Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı

Bir baba’nın motosiklet aşkı / Ayşe Şule Bilgiç

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1
    Admin Erhan Erdil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Nisan 2003
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    MT-09 Tracer
    İçimizdeki motosiklet aşkını, hani etrafımızdakilerin daha doğrusu motosiklet sevdası yüreğini yakmamış olanların anlaması pek mümkün değildir ya... Hani bir yandan bunlar hayatta bizi anlamaz derken bir yandan da keşke anlasalar deriz ya... Hani anlamasalar bile saygı göstermelerini isteriz. Şimdi sizi iki çocuk babası bir motosiklet sevdalısı ile tanıştıracağım.

    Adı Fikret Çobanoğlu. 47 yaşında. Yılda 10 bin kilometreden fazla yol yapan bir motosiklet sevdalısı. Yazdıklarını okurken o kadar etkilendim ki. Buyurun okuyun abartmadığımı anlayacaksınız. Bu arada Fikret bey eşinize çok sevgiler. Allah her motosiklet sevdalısına bu kadar anlayışlı bir eş nasip etsin!

    ARTI ÜÇ MÜ, EKSİ BİR Mİ

    Yine uzun süren bir kıtalararası seyahatten dönmüştüm. Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Taksiden inip ağır bavullarımla binanın kapısına doğru ilerliyordum. Şimdi de asansördeyim ve yine duraksamıştım! Hangi düğmeye basacaktım? 20 gündür yurtdışındaydım ve her geldiğimde aynı soruyu kendi kendime soruyordum ve artık sormaktan da bıkmıştım. Buna bugüne kadar artık kesin bir çözüm bulmuş olmalıydım ve maalesef hala bulamamıştım.

    Ama hata bendeydi; uçaktan iner inmez her zamanki gibi sabırsızlıkla evimi arayıp geldiğimi haber vermiştim. Dolayısıyla 3’e basmalıydım, çünkü gecenin o sessizliğinde taksinin geldiği duyulmuş olmalıydı. Asansörün aynasında kendimi gördüm, üzerinde 3 yazan düğmeye bastım. Üçüncü katta, 40’ıncı yılımda zar zor sahip olabildiğim ailem, yani iki tane dünya tatlısı bebeğim ile eşim bekliyordu. Öncelik onlardaydı. Tartışılacak bir tarafı mı vardı?

    GARAJDA 20 GÜNDÜR TERKEDİLMİŞTİ

    Peki ya -1’de beni bekleyen kimdi? Aramızdaki gönül bağını ikimizden başkasının anlayamadığı ve bilmediği, yaşamımızın tamamıyla birbirine bağımlı olduğu yol arkadaşım kimdi? -1’de, garajda, 20 gündür terkedilmiş gibi bekleyen ve benden başka kimseden ilgi görmeyen makinam duruyordu, biliyordum hüzünlü bir bekleyiş içindeydi. Kapıcımızın bile, bana söz vermesine rağmen, gerekli ihtimamı göstermediğinden emindim.

    Canım kızım, canım oğlum nasılsınız (motoruma garajdaki otomobillerden biri çarpmış mıdır?), beni çok özlediniz mi? (çarptılarsa alarmı çalışmıştır ama kimse ilgilenmediğinden ağlaya ağlaya susmuştur kendiliğinden), karıcım iyi misiniz hepiniz? (mandallarla tutuşturduğum, su ve toz geçirmez kaliteli şemsiye kumaşı koruyabildi mi acaba makine mı?), güzelim niye havaalanına gelmediniz karşılamaya (Akü ya akü... Hemen çalışacak mı? Şu akü nasıl da fabrikadan şansıma hatalı çıkmıştı). Çocuklar ne kadar büyümüşsünüz böyle, (biriken tozlar iz bırakır mı acaba? ) hadi sarılın bana (Yine şampuan mı kullansam yıkamak için? Son aldığım 5 çeşit yıkama fırçasını nereye saklamıştım, kolaylıkla bulabilecek miyim?).

    MOTORU EŞİM HEDİYE ALMIŞTI

    İlerleyen dakikalarda, saat gece yarısını geçerken kafamdan geçenleri okuyan, beni artık tanıyan ve bana motoru hediye alan eşim "Sen şimdi sabahı bekleyemezsin, garaja in de motoruna bi bak istersen" diyordu her seferinde. Ve ben de her seferinde "Aman canım ne önemi var, ne olacak ki koca motora, çocuklarımla oynayayım biraz" diyor, eşim ikinci kez baktığında konuşmasına fırsat vermeden herkesten özür dileyerek kendimi -1’de buluyordum.

    Aslında çok kez motoru salona bırakmayı düşündüm seyahatlere giderken, hiç olmazsa eve dönüp çocuklarıma sarılırken motoruma yan gözle bakıp kontrol edebilir, böylece kimseye haksızlık etmediğime vicdanen kanaat getirirdim.

