Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı
1. sayfa 123 SonuncuSonuncu

Toroslarda Birkaç Gün

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1
    ubuntu67 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Eylül 2009
    Şehir
    Hatay - İskenderun
    Motosikleti
    Pulsar NS200
    Nedense son yıllarda yaptığım geziler hep kafa dağıtmak amaçlı, üstümdeki kara bulutları aralamak, biraz olsun moral bulmak amaçlı gerçekleşiyor. Daha ağız tadıyla gülümseyerek bir yola çıktığımı hatırlamıyorum, ama o günler de gelecektir inşallah. Bu kez temelli hayallerimin suya düştüğü bir mevsimde, tamamen kaybetmiş bir şekilde… Şener abinin Toroslar’da birkaç gün gezme fikrini duyunca kendisine katılmak ve kendimi en güvenli liman olan yollara bırakmak istemiştim. Rotamızı perşembe günü Beşkonak Köprülü Kanyon'da yapılacak olan Hamok kampına göre ayarladık ve çok da irdelemeden rotayı, gidişatına bıraktık.


    P.tesi sabah ışımadan yüklenmiş ve beni bekleyen yoldaşım Kara Kedimle Eğirdir'e doğru yola çıktık. Klasiktir, Adana Mıstık Ustaya kadar durmam, kahvaltımı orada yapar ve sonra benzin bitene kadar devam ederim. Yine öyle oldu.






    Benzin almak haricinde hiç durmadan Karaman'dayım. Öğle yemeği olarak çok sevdiğim etli ekmeği tercih ettim.




    Eğirdir'e yaklaşıyorum. Her zaman önünde durup fotoğraf çekmek istediğim tabelalardan biri. Bu gezide bir çok yeni dost edindik ve gezinin sonunda ulaştığımız Hamok kampında ülkenin birçok farklı ilinden dostlarla buluştuk.






    Ben Şener abiden biraz erken geliyorum, aşağı yukarı aynı mesafeden geliyoruz, o İstanbul'dan ben ise Hatay Arsuz'dan. Ben biraz erken çıktığım ve az mola verdiğim için bir iki saat erken vardım ve Eğirdir'in etrafında gün batımında biraz dolandım, harika bir şehir, manzarasına ve doğasına doyamadım.




    Kampımızı göle nazır kurduktan sonra, ton balıklı makarna yapıyorum, Şener abi de bakkalda bulduğu Zafer gazozlarını çıkartıyor. Serin bir akşam, yorucu bir gün ve kumanyalarımızı tüketip günü değerlendiriyoruz, sabahki rotayı konuşuyoruz.






    Sabahtan akşama kat edilen 780 km den sonra deliksiz bir uyku çekmişim. Gerçi gece içip içip sapıtan bir kaç gencin seslerine uyansam da göl kenarı uyku çok iyiydi. Çadırlarımızı toplayıp, kahvaltımızı edip yola düşüyoruz.




    Benzincide son kontroller ve yakıt ikmali sonrası, ver elini Toroslar. Dağlardan geçen yolları kullanarak Beyşehir Gölüne ineceğiz, ordan da ver elini Bozkır. Kampı nereye kurarız bilmiyoruz. Yol nereye götürürse artık.
















    İlk mola. Şener abi daha baştan mest oldu. Sık sık durup fotoğraf çekiyor. Zaten Toroslarda yaşayan ve dağlardan inmeyen ben için alışık manzaralar ama İstanbul'dan gelen ve yıl içinde betondan başka bir şey görmeyen, tatilden tatile yeşil doğaya erişen biri için manzara müthiş olmalı.










    Aksu beldesindeyiz. Burdan Kızıldağ Milli Parkına doğru tırmanıp oradan Beyşehir Gölüne inmek hedefimiz.








    Yükseldikçe manzara güzelleşiyor, orman içi bir mola veriyoruz. Rüzgarın sesini ve Torosların hoşgeldin serinliğini içimize çekiyoruz.








    Milli Parklar tabelasının önünde bir köpekçik karşılıyor bizi. Köye epey uzaktayız, sanırım bu yavrucak da gezmeye çıkmış.












