Unutulmuş zamanlar vardır hani... Bi gün olmadık yerde, olmadık bi şekilde hatırlanırlar... Hayat tüm sıradantığıyla, günlük koşuşturmacasıyla akarken birden bu unutulmuş aniar, akan bi suyun önünde duran taşların, suyu fışkırttıkları gibi fışkırtırlar unutulmuş duygulan...


Kimse farkında değildir hissettiklerinin, bazen sen bile...
Bi gariplik olduğu kesindir lakin her halinle...
Bazi duygular vardır hani...
Taze taze yaşandığında hayatının etrafında gülücüklerle döndüğü...
Üstünden zaman geçtiğinde ve hatırlandığında, motordan ilk düştüğündeki acıya benzerdir tadı...
'Anneeeeeeeeeeee....' diye bağıra bağıra ağlatabilir insanı...
Yaşadığın haksızlıklar vardır hani...
Adı üstünde hiç haketmediğin...
Çocukken kaçamak ağzına tıkıştırdığın börekler gibi boğazında düğüm düğüm kalmış...
Hatırladığında hala yutkunamadığın...
Gözyaşjarm vardır hani...
'Ben hiç ağlamam.' diye millete yalan caka sattığın...
Bazen kalabalalıklar arasında yalnız kaldığında, bazen vizörünün tam arkasında, bazen gözpınarlanndan dışan bazen sessiz sessiz içine akan...
Bazı gerçekler vardır hani...
Hiç unutamadığın halde hiç hatırlamak da istemediğin..
Hayatın döngüsünde dur diyemeyeceğin ve her gün biraz daha yaklaşan...
Bazen yaşama İsyan ettiğinde çabuklastırabileceğin ama sevdiklerin varken bunu asla gerçekleştiremeyeceğin...
İşte bunların beynimde büyük bi hızla döndüğü bi sabah...
Ne sabahı be saat 2 ye geliyo..
Annemin evinde uyandım...
Kafam 5 karış..
Unuttuğum ya da unutmak için özel bi çaba gösterdiğim herşey suyun altından pörtlemiş...
Evin içinde çocukluğumdan bugüne farklı yüksekliklerden seyrettiğim kadına baktım aralık kalmış odamın kapısından...
Hayatımda tanıdığım ilk kadın olmasının yanında öyle çok şey var ki söylenebilecek...
Bana kimselerin bakmadığı kadar özenle bakan...
Kimselerin dokunmadığı kadar yumuşak dokunan...
Kimselerin hissettirmediği kadar önemli hissettiren...
Beni her koşul ve şartta seven ve bunun karşılığında sadece hayatımın bi miktarını yanında, gözü önünde yaşamamı bekleyen...
Gözlerine baktığımda yalnızca sevgi ve ilgi gördüğüm, benim için asla bi kötülük düşünmeyeceğine emin olduğum, kimselerin yanında hissedemediğim huzuru bulduğum o kadın...
Kadınlarla aram küçüklüğümden beri çok iyi değildir...
Beni ÇOOOOK sevdiğinden biran bile şüphe duymadığım ilk kadın...
Kadınlar aslında korkulacak yaratıklardır...
Korkmadığını tek kadın...
Ben ideal bi çocuk olamadım onun için, biliyorum...
Kalıplarım onun arkadaşlarının çocuklarının kalıplarına uymadı hiçbir zaman...
Sen niye diğer kızlar gibi......
diye başlayan sayısız cümle
kurdu benim için...
Yine de sevdi...
Sevgisini hiç eksik etmedi...
Kaybettiklerim üşüştü beynime...
Kaybetmeyi hiç istemediklerim...
İstemediğim halde engel olamadıklarım...
Böyle gelgitlerde kimseleri görmeye tahammülüm yok...
En sevdiklerimi bile...
Zoraki 3 numaralı gülümsememle çıktım odamdan...
Günaaaaydımnnnn, napiyomıış benim Tontişkom?' gideceğimi ve gitmek istediimibiliyo...
Çeyrek asırlık kızını öyle iyi tanıyo ki...
Yine gel seni çok özlüyorum...
Ve noolur dikkatli kullan Biran Önce yalnız kalmaya ihtiyacım var buz dağı hızla büyüyor...
Beynimdeki gelgitle başedemiyo-rum insan içinde...
Merak etme Tontişko gelcem, kalçam da yine...
Hadi bana müsa-de...
Salonun önünden geçerken ha kalktı ha kalkacak diye hala tam toplanmamış bi kahvaltı masası ilişiyo gözüme...
Bi kez daha vuruyo ellerin yalan sevgisi yüzüme...
Hiç iyi diil psikolojim, gitmeliyiİiİiiiiiim...
Seni seviyorum Anne...
işte diğer bi sevdiğimleyim.Böyle kafamın iki karıştan fazla olduğu zamanlarda genelde binmem motora ama...
Kaskımı taktım. Ve yoldayım...
Allaaaaah yapamadıklanm da beynimdeki zamansız davete katıldılar...
Yapmak İsteyip de yapamadıklanm...
Üşendiklerim, ertelediklerim ve geciktiklerim...
Hepsi için geçerli sayılabilecek bahanelerim vardı oysa zamanında...
Ama şimdi yanlızca kaybettiklerim aklımda...
Vizörümü açtım belki giderler diye...
Sağ elimi her zamankinden daha sıkı tutuyorum...
Uzun bi yol, şerit çizgileri, etrafta yeşil alanlar...
Görüntü birden buğulanıyo...
Yağmur mu yağıyo?..
Hayır! Vizor açık..
Dişlerimi sıkışım engel olamıyo gözyaşlanma-..
Rüzgar durumun farkında...
Rahatlamam lazım...
Hadi bırak kendini...
Hala savaşıyorum...
Ağlamak acizlik gibi geliyor...
Ne saçma, aslında ne kadar İnsanca...
Yine küçük olduğuna inandırdığım hayatın büyüklüğü çarpıyor yüzüme...
Hah hatalanm da geldiler işte...
Hani vedalaşmıştık bi daha görüşmemek üzere sizinle?
Aynaya ve ibreye bakmaya zorluyor beni aklım...
Davettekiler ısrarla bırakmıyorlar..
Bu yaptığın doğru değil diyor mantığım...
Ama sesi çok derinlerde kayboluyor...
İnanılmaz bi gürültü var içerde...
Her ağızdan bi ses yükselmekte...
Çeneme kramp girdi girecek...
Burnum da gözlerimle senkronize.....
Aha yolda kesik çizgiler vardı hani az önce?
Ya bu yol 4 şerit olmalıydı? ...
İnce uzuuuuuun bir yılan üstündeyim...
Rüzgar yaşların hepsini tüm becerisiyle kamufle ediyo...
Bazılan kulağıma gizleniyoo...
Yerle temasım yok gibi hissediyorum...
Önümü net göremeyişiminse pekçok sebebi... Bu da neee?
Tek şerit görünen yolun ortasında olmaması gereken bi karartı...
Büyük bi hızla bana doğru yaklaşmakta...
Yooo işte mantığım çığlık çığlığa...
Onu duyuyorum bu sefer...
İbreye bakıyorum: O ne be öyle? Daha önce karşılaşmış mıydık?...
Ve aynalarım bağırmaktan rnefta, çoktaaaan dönmüşler birbirlerine..
Kalbim korkuyla durmamı istiyo..
Nerde olduğum, nereye doğru yol aldığım konusunda hiçbi veri mevcut diil yakınlanmda...
Annemin sesini duyuyorum uzaktan:
Yine gel, seni çok özlüyorum...
Ve noolur dikkatli kullan...
Beynim büyük bi emir veriyoooooorr....
YAAAVAAAŞŞLAAAAAA!!
Ya başaramazsam?...
Ya başaramazsam diye hiçbi şeyden vazgeçmedin sen, en azından denedin" diyo mantığım...
Deniyorum ama karartı çok yakınlarda...