    Eve dönüşlerimi özellikle hafta sonuna denk getirir, cumartesi sabahı çocuklar uyanmadan motoru yıkamış olurdum. Uzun çabalardan sonra edindiğim tecrübeye göre motoru yıkama ve bakım formülleri bulmuştum. Elimde sıcak su dolu kova, detaylı yerler için saplı fırça, bir tarafı sert diğer tarafı sünger malzeme ve kuru bezlerle kapıdan çıkarken eşime sorduğum sorudan dolayı baba olmaktan hala utanırım. Alüminyum jantları temizlemek için aldığım limonlu bulaşık deterjanının yanındaki bebe şampuanını gösterip "Yaa bu motoruma bir şey yapar mı, bozar mı?" diye gayet doğal sormuştum, o da "Hayır bozmaz" diye cevap vermişti. Oğlum 6 yaşına gelinceye kadar aynı bebe şampuanını oğluma kullanmış ve ben bir kere bile bu şampuan çocuğuma zarar verir mi diye endişelenmemiştim. Böyle baba mı olur ? Ayrıca, üstelik 5 yaşındaki kızım da aynı şampuanı kullanmaktaydı. Umarım annelerine olan güvenimden bugüne kadar sormamış olmalıyım !

    TANRININ BİR HEDİYESİDİR

    Bütün bu yorgunluktan sonra, ertesi sabah güneş doğarken, motorumla çocuklar uyanmadan bir Edirne mi yapsam derken (Kadıköy’de oturuyorum), kendimi İzmit’i sollarken buluyorum. Sapanca’nın yollarını geçip benzinimi bitirirken her seferinde mecburen TEM’den çıkıyorum. Bu sefer, Mudurnu’ya doğru Kuzuluk kaplıcaları... Afrika seyahatimden dönünce herhalde Tanrı’nın bana bir hediyesiydi diye düşündüm, çünkü TEM-Mudurnu kavşağından Beldibi’ne kadar, 30 kilometre yol yeni asfaltlanmış üç şeritli, beyaz çizgili, orman ve nehir manzaralı, tatlı virajlı ve bomboştu. Hava yarı bulutlu güneşli ve durduğum zaman kıyafetimin içinde beni terletmeyecek kadar tatlı serindi. Biraz motora bineyim diye çıktığım eve döndüğümde 400 kilometreyi geçmiştim.

    Anladım ki, 20 gündür garajda bekleyen demir atım da beni çok özlemişti!

    Fazer’a büyük işkence!

    Bu fotoğrafa her baktığımda tüylerim diken diken oluyor. Bir motor sevdalısı bir Fazer’a bunu neden yapar? Allahım inanamıyorum. Benim önerim Yamaha bu motoru bu hayattan kurtarsın. Zavallı Fazer’a sahip çıkıp onun piyasada böyle perişan bir hayat sürmesine engel olsun. Ne yapıp etsin onu eski yakışıklı günlerine geri döndürsün. Gerçekten bu motoru gördükçe daha bu genç yaşında onu bu hale getirenleri şiddetle kınıyorum. Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim vallaha...

    Motorcular otomobilleri ürkütüyor

    Semih Saygıner’i tanımayan yoktur herhalde. Dünya şekeri bir insan olmakla beraber kendisi aynı zamanda bir Dünya Şampiyonu. Semih motosiklet kullanmıyor. Ne alaka o zaman bu sayfada demeyin, istedim ki motosiklet kullanmayan birinin gözünden görelim kendi halimizi, trafikte duruşumuzu. Bakın bir otomobil kullanıcısı olarak Semih Saygıner motosikletler hakkında neler söyledi.
    Motosiklet kullanıyor musun?

    Aslına bakarsan görünce ilgimi çekmiyor değil, ama hiç binmeyi düşünmedim bugüne kadar. Motosiklet şık bir alet, aynı zamanda fonksiyonel de. Ama ben sıkı bir otomobil kullanıcısıyım.

    Peki, otomobilin içinden motosikletlere baktığın zaman ne düşünüyorsun trafikte?

    Şimdi, aslında iki yönü var düşündüklerimin. Bir tarafım fena halde kıskanıyor. Sıkışık trafikte bile ilerleyen motosikletleri özellikle. Ama trafikte saçma sapan kullanan, aralara girip hayatı pahasına riskli motosiklet kullanan, kurallara uymayanları gördüğümdeyse kıskançlığın yerini başka duygular alıyor.

    Bir otomobil kullanıcısı olarak motosikletlerden rahatsız oluyor musunuz?

    Ne yalan söyleyeyim, özellikle kuryeci arkadaşlar ve paket servis elemanları gerçekten çok kötü, çok riskli ve çok rahatsız edici kullanıyorlar motosikleti. Bu durumda evet otomobilimin içinde beni huzursuz ediyorlar. Aynamın dibinden daracık bir aradan ’zıııııııvvv’ diye geçen bir motor can sıkmıyor değil. Sonra bir de trafik biraz ilerleyince aynı motoru yerde, sürücüsünü ambulansa bindirilirken görmek hiç hoş değil. Ürkütücü bir tablo çıkıyor ortaya.

