22 Şubat 2008 Antalya
Oyunun adı Kar-Işık
Oyuncular ; Silves (Yücel), Harduro (Nezih), Kar, Işık, Orman, Çamur.
KaTırıM'ın son bakımlarından sonra hiç araziye çıkmamıştım.
Yücel'in de işinin olmaması ortaya kar-ışık bir gezi yapmamızı sağladı.
Başımıza geleceklerden habersiz "Ankara'lı Endurocu" pozumuzu verdik ilk fotoğrafa..
KaTırıM'ın cicilerini sayayım bu arada; Elcik koruma, ekzoz tüpü, dişli, zincir, debriyaj balata ve baskıları, fren balataları, iç lastikler...
Keyfi yerinde köftehorun..
Çıkmaz yol..
Yön değiştirip başka yollar deniyoruz..
Zor ulaşılan bir ev, kimse yok.
Bisiklet jantından yapılma , elektrik üreten bir su değirmeni..
Dalından meyva yiyelim dedik ama kurumuş bir nar bulduk sadece..
Bu da bir domuz kafatası.
Kaya tırmanışı yapanları görüp duruyoruz.
Arkadaşlar burada tırmanış çalışması yapmak için İstanbul'dan gelmişler.
Onları çay demlerken görünce biz de yanlarından ayrılıp, Geyik Bayırı yolunda çay içmeye gidiyoruz.
Geyik Bayırı'nı geçtikten sonra ormana dalıyoruz.
Kısa bir süre sonra kar ve çamur karşılıyor bizi.
Buzlu bir yolda riske girmemek için ormanın içinden yol alıyoruz ama cam yapraklarının altındaki çamur bize güzel bir tuzak hazırlamış.
Yeni elcik korumalarım işe yarıyor, manet kırmıyorum..
Bilmediğimiz yollar bizi Sinan Su Değirmeni'ne getiriyor.
Terkedilmiş gibi görünen bu beldede yazın kullanılar barakaların arasında dolanıyoruz..
Artık kullanılmayan değirmeni besleyen dere..
Biz fotoğraf çekerken "derya kuzuları" bizi bekliyor.
Dönüş yolunda Doyran Baraj Gölü'ne uğruyoruz.
Son yağışlardan sonra neredeyse dolmuş.
Kirlenmek güzeldir..
Ardından temizlik geldiği için...
Ben ve saz arkadaşlarım, herkese mutlu geziler diliyoruz...