Sağ elimi gevşettim iyice, seri bi şekilde: sol e! sol ayak; fren, sol el sol ayak; fren, yol birden çok şerit oldu ama duramıyoruuuummm...
Sol el sol ayak; freeen...
Son kez sol el sol ayak asıldıııım frenlereeee.....
Aha kitlediii yok yok kitlemedi'tak tak tak'...
Durdum. En sağdaki gişenin hemen önünde...
Tüm vücudum titremekte...
İndim motordan...Direğin gölgesinde nefes alıyorum...
Evet çok şükür nefes alıyorum...
Ve bi süre daha o direğin gölgesinde oturup, ağlamanın pek insanca olduğuna ikna edip kendimi, döküyorum içimde ne var ne yoksa...
Sonra şiş gözlerimle, kendimden utanarak biniyorum motoruma...
Daha güçlü ve süratli bi motor almamak için yemin ediyorum sevdiklerimi düşünerek gökyüzüne bakarken...
Adam olana bu çok bile. Herkes haddini ve iradesini bilmeli...

Aynca sevdiklerimiz kadar motor kullanan, kullanmayan, kullanacak olan herkese karşı da küçümsenmeyecek bir sorumluluğumuz olduğunu unutmayıp, Kafa iki kanştan çokken mümkünse motora binmemeli...

<b>Bügün Trafikte</b>
Bir motosikletliyi yakmak isterseniz, içtiğiniz sigaranızı kül tablanızda södürmek yerine arkanızdaki motosikletliye isabet edecek şekilde otomobilinizin camından dışarı atın...
Motosikletlileri yakmayın, valla sizde yanarsınız!

Ayşe Şule Bilgiç
ruzgarinkizif650gs@hotmail.com