    Motosiklet tehlikeli mi sizce?

    Aslına bakarsan Türkiye’de, trafikteki eğitim ve kültür eksikliğinden kaynaklanan bir tehlike söz konusu. Bunun yanında zaten motosiklet de iki tekerden ibaret olduğu için doğası gereği biraz daha riskli bir makine. İkisi birleşince motosiklet kullanıcılarına çok iş düşüyor.

    Peki, otomobil kullanıcılarına... Onlar motosikletlere karşı yeterince saygılı mı?

    Onlara yani bize de çok iş düşüyor aslında doğru söylüyorsun. Pek saygılı olduklarını sanmıyorum. Sen daha iyi bilirsin bir motosiklet kullanıcısı olarak sen söyle saygılı mıyız?

    Ne yazık ki değilsiniz. Birkaç istisna ki onlar da muhtemelen o an otomobiline binmiş olan motosiklet sevdalılarındandır, onun dışında motosiklet hala trafikte araç yerine konulmuyor, otomobil kullanıcıları tarafından. Oysa trafikte birinci öncelikli araç motosiklet. Yani öyle olması gerekiyor. Otomobil sürücülerinin motosikletleri koruyup kollaması gerekirken onlar bilakis motosikletleri sıkıştırıp, onlara yol vermeyip, saygı göstermeyip, motosiklet kullanıcısını çok zor durumlarda bırakabiliyorlar.

    Peki motorcuların hiç suçu hatası yok mu?

    Olmaz mı daha az önce sen söyledin. Eğitim ve kültür eksikliği, cahil motorcu yani motosiklet kültüründen bihaber motorcu sayısı o kadar fazla ki, bunlar trafikte motorcunun genel imajını ne yazık ki olumsuz etkiliyor. Motorcu denince aklına ne geliyor mesela?

    Özgürlüğüne düşkün, macerayı seven, deli dolu, biraz salaş, hayatı farklı yaşamayı seven insanlar. Beni trafikte rahatsız eden motorcu profili bu değil ama. Hem az önce anlattıklarım bir de ’benim motorum güçlü’ diye millete hava atmak üzere motorunu kulaklarımızı tırmalayacak kadar bağırtanlar var. Sonra kasksız, korumasız binenler. Trafikte yapılmaması gereken tehlikeli artistik hareketleri yapanlar. Kafa kaldırıp son gaz basanlar, bir motora 3-4 kişi binenler, hem motor kullanıp hem ellerinde bir şeyler taşımaya çalışanlar motorcunun imajını zedeliyor.

    Ee güzel yani ilk aklına böyle serseri, pis, işe yaramaz, avare avare dolaşan, bir baltaya sap olamayıp kendini motora veren, arızalı insanlar gelmiyor yani aklına?

    Yok onları filmlerden hatırlıyorum. Vardı ama bir ara motorcu deyince akla böyle insan tipi geliyordu. Deri giyip, saçları başları darmaduman, zincirler bileklerinde. Evet evet haklısın. Ama şimdi öyle gelmiyor ama. Yavaş yavaş düzeliyor demek ki. Arıza tamir ediliyor demek ki?

    Yok Allah için her motorcunun ruhunda küçük bir arıza vardır bence ama bu anlamda değil. Motorcu bu arızası sayesinde motoru tercih etmiştir ve hayatı ikitekerin üstünden kimselerin görmediği açılarıyla görmesi de bu yüzdendir. Siz de ıstakanın ucundan bakınca başka bir şey görüyor olabilirsiniz mesela?

    * Evet her yeri yemyeşil görüyorum.

    Ayşe Şule BİLGİÇ
    ruzgarinkizi@hurriyet.com.tr
    Rüzgarın Kızı - Ayşe Şule Bilgiç'in Yazıları Her Çarşamba Hürriyet Gazetesi Otoyaşam Ekinde Yayınlanır.


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    zonex2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    02 Nisan 2005
    Şehir
    eskişehir
    Motosikleti
    çelık 150 cross
    (bir baba'nın motosiklet askı) okuduktan sonra gercekten etkılendım bır arada bende terıfı olmayan bır tedırgınlık basladı bırgun bendede motor sevdası saplantı halıne gelırmı dıye. Acaba benım ılerıde kuracagım aılem motor ıcın ne derdı? sanırım bıraz fazla dusunuyorum olmayan seylerı bıle hesab edıyorum en ıyısı hayata ve motor askına kaldıgım yerden devam edeyım hıc gaz kesmeden :D
    CROSS ÖZGÜRLÜĞÜN FARKLI BİR ANLATIMI GUZEL BİR YAŞAM TARZI VE ENGEL TANIMAZLIKTIR.
    OH BECOME RICH FOR SAKE DIE

  3. #3
    FutureShock - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    02 Mart 2006
    Şehir
    Bodrum
    Motosikleti
    XT660Z Ténéré
    Benim için giderek saplantı haline geliyor ve buından hiç şikayetçi değilim

    Paylaşım için teşekkür ederiz...

