Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı
1. sayfa 123 SonuncuSonuncu

100 cc 9 Türkiye Turu 4750 km 2. Bölüm Artvin - Hakkari Esendere

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1

    Üyelik
    13 Haziran 2016
    Şehir
    istanbul
    Motosikleti
    falcon flash 100






    1 - Bildiğiniz gibi her gezi yazım eş dostlar ile çekilen fotoğraf ile başlıyor. Bu gezi yazımda ikinci bölüm olduğu için mahallemden değil yolda rastlayıp sohbet ettiğim kişiyle başlıyorum. Burası Artvin Şavşat yolu üzeri. Bu yol çok dağlık ve kıraç. Yol bir yerde kıvrım yapmış. Kıvrım yaptığı yerde korunaklı bir alan oluşmuş.
    Yeşilliği görünce biraz mola vereyim dedim. O esnada bu arkadaş geldi sohbet ettik. Tabi konu sen ne yapıyorsun tarzı arkadaş burayı öyle güzel anlatıyor ki burası çok farklı bir yer burada badem, ceviz şu meyve bu meyve yetişir diye. Tarif ettiği yer tarlanın bir başından taş atsanız öbür tarafına düşer. O kadar ufak bir alan ama sanki Adana’da toprak ağasıymış edasında. Tabi böyle dağlık bir yerde düzlük ve yeşillik bir yer bulunmaz nimet.
    Ortam ne kadar güzelde olsa yolcu yolunda gerek diyerek Şavşat istikametine hareket ettim.



    2 - Kazasız belasız rahat bir yolculuktan sonra Şavşat’a ulaştım. Şavşat enteresan bir yer tepelik bir yerde ve çok katlı yeni apartmanlardan oluşmuş. Civarda iş yerleri gözükmediği halde böyle büyük ve yeni apartmanların olması şaşırttı beni açıkçası.
    Bu gördüğünüz fotoğrafta ki yerler az ilerisi yayla evleri etraf çok yeşillik halı saha gibi yamaçlar çam ormanı tam bir tabiat harikası.



    3 – Şavşat’tan Ardahan istikametine devam ettiğinizde bu bir sağa bir sola kıvrılarak çıkan yola geliyorsunuz. Her tepeye geldiğinizde bu son artık herhalde başka yoktur diye düşünüyorsunuz. Bir yerden sonra artık hiç bitmeyecek düşüncesi geliyor. Yol ne kadar güzel olsa da keskin virajlar yüzünden bu güzelliği fazla yaşama şansınız yok.



    4 – Zirveye ulaştığınızda bu yayla evleri karşılıyor sizi. Tabi bizim gibiler bu insanlar bu dağın başında niye yaşıyor diye düşünmeden kendini alamıyor.



    5 – Artık Artvin’den çıkıp Ardahan’a girmek üzersiniz bundan sonra yol kenarlarında büyükbaş hayvan sürüleri görmeye başlıyorsunuz. Sürüler devasa boyutlarda bu fotoğrafın belki on katı bu gördüğünüz kameraya sığan ufak bir kesiti. Arazi yapısı düz ve yüksek bir plato halini alıyor. Hava ılıman halini bırakıp serin bir hal alıyor. İklim yapısının değiştiğini farklı bir coğrafyaya geldiğinizi hissetmeye başlıyorsunuz.



    6 – İşte Artvin ve Ardahan sınırı Çam geçidi. Rüzgâr o kadar sert esiyor ki motosikleti devirecek gibi oluyor. Soldaki perdelerin üzerinde kartallar havada asılı adeta rüzgârda sörf yapıyorlar. Ben ilk önce karayollarının diktiği bir şey sandım kanatlarını açmış öylece hareketsiz durduklarını görünce.

    [url=https://hizliresim.com/EppjUy][/url

    7 – 3 nolu resmi çekerken rüzgar ve yokuştan dolayı motosikleti yatırdım. Gaz teli takılı kaldı onu yaptırmak için Ardahan’a girdim. Kars garajı denen bir yerde usta var dediler gittim onu buldum işimi hemen halletti bunu için para alınmaz dedi ne kadarda ısrar etsem almadı. Gelmişken bir yemek yiyeyim diye bu lokantaya girdim ne yemek var diye sordum güveç var dedi. Tam porsiyon çıkmadı usta dur abi ben sana başka bir tabak yapayım güvecin üzerine güveç benden olsun diyerek bana pilav üstü tavuk döner yanına salatasını falan getirdi. Ayran, cay derken sağlam bir yemek yedim. Usta başta güveç var sonra çıkmayınca mahcup oldum telafi edeyim mi diye düşündü bilmiyorum tabak baya kallavi idi.



    8 – Tabi o kadar yemeği yiyince kıpırdayacak hal kalmadı. Dedim ben en iyisi bir otelde kalayım. Bilginiz bir otel var mı deyince lokantanın hemen karşısında ki bu oteli tavsiye ettiler. Geceliği 50 lira kahvaltı dahil hem iyi bir duş alırım hem de bazı çamaşırlarımı yıkarım diye otelde kaldım. Temiz güzel aile oteli diye tabir edebileceğimiz tarz da bir otel.



    9 – Kahvaltı deyince 50 liralık oda fiyatı olan otelin kahvaltısı ne olur diye düşündüm. Açık büfe kahvaltı verdi. Sağ arkada tezgâhın üzerinde kahvaltılıkları dizmiş. Çok takdir ettim. Demek ki adamların içinde var esnaflık.



    10 – Ardahan deyince akla hayvancılık geliyor. Ardahan’ın çıkışında kamyonlar saman yüklü müşteri bekliyorlar bir nevi saman pazarı oluşturmuşlar. Bu şekilde Kars’ın girişinde de saman pazarı mevcut.



    11 – Ardahan’ın Kars çıkışına çok büyük çok güzel bir üniversite kurmuşlar. Yerleşke olarak birçok üniversiteyi geçer. İstanbul’da birçok gelişi güzel apartmanlarda üniversiteçilik yapanlara örnek olur her halde.



    12 – Tabi hayvan bol olunca kışlık yakacak tezek oluyor. Doğuda kış sert ve uzun olduğu için evlerden fazla tezek dağları var. Bu da kış için hazırlanmış ve yol kenarına dizilmiş kışlık tezekler.



    13 – Her ne kadar Kars’ın kazı meşhur olsa da Ardahan’daki kaz sürülerinin Kars’tan aşağı kalır yanı yok. Arkada mavi örtünün altında tezek yığınlarını görürsünüz dikkat ederseniz.



    14 – Yine uçsuz bucaksız büyükbaş hayvan sürüleri. Bu sürü bu resimdekinden çok fazla. Tüm sürüyü çeksem bu sefer hayvanlar seçilmiyor. Biraz yakından çekincede tüm sürü görünmüyor.



    15 – Amca tırpanla ot biçiyor. İnsan böyle şeylerin artık geçmişte kaldığını düşünüyor. Günümüzde birçok kişi tırpanla ot biçen görmemiştir.



    16 – Rahat bir yolculuktan sonra öğlene doğru Kars’a vardım. Ben Kars’ın daha büyük olduğunu düşünürdüm. Kars girişi, otogar ve Kars kalesi civarı yollar çok bakımsız delik deşik. Beni hayal kırıklığına uğrattı. Kars müzesine de gidecektim sırf bu yüzden vaz geçtim.



