yorumumuz boşa gitmesin
oh be 07.00 itibariyle nihayet evime geldim...
evimi...ayakta durmayı...yürümeyi...havayı...gün ışığını hiç bu kadar sevdiğimi hatırlamam...kimse zorla tutmadı bizi ama siteyi temsilen gittiğimizden ne taşkınlık yapabildim ne fırlamalık...normal şartlarda ben egzantirik bişeyler yapıp dikkat çekmeyi başarırdım...
kuzu gibi oturduk...böyle trene bakar gibi izledik...evdede aynı şeyi yapıyorduk...ama Okanın ve misafirlerinin bize bir metre yakın olması hoş bir duygu...ben arka taraflarda olduğumdan bazen sohbete konsantre olamadım...
programı ve beni Konu Dışında takip edenler varsa bu 80 ler kuşağını çoğu topikte işlemiştim...
ama konuklar vasat ötesiydi...şimdi size sorarım Yeşim Salkım kimdir müzikteki jeopolitik yeri önemi nedir TV Makinesi gibi rakipsiz bir programın finaline katkısı ne olabilir...yuh olsun diyorum arkadaşlar...
gelelim Ege beyefendiye...bu şahıs kimdir...sesine çalışmalarına lafım yok...ama neden o...Neden Ege...haspamlar kaset çıkarmış onları tanıttı sadece dönen dolap buydu...hatta kasetler Doğan Musıc Companyden çıkmış olacak ki hep tanıtım olayı vardı...ahanda Ankaralı Keko yeni kasetini çıkarmış hemende dinleyek...ama Ege nin ruh ve derinliklerimizdeki yeri sempatisi ne ola ki a dostlar...biri Delice Bir Sevda der...biri de Deli Maviyi söyler...
tek gerzeklik tabiki bu değildi...Selçuk Ural kimdir...oğlu ve kendisinin pompacı yakışıklı ailemizin playboyu formatından başka bir hareketi nüansı olmayan bu zatlar neden son konuk olarak seçilmiştir...Selçuk Ural kaset çıkarsa benim tanıtım komplo teorim tamam olucaktı ama tezim çürüdü...
Millete psikoljik baskı yapıyorlar...tanıyonuzmu...tanımıyoz abicim...tanımak istemiyoz...ne iş yapar neyle geçinir bilmiyoruz bilmekde istemiyoruz...eski eşlerinden aldıkları nafakalarla geçindiğini biliyoruz sadece bu SANATÇI diye çağrılan şahısların...
hele ki Zeynep Mansur...kızcağızın narin poposu e minicik bar taburesine nasılda sığdı 7 saat...güzelliği için katlanabildim kendisine...hem akıllı hem güzel kadın formatına uygun tek isim...Şarkıcı tayfasından...stüdyo efektleri kullanılarak ses deformasyonu yapılarak bi kaç parça yapmış...Kölemiyim sana...Sen nasıl istersen...diye gaydırı gubbak şeyler söyleyen fiziği olmasa hayatı boyunca dikkat çekemeyecek kadın...ona da katlandım...
Erol Günaydınıda 7 saat esir etmenin anlamı yoktu...ona kalana kadar tiyatro ve sinemaya onun kadar emek vermiş binlerce insan var...önemli olan bu insanları ölmeden konuk etmek...
Nedret Güvenci tanımamış olmaması veya şüpheyle yaklaşması sen Nederetmisin diye sorgulamasıda tiyatroculara verdiği değerin parçası olsa gerek...be şaban reji bağlamışsa odur...reji veya yönetmen senden fırça yemeyi kovulmayı göze alıp Nedret Güvenç olup olmadığını anlamadan sana yayına bağlayabilirmi...
Neşe Erberkin ne işi vardı...kendi okulunu tanıttıktan sonra tüydü...iki kelimede etmedi...yani nedir ne değildir...ne alaka...
bu arada ben Işık kurumlarında çalışmış biri olarak demek istiyorum ki...gelen misafirlerin bir kısmı Sabetay tayfasındaydı...sabetay gizli musevi demek arkadaşlar...kimliklerini dinlerini saklayan musevi grubuna sabetay denir...sevgili Okanda Işık Üniversitesine sık sık gider gelirdi...bende 3 yıl 120 yıllık adını Atatürkün IŞIK olarak değiştirdiği Selanik kökenlilerin olduğu bu camiada çalıştım...Okan bizim abonemizdir...Işık camiasını hiç yalnız bırakmaz nedense...bilmediğniz çok gerçekler var dostlar...
bizim desparadonun şu güzel bestesini yorumlayamamsı beni ayrıca üzdü...bu zart zurt elemanların içinde yeşeren bir filizdi despo kardeşim...kişilik olarak müzik tınısı olarak bu zatlara biz sanatçımıyız yahu dedirtirdi...