  4. #4
    Mili - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Temmuz 2006
    Şehir
    Kadıköy-M.köy
    çok güzel bir yazıydı baba beyin aşkı paylaşım için teşekkür ederiz.
    Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama yüreği takvim yokuşlarında...

  5. #5
    ylmzzz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Aralık 2005
    Şehir
    Konya
    Motosikleti
    Kawasaki Z800
    semih saygınerle konyada tanışmıştım. arabasına binmiştim hatta. BMW si vardı mavi renkte. şehir içi trafiğinde gerçekten çok sakin kullanıyor. klasik bir müzik eşliğinde...

    şahsen motor sürmesem araba kullanırken motorlara yol verirmiydim bilemiyorum.

    bence her insan bisiklet, motosiklet, araba, kamyon hepsini kullanmalı. çünkü hepsini kullanmadan anlamak mümkün değil.

    bisiklet kullanıcılarına arada kızarım. fakat geçen bir bisikletime biniyim dedim. çok uzun bir aradan sonra bisikletimi çıkardım ve biraz tur atmaya başladım. baktım ki kızdığım ve hata olarak gördüğüm bazı hareketleri ben de yapıyorum


    kurallardan önce bence birbirimize karşı saygılı olmamız gerekiyor...
    Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredersin

  6. #6

    Üyelik
    28 Mayıs 2006
    Şehir
    eskişehir
    Motosikleti
    CBF_500
    Alıntı Skullhunter adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    İçimizdeki motosiklet aşkını, hani etrafımızdakilerin daha doğrusu motosiklet sevdası yüreğini yakmamış olanların anlaması pek mümkün değildir ya... Hani bir yandan bunlar hayatta bizi anlamaz derken bir yandan da keşke anlasalar deriz ya... Hani anlamasalar bile saygı göstermelerini isteriz. Şimdi sizi iki çocuk babası bir motosiklet sevdalısı ile tanıştıracağım.

    Adı Fikret Çobanoğlu. 47 yaşında. Yılda 10 bin kilometreden fazla yol yapan bir motosiklet sevdalısı. Yazdıklarını okurken o kadar etkilendim ki. Buyurun okuyun abartmadığımı anlayacaksınız. Bu arada Fikret bey eşinize çok sevgiler. Allah her motosiklet sevdalısına bu kadar anlayışlı bir eş nasip etsin!

    ARTI ÜÇ MÜ, EKSİ BİR Mİ

    Yine uzun süren bir kıtalararası seyahatten dönmüştüm. Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Taksiden inip ağır bavullarımla binanın kapısına doğru ilerliyordum. Şimdi de asansördeyim ve yine duraksamıştım! Hangi düğmeye basacaktım? 20 gündür yurtdışındaydım ve her geldiğimde aynı soruyu kendi kendime soruyordum ve artık sormaktan da bıkmıştım. Buna bugüne kadar artık kesin bir çözüm bulmuş olmalıydım ve maalesef hala bulamamıştım.

    Ama hata bendeydi; uçaktan iner inmez her zamanki gibi sabırsızlıkla evimi arayıp geldiğimi haber vermiştim. Dolayısıyla 3’e basmalıydım, çünkü gecenin o sessizliğinde taksinin geldiği duyulmuş olmalıydı. Asansörün aynasında kendimi gördüm, üzerinde 3 yazan düğmeye bastım. Üçüncü katta, 40’ıncı yılımda zar zor sahip olabildiğim ailem, yani iki tane dünya tatlısı bebeğim ile eşim bekliyordu. Öncelik onlardaydı. Tartışılacak bir tarafı mı vardı?

    GARAJDA 20 GÜNDÜR TERKEDİLMİŞTİ

    Peki ya -1’de beni bekleyen kimdi? Aramızdaki gönül bağını ikimizden başkasının anlayamadığı ve bilmediği, yaşamımızın tamamıyla birbirine bağımlı olduğu yol arkadaşım kimdi? -1’de, garajda, 20 gündür terkedilmiş gibi bekleyen ve benden başka kimseden ilgi görmeyen makinam duruyordu, biliyordum hüzünlü bir bekleyiş içindeydi. Kapıcımızın bile, bana söz vermesine rağmen, gerekli ihtimamı göstermediğinden emindim.

    Canım kızım, canım oğlum nasılsınız (motoruma garajdaki otomobillerden biri çarpmış mıdır?), beni çok özlediniz mi? (çarptılarsa alarmı çalışmıştır ama kimse ilgilenmediğinden ağlaya ağlaya susmuştur kendiliğinden), karıcım iyi misiniz hepiniz? (mandallarla tutuşturduğum, su ve toz geçirmez kaliteli şemsiye kumaşı koruyabildi mi acaba makine mı?), güzelim niye havaalanına gelmediniz karşılamaya (Akü ya akü... Hemen çalışacak mı? Şu akü nasıl da fabrikadan şansıma hatalı çıkmıştı). Çocuklar ne kadar büyümüşsünüz böyle, (biriken tozlar iz bırakır mı acaba? ) hadi sarılın bana (Yine şampuan mı kullansam yıkamak için? Son aldığım 5 çeşit yıkama fırçasını nereye saklamıştım, kolaylıkla bulabilecek miyim?).

