Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı

Antalya - Marmaris - Mersin Gezisi

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1
    LetsDie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Mart 2016
    Motosikleti
    Yamaha YZF-R25
    Merhabalar, ilk defa uzun yola çıkan, ilk defa gezi yazısı yazan, konuşmayı ve yazmayı çok sevmeyen biri olarak dilimin döndüğünce yazacağım bu yazıyı. Yapacağım hatalar ve eksikler için özür dileyerek başlamak isterim söze.
    5 gün sürecek olan gezimiz için yan çantaları erkenden aldım R25 in o incelen kuyruğuna nasıl takılır nasıl sabitlenir çalışmasını tamamlandıktan sonra heyecanla gezinin başlayacağı günü iple çekmeye başladım


    Birkaç gün sonra dayanamayıp çantaları lastiklerle bağlamadan ve boşken deneme sürüşüne çıktım


    Yola çıkmadan 1 gün önce motorun güzelce tozunu alıp, zinciri temizleyip yağladım. Uzun yol çıkmadan zincir bakımının yapılması gerekiyor diye düşünüyorum.


    Ve sabah 6.12 de hareket


    İlk günkü rotam:


    Beraber gezeceğimiz arkadaşım Ankara’dan geldiği için Konya’da buluşmaya karar verdik. Konya yolu yaklaşık 330 km olduğu için 170km civarında bir mola verdim ve günün ilk çayını orada içtim Benzinde alıp yoluma devam ettim.


    Bu molaya kadar bir iki defa durup çantaların ve bagaj lastiklerinin durumunu kontrol ettim malum ilk defa çantayla yola gidiyordum İlk kontrol için bir benzinlikte durdum ve azda olsa aç karnımı doyurdum
    Biraz birbirimizi bulmakta zorlansak ta Konya’da buluştuk. Ne yazık ki şimdi bakınca Konya’da hiç fotoğraf çekilmediğimizi fark ettim. Yemeğimizi yeyip dinlendikten sonra Antalya’ya doğru yola koyulduk. Konya’da bizi ağırlayan arkadaşıma da bu vesile ile teşekkürlerimi sunuyorum. İlk hedefimiz aşağı yukarı 120 km uzaklıktaki bir dinlenme tesisiydi. Bu molada zincirlerimizi yağlayıp yolumuza öyle devam ettik.


    Yine bir benzinlikte mola verdik.


    Yolda biriken arabaları görünce fırsat bu fırsat durduk Bu levhaların hepsinde tek tek durup fotoğraf çekilmeyi birbirimizden habersiz içten içe düşünmemize rağmen sadece bir tane fotoğrafımız var oda bence pekte iyi çıkmamış


    Saat 8 gibi kalacağımız otele vardık. Tripmetre 658 km olmuştu. Yemek yedik, sahilde biraz dolandıktan sonra günün yorgunluğunu atmak üzere uykuya daldık.




    İkinci günkü rotamız:


    Sabah kalkıp eşyalarımızı toplayıp kahvaltımızı yapıp çantaları motorlara yükledikten sonra 9 gibi çıktık yola. Virajlı güzel yolları aştıktan sonra kalkanın içinde bolca yanlış yola girip oteli zorla bulduk Saat 1 gibi otele vardığımızda tripmetre 210 km’yi gösteriyordu. Otelin terasının manzarası ve verdiği huzur, küçücük kalkanda öğle sıcağında tam ekipman ile kaybolmayı bir anda unutturacak güzellikteydi.


    Otelden çıkıp etrafta biraz gezindikten sonra karnımızı doyurduk ve denizin serin sularına bıraktık kendimizi. Hemen hemen bütün günü denizde geçirdikten sonra birazda etrafta gezindik. Gezinirken 30 ağustos zafer bayramı kutlamalarına denk geldik. Bu günüde böyle tamamlamıştık. Keşke daha güzel plan yapıp Kalkan’da daha çok kalıp tekne turu yapabilseydik fakat acemiliğimize geldi ne yazık ki. Tek düşündüğümüz yolda olmaktı tüm planı ona göre yapmıştık.