    17 – Kars’ta motosikletimin yağını değiştirdim. Birkaç gevşeyen vidayı sıktırdım. Oradan Kümbet camii ve civarını gezdim. Kaleye de çıkacaktım gözüm kesmedi uzaktan gördüğüm kadar yeter dedim. Öğle yemeği olarak et haşlama yedim. Haşlamaya konan et tuğla gibi büyüktü ama bir pişirmişler lokum. Adamlar işi biliyor üstelikte çok hesaplıydı. Tavsiye ederim.



    18 – Kümbet camii ilk yapıldığında Ermeniler tarafından kilise olarak yapılmış. Havariler kilisesi olarak da biliniyor. Sonradan camiye çevrilmiş duvarında haç hala duruyor. Kubbenin dışında da her halde havariler olacak bazı tasvirlerde olduğu gibi durmakta.



    19 – Bu kısa şehir turu, motosiklet bakımı, yemekti derken tekrar yollara düştüm. İstikamet Iğdır. Yüksek platoda olduğumuz için rüzgâr sert esiyor. Yolların kenarına bu şekilde metal perdeler yapmışlar. Rüzgârdan korunmak için olduğunu tahmin ediyorum.



    20 – Her ne kadar görme sekte etrafta vahşi yaşam devam ediyor. Çakal mı? tilki mi? Bilmiyorum ama biri ezilmiş. Tabi böyle tek tük vasıtanın geçtiği yerde bu hayvanında ezilmesi bunun şansızlığı. Eceli gelmiş.



    21 – Digor’dan Iğdır istikametine doğru giderken benim gibi bilmeyenlerin karşısına bir sürpriz çıkıyor. İlk başta ihtimal vermiyorsunuz emin olamıyorsunuz hadi canım olur mu diye kendinizle tartıştıktan sonra içinizi bir sevinç kaplıyor. Tüm güzelliği ile Ağrı dağını karşınızda görmenin hazzını yaşıyorsunuz. Tüm yorgunluğunuz gidiyor saatlerce bu güzelliğe doğru sürüyorsunuz. Benim gibi belirli bir hızı geçemeyenlerden bahsediyorum. Düşük süratin bir avantajını daha doya doya yaşıyorsunuz.



    22 – Çam geçidinde başlayan yaklaşık 180 kilometre süren plato Halıkışlak’a 10 kilometre kala bitiyor. Buradan itibaren aşağı inişe geçiyorsunuz solunuzda Türkiye Ermenistan sınırını oluşturan Aras nehri tüm güzelliği ile akıp geçiyor. Siz platoda serin havada sürerken aşağı doğru inmeye başladığınızda sanki dev bir fırının açık kalan kapısından yüzünüze sıcak hava esmeye başlıyor. Aras nehrinin suladığı yerlerde yeşillikler görünüyor. Sarı düzlükler aşağı indikçe meyve bahçelerine dönüşürken farklı bir iklimde olduğunuzu anlıyorsunuz. İşte burası etrafı dağlarla çevrili yeşillikler meyve bahçeleri içinde Iğdır.



    23 – Yeşilliler içinden Ağrı dağının görünüşü işte bu görüntüye karşı saatlerce kilometrelerce içinizi kaplayan sevinçle sürüyüp iyi ki gelmişim diyorsunuz.



    24 – Iğdır’ın içinde biraz mola verip motosikletimin küçük deposu ve yedek benzin bidonumu doldurup akşama kalmadan Doğubayazıt’a ulaşmak için hareket ettim. Matem ayı için aslına afişleri görmektesiniz.



    25 – Akşam saati Doğubayazıt’ta ulaştım. Doğubayazıt’a gelirken tekrar dağlara çıkmaya başlıyorsunuz yine ılıman iklimden serin bir ortama geçiş yapıyorsunuz. Ağrı dağına çıkmak yasaklandığı ve salgın nedeni ile İran’dan geliş gidişlerin durması sebebiyle ekonomik olarak zor günler yaşadığı belli olan bir ilçe. Akşam olduğu için ilk bulduğum otelin kapısından girdim üç yıldızlıymış fazla dikkat etmedim parayı verip odanın anahtarını aldım. Otel zamanında çok para harcanarak zevkle yapılmış. Asansöre doğru gittim asansörün kapısını görmemle merdivenlere yöneldim. Merdivenlerin her köşesine zamanın da ışıklar takılmış yerler kırmızı halı döşenmiş. Fakat ışıklar yanmıyor halılar sökülmüş merdivenlerde eski halıların yapışkanları kötü bir görüntü oluşturuyor. Kırılan kırıldığı, dökülen döküldüğü yerde kalmış. Karanlıkta el yordamı ile merdivenlerden çıkarken içime ürperti geldi dedim gidip paramı geri isteyeyim. Sonra içimden muhasebe yaptım artık saat ilerlemiş sokaklarda otelin durumundan farksız yeni otel nerede bulacağım bulduğumda bundan farklı olur mu? Olan oldu artık ne olursa olsun burada kalacağım dedim.
    Gezim boyunca böyle seyyar olarak meyve sebze satılan başka bir yer görmedim. Bu da Doğubayazıt’ın ekonomik durumunun göstergesi.



    26 – Buraya kadar gelmişken kasabanın sekiz kilometre kadar dışında olan İshakpaşa sarayını görmemek olmaz. Gittiğimde kapalıydı. Etrafta görevli falanda göremedim dışardan göründüğü kadar bakınıp geri Vana gitmek için döndüm. Dönüşte anayolu bulamadım. Arka sokaklarda bir müddet dolaştım. Çöplerin en son ne zaman toplandığı belli değil sokaklar moloz içinde. Böyle bir sağa bir sola yolumu ararken arka sokak ta çöp kamyonunu çöpün yanına çekmişler şoför ve iki çalışan taşın üzerine oturmuş koyu bir muhabbet. Geçenin stresi yolu bulamamın verdiği ruh hali ile yanlarına gittim. Çöp konteynerinden taşan çöpleri ve yerdeki molozları göstererek birazda kontrolümü kaybetmiş olarak hafif yüksek sesle ne bunların hali diye çıkıştım. Kaytardıkları sırada hiç beklemedikleri tepkim yüzünden şaşırdılar birbirine baktılar kim bu ne yapalım gibisinden. Sonra şoför abi belediyede kimse kalmadı herkesi işten çıkardılar diyerek kamyonu çalıştırdı. Diğer iki çalışanda kamyona hiç sesini çıkarmadan binerek telaşla gözden kayboldular. Her halde iş yok güç yok şimdi kim olduğu belli olmayan bu adam yüzünden başımıza iş almayalım işimizden de olmayalım diye düşündüler.



    27 – Seviyorum böyle anlamlı tabelaları. Ortadireği de görmüş olduk.



    28 – Ardahan Van yolu üzerinde bir köy.



    29 – Ardahan Van yolu üzerinde bir jandarma karakolu. Tamamen betondan yapılmış. Iğdır girişinde artık farklı şartların olduğu bir yere geldiğinizi anlıyorsunuz. Jandarma binaları tamamen beton. Kasaba girişlerinde aynı şekilde beton binalar yolun ortasına bina yüksekliğinde konulmuş beton bloklardan zig zağ yapıp hız kesen tümseklerden geçiyorsunuz. Kenarda zırhlı personel taşıyıcılar duruyor.