    MOTORU EŞİM HEDİYE ALMIŞTI

    İlerleyen dakikalarda, saat gece yarısını geçerken kafamdan geçenleri okuyan, beni artık tanıyan ve bana motoru hediye alan eşim "Sen şimdi sabahı bekleyemezsin, garaja in de motoruna bi bak istersen" diyordu her seferinde. Ve ben de her seferinde "Aman canım ne önemi var, ne olacak ki koca motora, çocuklarımla oynayayım biraz" diyor, eşim ikinci kez baktığında konuşmasına fırsat vermeden herkesten özür dileyerek kendimi -1’de buluyordum.

    Aslında çok kez motoru salona bırakmayı düşündüm seyahatlere giderken, hiç olmazsa eve dönüp çocuklarıma sarılırken motoruma yan gözle bakıp kontrol edebilir, böylece kimseye haksızlık etmediğime vicdanen kanaat getirirdim.

    Eve dönüşlerimi özellikle hafta sonuna denk getirir, cumartesi sabahı çocuklar uyanmadan motoru yıkamış olurdum. Uzun çabalardan sonra edindiğim tecrübeye göre motoru yıkama ve bakım formülleri bulmuştum. Elimde sıcak su dolu kova, detaylı yerler için saplı fırça, bir tarafı sert diğer tarafı sünger malzeme ve kuru bezlerle kapıdan çıkarken eşime sorduğum sorudan dolayı baba olmaktan hala utanırım. Alüminyum jantları temizlemek için aldığım limonlu bulaşık deterjanının yanındaki bebe şampuanını gösterip "Yaa bu motoruma bir şey yapar mı, bozar mı?" diye gayet doğal sormuştum, o da "Hayır bozmaz" diye cevap vermişti. Oğlum 6 yaşına gelinceye kadar aynı bebe şampuanını oğluma kullanmış ve ben bir kere bile bu şampuan çocuğuma zarar verir mi diye endişelenmemiştim. Böyle baba mı olur ? Ayrıca, üstelik 5 yaşındaki kızım da aynı şampuanı kullanmaktaydı. Umarım annelerine olan güvenimden bugüne kadar sormamış olmalıyım !

    TANRININ BİR HEDİYESİDİR

    Bütün bu yorgunluktan sonra, ertesi sabah güneş doğarken, motorumla çocuklar uyanmadan bir Edirne mi yapsam derken (Kadıköy’de oturuyorum), kendimi İzmit’i sollarken buluyorum. Sapanca’nın yollarını geçip benzinimi bitirirken her seferinde mecburen TEM’den çıkıyorum. Bu sefer, Mudurnu’ya doğru Kuzuluk kaplıcaları... Afrika seyahatimden dönünce herhalde Tanrı’nın bana bir hediyesiydi diye düşündüm, çünkü TEM-Mudurnu kavşağından Beldibi’ne kadar, 30 kilometre yol yeni asfaltlanmış üç şeritli, beyaz çizgili, orman ve nehir manzaralı, tatlı virajlı ve bomboştu. Hava yarı bulutlu güneşli ve durduğum zaman kıyafetimin içinde beni terletmeyecek kadar tatlı serindi. Biraz motora bineyim diye çıktığım eve döndüğümde 400 kilometreyi geçmiştim.

    Anladım ki, 20 gündür garajda bekleyen demir atım da beni çok özlemişti!

    Fazer’a büyük işkence!

    Bu fotoğrafa her baktığımda tüylerim diken diken oluyor. Bir motor sevdalısı bir Fazer’a bunu neden yapar? Allahım inanamıyorum. Benim önerim Yamaha bu motoru bu hayattan kurtarsın. Zavallı Fazer’a sahip çıkıp onun piyasada böyle perişan bir hayat sürmesine engel olsun. Ne yapıp etsin onu eski yakışıklı günlerine geri döndürsün. Gerçekten bu motoru gördükçe daha bu genç yaşında onu bu hale getirenleri şiddetle kınıyorum. Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim vallaha...

    Motorcular otomobilleri ürkütüyor

    Semih Saygıner’i tanımayan yoktur herhalde. Dünya şekeri bir insan olmakla beraber kendisi aynı zamanda bir Dünya Şampiyonu. Semih motosiklet kullanmıyor. Ne alaka o zaman bu sayfada demeyin, istedim ki motosiklet kullanmayan birinin gözünden görelim kendi halimizi, trafikte duruşumuzu. Bakın bir otomobil kullanıcısı olarak Semih Saygıner motosikletler hakkında neler söyledi.
    Motosiklet kullanıyor musun?