    3.gün rotamız:


    Yine erkenden kalıp kahvaltımızı yapıp çantaları toplayıp motorlara yükledikten sonra saat 9 olmadan koyulduk yola. Yine mola vere vere gidiyoruz tabi ki


    Marmaris’te yine geleneği bozmuyoruz ve yine oteli bulmak için girmediğimiz ara sokak kalmıyor Hatta navigasyondan bakıp ilk göbekten sola döneceğiz diye anlaşıp, İlk göbekte sola döndüğümüzde gerçekten buradan mı diye birbirimize soruyor ve ne yazık ki yanlış olan o göbekten bir şekilde birbirimizi ikna ederek dönüyorduk. Biraz dolandıktan bir iki yere sorup yanlış yönlendirildikten sonra oteli sonunda buluyoruz Bütün bu karışıklığa, nispeten sık molalara ve Marmaris’in girişindeki motosiklet bayilerine uğramamıza rağmen saat 2 olmadan otele varmıştık. Tripmetre 213.5 km’yi gösteriyordu. Hemen çantaları odaya atıp yemeğimizi yedik. Daha sonra mayoları giyip denize Akşam yemeği ve tekrardan sonraki gün için enerji toplayabilmek için uyku




    4. gün rotamız:


    Her zamanki gibi erkenden kalkıp kahvaltımızı yapıp çantalarımızı toplayıp yola koyulduk. Yine mola vere vere yoldan geçen motorcu arkadaşlarla selamlaşa selamlaşa yol aldık. Molalardan birinde görmediğimiz bir arkadaşla tesadüfen karşılaşınca, sitemlerini iletti selam verdim ama görmediniz diye. Arkadaşın motoru çok güzeldi. Allah kaza bela vermesin.


    Buda aynı yerde özel yapım nar suyumuzla biz.


    Otele vardığımızda saat aşağı yukarı 3 olmuştu. Molalarda biraz fazla oyalandık bu sefer galiba Çantaları bıraktık, motorlara atlayıp yemek yemeye gittik. Uzun zaman sonra ilk defa çantasız ve botsuz seyahat ediyorduk. Mesafe ne kadar kısa da olsa botumuzu çıkarmamamız gerekiyordu. Neyse ki başımıza bir şey gelmeden sağ sağlım gidip geldik. Yemekte ki manzarada gerçekten güzeldi.


    Yemekten sonra otele dönüp mayolarımızı giyip doğruca serin sulara bıraktık kendimizi. Daha sonra otelde dinlenmeye çekildik. Ben ertesi gün yola çıkacağım için erken uyudum. O gün yaptığımız toplam yolculuk aşağı yukarı 340 kilometreydi.




    Son günkü rotam:


    Her zamanki gibi sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı yaptık. Yola çıkmayacak olmasına rağmen erkenden kalkıp benimle kahvaltı yapan ve çantaları bağlamamda yardımcı olan ve beni yolcu eden arkadaşıma teşekkürü bir borç bilirim. En yakın benzinliğe gidip depoyu doldurup lastik basınçlarını kontrol ettikten sonra yola çıktım. Aşırı sıcak olduğu için sıklıkla benzinliklerde gölgede durup su içtim. Giderken her geçtiğimizde durmadığımız mısırcılarda iç geçiriyordum. Dönüş yolunda ilk gördüğümde dayanamayıp hemen çektim kenara.


    Daha sonra yine yavaş yavaş mola vere vere gidiyorum. Konya Karaman ayrımına geldiğim zaman biraz daha kısa mesafe olduğu için karaman üzerinden gitmeye karar verdim ki bu tüm gezi boyunca verdiğim en kötü karardı. Doğası, havası ve virajları güzel yollarda bir süre devam ettikten sonra bir yol yapım çalışması olduğunu gördüm. Tüm yol boyunca çeşitli yerlerde çalışmalar olduğu için güle oynaya levhaları takip ederek yola devam ettim. Aşağı yukarı 300 400 metre kadar yol gayet güzeldi daha sonra küçücük bir yola doğru Karaman levhası vardı ve herkes oradan dönüyordu. Bende takip ettim, etmez olaydım. 1 şerit genişliğinden biraz fazla yarısı asfalt yarısı bozuk asfalt çakıl karışımı bir yoldu. Bir yükseliyor bir alçalıyor bir sağa sert viraj bir sola sert derken bir süre gittim böyle. Daha sonra bir köyün içinden geçerken yolda iki tane çocuk gördüm. Aramızda geçen diyaloğu aynen aktarıyorum.
    Ben: Merhaba
    Çocuk1: Merhaba abi, motor güzelmiş.
    B: Eyvallah, bu yol böyle ne kadar böyle devam ediyor?
    Ç1: Hemen şurası yol abi.
    Ç2: (diğerinin kafasına vurarak) Yalan atma lan ne hemen şurası 10 15 km var buradan.
    B: Burası neresi?
    Ç1:....(hatırlamıyorum ama içinde ağaç geçiyordu sanki )
    B: Teşekkür ederim. İyi günler.
    Ç1: Saol abi sanada.
    Ç2: İyi yolculuklar.
    B: Eyvallah.