    30 – Yanılmıyorsam Çaldıran girişi. Buralarda jandarma karakolları böyle. Sokaklarda normal asker veya polis aracı görmeniz mümkün değil. Ya da yürüyen hiç güvenlik personeli görmedim. Hepsi beton binaların veya zırhlı araçların içinde.



    31 – Karadeniz’de olduğu gibi doğuda da buldukları suyu kaynağında borular içine almışlar.



    32 – Bir önceki resimde görülen boru içine alınmış dere bu şekildeki HES’te ( hidro elektrik santrali ) türbinleri çevirdikten sonra tekrar dereye salınıyor fakat kaynaktan hes’e kadar olan dere yok veya bazı dereler bir yere toplanıyor bu şekilde bazı dereler iptal olmuş oluyor. Kısacası doğanın bir kısmı tahrip ediliyor.



    33 – Burası Muradiye’nin girişi. Alta gördüğünüz dere yazın Van gölünden tatlı sulara göç eden inci kefallerinin göç ettiği dere. Yaz aylarında avlanması yasak olan kefallerin kaçak olarak avlandığı ve haberlere çıkan yer. Üste eskiden burada demiryolu geçiyormuş. Köprüyü üzerinde ki şimendifer ile bırakmışlar.



    34 – Van gölüne öğlen saati geldim. Hava gayet güzeldi gölde yüzenlerde vardı. Bende yüzmek istedim fakat cesaret edemedim. Yüzmeden geçip gittim.



    35 – Kazasız belasız Van’a ulaştım. Girişte kontrol noktasında cevirdiler tabi beni bu halde eşyalar ve çadırla görünce iş nereden gelip nereye gidiyorsun ne yapıyorsun muhabbetine döndü. Sağ olsunlar beni böyle görünce muhabbet edip monotonluktan biraz kurtulmak istiyorlar.



    36 – Van’a yaklaşırken ayaklık demirinin bağlantı yeri koptu. Van sanayiye girmek zorunda kaldım. Tornacı Osman usta yapar dediler. Sağ olsun usta çok ilgilendi para istemedi zorla elektrotun parasını verebildim. Böyle şeyler aksilik gibi gözükse de iyi tarafı da var insanlarla iletişim kuruyorsun yol soruyor ve tarif edilen yere gitmek için etrafa daha dikkatli bakıyorsun. Tamirat esnasında havadan sudanda olsa küçük muhabbetler iyi geliyor.



    37 – Gelmişken sanayide öğle yemeği yiyeyim dedim. Sanayide ki lokantalar ucuz, yemekleri doyurucu ve lezzetli olur. Hitap ettiği kesim genellikle bedenen çalıştığı için porsiyonlar büyük ve doyurucu olmak zorunda tabi bir de buraların müşterisi seçici olur yemeği gelişi güzel yapamazlar. Eğer yolculuğa çıkarsanız yemek için sanayide ki lokantaları tavsiye ederim.



    38 – Yemekten sonra Gürpınar üzerinden Başkale’ye hareket ettim. Yolda bu muhteşem Hoşap kalesini gördüm.



    39 – Gece gül geçidini 2730 rakım geçtim. Yine gece doğuda yolculuk yapma hatasını yaptım. Başkale tarafına doğru inişte yolun yaklaşık iki kilometresi yoktu. Ayaklar yerde adeta yürüyerek bu kısmı geçtim. Yol tamamen toprak ve yağan yağmur yollarda oluklar açmış kimi yer çakıllı gelen geçen araçlarda yolu bulmaya çalıştığı için size pek dikkat etmiyorlar. Buda karanlıkta başka tehlike oluyor.



    40 – Gece yaklaşık 21,00 civarı Başkale’ye ulaştım. Tabi doğu yaklaşık coğrafi saat olarak bizden bir buçuk saat ilerde olduğu için karanlık iyice bastırmıştı. İlk olarak öğretmen evine gittim yeni dönem için öğretmenler dönüş yaptığı için yer yokmuş. Bende Başkale’nin tek oteli Asvan oteline yöneldim. Orada da boş oda yokmuş ama üst katta zamanında roof olarak yapılan yere koğuş sistemi yataklar dizmişler orada kalır mısın dediler hiç düşünmeden evet dedim. İçimi bir sevinç kapladı resmen ortalıkta kalmıştım. Sol tarafta paravanla bir yer bölmüşler birkaç kişi devamlı orada kalıyormuş. Ne yaptıklarını sordum köylerde seyyar satıcı olarak meyve sebze satıyorlarmış. Vay be dedim ne işler var.



    41 – Siyasi büyüklerimiz bir yere gittiğinde taksi duraklarına uğrarlar bende onlardan özendim. Taksi durağına uğrayıp esnaf ziyareti yaptım. Nasısın benim esnafım dedim.



    42 – İyice havaya girip başka esnafları da ziyaret ettim. Hâl hatır sordum. Resimde ki arkadaş rica etti resmin altına Başkale’nin en kral boyacısı yaz diye. Başkale’nin en kral ayakkabı boyacısı.



    43 – Yeni bir yol ayrımı daha. Canım motosikletim beni nerelere getirdi üzmeden endişelendirmeden.



    44 – Çok şükür yeni bir yerdeyim. Doğuda her yerleşim yerinin girişinde beton bloklar ile çevrilmiş panzerlerin beklediği kontrol yerleri var. Bunların büyüklüğüne göre daha yerleşim yerini görmeden bir fikir oluşuyor tabi ben buraların fotoğrafını çekemedim. Motosiklet ile yeterince dikkat çekiyorum birde buraların fotoğrafını çekip kimseyi huylandırmayayım dedim zaten nem kapıyorlar.



    45 – Motosikletim ile bu istikamette gelebileceğim son nokta. Sınır kapıları açık olsa yaklaşık elli kilometre ötedeki İran’ın Urmiye şehrine gitmek isterdim ama şimdilik nasip değilmiş. Buraya gelmek ile Türkiye’nin dört köşesini görmüş oldum.



    46 – İşte Türkiye ile İran’ın sıfır noktası. Arkadaki tepeler İran toprağı.



    47 – Artık dönüş Esendere sınır kapısı Yüksekova yolu bu noktadan sonra yaptığım her kilometre beni evime yaklaştırıyor.



    48 – Yol üzerinde hemen hemen neredeyse her tepede olan kontrol kuleleri.



    49 – Dağlar ülkesi Hakkari’deyim.



    50 – Hakkâri hükümet konağı. Hakkâri etrafı daha yüksek dağlarla çevrilmiş bir dağın tepesinde adeta bir kartal yuvasını andırıyor.



    51 – Hakkâri hükümet konağı valiliğe çıkan yol. Hemen arkam bir önceki fotoğrafta görünen yer. Bu yolun alt tarafında devlet hastanesi var. Ben gece sağdaki taksinin arkasında bir sokak var o sokaktaki otelde kaldım. Otelin karşısında ki berberde saç sakal tıraşı oldum.



    52 – Üç yüz yıllık tarihi Hakkâri medresesi. Hakkâri’nin sayılı tarihi eserlerinden biri yeni restore edilmiş hala ufak tefek tamirat işleri devam ediyordu.