    Aslına bakarsan görünce ilgimi çekmiyor değil, ama hiç binmeyi düşünmedim bugüne kadar. Motosiklet şık bir alet, aynı zamanda fonksiyonel de. Ama ben sıkı bir otomobil kullanıcısıyım.

    Peki, otomobilin içinden motosikletlere baktığın zaman ne düşünüyorsun trafikte?

    Şimdi, aslında iki yönü var düşündüklerimin. Bir tarafım fena halde kıskanıyor. Sıkışık trafikte bile ilerleyen motosikletleri özellikle. Ama trafikte saçma sapan kullanan, aralara girip hayatı pahasına riskli motosiklet kullanan, kurallara uymayanları gördüğümdeyse kıskançlığın yerini başka duygular alıyor.

    Bir otomobil kullanıcısı olarak motosikletlerden rahatsız oluyor musunuz?

    Ne yalan söyleyeyim, özellikle kuryeci arkadaşlar ve paket servis elemanları gerçekten çok kötü, çok riskli ve çok rahatsız edici kullanıyorlar motosikleti. Bu durumda evet otomobilimin içinde beni huzursuz ediyorlar. Aynamın dibinden daracık bir aradan ’zıııııııvvv’ diye geçen bir motor can sıkmıyor değil. Sonra bir de trafik biraz ilerleyince aynı motoru yerde, sürücüsünü ambulansa bindirilirken görmek hiç hoş değil. Ürkütücü bir tablo çıkıyor ortaya.

    Motosiklet tehlikeli mi sizce?

    Aslına bakarsan Türkiye’de, trafikteki eğitim ve kültür eksikliğinden kaynaklanan bir tehlike söz konusu. Bunun yanında zaten motosiklet de iki tekerden ibaret olduğu için doğası gereği biraz daha riskli bir makine. İkisi birleşince motosiklet kullanıcılarına çok iş düşüyor.

    Peki, otomobil kullanıcılarına... Onlar motosikletlere karşı yeterince saygılı mı?

    Onlara yani bize de çok iş düşüyor aslında doğru söylüyorsun. Pek saygılı olduklarını sanmıyorum. Sen daha iyi bilirsin bir motosiklet kullanıcısı olarak sen söyle saygılı mıyız?

    Ne yazık ki değilsiniz. Birkaç istisna ki onlar da muhtemelen o an otomobiline binmiş olan motosiklet sevdalılarındandır, onun dışında motosiklet hala trafikte araç yerine konulmuyor, otomobil kullanıcıları tarafından. Oysa trafikte birinci öncelikli araç motosiklet. Yani öyle olması gerekiyor. Otomobil sürücülerinin motosikletleri koruyup kollaması gerekirken onlar bilakis motosikletleri sıkıştırıp, onlara yol vermeyip, saygı göstermeyip, motosiklet kullanıcısını çok zor durumlarda bırakabiliyorlar.

    Peki motorcuların hiç suçu hatası yok mu?

    Olmaz mı daha az önce sen söyledin. Eğitim ve kültür eksikliği, cahil motorcu yani motosiklet kültüründen bihaber motorcu sayısı o kadar fazla ki, bunlar trafikte motorcunun genel imajını ne yazık ki olumsuz etkiliyor. Motorcu denince aklına ne geliyor mesela?

    Özgürlüğüne düşkün, macerayı seven, deli dolu, biraz salaş, hayatı farklı yaşamayı seven insanlar. Beni trafikte rahatsız eden motorcu profili bu değil ama. Hem az önce anlattıklarım bir de ’benim motorum güçlü’ diye millete hava atmak üzere motorunu kulaklarımızı tırmalayacak kadar bağırtanlar var. Sonra kasksız, korumasız binenler. Trafikte yapılmaması gereken tehlikeli artistik hareketleri yapanlar. Kafa kaldırıp son gaz basanlar, bir motora 3-4 kişi binenler, hem motor kullanıp hem ellerinde bir şeyler taşımaya çalışanlar motorcunun imajını zedeliyor.

    Ee güzel yani ilk aklına böyle serseri, pis, işe yaramaz, avare avare dolaşan, bir baltaya sap olamayıp kendini motora veren, arızalı insanlar gelmiyor yani aklına?

    Yok onları filmlerden hatırlıyorum. Vardı ama bir ara motorcu deyince akla böyle insan tipi geliyordu. Deri giyip, saçları başları darmaduman, zincirler bileklerinde. Evet evet haklısın. Ama şimdi öyle gelmiyor ama. Yavaş yavaş düzeliyor demek ki. Arıza tamir ediliyor demek ki?

    Yok Allah için her motorcunun ruhunda küçük bir arıza vardır bence ama bu anlamda değil. Motorcu bu arızası sayesinde motoru tercih etmiştir ve hayatı ikitekerin üstünden kimselerin görmediği açılarıyla görmesi de bu yüzdendir. Siz de ıstakanın ucundan bakınca başka bir şey görüyor olabilirsiniz mesela?

    * Evet her yeri yemyeşil görüyorum.