    Kendisi ile epey oyunlar edip, aç olan karnını doyurup, suyumuzu paylaşıyoruz. Şener abinin kamp akşamı tatlı niyetine aldığı lokumlar bize ve ufak köpekçiğe Torosların başında ziyafet oluyor.














    Arasıra önden gidip Şener abinin fotoğraflarını çekmek istiyorum, ama CBF1000 ile yetişiveriyor arkamdan








    Buralara bayıldım. Yollar bolca virajlı dağ yolları. Ama daha güzeli, tabiat harika, yemyeşil, masmavi ve mis gibi kekik, çam kokuları arasında sürüyoruz. Kaskın camını kapatana aşkolsun.




    Şener Abinin eli hep havada. Gezi boyunca havadaydı. Şöyle diyordu sanırım; "Vayyy anaaammm vaayyyyy!!!" ya da ben kibarca yazdım, o daha farklı şeyler diyordu


















    Güzel ve bol fotoğraflı bir sürüşün ardından Yenişerbademli, Kurucaova tarafına geçiyoruz.






    Toroslarda 1300 metrenin üstünde bir köyde kayıkla karşılaşınca şaşırdım. Ama 20 dk sonra Beyşehir Gölüne geçince jeton düştü.










    Beyşehir Gölü bizi tüm renkleri ile karşıladı. Gölün çevresinde dolanaraktan Yeşildağ tarafına ulaşıp ordan Huğlu'ya varacağız. Orada mola verip kamp yeri ve rotayı konuşacağız.








    Gölün çevresinden dolanan virajlı dar yol harika. Başka bir ülkede gibiyim. Bu güzellikleri görmeden yurt dışına gitmeyi pek anlamlandıramıyorum. Ülkemi, Anadoluyu karış karış gezmeden yurt dışına çıkmayı pek düşünmüyorum. En azından henüz Karadeniz'e hiç gitmemiş biri olarak bunu söyleyebilirim






    Yağmur çökecek, gün boyu arkamızdaydı, bu sefer tam içine gidiyoruz. Fırtına olmadıkça mühim değil, yağmur da ayrı bir keyif sonuçta.






    Fırtına demişken, öyle bir indi ki yağmur, keyif meyif boşver, ilk bulduğumuz çatı altına girelim dedik.






    Şener Abi Huğlu'daki silah fabrikalarından birine giriverdi. Abi yapma bizi buradan kovarlar, zaten ortalık karışık, darbe marbe terör gırla. Silah fabrikasına sokmazlar bizi derken girdi bile. Girişte yaşlıca bir beyfendi arabası ile çıkarken bizi gördü, bekleyin dedi. Oğlunu aradı ve oğluna bizi göstererek bu arkadaşların motorlarını garaja al, kendilerini ağırla, yemek yiyin, yağmur dinene kadar da bırakma sakın dedi ve işi olduğu için fabrikadan ayrıldı. Meğerse sahibiymiş, oğlu da fabrikada çalışan mühendislerden. Ailecek de motosiklet tutkunuylarmış. Nasıl bir kısmetse bizimki de












    İrfan bize fabrikayı gezdirdi ve dünyaca ünlü Huğlu Av tüfeklerini tanıttı. Az önce yağmurdan kaçan ıslanmış yavru kediler gibi fabrikanın girişine sığınan bu iki gezgin şimdi fabrikayı inceleyen iki belgeselci gibi keyifle dolaşıyorduk. Üstüne de fabrikadaki işçilerle beraber yemeğimizi yedik. Ne yorgunluk kaldı ne kırıklık. Tüm enerjimiz yerine geldi, sanki yeni yola çıkmış gibi yenilendik.