    53 – Ben medreseyi gezerken soldan sağa Hakkâri üniversitesi öğretim görevlisi sayın Murat ADIYAMAN, Rektör sayın Prof. Dr. Ömer PAKİŞ, Yapı işler ve teknik işler daire başkanlığı Daire başkanı sayın Yılmaz DEMİR beyler geldiler.
    Sağ olsunlar başta rektör bey benle çok ilgilendi cay ikram edip bir müddet sohbet ettik. Rektör bey bir ihtiyacım olup olmadığını, benim için ne yapabileceklerini defalarca sordu.



    54 – Burası Hakkâri’nin tek giriş çıkışı asfaltı kazımışlar yol tamamen toprak ve tozdan ibaret buradan inerken (şehirden çıkarken) motosiklete binmek mümkün değil. Yol toz katmanından ibaret olduğu için dengede duramıyorsunuz. Bende motosiklete binmeden yürüyerek indim.



    55 – Hakkâri Şırnak yolu. Dikkat ederseniz sol taraftaki katmanlar sağ taraftaki katmanların üzerine çıkmış. Yeryüzündeki katmanların yani yeryüzünün hareket ettiğine güzel bir ispat.



    56 – Zap suyu üzerinde bir köprü. Anadolu’da böyle köprüler çok var. Bir zamanlar bu köprüler ile İstanbul boğazına yapılmak istenen köprü kıyaslanmıştı. Ne günler geçmiş Zap suyu üzerinde ki köprüyü görünce anılar depreşti.



    57 – Böyle ot yığınları veya çalıda denebilir Hakkâri civarında çok var. Kışın hayvanlara saman yerine vermek için toplanmış olabilir. Hakkâri ve civarı dağlık olduğu için buğday, arpa gibi bitki ekmek için tarla yok o yüzden saman pek bulunmuyor. Bu ot veya çalı buraya özgü bitki türü başka yerlerde görmedim.



    58 – Yolda kalmış bir kamyon. Şoförü ile sohbet ettim bozulan parçayı tamire göndermiş beş gündür gelmesini bekliyormuş. Birlikte resim çekilmeyi teklif ettim. Kabul etmedi buralarda resim çekilmeye fazla sıcak bakmıyorlar. Buradan az ileride kontrol noktası var o noktadan sonra yol Irak sınırına çok yakın sınır boyunca gidiyor. Görevli asker uyardı bu noktadan sonra yolda durmak yok ancak kontrol noktalarında durabilirsin diye. Bana mola ihtiyacın varsa yap öyle yola çık dedi. Hassas yerler herkes kuşkulu ve diken üzerinde.



    59 – Yolda orman yangınına rast geldim. Tabi buralarda yerleşim yerleri olmadığı için neresi olduğunu çıkaramıyorum. İlerde yol yangının yerinin yanından geçiyor insan ağaçların yandığına bire bir canlı şahit olunca daha çok etkilenip üzülüyor.



    60 – Şimdi bu olaya girmek istemiyorum. Sadece fotoğrafını koyuyorum.



    61 – Gezim boyunca bana en ilginç gelen yer. Burası Taşdelen, Uludere, Şırnak’ta bir yer. Resimim sağ köşesinde deliğe ve kamyona dikkat edin. Ben de kamyonun geldiği yönden geldim. Yolda giderken düz büyük bir duvarla karşılaşıyorsunuz ve bunu ne oluğunu bilmiyorsanız bir anlam veremiyorsunuz. Dağ başında bu duvarda ne ki demeden edemiyorsunuz. Sonra o delikten karşı taraf geçince bunun bir baraj olduğunu görüyorsunuz. Şaşkınlığınız bir kat daha artıyor. Sonra çevreye baktım ortalıkta akan bir suda görmeyince şaşkınlığım bir kat daha artı. Yolun kenarında bakınırken o sırada oradan geçmekte olanlara sordum bu nedir niye yapılmış diye. Ortalıkta bir baraj duvarı ve duvarda delik ortalıkta su yok. Dediler yukarıda yeni yol inşaatı var o bitsin bu deliği kapatacaklar baraj su tutmaya başlayacak. İyide ortada su yok olmaz mı abi bak aşağıda dere var dediler. Hakikatten gidip baktım bir dere var ağustos ayı olduğu için iyice cılızlaşmış o yüzden görememişim. Demek kışın akan suları toplayacaklar onun için yapmışlar. Derenin adı Ortasu deresi onu da not düşeyim.



    62 – Şırnak merkeze geldim. İlginç gelen bir yer görmedim tepenin üzerinde sıradan bir yerleşim yeri. Belki var ama ben görmedim.



    63 – Şırnak’ın karşısında meşhur Cudi dağı. Malum terör tarihimizde Gabar dağları ile birlikte önemli bir yeri var. Tabi bir çoğumuz için kötü hatıralar olmaması gereken şeyler.



    64 - Burası Cizre’nin girişinde ki bir benzin istasyonunun mescidi. Akşam saati geldim yemekle uğraşmayayım dedim. Benzin istasyonundakilere sizde paket servislerin numarası vardır benim yerime telefon edip dört lahmacun siparişi verin dedim. Sağ olsunlar biraz sonra siparişim geldi İstanbul’daki fiyatının üçte birine artı ekstradan ezmede koymuşlar. Yemekten sonra devriye gezen polisler yol inşaatında makinaları bekleyen bekçi benzin istasyonun çalışanlar oturup bir muhabbet kurduk. Cizre’de güvenlik güçleri artık zırhlı araçların dışında da duruyorlar demek ortam daha güvenli diğer yerlere nazaran. Iğdır, Şırnak arası zırhlı araç dışında hiç güvenlik gücü görmedim belki bana denk gelmedi. Şırnak’la Cizre’nin arası yaklaşık kırk kilometre. Şırnak’tan hareket ettikten sonra yokuş aşağı iniyorsunuz hava serin fakat bir müddet sonra sanki fırının kapağı açılmış yüzünüze fırının sıcaklığı vuruyor hissine kapılıyorsunuz. Yollar yeni asfaltlanmış ben asfaltın sıcaklığı sandım ilk başta. Bir müddete sonra farklı bir iklime girdiğinizi anlıyorsunuz Doğu Anadolu’nun serin ikliminden çıkıp Güney doğunun sıcak iklimine giriyorsunuz. Burada artık tabiat şartları değişiyor.



    65 – Kadim şehir Mardin. Bende her zaman mistik bir duygu uyandırmıştır.



    66 – Cizre’den Mardin şehir merkezine giden iki yol var biri Nusaybin üzerinden diğeri Midyat’tan ben Nusaybin üzerinden olanı tercih ettim. Özel bir nedeni yok. O kadar yol yaptım ilk defa lastiğim tamircinin dükkanının önünde patladı. Şansa bak o günde 30 Ağustos iş yerlerinin çoğu kapalı usta öyle beş dakikalığına gelmiş ona denk geldik. Hava çok sıcak olduğu için çırağı kafasına bir bez atarak ustasına gölgelik yaptı. Böyle bir şeyi de ilk defa duydum gördüm. Enteresan işler.



    67 – Dara antik kenti. Çok enteresan bir yer düz ovada kaya içine oyulmuş yerler. Bulunduğum yer yer seviyesinin altı. Yer seviyesi normal gördüğünüz yukarı kısımlar. Kısacası geniş bir alan kazılmış ve oluşan çukurun kenarlarına şu gördüğünüz odalar yapılmış. Tek bir yer değil birçok irili ufaklı yer var. Burası her halde en büyük ve ziyarete açık olan yer.