    Ayşe Şule BİLGİÇ
    ruzgarinkizi@hurriyet.com.tr
    Rüzgarın Kızı - Ayşe Şule Bilgiç'in Yazıları Her Çarşamba Hürriyet Gazetesi Otoyaşam Ekinde Yayınlanır.
    çok güzel bi yazıydı gercekten okurken insana zevk veriyor ve keşke benim babamda böyle olsaydı dedirttiriyorbende motorlardan inanılmaz zevk alıyorum fakat ufak bi sorunum var babam!!! nezaman motor konusu acılsa ve benim babamın gözleri büyüyor ve kesinlikle olmaz diyor çünkü trafikte bahsettiğiniz bu dikkatsizliklerden.motorlara karşı saygı duyulmamasından ve kız oldugum için başımın motorla derde gireceğinden korkuyor.oyüzden bu yazıyı okuyunca çok istedim boyle bır babam olmasını negüzel bizde sabah şöyle bir turlayalım deyip 400km yapıp gelebilirdik belki ve eminim çok eğlenirdiksanırım ben bunu ancak para kazanmaya başladığımda sevgılımle gerceklestırebıleceğim çünkü oda çok seviyor motorlarıumarım zamanla motorlara karsısaygılı olmayı öğrenirler trafiktekiler ve umarım bu çok kişinin canı yanmadan biran önce gerçekleşirherkeze kazasız sürüşler..

  7. #7

    Üyelik
    29 Ağustos 2005
    Evet ben de babayım ama kızım benim hayattaki 1.önceliğim,hayatımın en iyisidir.

  8. #8

    Üyelik
    20 Şubat 2006
    Alıntı pelin_26 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    çok güzel bi yazıydı gercekten okurken insana zevk veriyor ve keşke benim babamda böyle olsaydı dedirttiriyorbende motorlardan inanılmaz zevk alıyorum fakat ufak bi sorunum var babam!!! nezaman motor konusu acılsa ve benim babamın gözleri büyüyor ve kesinlikle olmaz diyor çünkü trafikte bahsettiğiniz bu dikkatsizliklerden.motorlara karşı saygı duyulmamasından ve kız oldugum için başımın motorla derde gireceğinden korkuyor.oyüzden bu yazıyı okuyunca çok istedim boyle bır babam olmasını negüzel bizde sabah şöyle bir turlayalım deyip 400km yapıp gelebilirdik belki ve eminim çok eğlenirdiksanırım ben bunu ancak para kazanmaya başladığımda sevgılımle gerceklestırebıleceğim çünkü oda çok seviyor motorlarıumarım zamanla motorlara karsısaygılı olmayı öğrenirler trafiktekiler ve umarım bu çok kişinin canı yanmadan biran önce gerçekleşirherkeze kazasız sürüşler..

    aşkım benim boşver sen babanı,büyüyünce bi tane silverwing alıp gezeriz birlikte köşe bucak

  9. #9
    ozkansava - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Temmuz 2006
    Şehir
    Nilüfer/Bursa
    Motosikleti
    JONWAY 150 T-2 YY Furnace
    Çok güzel bir yazı Paylaşım için teşekkürler.
    Herkesin üç kişiliği vardır; Ortaya çıkardığı , sahip olduğu , sahip olduğunu sandığı. Alphonse Karr

  10. #10
    denden - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    05 Ağustos 2006
    Motosikleti
    Piaggio x9 Evo 250
    Alıntı harfendaz adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Evet ben de babayım ama kızım benim hayattaki 1.önceliğim,hayatımın en iyisidir.

    teşekkürler birilerinin böyle bir şey söylemesini bekliyordum.

    benim de motora karşı tutkum var, gerçi yeni başlıyorum ama yazıda konu geçen kişinin duygu ve hislerni takdir ettigimi soyleyemeyecegim. gerci hislerden bahsediyorken takdir etmek garip olur ama.

    Dun gece yatmadan once bu yaziyi okudum. Simdi uyandim ve babamla ilgili bir ruya gordugum icin erkenden kalktim. Ruyanin detaylarina girmeyeyim ama hem mutlu hem uzgunum. Cok sukur babam hayatta, ama sanirim babamin motorsiklet kullaniyor olmasini istemezdim.

    o da benim kullaniyor olmami istemiyor. İnsan kendi canini kendisi savunurken mantıklı düşünebiliyor, ama başkasının ve sevdiği birisinin canı olunca ister istemez, haklı olarak "mantıksız" ca kızabiliyor. motor'a karşı olabiliyor.

    Bence aile olunca, coluk cocuk, sevdikler olunca insan motor konusunu oturup dusunmeli.

    Tutup motoru bırakmalı demiyorum. Bu konuya konsantre olmalı ve sık sık ailesi konsunda dusunerek motor'u daha bilincli, daha guvenli kullanması gerektiğini bilincine kazımalı .

    En nihayetinde, bu sitede çoğu insan karşı çıkacak olsa da motosiklet bir alet. içinde çeşitli parçaları olan, sizin benim bile uğraşsak yapabileceğimiz bir ARAÇ. Cansız bir NESNE. İnsan önceliklerini iyi seçmeli.