    İrfan tüm Huğlu'nun bir motosiklet tutkunu şehir olduğunu anlattı bize. Dünyaca ünlü av tüfeklerinin yapıldığı bu küçük yerde neredeyse herkes motosiklet binicisi ve hastası. Güzel bir kulüpleri var. Bize meydanda bir kahvede çay içmemizi önerdi ve sahibinin de bir motorcu olduğunu bizi ağırlayacağını iletti. Kahvenin sahibi Mehmet Yayla, bizi yolda karşıladı. Esnaf ve civardaki motorcular hemen toplandılar, masa kuruldu, çaylar geldi. Muhabbet, atıştıran yağmur eşliğinde demlendi. Huğlular çok güzel geziler düzenliyorlarmış, bir gün kendilerine katılacağıma dair söz verdim. Sonra bize de nefis bir rota önerdiler.






    Yağmur geçecek gibi değil, benim ekipmanım yetersiz, hemen poşetlediler botları, rotayı da sıkı sıkıya tembihleyip, uzaklardan gelen dostlarını yolcu ettiler semtlerinden. Hepsinin gözünün içi gülüyordu, sanki yıllardır bekledikleri dostları gelmiş gibi karşıladılar ve uğurladılar. İyi ki Toroslardayız, iyi ki yörük elindeyiz dedim.












    Hedefimiz Gidengelmez Dağları. Çok güzel bir rota var önümüzde. Bu dağları hep belgesellerde izlerdim, gerçekten yaman ve bir çok dağcıya mezar olmuş bir coğrafya. Şener abi ile yağmurun dinmesini bekleyelim, sisli puslu havada hiç bir şey görmeden geçmeyelim dedik. Bir müddet benzincide bekledikten sonra, dayanamayıp dağa doğru sarmaya başladık. Kısmet artık, akşama kadar ne kadar yol alırsak o kadar gidecek ve aklımıza esen yerde konaklayacaktık. Amacımız yolda olmaktı, beklemenin alemi yoktu.




















    Ve zirveye ulaştık, dağ yolunun yarısını geçtik sayılır. İnanılmaz ürkütücü bir doğa var. Sarp kayalık ve çok çetrefilli bir yapısı var kayaların. Yağmur yağıyor, arkamızdan gelen karabulutlar fırtınanın da habercisi. Gidengelmez ismi ürkütücü olsa da biz çok mutluyuz o an o atmosferde dağın içinden geçiyor olmaktan.














    Hava biraz açtı gibi. Bulutlar sanki izin verdi, hadi manzaranın keyfini çıkarın der gibi. Mola veriyoruz çeşme ve türbe olan yerde. Yorulduk, hala aynı paketteki lokumlardan var, atıyoruz ağzımıza, kamp gecesi tatlı niyetine alındılar ama Torosları dolaşıyorlar bizimle








    Aşağılarda bir tepenin üstüne konumlu çoban kulübeleri, taş evler görüyorum. Baharda ne güzel olur buralar kesin kamp yapmamız lazım diyorum. Şener abi bu kadar ıssız ve vahşi coğrafyada kampa ancak Fuat'la Sertaç gelir demez mi, gülüşüyoruz. Sonra ben abi akşam oluyor istersen kampı buraya atalım, aşağı indikten sonra yer bulamayabiliriz, burası iyi gibi diyorum. Şener abi gülmeyi kesiyor, hadi yolumuz uzun motoru çalıştır diyor












    Aslında geçtiğimiz yolların asfaltı çok kötü, hatta bazı yerlerde asfalt bile yoktu. Bizim motorlara uygun yollar değildi ama güzel yerler görmek istiyorsan biraz ana yoldan çıkman gerekiyor.








    Nefis virajlar dönüp, etrafı yüksek dağlarla çevrili ovaya iniyoruz. İnsanın dağdan hiç ayrılası gelmiyor, ama mecbur geçmemiz gereken bir kaç şehir var.





    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    ubuntu67 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Eylül 2009
    Şehir
    Hatay - İskenderun
    Motosikleti
    Pulsar NS200
    Bozkır'a geçeceğiz. Orada karar vereceğiz konaklama işine, akşam oluyor.




    Az önce indiğimiz dağları fırtına sarmış. Tam vaktinde inmişiz, yıldırımlar peş peşe çakıyor ve rüzgar motorlarımızı sallamaya başladı. Bozkır'a az kaldı.