    68 – Dara antik kenti çok geniş bir alana yayılmış bir yer burası zindanın olduğu yer. Dikkatli bakın şu binanın hemen altında yarım ay şeklinde kemer var orası zindanın girişi. Girişin üstünde gördüğünüz bina var ve siz o binanın bodrumuna giriyor gibisiniz. Binanın tepesinde güneş panelleri sol tarafında da klimalar var. Binanın hemen arkasında bitişik birkaç ev daha var. İçeri girdiğinizde dik bir merdivenle zindanın tabanına iniyorsunuz. Esasında burası bir su sarnıcı imiş ama zindan deniyor. Derinliği tahminimce 20 ile 30 metre arası Roma mühendisliği harikalarından biri. İçi loş ışıklandırılmış resimlerini çektim ama fotoğraf makinem yeterli olmadığı için anlaşılmıyor.
    Tabi böyle mühendislik harikasının üzerine ev yapılması çirkin elektrik direkleri dikilmesi beni çok üzdü. Ayıp çok AYIP tek söyleyebileceğim bu.



    69 – Buda dağlardan gelen suların toplanıp şehre dağıtıldığı yüzey sarnıcı ya da yüzeyde ki su deposu.



    70 – Burası Mardin şehrinin hemen yanında bulunan Deyrulzafaran manastırı. Halen faal olan bir manastırmış ziyaret edilebiliyormuş fakat o gün için ziyarete kapalıymış. İçerisini gezmek nasip olmadı dışardan biraz bakınıp Mezopotamya ovasını seyrettim.



    71 – Yolumun üzerinde ki tarihi yerleri gezdikten sonra Mardin eski çarşıya gittim. 30 Ağustos Zafer Bayramından dolayı çarşıda ki dükkanlar kapalı idi. Belki ben öyle zannettim çarşı tamamen kapanmışta olabilir.



    72 – Tarihi çarşıdan başka bir görüntü. Çarşıda sokaklar dar ve labirent gibi bir üst sokağa yola çıkan bağlantılar bazen iki kişinin geçebileceği koridor kadar.



    73 – Burasıda eski şehirde çarşının üstünde ki yeni yol burası yüksekte olduğu için Mezopotamya ovası görünüyor fakat her yer kapatılmış ovayı görmek isterseniz cay bahçelerine girmek zorundasınız. Ovayı seyretmek için en güzel manzara nerede diye sordum. Bir yer tarif ettiler kapısında bir tabela seyretmek için giriş ücreti üç lira şark kurnazlığı tabi bozuldum geri döndüm. Zaten manastırın oradan seyretmiştim göreceğim farklı bir şey kalmamıştı. Belediyenin suçu yapsana oraya güzel bir seyir terası gelen doya doya seyretsin. Gelen zaten yiyip içiyor konaklıyor hediyelik bir şeyler alıp para harcıyor. Millet nerelerden kalkıp gelmiş üç beş lirayı mı düşünecek ama sinek misali mide bulandırıyorlar.
    Tepenin öbür tarafında ki düzlüğe yeni Mardin’i kurmuşlar. Yeni kısmı fazla dolaşmadan Şanlıurfa için hareket ettim.



    74 – Mardin Kızıltepe’yi geçince Viranşehir’e otuz kilometre kala benzincide kaldım. Akşam saat on gibi sahibi benzinliği kilitledi gitti. Kızıltepe adı gibi tepe değil düzlük ve çok büyük iki yüz bin kişilik modern bir şehir avm si bile var. Viranşehir’de bir lokantaya uğrayıp kahvaltı yaptım. Dükkan sahibi ile zamanında buraları dutluktu kim derdi ki böyle olacak muhabbetini yaptık.
    Yol kenarında sarı sarı şeyleri görünce dikkatimi çekti. Durup bakınca bunların buğday olduğunu gördüm. Kendi kendime buğday ekmeye gerek yok bunları süpürüp toplasan yeter dedim.



    75 – Şanlıurfa’ya yaklaşırken marketlerde buz var tabelalarını göreceksiniz sakın şaşırma. Orhan Veli Kanık’ın bir şiirinden araklayıp değiştirerek yazdım bu kelimeyi. Marketlerde artık buz satılmaya başlıyor. Hava o kadar sıcak ki bizim gibiler için artık dayanılmaz bir hal alıyor. Benzincide serinlemek için neredeyse omuzlarıma kadar kollarımı yıkadım. İki kere sallayınca kurudular.



    76 – Şanlıurfa girişinde aile mezarlığı tabelasını görünce yadırgadım. Mezarlık içinde isteyen aile kabristanı yapabilir ama bütün mezarlığın bu şekilde adlandırılması bana biraz ters geldi.



    77 – İlk önce göbekli tepeye gittim. Müze kartım olduğu için para vermedim. Doğuş gurubu sponsor olmuş çok güzel bir organizasyon yapmışlar önce bir filim gösterisi yapıyorlar. Sonra minibüsle tepe ye götürüp tekrar geri getiriyorlar. Tepeden ovanın manzarası müthiş. Tepe alçak olmasına rağmen her taraftan görünüyor. Özel sektör el atınca hakikatten bu işler oluyor.



    78 – Kazı çalışmaları halen devam ediyor. Anlamadım bir şey taşları alıp başka yere şekildeki gibi diziyorlar. İnsan acaba diyor yeni bir eser mi yapıyorlar, Üç beş sene sonra burada bir duvar mı göreceğiz bilmem ne çağından kalma. Çalışanlara sordum içinizde arkeolog var mı diye yok abi biz senelerdir burada çalışıyoruz işi öğrendik diyorlar. Kısacası işçiler kendi başlarına kazıyı götürüyorlar.



    79 – Göbekli tepeden balıklı göle gittim. Bu havuzun çevresinde bir sürü kanal var onların içi de balık dolu artık ne balığı cinsi nedir bilmiyorum.



    80 – Ziyarete gelmiş yerel kıyafetlerde bir kişi gördüm oda buraya başka bir yerden gelmiş fakat nereden gelmiş bilmiyorum. Türkçe bilmiyor bende fazla zorlamadım.



    81 – Balıklı gölle Şanlıurfa kalesi arkasında çok güzel bir park ve cay bahçeleri var. Parkın bir tarafında Hz. İbrahim’in doğduğu mağara ve ateşe düştüğü yer var. Etrafında başka yerlerde var mutlaka gidilip görülmesi gereken yerler.



    82 – Balıklı gölün hemen yanında çeşitli baharatların satıldığı çarşı var. Bu da o çarşıdan çekilmiş bir fotoğraf. Şimdi resimde ki hatayı bulun.
    Bence etikette yazılan doğruysa oralarda kaçak cay satmaya kimse bir şey demiyor. Eğer kaçak cay satmaya bir şey diyorlarsa etiket yanlış ise esnaf müşteriyi yanıltıyor ve o esnafa da zabıta bir şey demiyor.



    83 – Şanlıurfa’ya kadar git bir kebap yeme olmaz. Masanın sunumunu çok güzel yapmışlar ben beğendim. Unutmadan ev yapımı isot aldım hediyelik. Böylece imkanlar oranında bir gezimin bu ayağını tamamlamış oldum.



    84 – Kazasız belasız Birecik Nizip üzerinden Gaziantep’e ulaştım.