  11. #11
    goya - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Nisan 2006
    Şehir
    İSTANBUL
    Motosikleti
    VARADERO XL 1000V /
    çok güzel bir yazı ellerine sağlık
    UKİTA SAMATO KAMASA MAKONİ

  12. #12
    poseidon_20 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    09 Temmuz 2005
    Şehir
    denizli
    Motosikleti
    mondial mt 125
    gerçekten mükemmel bi yazı düşündümde motosiklet sevdalısı baba elinde olmadan yapıyo böyle şeyleri bazen bende elimde olmadan motorumu herşeyden üstün tutuyorum bravo Ayşe abla bravo süper bi yazı olmuş ellerine sağlık diyelimki birdaha böle güzel yazılar yazabilesin bizlere
    0 rh(+) Rüzgarın hissetmek ve iki teker üzerinde olmak kadar keyifli ne var şu hayatta

  13. #13
    voldemort - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    23 Aralık 2005
    Şehir
    DALAMAN
    Motosikleti
    şu an yok
    wallahi aynı hstalık bendede var deliler gıbı gezıyorum yıkıyorum oturup izliyorum. her yönüyle onu seviyorum. inanın arkadaşlar gece ruyamda bıle motosiklet uzerındeyım. neler neler yaa harbı saplantı oldu. ewdeyken bılgısayarda motosıklet net dısardayken motorum hayatım motosiklet oldu napcaz bılmıyom. harbi harbi psıkiyatrdan drstekmı alsam ne yapsam dıe düşünüyorum.
    Dört duvar arası kapanmazki sendeki özgür ruh. Ölünce parçalanmazki bendeki özgür ruh. Sevişe sevişe azalmazki tendeki özgür ruh. Kopyalayarak çoğalmazki gendeki özgür ruh... BABAZULA

  14. #14
    BIYIKLI - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    04 Şubat 2006
    Yıllar önce Saygıner'i bir radyo programının davetlisi olarak Gümüşsuyu caddesi üzerindeki bir kafede izlemiştim bilardo konusunda yetenek fışkırıyor adamdan tabiri caizse.

    Şimdi haliyle motosiklet sever bir topluluk olduğumuz için bu tür dışarıdan görüşlere yabancıyız değişik buldum bu söyleşiyi, güzel.
    Anadilini kaybedersen bağımsızlığını da tamamen kaybedeceksin. Dilini kaybeden toplumlar köle olmaya mahkumdurlar.
    Mustafa Kemal ATATÜRK

  15. #15
    zseyhan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    07 Ağustos 2006
    çok güzel bir yazı bir solukta okudum bunu bizimle paylaştığın için çok teşekkürler

  16. #16
    ultraukala - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    07 Temmuz 2006
    Şehir
    İzmir
    Motosikleti
    Honda CBR600RR06
    Güzel bir yazı ki benimde yapacağım ilk kesinlikle motora bakmak olurdu diye geçiriyorum içimden..Ki gerçekten öle...Köpekleri çok severim ve son köpeğim şimdi dağda bir çiftlikte yaşıyor umarım hayatından memnundur.Bir gecede 3-4 kere(4.katta oturuyoruz)girişkattaki depoya iner acaba iyi mi diye kontrol ederdim.Bide böle havlardı arada falan koşakoşa gecenin 3ünde 4ünde iner bakardım bişe mi oldu diye.Artık ailem ile karşı karşıya getirmişti bu beni.Saplantı haline geliyor insanların sevdikleri şeyler.ve neticesinde köpeğim başkasına verildi.Gidişini 4.kattan izledim ama inanın bana hayatımda en zorlandığım anlardan bir tanesidir bu.Aşağıya atlayasım geldi.Ama umarım motorumu aldığımda ondan ayrılmak zorunda kalmam....Gerçekten böle uzak biryerden gelsem ilk motoruma bakardım...Eskiden bisikletimin en ufak noktasına kadar silip sora yağlamam gereken yerlerini yağlardım.Böle uzaktan bakar çok güzel duruyor derdim.İki teker aşkı bambaşka birşey doğrusu.Çok güzel dağ yolculuklarım olmuştu bisiklet ile.Eğer bir enduro sahibi olursam onları tekrar edeceğim ama daha çetin dağ yolculuklarını.Kimse sevdiğinden ayrılmasın...
    AKIN FİDAN

  17. #17

    Üyelik
    18 Eylül 2006
    gerçekten çok etkileyici

  18. #18
    ..Carmentality.. - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    09 Temmuz 2006
    Şehir
    EDİRNE
    Etkileyici gerçekten, fakat çocuğum ile bi demir parçasını bir tutmam. Fikret beyde çocuklarını sevmesine rağmen ikilemde kalmış, Motorumuz olduğu zaman bende aynı duyguları yaşarmıyım bilemiyorum
    Passionately in love with Motorcycle


    REKLAM ALANI

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler