[MT] Sinema Kulübü

[The Dude]

mother ı listeye ekledim,
bardem sevdiğim bir oyuncudur.

los lunes al sol ile başlayan maceramız biutiful ile kreşendo yaptı,
mar adentro ise apayrı,

tek tek külliyatı saymaya gerek yok,

mystery train
jarmush dan devam ediyorum,

araya tursit ömer filmlerini serpiştireceğim,
geçenlerde serinin ilk filminin başını biraz seyrettim,
ne oldu o senaristlere ?

jeepers creepers 3 ü seyrettim ,
tam hayal kırıklığı,

avatar ve legend of korranın tüm sezonları güzel bir rip ile geçti elime,

imdilik bu kadar.

thracian : hocam iyi yapmışsın, güzel bir yazı eklemişsin.
sadece mt için yazdıysan fazla zahmet etme.

[COQ]

Thracian sen bi daha film yazma.
Burda ne guzel kendi kendimize egleniyorduk.
Ayip ama senin yaptiğın.

[Thracian]

thracian : hocam iyi yapmışsın, güzel bir yazı eklemişsin.
sadece mt için yazdıysan fazla zahmet etme.

MT için değil daha çok kendim için bir şeyler yazıyorum.Sabah erken kalktım yapacak bir şey bulamadım,can sıkıntısından hadi dedim geçen akşam izlediğim film ile ilgili bir şey yazayım.İyi de olsa kötü de olsa birileri okusa da okumasa da bir şeyler yazmak bana terapi gibi geliyor,kafamı dinlendiriyor.

Not:Bu arada kendi yazdığım yazıyı tekrar gözden geçirdim bir sürü yazım ve imla hatası var.Keşke site yönetimi mesajlardaki ufak tefek yanlışları zamansız olarak değiştirmek için olanak verse.

[watercolours]

İyi sövmüşsünüz gerçekten. Filmi izlemiş biri olarak elinize ağzınıza sağlık diyorum

[The Dude]

seyrettiğim son filmler ;

star wars - last jedi
beğenmedim,
zaten sunni - şii gibi dark - light olayı can sıkıcı idi,
marvel-imsi diyaloglar, saçma betimlemeler ...

thor - ragnarok
kararsız kaldım.
bu seride loki karakterini epey tutarım.
yan karakterler çok güzel.
hulk'u resmen gömmüşler.

mountain between us
bitiremedim.
insan ve doğa arasındaki rekabete dayanan daha doğrusu insanın doğada hayatta kalma mücadelesini konu alan filmleri severim.
bu öyle değil.

spider-man homecoming
spider-man değil,
spider-bebe,
keaton çok güzel iş çıkarmış,
genel olarak vaat ettiğinden fazlasını veremeyen bir film.

sanırım bu aralar yine "uzaklara bakmalı filmler seyretme zamanlarım" olduğundan eğlencelik filmler fazla zevk vermiyor.

[zaferce]

The century of the self Dört bölümlük dört saatlik 10 üzerinden 9'luk bir belgesel. Ürün satın alma kararlarımız nasıl manipüle ediliyor? Sosyal olarak siyasal olarak olarak nasıl güdülüyoruz? Propaganda, pazarlama ve reklamcılık teknikleri üzerimizde ne adar etkili? Kim bu bizi yöneten tipler? Biz halk olarak bu insanlar için ne ifade ediyoruz? Sigara satan devler küçük ülkelere neden kaydı? ABD ve başka ülkelerde gibi ülkelerde işçiler ve diğer emekçiler neden çıkarlarına ters düştüğü halde para babalarına oy veriyor? CHP neden iktidar olamıyor? Bu ve benzer bir çok soruna değinen ufuk açıcı bir belgesel. Şiddetle tavsiye ederim. Cosmoslar, Zeitgeistler ve Sicko bittikten sonra bunu da mutlaka görmek lazım. Çok iyi.

An Honest Liar Eski bir illüzyonisti anlatıyor. James Randi Hudini kadar başarılı bir "sihirbaz". İnsanlara yalan söyleyeceğini, onları kandıracağını söylüyor ve bunu sadece insanları eğlendirmek için yapıyor. Yani dürüst bir yalancı. Daha sonra kendisi numara yapmayı bırakıyor ve insanları aldatarak onlardan kazanç elde eden ve onlara zarar veren üfürükçülerle falcılarla büyücülerle mücadeleye girişiyor. Hatta herhangi bir paranormal faaliyeti becerebilip kontrollü şartlar altında gösterebilene 1 milyon dolar ödül koyuyor. Ama tabii ki kimse kameralar önünde hanhangi bir doğaüstü olay gösteremiyor. Denemiyor bile. James Randi'ye şu TED konuşması ile rastladım. Adama hayran oldum ve hayatını anlatan belgeseli buldum. TED konuşması da hayatını anlatan belgesel de gayet iyi.

Citizenfour Edward Snowden'ı John Oliver'ın şu videosunda ilk defa gördüm. Adam hükümetin yasadışı izlemeler yaptığını görüyor ve bunları kamuoyuna duyurup hükümeti yasal sınırlar içinde kalmaya zorlamaya çalışıyor. Ve bunu ülke dışına kaçmak pahasına yapıyor. Bizim sağcı muhafazakarların doğrudan terörist, hain filan diyecekleri insanca yaşam hakkı için bedel ödemiş harika bir insan. Bu belgesel de onun bu yaptıklarını ve yaşadıklarını anlatıyor. Konuya özel ilgisi olanlar için güzel. Bizim ana akım medyada yer buldu mu bilmiyorum. Ama ortalığı yıkıp hükümetler devirmesi gereken bir skandalı ifşa eden bu adamın belgeseli.

La passion de Jeanne d'Arc Yaşını çok belli eden eski bir film. Fransa ve hristiyanlık tarihi gibi konulara meraklı, sinema tarihi açısından eski filmlerdeki hikmeti görebilen insanlar için güzel olabilir. Zaten IMDb top 250'de yer alıyor. Ama seni beni aşar, ben izledim ama izlemeseydim de olurdu.

Arrival Çok iyi uzaylı filmi. "Uzaylı filminin iyisi mi olur la?" demeyin, seyredin.

Seppuku Değişik bir anlatımı olan enteresan bir Japon filmi. Bir hara-kiri hikayesi. Anca yaşını belli eden eski filmlerden. Sinemacılık açısından bilgili olanlar filmin hikmetini daha iyi görecektir. Ama ben 10 üzerinden 6 verdim. Beni aştı da denebilir.


"Allah affetsin yeterli olsaydı, hara-kiri'miz olmazdı."

[SuleymanE]

Bilmiyorum şimdiye kadar tavsiye edildi mi ama izlemeyenler için ben yinede yazayım : The King's Speech (2010)

Geçen gün aklıma geldi yeniden izledim.

Filmde aksiyon yok, macera yok, bilimkurgu yok, şiddet veya +18 sahneler hiç yok :D
Peki bu filmde ne var? Dostluk var, (hafiften) dram var, samimiyet var, bol bol konuşma var.
Basit bir konuyu o kadar iyi işlemişler ve oyunculuklar da o kadar iyi ki, benim çok hoşuma gitti.

Konulu film sevenler kaçırmasın derim.

[The Dude]

Blade of the Immortal

takashi miike pirimizin güzelliklerinden bir tanesi.
uzun sayılabilecek bir film,
aynı isimli manga serisinden uyarlanmış.
manga kültürüm sıfıra yakın olduğu için çizimler hakkında bilgim yok.
(sıfıra yakın dediysek o kadar altında değil zamanında conan çizgi romanlarından hatırı sayılır derecede edinmiştim. )
aşısı şiddet içerir.
kasap olanları rahatsız edeceğini sanmıyorum.
tarantinonun pirim dediği bir kişinin filmidir.

beşirin köpekleri (alttaki resimde)


Three Billboard Outside Ebbing Missouri

sadece seyredilmesini tavsiye ederim.
(aile filmi değildir, aşırı derecede küfür içerir, gerçi fuck kelimesini kahretsin diye okuyorsanız sorun değil)
kendime gelince yorum yazarım. (kadro, karakterler, karakterlerin yansıtılışı çok iyi)

[Levent]

Çaycı Hüseyin mi o

[The Dude]

"Allah affetsin yeterli olsaydı, hara-kiri'miz olmazdı."

hocam bu çeviri altyazı sitelerinden aldığın altyazı içerisinde mi vardı ?
böyle garip şeyler bana da denk geliyor.
artık nasıl bir kafa ile yazıyorlar ise.
neyse ki iyi kötü İngilizcemiz var da biraz kurtarıyoruz.

Levent
bizde olunca çaycı hüseyinden ötesi olma ihtimali var mı ?

[zaferce]

hocam bu çeviri altyazı sitelerinden aldığın altyazı içerisinde mi vardı ?
böyle garip şeyler bana da denk geliyor.
artık nasıl bir kafa ile yazıyorlar ise.
neyse ki iyi kötü İngilizcemiz var da biraz kurtarıyoruz.

Yok hocam, çeviri bana ait. ;)

[The Dude]

ince görmüşsün ...

[The Dude]

cloverfield paradox

ortalama ya da ortalamanın altı bir film,
seri olarak değerlendirirsek bir çok şey havada kalmış,
sanırım stratejik bir davranış, seyircilerin boşlukları kendilerinin doldurmalarını ve ileride onları ters köşeye yatırmayı amaçlıyorlar,
türün hoşnutları tarafından seyredilebilir, ikinci kez seyreder miyim ? sanmam.

[Sado39]

Hacksaw Ridge (Savaş Vadisi)
Gerçek bir hayat hikayesini konu alan mükemmel bir savaş filmi. Zamanını güzel değerlendirmek isteyenlere gönül rahatlığıyla önerilir.

[The Dude]

shape of water
sakin, daha doğrusu cool bir film.
karakterler epey enteresan .
konu olarak ;
amerikadaki bir araştırma tesisinde iki yaratığın karşılaşması ve etkileşimleri anlatılıyor.

del toro sevdiğimiz bir abimizdir.

[watercolours]

Yanlış bilmiyorsam Cloverfield Paradox, aslen Cloverfield serisinden bağımsız planlanmış bir film olup bir aşamada J.J. Abrams tarafından seriy dahil edilmiş bir yapım. Bazı şeylerin havada kalmasının sebebi o olabilir.

Çaycı Hüseyin değil mi o Three Billboards'daki?

[The Dude]

cloverfield in ilk filminden de pek hoşlanmamıştım,
paradox diğerlerinden daha bağımsız görünüyor,
muhtemelen dediğin gibidir.

hüseyinin ünü kıtaları aşalı epey oldu.

[The Dude]

shape of water ile ilgili ufak bir karalama ;

basit ve yüzeysel olduğunun farkındayım,
fazla spoiler vermemeye çalıştım ama çokça var,
filmi seyrettikten sonra okunulmasını rica ederim.

sanırım toro’nun filmlerinden bağzılarını yazmak iyi olur; hellboy serisi, hobbit serisi, pacific rim, blade 2 ve elbette pan’s labyrint …

sağ kroşeleri oldukça sert.

shape of water her ne kadar suyun sesi gibi direkt esas kıza ithafen çevrilmiş olsa dahi suyun biçimi olarak algılamak daha mantıklı, zira yaşamak için suyun içerisinde olmaya insandan daha fazla gereksinim duyan bir canlı film içerisinde edilgen kalsa da çevirinin onun üzerinden yapılması gerekirdi. Bu tarz bir çeviri de direkt olarak esas kıza ithaf edilebilir. Film içerisinde “asset” olarak nitelenen canlı için su kavramının ne kadar çeşitlendiğini görebiliyoruz.

Kısa anlatım ile amerikan gizli servisi çalışanının nehirde yakaladığı bir canlıyı laboratuvara getirmesi ve canlının burada gece temizliği yapan dilsiz bir temizlikçi ile olan iletişimini anlatıyor film.

richard strickland karakteri (esas kötü,) güçlü yüz yapısı ile ışık oyunlarına oldukça müsait ve toro da bunu gayet estetik olarak kullanmış. Strikland ın aile yapısına, çevre ile etkileşimine baktığımızda oldukça güçlü bir iradesi ve yaptırım gücü olan otoritesi ile karşılaşıyoruz. Bu kadar önemli bir proje için kendisinin görevlendirilmesi tesadüf değil. Militarizm ile şekillendirilmiş bir hayat içerisinde yaptığı bir hatadan dolayı deliğe süpürülmemesini kullanılmasını talep etmesinin karşılığında aldığı cevap ise tam anlamı ile “saksıya fesleğen gibi oturturum” anlamına geliyor. Ailesi ise zamanının ideal ailesi olarak karşımızda yerini buluyor. İki çocuk, ev hanımı bir anne, önemli bir konumdaki Richard karakteri, bu aile sunumu günümüz için halen geçerliliğini korumaktadır.

Belirtmekte fayda var doug jones (amfibi karakteri canlandıran aktör) hellboy 2 filminde de amfibi adam karakterini canlandırmış. Film içerisinde yaratık karakterimizin bir ismi yok, asset (mal), amfibi adam gibi kavramlar kullanılsa da toro karaktere isim vermeyerek insanlaştırılmasının önüne geçmiş, primat görünümlü olması ise sanırım asgari gereklilik. Buradaki ayrı bir nokta ise bu canlının ele geçirildiği yerde tanrı olarak görülmesidir. Tanrı olarak görülmesinin sebebini ise film içerisinde ortaya koyduğu insanı aşan kerametlerden anlıyoruz.

Elisa karakteri aşırı derecede cüretkar, onun dünyasına dair edinimlerimizde dünyaya erken geldiğini anlamak zor değil. Giles karakteri ile olan etkileşimleri, kendisini ifade ediş biçimi, giles karakterini kabul ediş biçimi, kendisini yaşadığı dünyadan ayırıp farklı bir dünyaya konumlandırdığını açık olarak belirtiyor. Açıkçası her ne kadar Richard karakteri irade olarak güçlü dursa da gerek zelda gerek elisa ve hatta giles Richard karakterini ezip geçiyorlar.
Zelda karakterinin Richard ile kendi evinde karşılaşmasında korkusuna esir olmamasını sevgiye olan saygısına bağlıyorum. Film içerisinde eşi ile sevgilerinin yıprandığını belirtiyor.

Giles’ın turta serisi ve neticesinde yaşadıkları ise suyun şekli hakkında oldukça bilgi veriyor. Toplum tarafından doğal olmadığı için çarpık olarak nitelenen eşcinsel yaklaşımları ve neticesi ise filmin esas sahneleridir. Anladığım kadarı filmin anlatmaya ve aşmaya çalıştığı nokta burası. Tatlı yemek için gelen iki siyahi karakterin uğradıkları davranış şekli giles ın gördüğünün gerçek olmadığını daha doğrusu gördüğü ile bağdaştırdığı karakterlerin uyuşmadığını anlaması ise günümüz aşk kavramına sağlam bir gönderme, gerçi bu tarz eleştiriler her dönem yapılıyor. Amfibi canlı ise alabildiğine estetik ve güzel bir canlı olarak ortaya konulmuş. Bu konuda geçenlerde aklıma tekrar gelen ve aşırı derecede seyretme dürtüsü uyanan “sevmek zamanı”nı tek geçerim. Suret ve asıl arasındaki fark her dem insanı meşgul edecek.

Elisa ile aquaman arasındaki yakınlaşma, aquamanin itlaf edileceğinin ortaya çıkması ve esasında rus ajanı olan doktor hoffststler in de konuya gark olması ile güzel bir kurtarma operasyonu yahut hırsızlığa dönüşür. İnce memed yaklaşımı ile kurtarılan aquaman yahut amfibik canlı ile elisa arasında bir aşk yaşanması ise kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor.

İnsanın film içerisinde hem celal hem cemal tarafının üstüne basıldığını düşünürken insanın cemal tarafının esas itibari ile toplumdan soyut karakterler olduğunu da belirtmek gerekiyor. Dikkatimi çeken başka bir nokta ise elisanın kendi yalnızlığından yola çıkarak amfibi canlının yalnızlığını anlamaya ve tasvir etmeye çalışması.

imgelerin ve kavramların kullanılışı ise usta ellerin marifetleri. görüntü yönetmenliği takdire şayan. Film alabildiğine klişeler ile bezenmiş olsa dahi izlemenin bir şey kaybettireceğini sanmıyorum. Aile içerisinde seyrederken rahatsız edecek derecede cinsellik mevcut. Filmi başyapıt yahut en iyi işi olarak niteleyemeyeceğim, gerçi bir kere seyrettim, ikinci seyirden sonra daha farklı bakabilirim.

[The Dude]

shape of water oscar ödüllerinden eli epey dolu döndü.

en iyi kadın oyuncu ve en iyi yardımcı erkek ödüllerini alan Three Billboards Outside Ebbing, Missouri filmini daha çok beğenmiştim.
aday diğer filmler hakkında fazla bilgim yok. bu ödülleri hak ettiklerini düşünüyorum.
özellikle en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü kanımca sonuna kadar hak ettiler.

[Siyahi]

Sadece merakımdan soruyorum. Vizyona girecek olan sinema yapımlarını seçen bir kurul var mı? Mesela 3 kafa dengi arkadaş aramızda eğlencesine sinema çekimi yaptık, montajladık hazır hale getirdik. Sinema salonlarında vizyona girmesi için bir kurula sunum yapılması gerekiyor mu? Yoksa amcama ait sinema salonunda direk dilediğim seansa gösterim yaptırabiliyor muyum?