    85 – Buralara gelip te Zeugma müzesini görmemek olmaz.



    86 – Müzeye girerken yolun kenarıma motosikletimin üzerini bez ile örtüp bıraktım. Başka da bir tedbir alma imkânım yoktu.



    87 – Zeugma mozaik müzesinin içi girişte çok güzel bir sunum yapmışlar. Müze iki binadan oluşuyor. Çıkış diğer binadan fakat çıkışı o kadar karışık ki sormak zorunda kaldım.



    88 – Bu da çöpleri aşk ve şevk ile karıştıran yaptığı işin hakkını veren kendini işine adamış bir kişi.



    89 – Çok güzel çam ormanlarından geçerek Kahramanmaraş’a geldim. Bir dondurma yiyip istirahat ettikten sonra şehri dolaşmadan Kayseri’ye hareket ettim.
    Göksun’a geldim mola verdim dinlendim bir şeyler atıştırdım. Yola çıktım beş kilometre sonra bezin almak istedim sadece mazot ve lpg var Göksun’a geri dön oradan al dedi benzinci bende dinlemedim yolda bulurum diye devam ettim. Birkaç benzinciye daha uğradım onlarda benzin satmıyormuş iş kritiğe döndü geri gidecek benzinimde kalmadı. Kafamdan hesap yapmaya başladım benzin biterse motosikleti nereye bırakırım. Bıraktığım yeri nasıl sonra bulurum diye. Düşüne düşüne Sarız’a geldim. Benzinciye korka korka benzin var mı diye sordum var deyince benzin var diye bu kadar sevineceğimi düşünmemiştim.
    Akşam olmuştu baktım otel var zaten bu heyecan bana yeter otele gittim kaç lira gecelik diye sordum otuz lira dedi hemen parasını verdim. Otelci sordu sabah kaçta gideceksin diye dedim dokuz civarı o zaman tamam dedi pek anlam veremedim. Sonra ben gece on iki de kapıyı kilitleyeceğim sabah altıda acarım gece sizi bekleyemem dedi. Gece on iki de otelin demir kapısını kilitleyip gitti biz sabaha kadar otelin içinde kilitli kaldık. E gecesi otuz lira olan otelden ne beklersin.



    90 – Sabah Karatay hana geldim kapısı kilitliydi içerisini gezemedim. Sonra baktım şekilde ki gibi bu delikanlılar geçiyordu. Durun dedim sizi bir resmedeyim.



    91 – Karatay’da kış hazırlıkları. Buralarda anladığım kadar ile herkes tezek yakıyor. Hazırladıkları tezekleri çuvallara doldurmuşlar.



    92 – Kayseri’ye ulaştım. Çok güzel çok modern bir şehir geniş güzel yolları var örnek bir şehir.



    93 – Çok güzel bir meydanı var dolu dolu. Saat kulesi, Atatürk heykeli arkasında Kayseri kalesi yanında güzel bir camii ( Bürüngüz camii ) önünde tren istasyonu yine onun yanında mimar Sinan’ın yaptığı Kurşunlu camii büyük bir otel, Sahabiye medresesi ve valilik modern şehre yakışan modern bir meydan Cumhuriyet meydanı.



    94 – Bir önceki resimde bahsettiğim Cumhuriyet meydanında ki Mimar Sinan’ın yaptığı Kurşunlu camii görülmesi gereken yerlerden biri.



    95 – Buraya kadar gelmişken Göreme açık hava müzesini de görmemek olmaz. Kapıda ki görevli hes kodun var mı dedi. O ne deyince hes kodumun olmadığını anladı o olmadan giremezsin dedi. Sordum nasıl alacağız diye bana afişi gösterdi oradan internetten nasıl alacağımızı tarif ediyordu. Baktım internet çekmiyor aldı mı beni bir telaş oraya kadar gel kapıda kal. Neyse bana ilerde bir yer gösterdi git orada çekiyor dedi. Yarım saat kadar uğraştım sonra kodu aldım. Gittim kapıya dedim kodu aldım o zaman tamam geçebilirsin dedi bana kodu sormadı. Madem sormayacaksın neden var mı deyip beni strese soktun diye bir sinirlendim. Dengesiz dengesiz işler.



    96 – Açık hava müzesinde böyle sivri tepelere oyuklar açıp oda haline getirmişler her üsteki kapıda bir kilise adı yazıyor altında ki kapıda da üsteki kilisenin yemekhane ve kileri. Anlamadım başka bir şey yok her oda bir kilise sanki kiliseler çarşısı.



    97 – Eşek ve sıpası bunu da sosyal bir hizmet, bilgi babında koyuyorum. Bizde kızınca söylene bir tabir vardır eşek sıpası diye bilmeyenler çoktur işte bu.



    99 – Göreme açık hava müzesinden sonra beş kilometre kadar ilerdeki Avanos Başbağlar’da ki Peri bacalarına gittim. İnsanın bunların doğada kendi başına oluştuğuna inanası gelmiyor. Doğanın mucizelerinden biri.



    100 – Peri bacalarında hareket edip Kırşehir geçtikten sonra Kırıkkale’ye yaklaşık yirmi kilometre kala keskinde bir benzin istasyonunda kamp kurdum. Yorgunluk ve alıştım her halde gece o sessizlikte gecen kamyonların sesini hiç duymadım mışıl mışıl uyudum.



    101 – Kırıkkale’yi de görmüş olduk.



    102 – Beni gezi boyunca hiç yalnız bırakmayan memur arkadaşım fotoğrafını vefa borcu olarak buraya koyuyorum.



    103 – Emirdağ tarafından Ankara’ya girerken şehrin kapısı. Bu şehirlere girişte kapı yapmakta moda oldu.



    104 – Ankara’ya gider gitmez ilk işim ikinci meclisi ziyaret etmek oldu. Birinci mecliste hemen yanında fakat ben ikinci meçlisin önünde park yeri bulunca ondan başladım gezmeye.



    105 – Mecliste kullanılan eşyaların sergilendiği odalarda var. Mercedes marka o günlerde kullanılan daktilo resmen kalite akıyor. Otomobil firması ile alakası var mı bilmiyorum ama bana kalite ondan aşağı kalmaz.



    106 – Oturumların yapıldığı salon salonun ön tarafında iki katlı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis başkanı gibi kişilerin odaları var.



    107 – Burasıda birinci meclis. Hemen ikinci meclisin bitişiği.



    108 – Birinci meclisin içi. Burası 1915 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti kulüp binası olarak yapılmaya başlanmış sonra meclis olarak kullanılmasına kara verilince yarım olan inşaatı hızla tamamlanmış. Isıtması gördüğünüz gibi bildiğimiz iki adet soba ile yapılmakta.



    109 – Tabi Türkiye turuna çıkıp Anıtkabir’i ziyaret etmeden olmaz.



    110 – Ankara turundan sonra Kızılcahamam üzerinden dönüşe geçtim. Hollywood tarzı Kızılcahamam yazısı da çok hoş olmuş.



    111 – Tabelalara baka baka yolumu bulduğum için her tabelaya bakmak artık alışkanlık oldu. Bana bazı isimler çok ilginç geliyor mesela bu tabelada ki ilk yerleşim yerinin ismi gibi.



    112 – Düzce’ye gelince sanki mahallemin yanına gelmişim gibi bir rahatlama hissettim.



