem de kafam rahat olsun, faturayla temizlikle uğraşmayayım diyenler düşünebilir...
eşyalı evler ise muhitine, imkanlarına, evin durumuna, metrekaresine v.b. pek çok etmene göre değişiyor... şöyle ki buradaki evlerde yatak odası sayısı geçerli... bizdeki 3+1 burada "3 yatak odalı" diye geçiyor.... bize uyarlarsak 1+0 (30 m2) eşyalı evler 1000 € 'dan başlıyor diyebiliriz.... oda sayısı, metroya yakınlık, eşyaların durumu, kat sayısı, manzara vb konuların her biri için 100 € eklemek gerekli... ben 1+1 ev bakıyorum... fas ya da güney amerika çetelerinin olduğu mahallede 1000 €, en güvenli, en turistik, en merkezi yerlerde 3800 €... varın ortalamasını siz alın....
çalışma saatleri ile ilgili benim çalıştığım yerde güzel bir uygulama var... her yerde öyle mi bilmiyorum... umarım bu yazıyı okuyan herkese ilham olur ve biz de aynı düzeni benimseriz diyebilirim... çalışma saatleri, esnek.... şöyle ki sabah 09:00 'a kadar istediğiniz saatte gelebiliyorsunuz... akşam da geliş saatinize göre çıkıyorsunuz... ayrıca pazartesiden perşembeye kadar akşamları 1 saat kadar fazla çalışıp cuma öğleden sonra çıkıyorsunuz... yani eğer hafta içi 08:30 gibi işe gelip akşam 18:30 gibi çıkarsanız (arada 1 saat kadar öğle yemeği de var tabii) cuma günü 13:30 'da yollara düşmek serbest.... yani cuma öğleden sonrası için hafta içi peşin peşin çalışma var... tamamen amiriniz ile ilişkinize bağlı... işinizi yaptığınız düşünüyorsa olay bitmiştir... bu sayede cuma trafiğine kimse kalmadan işine gezmesine tozmasına alışverişine başlıyor...
en büyük sorunlardan birisi ise dil sorunu... ingilizce konusu her akdeniz ülkesinde olduğu gibi biraz sıkıntılı... turistik yerler bile çat pat konuşuyor... elimde google translate takılıyorum...
sağlıcakla kalın.... kazasız, belasız ve cezasız sürüşler....
Mesai saatleri (öğle arası) ve yazları Cuma öğlen çıkma genel kabul görmüş bir uygulama herhalde, bizim grubun Onda'da (Castellon de la Plana yakınlarında OSB) bir şirketi var, onlarda da aynı.
evet arkadaşlar... önceki yorumları da okudum... onlar bizden ileride, biz gerideyiz, şöyle koku, böyle pislik bilmem ne yorumlarına katılmıyorum... her kültürün birbirine göre artıları veya eksileri yok... kültürel farklılıkları var diye düşünüyorum... dolayısıyla kendi kültürel farklılıklarımızın dünyadaki en iyi uygulama olduğunu iddia etmek için adamları gömmeye gerek yok... zaten komik de oluyor... kokoreci yarın yerinde göremeyeceğimiz adamdan bayıla bayıla yerken domuz eşini kıskanmıyor, bokun içinde büyüyor diyerek adamları aşağılıyoruz... ve aşağılama yöntemimiz de hep aynı... bunlar pis... bunlar kokuyor... bunlar domuz yiyor... bizim tarafta, bunlar bizden az çalışıyor diyen yok... bilim, sanat, teknololi üretmiyorlar biz daha çok üretiyoruz diyen de yok... varsa yoksa bok...
neyse, bence farklılıklara iyi kötü ya da doğru yanlış diye yaklaşmak yapacağımız en büyük hata olur...
ortalık bok kokmasa da, umumi tuvaletler bizim üniversite tuvaletlerinden çok daha temiz olsa da wc konusu benim için de sıkıntılı... alışkanlıklarım beni alaturka tuvalete ve necasetten taharete itiyor... klozet sevmeyişim yurtdışına özgü değil... sağlıksız olduğunu söyleyemem çünkü taharet nedir bilmeyen toplumların hastalıktan kırılması gerekir o zaman... yine de her yurtdışı seyahatinde olduğu gibi alışkanlıklarımı değiştirmeye çalışarak ve yukarıda bir arkadaşın bahsettiği gibi duşa denk getirmeye çalışıyorum... hayatımda herhangi bir olumsuzluk görmedim... ucunda ölüm yok.... önerilir...
hollanda iken (ekonomik anlamda ispanya dan çok daha iyiler diye biliyorum), ön lisans mezunu, türkiyede iş bulamamış, yıllarca iş aradıktan sonra gurbetçi bir akrabalarının kızı ile görücü usulü evlenmiş ve bu sayede hollandada oturum ve çalışma izni almış bir arkadaş ile iş nedenli 3-4 gün takıldık... kendisinin iki lafından birisi yansın gavurlar, ölsün hollandalılar, pis domuzlar, götünde bokla gezenler bilmem ne... çok kızdım tabii ki... çok da mutaasıp bir insan... ben ancak bir iki kadeh içip de çenem düşünce biraz konuşturdum arkadaşı... hayatı hakkında sorular sordum... aldığım cevapları özetleyeyim...
- burada çok zengin ile çok fakir arasındaki fark aylık gelirinde gözükebilir ancak sabah kahvaltısında yediğinde fark yoktur... kahvaltıyı yaptığı yer farkeder ama kahvaltıda yiyebilecekleri aynıdır....
- devlete güven sonsuz... çalıştıktan sonra devlet ve tüm sistem arkanda... sossyal devletin en iyi örnekleri burada... bebeğim oldu, ilk hafta her gün eve hemşire geldi ve hem eşime destek oldu hem de devlete o çocuğa bakabileceğimizin raporunu yazdı...
- kurallara uyacaksın abi... uymazsan sıkıntı çekersin... sistemi bozmaya kimsenin hakkı yok... kırmızı ışıkta geçersen yanarsın... kırmızı ışıkta geçip kaza yaparsan hayatın kayar...
neyse dostlar uzar gider... dolayısıyla şu domuz ile taharet işini unutup bu adamlar neden ileride, neden araba ucuz, neden yeme içme ucuz diyerek bir an önce katma değerli ürünleri üretecek seviyeye gelmemiz lazım... şimdi çalışmaya başlarsa belki çocuklarımız ya da onların çocukları bu refaha ulaşır...
Dostum bizim memlekette de ufak ufak kıpırdanmalar baş verdi. Bak mesela bugün şöyle bir şeye denk geldik:
Böyle böyle 30.000 yıla kalmadan küffara haddini bildireceğiz.
Konu açılmışken, göt yıkama olayından bahsedelim. madem avrupalılar böyle yapıyor, vardır bir bildikleri diye bir hafta kadar peçete sistemine geçtim ama olmadı. Bu kadan avrupalılık bana fazla geldi diyerek taharet sistemine geri döndüm. O su o göte değecek arkadaş. Şap şap bi akacak şelale gibi..
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)