    Daha sonra nispeten asfalt olan bir yolda zorluda olsa devam edeceğimi düşündüm ve devam ettim yola. 5 dakika geçmedi yol kum zemine döndü. Bazı yerleri sadece kum bazı yerleri kum çakıl karışımı. İlk defa böyle bir zeminde motor kullanıyor olmak bir yana, aklımda devamlı rosso 2 ler pist lastiği bu zeminde ya parçalanır ya beni yatırır düşüncesiyle ilerlemeye devam ediyorum. Devamlı kendime gidonu sıkma gevşek bırak telkinleri yapıyor fakat kasıldıkça kasılıyordum. Birden aklıma düşük vites yüksek devir daha iyi gider diye bir fikir geldi. Doğrudur değildir bilmiyorum ama beni biraz olsun rahatlattı belki de tamamen psikolojikti. Yine bir şekilde ortama uyum sağlayıp devam ediyorum fakat aklımdan geçenler şu şekilde “bir daha hayatta motora binmem” “başıma bir şey gelse beni kimse bulamaz” çünkü kimse geçmiyordu etraftan. Neyse tam bu düşünceleri kafamdan atmaya başlamışken karşıdan bir kamyon geliyordu. Biraz rahatlar gibi oldum en azından kullanılan bir yol demek ki doğru yoldayım. Çünkü durup navigasyona da bakamıyordum. Durmak istemiyordum bir an önce bu yolu bitirmek istiyordum. Kamyona sevinmiştim sevinmesine ama arkasındaki toz bulutunu görünce başımdan kaynar sular döküldü. Belli bir süre neredeyse hiçbir şey görmeden devam ettim. Bu bir kez daha tekrarlandı. Zaten tüm yol boyunca gördüğüm iki araçta bunlardı. Bu yol en başından bitene kadar aşağı yukarı bir buçuk saat kadar sürdü zannediyorum. Tabi bana 6 ay gibi geldi. Bilmemekle beraber geçtiğim yolun aşağıdaki olduğunu düşünüyorum. Bilenler varsa aydınlatırsa sevinirim (2 Eylül'de oradan geçtim).


    Bu yolu bitirdikten sonra müthiş bir asfalt vardı. Aklımdan geçenler “üff motor nasıl gidiyor” “seneye nereye gitsek ki” “motoru dönüşte büyütsem mi” şeklindeydi. İlk su alabileceğim yerde durup su içtim düşen kan şekerim için tatlı bir şeylerde yedim. Daha sonra 140 civarında seyreden trafiğe eşlik ederek kaybettiğim zamanı kazanmaya çalıştım. Tabi ki hız sınırlarını aşmamak gerekiyor. Ama asfalt o kadar güzeldi ve o kadar bunalmıştım ki gaz açtım. Daha sonra 1 kere yakıt ikmali yapıp eve vardım. Eve vardığımda tripmetre 635 kilometreyi gösteriyordu.

    R25 ile uzun yol yapılır mı?
    Yapılır. Hemde çok güzel olur. Tabi ki daha dik oturma pozisyonlu motorla daha kolay yapılabilir. Gezideyken devamlı konuştuğumuz motorlar MT07, Rx3i Evo ve Benelli Trk’ydi. Bu modellerin öne çıkmasında dik oturuş pozisyonunun yanı sıra çanta demirlerinin de önemli bir etkisi vardı. Şuan aklımdaki model er6f fakat galiba hem arkadaşımın da r25 alması hem biraz daha tecrübe kazanmanın iyi olacağını düşünmem hem de motoru satamadığım için bir sezon daha devam etme kararı aldım gibi.

    R25 ne kadar yakıyor?
    Bu gezide toplam kat ettiğim mesafe 2055 kilometreydi. Toplam harcadığım benzinde 347.87 TLydi. Yani R25 yaklaşık olarak kilometreye 17 kuruş yakıyor. Uzun yol için ortalama 17 kuruş derken, şehir içinde de benim kullanımım ile ortalamamın 3.8lt/100km olduğunu belirtmeden edemeyeceğim.

    Konaklamaya ne kadar ödedik?
    İlk günkü otel dışında ki sadece yatmaya gittiğimiz için bunu önemsemedik, diğer oteller 4 veya 5 yıldızlıydı ve konumları gibi kendileri de gayet güzeldi. Kişi başı 4 gece için kimisi oda kahvaltı kimisi yarım pansiyon olmak üzere toplamda 400 TL ödedik.

    Bu gezide neler eksikti?
    Birincisi ve belki de en önemlisi intercom. Bir sonraki gezimizde intercom olmazsa olmazımız.
    İkincisi telefon tutacağı ve USB. Navigasyonun dikkat dağıtabileceği tabi ki göz ardı edilemez. Fakat bazı yerlerde de yokluğu çok hissedildi.
    Son olarak ta aksiyon kamerası, yedek pili, sarj ünitesi ve büyük bir hafıza kartı. Çok güzel manzaralar ve o kötü yolu tekrar izlemek ve sizlerle paylaşmak isterdim.

    Sözlerimi burada noktalarken okuduğunuz için teşekkür eder, yakın zamanda arkadaşımında kendi hikayesini anlatacağını sizlere müjdelerim.
    sheriff87, MCV, MotoNoob ve 12 diğerleri bunu beğendiler..


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    MCV - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mayıs 2014
    Şehir
    sivas
    Motosikleti
    150 mcx-Kuba KEE100-RKS Winner200- Hero XPULSE 200
    Ülkemizin güzel mekanlarında güzel bir gezi yapmışsınız.Çocuklarla diyalog güzelmiş
    Paylaşım için teşekkürler.

  3. #3
    LetsDie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Mart 2016
    Motosikleti
    Yamaha YZF-R25
    Alıntı Siyahi adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Güzel gezi olmuş. Yazdıklarınızı tek tek okudum. Anlatım güzel ama biraz daha bol fotoğrafla daha da güzel olabilirdi. Bütçenizi bilmiyorum ama bence şu an model yükseltip ekonomik yönden kendinizi sıkıntıya sokmaya gerek yok. R25 de gayet güzel ve gidişi seri bir motosiklet. Şöyle düşünün, 100 lük veya 150 lik motosiklete sahip bir çok kişinin hayali R25. ve sen buna sahipsin. Elindekinin her zaman daha iyisini, daha hızlısını almayı düşünerek hayatımıza hakim olan tüketim çılgınlığını yavaşlatmamız hatta durdurmamız gerekiyor diye düşünüyorum şahsen. Neyse konuyu dağıttım biraz ama yeni açılan bir sosyal kampanyayı bu vasıtayla değinmek istiyorum.
    Teşekkür ederim.
    Amacım tartışma yaratmak değil zaten konu ile alakası da yok fakat bisiklete binenlerin hayalide belkide 150lik bir motosiklet. Yürüyenlerin hayali bisiklet. Yürüme yetisini kaybetmişlerin hayali yürümek. Yani kısaca başkalarının hayalini yaşıyorum deyip olduğumuz yerde durmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Hep bir adım öteye gitmeyi hedeflemeliyiz. Tabi ki tüketimde değil o konuda size tamamen katılıyorum. Değiştirmeyi düşünme nedenim çanta demiri, nispeten daha dik oturuş pozisyonu ve ABS sadece. Yoksa dediğiniz gibi R25'in gidişi gayet yeterli ve güzel benim için. Şunu da hazır lafı gelmişken belirteyim, Allah kısmet ederse bir sezon daha R25 ile devam edeceğim.

  4. #4

    Üyelik
    09 Nisan 2009
    Tebrikler, sahil gezisi kıvamında olmuş..Gördüğüm kadarıyla sürüşden ziyade deniz özlemi var.
    Aslında yol üzerinde bir çok tarihi eserler,yapılar,doğallıklar var herhalde, zaman bakımından kısıtlıydınız.

  5. #5
    LetsDie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Mart 2016
    Motosikleti
    Yamaha YZF-R25
    Alıntı arokh adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Tebrikler, sahil gezisi kıvamında olmuş..Gördüğüm kadarıyla sürüşden ziyade deniz özlemi var.
    Aslında yol üzerinde bir çok tarihi eserler,yapılar,doğallıklar var herhalde, zaman bakımından kısıtlıydınız.
    Sürüş aslında birinci önceliğimizdi. Arkadaşım Ankara'da yaşadığı ve deniz özlemi çektiği içimde ikinci önceliğimiz denizdi. Dediğiniz gibi yol üzerinde çok güzel yerler tarihi eserler olmasına rağmen zaman bakımından kısıtlıydık bunun sebebi de ilk gezimiz olması ve acemiliğimize gelmiş olması.


    REKLAM ALANI

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)