    113 – Sudan ucuz dedikleri bu olsa gerek. Yazık cidden çiftçi para kazanamıyor. Kilosu elli kuruş olan patatesin hepsi kar olsa ne olur.



    114 – Artık Sakarya bana mahallemdeymişim hissi veriyor.



    115 – Bu noktadan sonra evime daha otuz kilometre var ama ben kendimi evimde sayıyorum. On sekiz gün süren yolculuğun en uzun ve zor kısmı. Hüzün, sevinç, karmaşık duygular hepsi bir arada. Evime, kardeşlerime ve arkadaşlarıma götürebildiğim hasret, kavuşma sevinci ve İzmit’ten aldığım birkaç kutu pişmaniye Şanlıurfa’nın ev yapımı isotu.

    Not: 1 – Birinci günü Kaynarca – Karasu arasında yol inşaatı varmış asfalt aniden bitiyor ben geç fark ettim fren yapmama rağmen duramayıp mıcıra saplanıp düştüm. Dizliğim olmasına rağmen sağ dizimde sıyrıklar sağ kolumda da morluklar oluştu. Motosikletin gidonu yamuldu. Yoldan geçenler ve civarda bulunanlar sağ olsun hemen koşup beni ve motosikletimi kaldırıp eşyalarımı topladılar.
    Gezim burada bitti diye çok üzüldüm. Yamuk gidonla süre süre Karasu’ya gittim. Usta ön tekeri bacaklarının arasına aldı gidona bir boru takıp olanca gücünle asıldı. Şöyle bir baktı tamamdır abi devam et dedi. Şaşkınlık, sevinç, emin olamama duyguları arasında yola devam ettim. İşte cub’ın üstünlüğü.
    Not: 2 – Motosikletimin arkasında eşyalarımın olmasından dolayı resim çekmek için durduğum yerlerde birkaç sefer motosikletimi yatırdım. Hafif olduğu için kaldırması kolay oldu.
    Not: 3 – Motosikletim ayaklık demirinin bağlantı yerinin kopması ve egzoz contasının yanması ve bir seferde ön lastiğin patlamasından başka sorun çıkarmadı.
    Not: 4 – Ardahan, Doğubayazıt, Başkale, Hakkâri, Sarız ve Bolu olmak üzere altı gece otelde diğer on bir gece çadır ve mescitte kaldım.
    Not: 5 – Geçen sene aldığım müze kartımın salgın dolayısı ile süresini iki buçuk ay uzatmışlar müze ve ören yerlerine para vermedim.
    Not: 6 – İstanbul dışı lokanta ücretleri çok hesaplı olduğu için genellikle lokantalarda yedim.
    Not: 7 – Motosikletim 100 kilometrede 2,5 litre benzin harcadı. Kars’ta yağını değiştirip bakımını yaptırdım 50 lira verdim.
    Not: 8 – Yolda beni üzecek veya çekineceğim hiçbir olumsuzlukla karşılaşmadım.



    Videomu da seyrederseniz memnun olurum.

    Not: Bu videom Artvin – Hakkâri Esendere gümrük kapısı arasına kadardır gezi yazımın tamamını kapsamamaktadır. Kalan bölüm Hakkâri Esendere – İstanbul kısmı için kısmetse ilave video yapacağım. Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim.
    nogayali, Dr.Aequitas, infernus ve 19 diğerleri bunu beğendiler..


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    arndiol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    17 Nisan 2018
    Vay be abi, her zamanki gibi güzel anlatımınla yaşattın bize geziyi yeniden.

    Son bölümü heyecanla bekliyoruz.

  3. #3
    hokahey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Kasım 2016
    Şehir
    papua yeni gine
    Abi şerefsizim roman okuyor gibi hissettim kendimi. Gezi blogu gibi olmuş. Bitmesin diye yavaş yavaş okuyorum.

  4. #4
    Dr.Aequitas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Ağustos 2011
    Şehir
    İzmir
    Motosikleti
    Kawasaki Vulcan VN 900 Classic
    Nasıl sonuna geldiğimi anlamadan okudum baştan sona.
    Sizin bu mütevazi ama bir o kadar da etkin ve girişken halinize hayranım. Biz koca koca motorları beğenmeyip uzun yola bununla da çıkılmaz ki deyip yerimizde sayarken siz çoğu kimsenin cesaret dahi edemeyeceği seyahatlere çıkıyorsunuz. İyi ki de yapıyorsunuz. Biz bu gidişle anca sizin sonraki yazılarınızı okuruz zaten.
    Tekerinize taş değmesin.

  5. #5
    mehmetseza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Ağustos 2010
    Şehir
    ANKARA
    Motosikleti
    SYM / GTS 250, FİDDLE 2, ORBİT 2, JOYMAX, JET 4
    helal olsun yemin ederim helal olsun

  6. #6
    Gökhan_Aygün - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    10 Ekim 2014
    Şehir
    Büyükçekmece / İstanbul
    Motosikleti
    VFR 800X (RC60/2013)
    Hocam yazılarını hep okuyorum, hep de şunu anlıyorum ; iyi insansın ve hep iyi insanlarla karşılaşıyorsun .. biz çıksak böyle bir geziye lastiğimiz patlasa köpük çalışmaz, tamir kiti kaybolur v.s. en yakın benzinci 50 km ötede olur falan
    Honda NSS Forza 300 İnceleme Videosu [ https://www.youtube.com/watch?v=E9QdDCCxKpc ]

    Mondial 150 Sentor İnceleme Videosu [ https://www.youtube.com/watch?v=Rl79HfGpcS4 ]

  7. #7
    Mallaca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    17 Ekim 2019
    Şehir
    BURSA
    Motosikleti
    BMW R 1250 GS
    Doğu insanı öyle bir insandır ki (doğulu değilim) evladına süt veren ineği misafiri için keser. Tanımadığın birinin kapısına git tanrı misafiriyim de 3 ay kal daha ne kadar kalacaksın demez. Bu dediklerimi yaşadım. Yazınızda da görüleceği üzere bu misafirperverlik açıkça hissediliyor.

    Yazınızı okuyana kadar 15-20 dk da olsa hayat benim için daha güzelleşti. Oraları yaşattınız bize. Emeğinize sağlık. Yaşça da yakınız, inanın tüm motorcu dostlarıma kanalınızı ve buradaki yazılarınızı tavsiye ediyorum. Tekerinize taş değmesin.

  8. #8
    Kural [ Z ] - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Ocak 2018
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Bkz. İmza =>
    Mükemmel.

    Sizin gibi bir yolculuğa çıkmayı gerçekten çok istiyorum ancak zaman sorununu bir türlü aşamıyorum malesef.

    Sizin gibi hatta belki sizinle ve başka birkaç kafadar arkadaşla böyle bir yolculuk harika olurdu. Resmen imrendiriyorsunuz. Gezinizdeki fotoğrafları çekmek, bunları tek tek yükleyip yazılarıyla foruma eklemek ise ayrı bir emek. Bu güzel yolculuğu bizimle paylaştığınız için içtenlikle teşekkür etmek isterim.

    Bu tip bir yolculuğa çıkmadan önce forumdan bilgi verseniz, öyle bir beklentiniz olmadığının farkındayım ama ödünç dahi olsa belki daha iyi bir motosiklet veya az-çok küçük-büyük ekipman desteği dahi olabileceğini düşünüyorum. Bir dahaki gezinizden önce bu konu altına bu tip bir mesaj düşerek denemenizi isterdim.

