5 Nisan 2009 Antalya
EMTA (Enduro Motokros Takımı Antalya) peşpeşe olan enduro yarışları yüzünden ne zamandır geziye hasret kalmıştı.
Havaların iyi ısınması ile "bahar"ı karşılama zamanı geldi diye pazar gününü gezi ile değerlendirmeye karar verdik.
Saat 07.55 de buluşma yerinde sabah çayımı içiyordum.
Hava kapalı ama yağmayacak gibiydi sanki..
Simitçide yapılan kahvaltıdan sonra yola çıkarken yağmur çiselemeye başlamıştı.
Yola çıkana kadar saat 09.00 oldu ama olsun neşemiz yerindeydi.
Bu gezide çok şey yaşandı.
Yaşanan herşeyin fotoğrafını çekebilseydik sanırım 500 tane fotoğraf olurdu.
O kadar fotoğraf yok ama Davut bol bol video çekti, daha sonra onları da ekleriz.
İşte ormanda ilk mola.
İkinci molamız dikenli teller yüzünden oldu.
Devlet arazisini dikenli telle çevirmişler..
Bu 2B ile ilgili bir "sahip çık, üzerinde kalsın" projesi olsa gerek.
Yağmur "çise" den "şıpır" durumuna geçerken bazı "hassas" endurocular yağmurluklarını giydiler..
Taze toprak ve sivri kayaların karışımından oluşan yolumsu güzergahta Ramzey'in arka tekerleğinin başına gelen.
Ardından hepimizi çok korkutan kaza.
İbrahim Taş büyük bir çukur ve ardından kurtulamadığı bir kaya yüzünden yere yapışıyor.
Yolun kenarındaki dikenli tellerden kurtulmuş.
Boynunu bu hale getirenin ne olduğunu anlayamadık.
Hala gülmesinin nedeni bu sıyrıktan başka bir şeyinin olmaması sanırım..
Ön çamurluğunu bu kayanın içine gömmeyi nasıl başardı acaba?
Motorda da kırılan ön çamurluktan başka hasar yok ne mutlu..
Bir süre burada soluklanıp adrenalinimizi aşağılara çekiyoruz.
Çok azmıştık çünkü..!
Bir süre sonra Ramzey'in jantındaki yamukluk sonucu 2 telinin koptuğunu görüyoruz.
Motoru yeni toplanmıştı, şanzımandaki bir sorun yüzünden asfalya çıktığımız yerden Antalya'ya döndü.
O arazide bir de ön teker patlattık.
Benzinciye kadar köpükle idare edip lastikçide yeni iç lastik taktık.
Erkan yedek olarak yanına almış..
Biz lastikle uğraşırken ekibin diğer yarısı da Döşemealtı'ndaki hasteneye İbrahim'im yarasına pansumana gittiler..
Sonrasında pidecide biraraya gelip karnımızı doyurduk.
Belediye seçimlerinde verilen sözlerden biri de "Motokros Pisti".
Verilen bu sözler seçmeni oy vermeye götürmüş ve kazanmışlar.
Biz de verilen bu sözü belgelemek için bu afişin önünde birkaç fotoğraf çekiyoruz.
Önümüzdeki günlerde Belediye Başkanı ile bu konuyu görüşmeye geleceğiz...
Yeniden araziye dalıyoruz.
Kaybolup durduk bütün gün ama bu bize zorlu yerlerde antrenman fırsatı oldu.
Orman yollarına düştü yolumuz...
Bu da bize biraz gaz açama fırsatı verdi...
İbrahim'in kopan çamurluğu böyle de iş görüyor..
Daha önce hiç girmediğimiz bir yola sapıyoruz..
Burada kütük geçişi nasıl yapılır, nasıl yapılmazı öğreniyoruz.
Böyle yapılıyormuş..!
Çok az kullanılan bu yolda keyifli bir sürüş yaşıyoruz..
Malesef sonu olan bir yolmuş bu..!
Kurşunlu'da çay molası çok iyi geldi.
Bu moladan sonra Apo bizden ayrılıyor çünkü onun da ön lastiği patladı.
Gurup 6 kişi kaldı.
Kurşunlu şelalesini besleyen çaylardan birinde eğlence zamanı.
Önce İbrahim geçiyor ardından Davut ayaklarını ıslatmadan geçmeyi deniyor ama çay çok derin.
Bunun üzerine biz kalanlar dereden geçmemeye karar veriyoruz.
İbrahim geri dönüşü kayaların üzerinden yapmaya karar verince boğulmaktan zor kurtuluyor.
Davut bu hataya düşmüyor, "zaten ıslandım ne fakeder" deyip dalıyor serin sulara...
Daha sonra, su olmayan bir dere yatağında yeni engeller arıyoruz kendimi sınayacak.
Bendeki fotoğraflar bu kadar.
Başka çekilen varsa onları ve Davutu çektiği videoları da ekleyeceğim sonra...
Çok eğlenceli bir geziydi.
Katılan tüm dostlarıma teşekkür ediyorum.
Bunun peşinden bir kamplı gezi gelir artık...
