Geçtiğimiz haftasonu Oktoberfest için Munih'teydik. Hem eğlendik hem de Louis'den alışiveriş yaptık. Çok keyifliydi, paylaşalım istedik.
Daha Munih'e ayak basar basmaz, festival havası kendini hissettiriyordu. Herkes, yerel kıyafetlerini giymis, festival açılışına gidiyor.
Evimizi de (çadırımızı) yanımızda taşıyoruz. OktoberFest dünyanın en büyük festivaliymiş. 15 gün süren festivale 7.000.000 kişi katılıyormuş ve bütün otel, pansiyon ne varsa aylar öncesinden doluyormuş... Ama , biz de çare biter mi?
Bizi bütün gün gezdirecek, metro, otobüs ve tramway biletimizi alıp..
Yola koyuluyoruz...
Ilk durağımız, Louis Mega Shop... Motosiklet aksesuarları bakacagız..
Mağaza inanılmaz güzel ve büyük bizim MM migros kadar var nerseyde. İçerde her türlü aksesuarın, envai çeşidi var...
Yarım saatliğine girdiğimiz mağazadan, 2 saatte zor ayrılıyoruz. Louis'den bir kaç parça bişiler alıp, çadırımızı kuracağımız çadır alanına doğru yola koyuluyoruz.
Hayatımda gördüğüm en büyük kamp alanı sanırım. Hemen çadır kurma işlemlerine başlıyoruz. Festival alanına gitmek için sabırsızlanıyoruz.
Veee, festivaldeyiz.. Inanılmaz kalabalık var. Buyrun festivalden kareler..
Burası tuvalet kuyruğu.. Şaşırıyoruz, yahu bira festivali olurda, tuvaletlerde kuyruk mu olur. Insan altına yapar walla, bu kuyrukta..
Kendimize festival şapkası seçiyoruz. Bu olmadı sanki...
Bu iyi oldu işte...
Saat 14:30. Bu saate göre, çevrede çakır keyif oldukça fazla, insanlar eğleniyor.
Bu da Alaman simidi.. Ama tadı daha çok baget ekmeke benziyor.
Birayı fazla kaçıran, bu alana geliyor. Önde gördüğünüz arkadaşlar için hayat bitmiş durumda .)
Biralarımızı ve patatesimizi alıp, eğlenmeye devam..
Festival alanında güzel oyuncaklar da vardı, hemen hemen hepsinin tadını çıkardık.
Olimpiyat Radarı
Küfte
Aslan'da bira içermiymiş..
Bir de yetmez iki tane...
Gecenin ilerleyen saatlerinde buna biniyoruz. Yerden yükselişi 50 m. Sonra hızla aşağıya...
Sonrasında keyifler gayet iyi.
Gecenin geç saati, artık çadırımıza dönme vakti.
MILKA'ya göre bir motor buluyoruz çadır alanında.
Çadır alanından görüntüler.
Toparlanma zamanı..
Çadır konaklama ücretini ödemek için resepsiyona gidiyoruz.
Merkez istasyona gidip, eşyalarımızı, ağırlık yapmasın diye kilitli dolaba koyuyoruz. Güzel bir sistem, keşke biz de de olsa.. Yoksa var mı?
Ve Munih'i turlamaya ve kahvaltılık bişeyler almaya çıkıyoruz.
Pazar olduğu için açık market bulmakta zorlanıyoruz. En sonunda bir tane bulup, kahvaltılıklarımızı alıp..
Ayaküstü soframızı kurup, kahvaltımızın tadını çıkartıyoruz.
Kahvaltı sonrası, festival geçit törenini izlemek için yola koyluyoruz.
Ve geçit töreni..
Bira varilleri, festival alanına taşınıyor
Atlı simitçi..
Tekrar festival alanına dogru yola koyuluyoruz.
Yeme de yanında yat diyecem de, sıcaktı.. Dehşet lezzetli görünüyorlardı. Sıkı kahvaltı yaptığımız için yiyemedik.
Fstival alanını 55 mt. tepeden görelim dedik, salıncağa bindik.
Erken saat olmasına rağmen, Bira bahçeleri dolmaya başladı bile..
Biralar sadece 1 lt. lik bardaklarda servis ediliyor.
Bardaklar sürekli, doldurup, boşaltılıyor.
Bu ablalar bütün gün hiç durmadan, bira ve tavuk taşıyorlar müşteriler..
" - Bahse girerim, şu fıçıyı tek başıma bitiririm" diyor sanırım arkadaki amca, yanındakine.. Bir fıçı 5-10 dakikada bitiyor, hemen yenisi getiriliyor..
Toplam 10 lt. bira..
Merhaba dünyalı..
Festivali bitirip, Istanbul'a dönüyoruz. Yaptığımız alışverişlerle, zaten az olmayan hırdavatımız, daha da artıyor. Nasıl sığdıracaz diye karar kara düşünüyoruz.
Bir şekilde hepsini sığdırıp, yola çıkmak üzere hazırız. Yolda biraz da yağmura yakalanıyoruz.
Gelelim Louis'den aldıklarımızı. Kendimize birer tane kask, interkom sistemi ve motor sehpası alıyoruz. Yerimiz ve zamanımız olsaydı, daha alınacak o kadar güzel şeyler vardı ki...