    Bu tek ağaca bayıldım. Yağmur inmeden şehre varmamız lazım, akşam oldu, hava bozuyor yine, yoksa kesinlikle altında ıturmak ve uçsuz bucaksız düzlüğü seyrederek bir müddet soluklanmak isterdim.




    Bozkır'a girer girmez yağmur ve rüzgar başladı. Kampın tehlikeli olacağına karar verdik ve kendimizi atacak bir pansiyon arayışına girdik. Bu sırada bir araba bize yanaşıp kenara çekmemizi söyledi. Sizinle konuşalım gibisinden bir şeyler dedi içindeki beyfendi. Ben tam anlamadım olayı, Şener abi de bir şeyler dedi ve durduk. Bozkır'ın en temiz pansiyonunun önüne çekmişiz motorları. Arabadan inen beyfendi de Ahmet Bey. Kendisi de bir motosiklet sevdalısı, bizim yabancı olduğumuzu ve yer aradığımız anlamış ondan durdurmuş. Otel sahibi arkadaşı, güzel bir fiyattan yerleştik. Sonra bizi yine motorcu olan hatta PTT dağıtıcısı olan genç arkadaşı Ümit ile birlikte yemeğe götürdüler. Biz yine şaşkın ve mutlu şekilde, yağmurdan kaçarken dosta tutulmuşuz, haberimiz yok. Her girdiğimiz köyde, şehirde motorcular ağırlıyor bizi, yardımımıza koşuyor. Çok mutlu oluyoruz tabi böyle sahiplenince. Hepsini Hatay'a davet ettim. közde künefeyi çok seviyorlarmış, kesinlikle bekliyorum dedim. Artık Hatay'da bir kapıları var, bizi yolda yakalayan, ağırlayan bu güzel insanlar sayesinde iki teker sevdalısı insanların bir birine ne kadar içten bağlı olduğunu bir kez daha anladım. Araba ile dolaşan, otobüs ile dolaşan, gezi turlarına katılanların neler kaybettiğini bizzat bu yolculukta yaşadım.



    Sabaha kadar rüzgar, fırtına, yağmur durmadı. Bir ara aşağı inip motorları kontrol etmeyi düşündüm, penceremin önündeki ağaç neredeyse yere iniyordu rüzgardan. Ama o kadar yorulmuşum ki yataktan kalkamadım bile. Sabah olunca Ümit bizi yolcu etmeye gelmiş dağıtım motoru ile. Emmoğlum Fatih Kara'ya gönderme olsun diye yan çantalı sarı CBF ile biraz turladım, fotoğraf çektirdim. Şuan işsiz olan biri olarak aslında PTT dağıtıcılığı hiç de fena gelmedi, motor üstünde bir hayata hayır demezdim valla








    Rotamız Bozkır'dan Taşkent'e. Sonra Başyayla'dan geçip, Ermenek üzeri Abanoz Yaylası yoluna girmek. Rakım yükseliyor yine.




















    Zevkli bir sabah sürüşü ile, bol bol fotoğraf çekerek (molalardaki fotolar Şener abide, ben genelde yoldayken çektim) Taşkent'e varıyoruz. Meşhur çeşmesinden su içiyoruz, içelim ki bir daha gelelim.












    Ufak bir çay molasından sonra Taşkent'ten ayrıldık. Dedemli tarafına gidiyoruz. Yol çalışması var. Bu gezide epey bozuk yoldan geçtik. Mıcırda sürme korkumu da yendim, şimdi ayağa kalkıp büyük endurocular gibi, gazı açıyorum korkusuzca










    Acelemiz yok, sindire sindire, fotoğraf çeke çeke, görerek ve hissederek geziyoruz. Şener abi de tam benim gibi, altında 1000lik makine var ama yavaş gezmeyi seviyor.










    Kendimizi Orta Asya'da gibi hissettiğimiz bir coğrafyadayız. Renkler keskin, ufuk çizgisi çok uzaklarda...


























    Başyayla virajları harikaydı. Doyamıyoruz bir kez daha dönüyoruz virajları, hatta utanmasam bir kez daha inip çıkacaktım






















    Başyayla'ya bayıldım. Havası, suyu, insanları...