    Gezmeden gezmiş kadar olduk sayenizde, tekrar teşekkür ederim. Umarım bu tip güzel seyahatleriniz devam eder

  9. #9
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    03 Ekim 2007
    Paylaşım için teşekkürler İsmet abi, dört gözle bekliyorduk

  10. #10
    muco55 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Ocak 2011
    Şehir
    FATİH-Esenyurt-İSTANBUL
    İsmet abi çok beklettin ya 😅 şaka bir yana İsmet abi senin gibi tecrübeli ve üstelik aydın (senin yaş ortalamanda senin gibi üniversite mezunu vs insan ortalaması çok düşük olduğundan demek istiyorum abi) gibi bir insan tarafından bu gezi yazısı bence YouTube videondan daha iyi içerikli oluyor. Senin gözünden ve yorumundan gezi daha farklı bir bakış açısıyla bize yansıyor. Ayrıca günümüzdeki (ihtiyaç fazlası şeyleri zorunlu ihtiyaç gibi gören kapitalizmin ne olduğundan bihaber) gençlerin senin gibi ast ekipman ve bütçeyle nelerin yapılabileceğini görmesini sağlıyorsun. Avrupalısın sonuçta abim 😂😂 şaka bi tarafa artık bazı şeylerin farkına varmak lazım, buda illa Avrupa seyahatiyle de olmuyor, önce ülkemizin saklı güzelliklerini ve Anadolu’daki sıkıntıları çıplak gözle görmek gerekiyor, sonrada önce düzeltme için kendimizi değiştirmemiz ve bizden sonra düzelttiğimizi geliştirmek için çocuklarımızı iyi yetiştirmemiz gerek, sen güzel ve özel bir örneksin ismet abi sadece motosiklet gezisi yapan emekli bir dayı olarak bakmamak lazım sana, senin gibi güzel adamlara her yerde bolca ihtiyaç var, senin gezi yazılarını ve videolarını (Türkiye rotalarında güneydoğu Anadolu bölgesini yokmuş gibi davranıp gezi yapan motorcu arabacı vs vlogculara ve gezicilere sözüm) örnek göstermek lazım, senin ortaya çıkıp kendi toprağımızda ayak bastımı verecez gidin gezin demen lazım, neyse ben çok uzattım😅 seni merakla heyecanla takip ediyoruz değerli abicim, arayı fazla açmazsan seviniriz selametle ve sağlıcakla 😊🤚🏻

  11. #11
    Vista86 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    22 Kasım 2018
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Tracer 700
    Yolculuğunuzu severek izledim, okudum. Birçok olumsuzluğun olduğu şu günlerde içimizi ferahlattınız.
    Bu yolculuğun en dikkate değer noktası, mütevazi bir motosiklet ve mütevazi bir bütçe ile yapmış olmanız.
    Emeğine sağlık.

  12. #12
    bursalıali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    28 Aralık 2015
    Şehir
    Bursa Osmangazi
    Motosikleti
    mondial RX3İ EVO-Honda Falcon NX4- FYM 250
    İsmet muhteşemsin . Amma içimizden , aramızdan birisin. Kemal kardeşim var Senin gibi yolda olmayi
    amaç haline getiren. Dominar ile (400 cc)güzel kilometreler yapıyordu . Şimdi sanırım 200 cc ile yine
    yine fırsat buldukça guzel seyahatler yapıyor. Lakin senin yerin tarif EDİLEBİLİNEMEZ. Bu sözcüğü yalnızca senin için
    türettim . Ancak bu şekilde anlatabildim. Bu Falcon firması da sana da daha iyi bir motor versin
    artık. Hatta motosikletin benzin ve lastik gibi sponsorluğunu da üslenmesi gerekir. Oh ne ala memleket
    en kral reklam hem de bedava. Nette bir sürü insan bir yerleri anlatıyor. Ama hiç biri senin kadar bizden birisi değil.İçindeki YOL aşkının hiç bitmemesi dileklerimizle. Selamlıyoruz bu günün evliya
    ( İsmet ) çelebisini.

  13. #13
    BloodyBaron - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Haziran 2020
    Şehir
    Kütahya>Ankara
    Motosikleti
    150 MH DRİFT>CBR500R
    Sayenizde kendim gezmiş gibi oldum. Bana ve başkalarına ilham oluyorsunuz abi. Gaza geldim ben de bir tura çıkacağım ilkbahar/yaz zamanında.

  14. #14

    Üyelik
    10 Mayıs 2015
    Şehir
    ist-kadikoy
    Motosikleti
    2016 HONDA NC750X DCT-2016 YAMAHA N MAX
    dün youtubeda videoyu izledim bu sefer hic yemek faslını gostermemissin abi,3. bölümü bekliyoruz

  15. #15
    19051919 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    23 Ekim 2019
    Şehir
    Fethiye
    Motosikleti
    XMax 250
    Cesaretinize, azminize ve maceraperestliğinize hayran olmamak elde değil. Siz tam bir motorcusunuz ve elde olanla yetinmeyi çok iyi biliyorsunuz. Size uzun, mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum. Umarım tüm hayallerinizi tek tek gerçekleştirirsiniz. Saygı ve salamlarımla.

  16. #16
    mitmuallim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    29 Mart 2005
    Şehir
    İzmit /Kocaeli
    Motosikleti
    Mondial RX3i EVO
    yok şu cc yol yapar mı yok bu cc yol yapar mı yüreği olan yol yapıyor işte.. Tebrikler.. gıbta ile takipteyim..
    bursalıali bunu beğendi.

  17. #17

    Üyelik
    18 Ağustos 2013
    Şehir
    Sakarya
    Motosikleti
    Yamaha WR250R
    Hocam o motorla bu kadar uzun yol yapıyorsun ya imrenmemek elde değil. Yemek tavsiyelerini bekliyorum. BİM, A101de pratik hangi ürün varsa lütfen Sakaryadan Selamlar.

  18. #18

    Üyelik
    12 Eylül 2020
    Hayran kalmamak gerçekten elde değil. Biz gençlerde bu kadar cesaret yok. Dağ taş yağmur çamur dinlemeden gidip geldin abi büyük adamsın. Yeni motorunla nice güzel gezilerin olması dileğiyle. Tekerin düz bassın...

  19. #19
    Cup Şövalyem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Temmuz 2018
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Cup 100 SFC Exclusive
    İsmet bey gene klasını konuşturdun. Süpersin... Gezin harika olmuş, senin gezine hayran olmamak elde değil. Gönülden tebrik ediyorum. Fırsat ve zaman bulduğunda yeni gezi resimlerini görmek isterim ve forum takipçileri de yeni tur yapmalarını bekliyoruz. En iyi dileklerimle.

  20. #20

    Üyelik
    03 Kasım 2020
    Helal olsun hocam. Cidden Helal olsun. Bazılarımızın düşünmeye bile cesaret edemeyeceği mesafeler bunlar. Özellikle düşük cc'li motorlarla. Ancak siz bunun mümkün olduğunu kanıtladınız. Hem kendi adıma, hem de bu işe gönül vermiş herkes adına Teşekkür ederim. Tekerinize taş deymesin İnşallah...


    REKLAM ALANI
1. sayfa 123 SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)