Atina’da iki gün geçirmek hem doyasıya gezmek, hem de dinlenmek için çok güzel bir fırsat olmuştu. Bu tarz kısa sürede uzun yol yapmayı gerektiren sürüşlerin ortalarında bir yerinde ekstradan bir gün dinlenmek motosiklet üzerinde konsantrasyonu yeniden kazanmak için çok önemli.

İkinci günün sabahında yine erkenden kalkıp kahvaltımı yaptım. Sıradaki konaklama şehrim olan Patras, Atina’ya sadece 200 km uzaklıkta olmasına rağmen, yolun neredeyse 100 km’sinde yol yapım çalışması vardı. Bu nedenle planladığım süreden daha geç vakitte otelime vardım.

Adonis Hotel, Patras’da yer alan otobüs terminaline çok yakın. Anladığım kadarıyla bu terminal çevredeki plajlara ve turistik yerlere yolculuk edenleri taşıyan otobüslere ait (otobüsten plaj çantalarıyla inenlerden dolayı bu kanıya vardım). Benim böyle bir vaktim olmadığı için daha çok Patras’nın içini gezdim.



Patras, bir liman şehri. İtalya’ya giden feribotlar buradan kalkmakta (İtalya feribotları için bildiğim bir de Igoumenitsa var). Bu nedenle İtalyan turist sayısı dikkatimi çekti. Yunanistan’ın doğusunda yaşayanları bize benzetiyordum, aynı şekilde batısında yaşayanlarda da İtalyan havası sezdim, tabi psikolojik de olabilir 🙂

Otele varır varmaz TripAdvisor üzerinden önemli noktaları not ettim ve gezmeye başladım. Kuzeye doğru yürüdükçe şehir sanki terk edilmiş gibiydi, birçok dükkan kapalı (yani içerileri bomboş, camları pislik içindeydi) sokaklar bomboştu. Sonradan anladım ki hayat şehrin tam tersi istikametinde, yani güneyinde başlıyormuş 🙂 Yine de şehrin sakin ve boş olan kısmında, tam deniz kıyısındaki restoranın hem manzarası, hem de pizzası nefisti… (Mare Mare Restaurant)



Patras Kalesi, Agios Sofia Klisesi, Roma Su Kemerleri gördüğüm yerlerden bazıları. Gezi videomun fragmanının başında yer alan sahil de yine Patras’da yer alıyor. Güneyde çok daha fazla gezilecek yer olduğunu maalesef Patras’dan ayrıldıktan sonra öğrendim. Patras’a bir gün tekrar yolumun düşmesini istiyorum, çünkü hak ettiği kadar gezemediğimi düşünüyorum.

Son olarak Patras’ya gitmeyi düşünen arkadaşlarıma bir önemli tavsiyem şu olacak, Patras’nın Caravel isimli birkaç tane şubesi olan meşhur pastanesi var. Mutlaka bunlardan birine giderek dondurma yiyin, gerçekten hayatımda yediğim en lezzetli dondurmaydı sanırım. Dondurma üzerine konulan özel soslar da ayrı bir tat katıyor, mutlaka denemelisiniz.



Lefkada

Ertesi gün yine erkenden hazırlanıp Lefkada’nın Nydri kasabasına doğru yol aldım. Patras – Lefkada arasındaki yol yine sakin yollardandı. Yol çalışmasının olmadığı, geniş otobanlardan yayıla yayıla giderken etrafı da izleme fırsatım oldu. Lefkada’ya girerken iki yolu birleştirmek için tam yolun ortasına feribot koymuşlar. Evet evet, duran feribotun bir kapısından binip, diğer kapısından iniyorsunuz. 🙂 🙂 Bu görüntüye geniş videomda yer verdim.

Lefkada, esasen İyon Denizi’nde bir ada ve ana karaya ince uzun bir yol ile bağlı. Daha şehrin girişinden itibaren güzelliğiyle beni büyüledi ve sanırım Yunanistan’da gezdiğim şehirler arasında doğal güzelliğiyle ilk 3’tedir. Nydri, Lefkada’dan biraz daha içeride olan turistik bir kasaba. Lefkada’daki turizm merkezleri olarak adlandırabileceğimiz kasabaların en büyüğü. Nydri’den diğer adalara gün boyu feribotlar var. Bu nedenle gündüz nüfusu, insanlar bu adalara yöneldiğinden akşam nüfusuna göre çok daha az.

Summer Bed Nydri isimli küçük odacıkların olduğu bir yerde konakladım. Odamda bir adet ranza, buzdolabı ve mini ocak vardı. Tam karşıda yer alan marketten dilediğinizi alıp odanızda yiyebilirsiniz. Kaldığım en temiz yerlerden biri olduğunu da ayrıca vurgulamak isterim.



Facebook’taki fotoğrafımız olay olan ( 🙂 ) resepsiyonist Katherina’nın önerisiyle gündüz hemen sahildeki Catamaran isimli restoranda pizza, akşam da yine sahildeki Basilico isimli balık restoranında balık yedim. Yine bu restoranda ilk defa Uzo’yu denedim. Bizim rakının yerini tutmadığını düşünüyorum 🙂



Lefkada, tarihi bir geziden öte birkaç gün kalıp kafa dinleyip denize girmek için gidilmesi gereken bir yer izlenimi bıraktı bende. TripAdvisor’dan burayla ilgili pek tarihi yer bulamadım, ancak yine tek gün kalmama rağmen iyi dinlendim diyebilirim.

Yine Patras ile birlikte tekrar görmek istediğim (bu sefer adalarına da gitmek istediğim) şehirlerden bir tanesi. Kimbilir, belki batı Yunanistan için başka bir seyahat planlarım. 🙂

devam edecek…