    Mola veriyoruz. Bir şeyler atıştırıp yöre insanı ile çay içiyoruz.




    Yol boyu çok orjinal taş evler, kerpiç evler gördüm. Torosların yapısı bozulmamış evlerini gördükçe çok sevindim. İnşallah böylece kalırlar, dimdik.






    Ermenek Barajı göründü.














    Ermenek'te benzin ikmalinden sonra devam ediyoruz. Hedefimiz Abanoz Yaylası. Sonrasında Anamura ineceğiz. Yani Torosları aşıp Akdenize ulaşacağız.
















    Yine güzel virajlı bir yoldan, yayla dağ yollarına doğru sarıyoruz.








    Şener abinin yine eli havada. Gezi boyu inmedi o el














    Abanoz yolu ve Akdenize inen dağ yolu bence efsane güzellikte. Daha önce yanlışlıkla girmiştim, arabayla ama. Motosikletle de buralardan geçeceğim diye söz vermiştim kendime.








    Kara Kedi de manzara doydu 3 gündür.




    Abanoz Yaylasındayız. Daha önce burada büyük bir motosiklet kampı yapmıştık.




    Eskiden şu toparla oynardık, tüm dünyamız bunlardı, para biriktirir, bakkala gider, birini seçerdik. Sonra ver elini çimen dolu tarlalar. Futboldan başka bir şey düşünmezdik küçükken. Şimdi iki teker sevdasına düştük. Azcık para biriktirdik mi ver elini çam dolusu Toroslar. Büyümedik aslında, heveslerimiz değişti sadece, oyuncaklarımız...












    Daha önce arabayla geçerken oturup dinlendiğimiz çardağı sökmüşler. Bu ağacın altında idi çardak. Benim bir çok ağaç arkadaşım var, kendilerini ara sıra ziyaret ederim. Torosların başındaki bu güzel ağaç da onlardan biri. Tekrar önünden geçmek kısmet oldu, yol boyunca sayıkladığım ağacımın altında bir süre mola verdik. Şener abinin Bozkır'da aldığı baklavalar, aynı lokumlar gibi Toroslarda bir süre gezdi ve bu molamızda bize enerji kaynağı oldu.
















    Ben önden biraz koptum ve Şener abinin bir kaç fotosunu çekmek için pusuda bekliyorum.








    Tüm yol boyunca keçilerle ve çobanlarıyla selamlaştım.






    Anlatılmaz yaşanır. Müthiş virajlar dönerek Akdeniz'e kadar kıvrıldık.












    Anamur'da ufak bir molanın ardından Alanya'ya doğru yol aldık. Artık Akdeniz'e inmiş bulunuyoruz.












    Eğirdir'den başlayan maceramız 3. günün sonunda Alanya'da son buldu. İç Anadolu ve Akdeniz bölgeleri arasındaki sınır dağlardan bazen Konya, bazen Mersin, bazen Karaman il sınırına girdik çıktık. Ama sonunda Antalya il sınırları içindeyiz.






    Akşam bizi karşılayan dostlarla beraber ufak bir Alanya turundan sonra, sabah kahvaltımızı yapıp, Hamok'un Köprülü Kanyon'daki büyük buluşmasına gitmek üzere hazırlanıyoruz.








    Arkadaştan öte artık ailemden biri gibi olan Alanyalılarla doya doya vakit geçirdiğim bir hafta oldu. Kampta da epey hasret gidermiş olduk. Ama Orhan abinin mekanına uğrayıp o adaçayından içmeden geçmek olmazdı. Bu benim için bir ritüel artık...





    Macera burada sonra ermiyor tabi. Burdan sonra Hamok kampı öyküsü var. Onu da Sıtkı Başkanın raporunun ardından yayınlarım. Tanıştığım günden beri her zaman önce onun raporu yayınlamasını bekler, ardından fotoğraflarımı yayınlarım. Sıtkı abinin güzel anlatımını ve fotoğraflarını her zaman ki gibi merakla bekliyoruz.

