Motorumu alalı bir ay olmuş, olmamış... İstanbul kazan ben kepçe yollardayım... Motosikletimle geçirdiğim her an yeni bir şey öğrendiğim zamanlar bunlar. Yanlış anlaşılmasın hala yeni bir şeyler öğreniyorum da o zamanlar daha çok şey vardı bilmediğim. O dönem kafama ciddi bir şey takıldı. Arkama birini alsam ne olur?


Acaba kullanabilir miyim? Bu sorular kafamı yerken, ince ince kimi kandırabileceğimi düşünüyorum. Abim? Yok hayatta binmez o bu işten anlıyor. Hale? Olmaz olmaz onu taşıyamam çok kilolu. Özlem? Ayyy... Başımıza bir şey gelirse kırk yıl kurtulamam dırdırından vallaha... Sibel? Ay yok o çok korkuyor, hayatta binmez. Figen? Ya onun da sırık gibi boyu var dengemi bozar vallaha olmaz. Burçin? Buuurrçiiin? Evet ya Burçin? Boyu boyuma, kilosu kiloma, huyu huyuma uygun. Bu iş için biçilmiş kaftan. Evet evet Burçin! Budur! Bu işi çözdükten sonra günlerce fırsat kovaladım. Yani Burçin'i ikna edebileceğim uygun bir an yakalamaya çalıştım ve bir gün o gün geldi. Ta ta ta taaaam.., Burçin; ‘‘Daha önce arkanda biri varken kullandın di mi?’’ ‘‘Iıııı şey? Deli misin kızım heralde kullandım. Abimi aldım, Haley'i aldım, Özlem'i aldım.’’ ‘‘Ne Hale'yi taşıyabildin mi? O dobişkoyu?’’ ‘‘Ayıpsın Burçincim ya bugüne bugün karşında bu işe gönül vermiş, emek vermiş bir motorcu kardeşin oturuyor.’’ ‘‘Helal olsun o zaman...’’ ‘‘Hadi atla bebek gidelim!’’... Bakmayın bu kadar soğukkanlı konuştuğuma kız motora binene kadar ve hatta bindikten bir süre sonraya kadar ben bir ‘‘Yusuf’’ bir ‘‘Yusuf’’ sormayın. Yusuflar bastı her yanı.. Kendi kendime acayip tırsmış durumdayım aslında. Ulan beceremezsem ne yaparım? Trafiğin ortasında ‘‘hadi sen in taksiyle gel Burçincim, beceremedin arkada oturmayı.’’mı derim. Yiğitliğe sürdürmeyeceğiz ya... Neyse kıyafetlerimiz giydik, kasklarımızı taktık. ‘‘Hazır mısın bebek?’’, ‘‘Hazırım hadi uçur beni Rüzgar’’ Hata bir; motora ilk kez binecek birine mutlaka nasıl binmesi nasıl inmesi gerektiğini gösterin. Ben göstermedim. Sonuç mu? Motor düşmesin diye iki dakkada kan ter içinde kaldım. Çünkü abla motora binmedi cidden atladı. Neyse bu ilk sınavı geçtikten sonra iyi kötü kalktım ve Maçka-Bebek istikamet... Aferin len bana gidiyorum işte. Hıhhh!!! Bak taksinin yaptığına... Önüme kıran taksi yüzünden ani fren yapmam lazım ama o da ne? Ne olmuş bu frenlere? Alllaaaah! Zor sıyırdım. Ben ecel terleri dökerken Burçin arkada şarkılar söylüyor. ‘‘Ben anlamam toptan tüfekten, ben anlamam taştan yürekten.....’’ ‘‘Aferin kız sen baya iyi kullanıyorsun ne hareketti o öyle?’’. Diyecek bir şey bulamıyorum. Birilerinin frenlerime suikast düzenlediğini ve motorun gidonunda da bir sorun olduğunu düşünüyorum. Çok ağırlaşmış namussuz ve durmuyor bu motor? Tamam giderken çok bir şey yok da sıkışık trafikte baya acı çekiyorum. Yüzümdeki on numaralı gülümsemem acı bir tebessüme dönmüş durumda. Kaşlar çatık ama kasa kasa gülümsüyorum hálá... Burçin arkada, keyfi yerinde, şarkı devam ediyor:''...... anlamam akıntıya kürekten, bunları boş ver ne haber aşktaaaaaan?''

DAHA FAZLA DAYANAMADIM

Nihayet sahile çıkıyoruz ve ben de epey alışmış, kasma durumundan kurtulmuş, rahatlamışım. Kaşlarımdaki çatıklık kalkmış, yüzümdeki on numaralı gülümsemem geri gelmiş. Dayanamayıp arkama sesleniyorum vizörümü açıp; ‘‘Rahat mısın?’’ ‘‘Evet harika, ama biraz bassana!’’ Deli bu. ‘‘Olmaz!’’ ‘‘Neden ki?’’ Vicdan azabından kurtulmak için söylüyorum gerçeği; ‘‘Çünkü ilk kez iki kişi kullanıyorum motoru! Sandığım kadar kolay değilmiş!’’ ‘‘Neee?’’ Burçin birden yumuluyor arkadan bana. O sakin, huzurlu şarkılar söyleyen kız birden yüzünde dehşet verici bir ifadeyle Kuala gibi sarılıyor sırtıma.. ‘‘Rahat ol bebek!’’ diyorum ve ben başlıyorum bu sefer şarkıya; ‘‘Ben anlamam toptan tüfekten. Ben anlamam taştan yürekten. Anlamam akıntıya kürekten..Bunları boş ver Burçincim ne haber aşşşktaaaaan?’’

H.O.G. Ralli Festivali yaklaşıyor

Şu Harleycilerin organizasyon güçlerine ve yeteneklerine bayılıyorum. Yine yapacaklarını yapmışlar. Bu yıl ilk defa gerçekleştirilecek ‘‘1'inci Türkiye Ulusal H.O.G. Rallisi’’ 21-23 Mayıs 2004 günleri arasında Parkorman'da düzenlenecekmiş. Çeşitli oyun ve etkinliklerin yanı sıra müthiş konserlerle 3 gün 3 gece sürecek olan festivale tüm Avrupa, Rusya, Amerika va Avustralya'dan Harleyciler İstanbul'a kadar Harley Davidson'larının üzerinde geleceklermiş. Ne diyeyim helal olsun. Detaylı bilgiyi www.hogtr.com da bulabilirsiniz.

Honda'dan uzay çağı motosikleti

Japon motosiklet üreticisi Honda, Tokyo Otomobil ve Motosiklet Fuarı'nda Griffon'u tanıtmış. İlk anda vayy be dedirten bu motosiklete hiç sulanmayın çünkü o bir ‘‘concept bike’’. Yani bir prototip... 750 cc. hacminde, 4 silindirli, yeni jenerasyon VTEC motorun kullanıldığı Griffon'un en önemli özelliklerinden biri otomatik şanzımanı. Aslında bu motosiklet scooterlardan esinlenilmiş. Benim en hoşuma giden yanıysa arka bölümde yer alan bir CCD kamera. Bu kameranın yardımıyla arka bölümdeki görüntüler gösterge panelinin altına yansıtılıyormuş. Bu sayede sürücü arkadan gelen araçları da rahatlıkla kontrol edebiliyor.

Ayşe Şule Bilgiç
ruzgarinkizif650gs@hotmail.com