Yeşim Salkım çıkıyor diyorki kaset gelirimi cart curt sokak çocuklarına bağışlıyorum...vs...sahte ya...masal...senin kasetini kim alcak...sanat tarihindeki yerin nedir...Cem Uzandan aldığın alın terinle sana helal olan nafakanın yemeye fırsat bulamadığın (daha doğrusu Allah yedirmiyor) çaldırdığın paracıklarını bağışla...veya bağışladın bizim haberimiz yok desek...aama bağışlamış olsan biz bilirdik mutlaka...bağış yardım yalan...önemli olan medyanın bizim duymamız...
daha ne diyeyim...koyunlar gibi stüdyo girişi beklememizimi...meeee dememe az kalmıştı...
ya da yapımcı yardımcısı sıfatı taşıyan konuşmayı bile beceremeyen geleni geçeni aklınca fırçalayan sevgisilisyle 7 saat oynaşan acayip kılıklı elemandanmı bahsedeyim...tamam program kurallarını çiğnenmemesine özen göstermeli görev gereği...ama çocuk gibi azarlamakda neyin nesi artiz insan...yaptığıda önündeki 10 tane butona basıp sahne arkasındaki ışıkları yönlendirmek...işi yapan reji...bunlar ne oldum delisi...traş yani...
program öncesi Okanla konuşuyorum Abi bestemiz falan var...Okanda sağolsun ilgileniyor programın başında...bizi tatlı tatlı okşuyor...biliyor ki programın akışını değiştirebilecek programı kendi adına zevkli yapabilecek seyircideki heyecan.....ama yapım yardımcısı olacak mavi giymiş tuhaf tip gelmiş Okanla konuştuğum içim "napıyosun sen bidaha olmasın"...diyebiliyor..sen kimsin sanal adam...
neyse ben arka platoda bayağı gezindim...Zerrin Özerin canlı yayına getirdiği krokanlı pastaları bir köşede buldum ve yedim...hatta eşe dosta gördüğüme pasta yiyin diye yönlendirdim...millet aç susuz kalmış...sahne arkası ayrı bir rezillik...Yeşime anons yapılıyor...Yeşim arkada sigara içiyor...reklama girer girmez millet deliler gibi sigaraya sarılıyor...nikotin bağımlısı herkes...zaafiyet tabiki ne diyelim...
böyle aptal bir geceden sonra dışarı çıktığımda gün ağardığını görünce şaşırdım...acayip bir durumdu kendi adıma...rüyada gibiydim...program akışı güzeldi ama evde izleseydim daha zevk alacaktım kesinlikle...Okan gerçek bir şovmen ve diyalog adamı...ağzına sağlık diyeyim...sahte biri değil...kesinlikle dili kalbine yakın...
tekrar söyleyeyim bizim site ziyaretimiz son program formatına uymadı...yanlış zamanlama diyelim...Sabaha karşı Savaş abinin konuşma fırsatı bulması ve Okanla gayet samimi diyaloglara girmesi site adına değilde şahsım adına Savaş Abiyi iyi yakınen tanıdığımdan beni hayli mutlu etti...
fakat geleceğiz deyip gel(e)meyen dostlar çok bişey kaçırmadı merak etmeyin...valla biraz daha dursaydum hem beden hem ruh sağlığımı kaybedebilirdim...iyi durduk ya...kafadan 7 ssat içeride olmakla birlikte...Dolmabahçeye 6 da geldim...sabah 6 da evime gelebildim...
yarı uyku sersemi kendimi zar zor toparladım...
AArabasını kullanmama izin veren arabasını emrimize sunan VIN VIN bacıma...kendisi ayrıca BİNBOĞANIN BACI sıdır... dönüş yolunu sağsalim dönmemizi sağlayan Fıat Palıo marka arabaya...KIRMIZI ya...hayatında ilk defa bir Cumartesi akşamı içmeyen ama doğal yollardan programdaki yorgunlukla başı dönen ASHES kardeşime...teşekkür ederim...
KILIÇBALIĞI abi bende misafirdi gece...daha doğrusu sabah 7 de vurduk kafayı 12 de uyandık...kendisini biraz önce uğurladık Ortaköye arkadaşlarıyla gezmeye gitti...
neyse Savaş Abiye teşekkür ederim organizasyon için...tişört dağıtan arkadaşlarımız ve EYONG da sağolsun...
Okan bile sizle çekildi...maksat muhabbetdi...anıydı hatıraydı...gerisi yalandı...yaşandı bitti saygısızca bel ve boyun ağrılarıyla...
ayrıca beni Kanal D ye kadar götüren lojistik destek sorumlum sevgili mod olcan138 e teşekkürler..
bu arada EGEKNN ın hurda makinası Vatan Caddesinde...su kaynattı...karizma gitti doğal olarak...