    Toroslardaki birkaç günümüz böyle geçti. Yol arkadaşım Şener abi ile unutulmaz hatıralar biriktirdik. Yolda çok güzel insanlarla tanışıp, dostlar edindik. Bol bol viraj yaptık, sedir ağaçlarını, çam ağaçlarını, ardıçları seyretmeye doyamadık, biraz ıslandık, epey yorulduk, ama çok eğlendik... Sonrasındaki dört gün de dahil bir hafta kafamızı dağıttık, kendimizi yola verdik. Hayatımızın bir haftasını daha mutlu kıldık. Üstadın dediği gibi, atımızı aynı yere bağlaMAmanın mutluluğunu yaşadık. Darısı bir sonraki maceralara !

    Özünüze iyi bakın, selam ile...[COLOR="Silver"]

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 23:10 ---------- bir önceki mesaj zamanı 23:04 ----------




    Meraklısına ufak gezi notu:
    Maceranın buraya kadar olan kısmı 1500 km sürdü. Sonraki gün kamp alanına varış ve kamptan sonra eve Arsuz'a dönüş ile birlikte toplam 2315 km yol yapmıştım. Pulsar ortalama 2,9 lt yakıt tüketti. Dağ yolları, şehir içi haricinde düz yollarda 90km hızla gittiğim ksımlarda yakıt ortalamam 2,7 lt ye kadar düştü. Dağ, viraj, mıcır, otoban her yolda güven verdi. Beni hiç üzmedi.
    Alper_tim, Alman_, MANKU ve 26 diğerleri bunu beğendiler..

  3. #3
    DKN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    12 Ocak 2013
    yine güzel gezmişiniz o yollarda, altımda keşke şu makina olsaydı dediğiniz motor ne olurdu
    ubuntu67 bunu beğendi.

  4. #4
    ubuntu67 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Eylül 2009
    Şehir
    Hatay - İskenderun
    Motosikleti
    Pulsar NS200
    En iyi motor sahip olduğundur Şener abi 1000 liği kullanmami önerdi, hayır dedim

    Şaka bi yana, o yollarda altımda bir f700 olsun isterdim. Ama bu hayal için dogru düzgün bir işe girip iyi bir para kazanmam lazım.

  5. #5

    Üyelik
    04 Kasım 2015
    Şehir
    İSTANBUL
    Motosikleti
    KTM DUKE 250 > Pulsar 200 NS
    Pulsarda ki Rüzgarlık cam ne marka nereden kaça aldınız acaba ?
    ubuntu67 bunu beğendi.

  6. #6

    Üyelik
    02 Mart 2011
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Dominar 400 (satıldı)
    Gece gece güzel geldi. Teşekkürler
    ubuntu67 bunu beğendi.

  7. #7

    Üyelik
    11 Eylül 2012
    Şehir
    ankara
    Motosikleti
    2014 ybr esd
    sizleri tebrik ve takdir ediyor,saygıyla selamlıyorum....
    ubuntu67 bunu beğendi.

  8. #8
    kdiner - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    28 Şubat 2011
    Şehir
    İSTANBUL/ÜSKÜDAR
    Motosikleti
    14-16 200ns,16 Mt-25, 17 D400, 18 Mt25abs
    Alıntı PcK0PaT adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Pulsarda ki Rüzgarlık cam ne marka nereden kaça aldınız acaba ?
    irf nin camı bu linkten ulaşabilirsiniz.

    http://www.irfmotor.com/urunler/on-c...n-cam-siperlik
    ubuntu67 bunu beğendi.
    Orkidor61

    Adı: Kemal 0546 416 86 00

  9. #9
    mesut hoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    11 Mart 2012
    Şehir
    eskişehir
    Motosikleti
    Yamaha XT660 r-honda CBF - SUZUKİ GW 250 İNazuma
    bazı geziler için söylenecek söz ve sözler buluna biliyor,ama bu gezi için söylenecek tek bir söz var MÜKEMMEL ! belgesel tadında ve benim de görebilmeyi umduğum yerleri gezmişsiniz gönlünüze sağlık,eskişehirden selamlar...
    ubuntu67 bunu beğendi.
    - HAYAT GEZİNCE GÜZEL -

  10. #10

    Üyelik
    04 Eylül 2016
    Motosikleti
    PCX150 ve XMAX250
    Harika bir gezi. Ne güzel.

    Aşağıdaki resimdeki grex kask biraz büyük beden gibi geldi. Yanaklara neredeyse hiç temas yok. Koruma sağlayabilir mi bu şekilde?
    ubuntu67 bunu beğendi.

  11. #11

    Üyelik
    14 Aralık 2015
    Tebrik ederim. Ben Türkiye'nin en güzel yerleri
    ubuntu67 bunu beğendi.

  12. #12
    ubuntu67 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Eylül 2009
    Şehir
    Hatay - İskenderun
    Motosikleti
    Pulsar NS200
    Herkese tek tek teşekkür ederim.

    Motorun ön camını ustam taktı. Nereden aldıgını bilmiyorum. Grex kaskı arkadaşım degistirecek, artık cok eskidi ve yiprandi demisti bana.

    Daha güzel rotalar sizlere nasip olsun, selam ile.
    ÜmitS. bunu beğendi.

  13. #13

    Üyelik
    13 Haziran 2016
    Şehir
    istanbul
    Motosikleti
    falcon flash 100
    çok güzel bir gezi olmuş böyle bir geziden sonra İstanbul a dönmek Şener bey için her halde zor olmuştur.
    ubuntu67 bunu beğendi.

  14. #14
    sailor33 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Mart 2013
    Şehir
    ADANA
    Motosikleti
    VFR 800 (INTERCEPTOR)
    Süper fotoğraflar. Paylaşım için teşekkürler
    ubuntu67 bunu beğendi.

  15. #15
    oyunageldim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Aralık 2012
    Şehir
    Tekirdağ
    Motosikleti
    Honda Wave 110i
    Eline sağlık çok güzel gezilesi görülesi manzaralar
    İyi bir gezi olmuş
    ubuntu67 bunu beğendi.

  16. #16

    Üyelik
    15 Aralık 2014
    Şehir
    Isparta
    Motosikleti
    Yeşil Kubazaki CR1
    Hani derler ya:

    Canım çekti!

    Sezonu kapatmadan, bir turlayıp gelsek iyi olacak ...

    Bu arada, elbette Eğirdir manzaralı kamp tadını vermez ama;

    Isparta'dan yolu geçecek arkadaşlara merkezdeki apartları tavsiye ederim.
    ubuntu67 bunu beğendi.

  17. #17
    Adana İl Temsilcisi adanalı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    25 Ekim 2006
    Şehir
    ADANA
    Motosikleti
    YAMAHA XJ6 DİVERSİON F, YAMAHA BW'S 100
    kardeş, muhteşem yollarla birlikte harika bir rota yapmışsınız.birkaç yıl önce bende eğirdir festivalinde tanıştım şener kardeşimle.inan yolları,manzaraları ve virajları seyretmeye doyamadım ve rotanızı kendime kopyaladım.ben de en kısa zamanda aynı rotayı yapacağım.teşekkürler hemşerim.
    ubuntu67 bunu beğendi.

  18. #18
    mrt20 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Aralık 2011
    Şehir
    Denizli
    Güzel gezi olmuş valla tebrikler.
    Bir daha zafer gazoz içerseniz eski zaferi tercih etmenizi tavsiye ederim.
    Tadı harikadır.
    ubuntu67 bunu beğendi.

  19. #19
    Guven - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    06 Eylül 2005
    Şehir
    HATAY-ANTAKYA
    Motosikleti
    Crf 250 L
    Gezi de, rapor da mükemmel Mustafa'm. Ellerinize sağlık...
    sodurlu88 ve ubuntu67 bunu beğendiler.

  20. #20
    ubuntu67 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Eylül 2009
    Şehir
    Hatay - İskenderun
    Motosikleti
    Pulsar NS200
    Herkese teker teker tesekkur ederim. Tavsiyeleri de not aldim. Selamlar herkese.


    REKLAM ALANI
1. sayfa 123 SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler